IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet odaları

>
+
Etiketlenen Kullanıcılar

2Beğeni(ler)
  • 1 Post By shera_hanif
  • 1 Post By shera_hanif

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 02 Temmuz 2006, 20:04   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
BurÇlarla İlgİlİ Ayetler




* “Hakikaten biz, gökte BURÇLAR yarattık. Ve temaşa edenler için süsledik.”
(Hicr/16)

* “Gökte BURÇLAR yaratan ve onların içinde bir kandil ve nurlu bir ay yaratan Allah'ın şanı ne yücedir!”
(Fürkan/61)

* “Güneş Ay’a yetişemez. Gece de gündüzü geçemez. Hepsi birer felekte yüzerler.”
(Yasin/40)

* “Allah, gökleri ve yeri HAK olarak yarattı. Bunda müminler için ibret vardır.”
(Ankebut/44)

* “Göklerde ve yerde olanların tamamı o’nun dur. Hepsi o'na boyun eğicidirler.”
(Rum/26)

* “Gece, gündüz, güneş ve ay Allah'ın kudretine dalalet eden ayetlerindendir. Siz, Güneş’e ve Ay’a secde etmeyin. Onları yaratan Allah'a secde edin.”
(Fussulet/37)

* “Biz gökleri yeri ve aralarındakileri eğlence ve boş yere yaratmadık. Biz onları ancak Hak ile yarattık. Fakat onların çoğu bunu bilmezler.”
(Dühan/38-39)

* “O göklerde ve yerdekilerin tamamını, kendi tarafından sizin hizmetinize verdi. Bunda tefekkür eden bir kavim için ayetler ve ibretler vardır.”
(Casiye/13)

* “Biz, yeri, göğü ve aralarındaki şeyleri kafirlerin zannettikleri gibi abes ve batıl, boş yere yaratmadık.”
(Sat/27)

* “Ve size geceyi, gündüzü, Güneş’i, Ay’ı ve yıldızları musahhar kıldı. Bütün bunlar O'nun emrine boyun eğmişlerdir. Bunların her birinde akıl kullanacak bir kavim için alametler vardır.”
(Nahl/12)

* “Gökten yere kadar bütün dünya işlerini o tedbir eder.”
(Secde/ 5)

* “Allah gökleri ve yeri ve ikisinin arasında bulunan şeyleri ancak Hakkı yerleştirmek için ve muayyen bir müddetle yarattı.”
(Rum/8)

* “Görmez misin ki, Allah, göklerde ve yerde olan şeyleri hep sizin menfaatinize musahhar kıldı. Üzerinize açık ve gizli olarak birçok nimetleri tamamladı.”
(Lokman/20)

* “Gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, Allah'ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde muttaki kavim için özel ayetler vardır.”
(Yunus/6)

* “Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki onlar, o alametlerin üstüne basıp geçerler ve onlardan yüz çevirirler.”
(Yusuf/150)

* “Üstünüze yedi sağlam göğü bina ettik. Oraya parlayan bir kandil astık.”
(Nebe/13)

* “Biz dünya semasını yıldız ziynetleri ile süsledik. Ve onları azgın şeytanlardan koruduk.”
(Saffat/6-7)

* “Yeryüzünde veya nefislerinizde siz isabet eden bir olay, bizim onu yaratmamızdan evvel, mutlaka bir kitap da yazılmıştır. Bunu, önceden mukadder ve yazılı olduğunu bilip, elinizden çıkan şeylerden dolayı üzülmemeniz ve elinize giren ile de sevinip şımarmanız için , açıklıyoruz Allah, dünyalıkla böbürleneni sevmez.”
(Hadid/ 22-23)

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklamver bizimmekan
Alt 02 Temmuz 2006, 20:12   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: BurÇlarla İlgİlİ Ayetler




ßurçLara inanmam
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
KızLar inanır ßurçLara
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 02 Mayıs 2011, 21:45   #3
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Astroloji Ve Yıldızlar İlmi (İlm-i Nücum)




ASTROLOJİ VE YILDIZLAR İLMİ

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Bugün
‘astroloji’ adı verilen, gök cisimlerinin hareketinden geleceği öğrenme merakına İslam dünyasında ‘ilm-i nücüm’ yani ‘yıldızlar ilmi’ denirdi ve İlm-i nücüm, astrolojinin temeli ama çok daha kapsamlı hali idi. Murat bardakçı, Hürriyet gazetesine hazırladığı yazı dizisinde kütüphanelerimizde asırlar öncesinden kalma elyazması olarak saklanan yıldız namelerden alıntılar yapmış. Bu değerli bilgileri Astroset'in yorumlarıyla birlikte sizinle paylaşmak istedik.
İlm-i nücümün üstatlarına ‘müneccim’, müneccimler tarafından kaleme alınmış eserlere de ‘yıldız name’ adı verilirdi ve yıldız namelerde gök cisimleri vasıtasıyla akla gelebilecek hemen her sorunun cevabını bulmak mümkündü.
İlm-i nücüm’, ‘müneccim’ ve ‘yıldız name’... Bu üç söz, asırlar boyunca kadın-erkek, her yaştan hemen herkesin merakını çekmiş, sıkıntıların hallinde ve gelecek konusundaki merakın tatmininde hep bu kavramlardan medet umulmuştu.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

‘İlm-i nücüm’ ‘yıldızlar ilmi’; daha doğrusu ‘yıldızlar vasıtasıyla geleceği öğrenme işi’ demekti ve bugün ‘astroloji’diye bilinen yıldız gözlemleriyle birlikte bireyin doğum tarihinde onu etkileyen spiritüel tesir kuşaklarının tespiti işi, eskiden yıldız ilmi olarak anılırdı. Astronomik esaslara dayalı temeli çok daha kapsamlı ele alınırdı. Bu işin üstadına ‘müneccim’, müneccimler tarafından kaleme alınmış eserlere de ‘yıldız name’ denir ve yıldız namelerde gök cisimlerinin hareketlerinin hemen her derde deva olduğu anlatılırdı.
İyi bir müneccimin iki özelliğe sahip olması şarttı: Astronomiyi çok iyi bilmesi ve yıldızların hareketinden geleceği okuma yeteneğini taşıması... Biz buna okuma değil de yorumlama yeteneğini taşıması desek daha doğru olur kanısındayız. Yıldız hareketlerini mikroya yani insana ve onun doğum tarihindeki kesişmeye indirgeyebilmek, gerçekten astrolojiyi neredeyse bir sanat haline getiren en önemli özelliktir. Belli burçların, gezegenlerin ve evlerin ne anlama geldiğini bilmek yeterli değildir. Önemli olan o genel bilgiyi, karışınızda oturan, biraz da şaşkın gözlerle size bakan o insana indirgeyebilmektir. Dolayısıyla bir müneccim aynı zamanda astronom, yani gök bilimcisiydi. Nücüm ilmi bugünün astrolojisinin temel aldığı burçlarla ve gezegenlerle sınırlı kalmaz, o devirde bilinen yıldızlar ve bütün öteki gök cisimleri de işin içine girerler, gökyüzü ‘menzil’ denilen 28 parçaya taksim edilir ve binlerce yıldızın menzillere göre dağılımı ayrıntılı bir şekilde yorumlanırdı.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

SARAYIN KADROLUSU

İslam dünyasında Emevilerden itibaren Osmanlılardın son dönemine kadar hükümdar saraylarında kadrolu müneccimler bulunurdu ve saray münecciminin iki ana görevi vardı: Takvim hazırlamak ve zamanın hükümdarının yıldızına bakmak, yani geleceğini tahmin etmek...
Müneccim, yıldızlardan geleceği iki aşamada okur, hükümdarın veya bir başka kişinin doğumundan ölümüne kadar başında geçecek olanları tahmine
‘mevalid’, o kişi için uğurlu ve uğursuz anların belirlenmesine de ‘İhtiyarat’ denirdi. Saray müneccimleri, hükümdarlar için bu maksatla listeler hazırlar ve listelerde uğurlu zamanları saatlere ve dakikalara kadar yer verirlerdi.
İşte, bütün bu tahminlerin ne şekilde yapıldığını anlatan bilgilerin yer aldığı eserlere
Yıldızname’ denir ve yıldız namelerde burçlarla yıldızların özellikleriyle uğurlu ve uğursuz saatlerin yanı sıra hangi işin ne zaman yapılması ve hatta hangi cinlerden yardım istenmesi gerektiği de anlatılırdı.

YILDIZIN KOKUSU
Bir yıldız namede, akla gelebilecek hemen her sorunun cevabını bulmak mümkündü. Savaşa güneş hangi burçtayken girilmesinden hayırlı evladın hangi gün saat ve kaçta dünyaya geleceğine, karşılıksız aşk çekenlerin dertlerine deva bulabilmek için hangi yıldızın doğmasını beklemek zorunda olduklarından kokuların ve buhurların yıldızları nasıl etkilediğine, günün hangi saatinde hangi buhurun yakılması gerektiğinden hangi yıldızın hangi cinle ilişkisi bulunduğuna ve yıldızlar vasıtasıyla nasıl yardım isteneceğine kadar her derdin devası yıldız namelerdeydi.

YILDIZ NAME SÖZLÜĞÜ

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

SA’D DURUMU:
Yıldızın göğün en yüksek derecede bulunması hali. Yıldızı sa’d anında iken doğan çocuğun talihi son derece açık olur.
NAHS: Yıldızın, göğün en aşağı derecesinde olması hali. Yıldızı bu durumda ilen doğan çocuğun talihi kapalı ve hayatı felaketlerle doludur.
MÜSTEVLİ: Yıldızın kendi mekanında bulunması hali. Bu anda doğan çocuğun talihi son derece açık olur.
SEHİM: Yıldızların boylam dereceleri arasındaki ilişkiden hareket ederek çıkartılan sayı. Sayı ne kadar büyük olursa, talih de o kadar açık olur.
İTTİSAL:Bir yıldızın başka bir yıldıza yetişmesi. Talihi ittisal halindeki yıldıza bağlı olan kişi, rakiplerini her zaman bertaraf eder.
İNSIRAF: Bir yıldızın başka bir yıldıza yetişmek üzereyken hızını kaybedip geri kalması. Talih, bu durumda geriler ve kişinin şansı kapanır.
NURDAN IRAK YILDIZ: Birbiriyle uyumlu bir ilişki içerisinde bulunan yıldızlardan birinin ışığını kaybetmesi. Nurdan ırak kalma halinde áşıklar arasındaki sevgi biter, hükümdarlar savaşta yenilir ve dostlar düşman olurlar.
HALİ YILDIZ: Karanlık bir bölgede bulunan yıldızın harekete geçmesi ama aydınlık bölgeye ulaşamaması. Bu durumda kişinin talihinde hiçbir değişiklik olmaz ama yıldız aydınlık bölgeye geçmeyi başardığı takdirde, talihte düzelme görülebilir.
KETHÜDA: Uzaklardaki bir yıldızdır ve dünyaya yeni gelmiş çocuğun kaç sene yaşayacağı, bu yıldızın parlaklık derecesine ve diğer bazı yıldızlarla arasındaki orana göre hesap edilir. Kethüda’nın derecesine ‘hilac’ denir ve ömrün uzunluğu ile hilác arasında doğru orantı vardır.
REDDÜ’N-NUR:Bir yıldızın başka bir yıldıza yetişmesi, yani İttisal halinde ortaya üçüncü bir yıldızın çıkması ve iki kişi arasındaki iyi münasebetleri bir anda bozması.
CEMÜ’N-NUR: Reddü’n-nur durumunun tersi, yani birbiriyle uyuşan iki yıldızın arasına üçüncü bir yıldızın girmesi ama ilk iki yıldızın muhabbetinin daha da artması. Böyle bir durumda hükümdarlar dünyaya hakim olurlarken sevgililer arasındaki aşk daha da artar.
İŞKAL: Birbiriyle uyuşan iki yıldızın arasına vaziyeti şüpheli bir başka yıldızın girmesi. Üçüncü yıldız diğer ikisinin ışığını keserse, talihleri bu yıldıza bağlı olan kişiler düşman olurlar. Yıldızın gitmesi halinde münasebetler iyiye döner ama mutlaka bir soğukluk yaşarnır

"Astroset olarak kişinin aklı, özgür vicdanı, kararları ve yapabilme gücüyle beraber geçmişin bilgilerinin günümüz gerçekliğiyle yeniden yorumlanması halinde uygulamada da başarılı sonuçlar alınacağı inancındayız."




(Astroset)


Konu shera_hanif tarafından (08 Mayıs 2025 Saat 14:02 ) değiştirilmiştir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 28 Temmuz 2012, 11:36   #4
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Astroloji ve İslam




Astroloji ve İslam

islam alimlerinin görüşleri

"BURÇLAR" TASAVVUF EHLİNİN GÖRÜŞLERİ

Önce Tasavvufun en önde gelen simâlarından Muhyiddin A'râbî'nin âlemin ve burçların oluşu hakkındaki görüşlerini dinleyelim özetle; Fütuhatı Mekkîye isimli eserinden; MUHYİDDİN A'RABİ DİYOR Kİ:

«Hakk Teâlâ kendinde bir şey yok iken mevcûdiyet sıfatıyla sıfatlanmıştır. Diyebilirim ki Hakk Teâlâ mevcûdiyetin ta kendisidir.

Resûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz:

«Allah vardı ve onunla beraber hiç bir şey yoktu.»

Buyurmuşlardı.

Hakk Teâlâ kendi nefsi ve hüviyeti yönünden bilinmez; bu bilinmezlik ve görünmezlik keyfiyetine de İLİM denmiştir.

Hakk Teâlâ'nın evvelki şekli buluta benzer bir duman şeklinde olmasıdır. Burada âlem Bâtın hükmüyle mevcuttu. Bâtınî hükümden ise âlemin zuhuru imkânsızdır.

İşte bu ilk duman da Rahman'ın Zâhir adı olmuştur. Bu durumda kendi nefsini görerek ilmî ve özel bir tecelli ile ruhi şekillerden birini seçmiştir. Bundan sonra Zâtıyla nefsine bakınca nefsini sayısız sıfatlarla muttasıf olarak buldu. İşte bu buluşu meydana getiren ilk bakış İLİM'di.

İlimde mevcût olan bu sıfatlara da makûlât dendi. Aynı zamanda «Aklı evvel» adını bu bakışı yapması hasebi ile aldı. Bu akıl âlemlerin duman ve bulut içinde gizli olan sıfatlar olduğunu bunun da kendi nefsi olduğunu seyreyledi. Ve bu sanki gölge olan aklın zâtından uzanan varlık o tecellinin nurundan oluştu.

Buna da «Levhi Mahfuz» veya «Zâti Tabiat» denildi. Bununla beraber bu boyutta bunun tümüne Hayat İlim İrade Kelâm denildi.

Rükünler boyutunda ateş-hava-su-toprak; cisimler âleminde Sıcaklık rutubet soğukluk kuruluk; Canlılar düzeyinde de kan safra sevda balgam denilir.

Bundan sonra «akl-ı evvel» çehresini o dumâna çevirerek kendisinden neler kaldığını görmek istedi. Fakat bu sıfatların varlığının dışında hiçbir şey göremedi. İşte bütün âlemin sûret ve şekilleri bu zulmet ve gizlilik içinde bulunmaktadır. Hakk Teâlâ’nın ARŞI da bu zulmet içindedir. Arşın etrafında da kürsü felekler cennetler semâlar rükünler ve doğurucular vardır. Bu varlığın babası Akıldır anası Nefs.

«Şunu da bil ki Hakk Teâlâ daha evvelce anlattığımız kürsü içinde şeffaf dairevi bir cisim yaratmıştır. Bunu da 12 eşit parçaya ayırmış ve bu parçalara BURÇLAR adını vermiştir.»

Bu burçlar toprak su hava ateş gibi unsurlardan olup tıpkı dünya ehlinin unsurlarına benzer.

Hakk Teâlâ her bir burçta cennet ehlinden bir melâikeyi orada iskân ettirir. İşte bu burçlardan cennetlerde tekevvün edecek şeyler tekevvün eder. Değişiklikler ve karışıklıkların tümü bu burçların değişmesiyle ve kurulan düzenin bozulmasıyla olur.

Gerçek olarak âlemimizin öncülüğünü bu 12 burçta bulunan 12 melâike yapmaktadır. Böylelikle bu 12 burç âlemlerimizin gerçek olarak imamlığını yapmaktadır. Arşın esası 4 kâide üzerine oturtulduğundan bu burçlar 12 olmasına rağmen 4 mertebe üzerine bulunurlar.

Konaklar üçtür. Dünya Berzah Âhiret. Bu konaklardan her bir konağın dört menzili vardır. Bu konaklarda bunların hükmü geçer. Üç konağı dört menzile çarparsak 12 eder bu da 12 burca delalet eder.

Şu anda bize cennet gibi gelen dünyamız âhıret günü itibariyle ateşe döneceği için Berzahta bu dört menzilin hükmü altındadır. Cennet de bu dördün etkisindedir.

Bunlardan Koç Aslan Yay aynı mizaç ve mertebededir.

Boğa Başak ve Oğlak başka mertebede ve aynı mizaçtadır.

İkizler Terazi ve Kova başka mertebe ve aynı mizaçtadır.

Nihayet Yengeç Akrep ve Balık başka mertebede ve aynı mizaçtadır. Bunlar dört hâkim vali olarak bir menzilde bulunurlar.

Dünyanınki ise Yengeç burcudur.

Berzah âlemi ise Başak burcunun hüküm ve etkisi altındadır. Ayrıca bir de dünyanın ateşe dönmesi durumunda sahibi Yengeç Burcu olmaktan çıkar ve Terazi burcunun hükmüne girer. Cehennem ateşine düşenlerin azabı sona erdiğinde ise ikizler burcu dünyayı teslim almış olur.

Cenâb-ı Hakk Teâlâ oniki burcun mümessili olan her bir melaikeye otuz ilim hazinesi vermiştir. Bu burçlardaki melâikeler kâinatta lüzumlu olan şeyleri bu ilim dolabı olan burçlardan olarak indirirler ve bir sene ile yüz sene arasında dünyada bırakırlar.

Cennet ve Cehennem ehline nezaret hakkı da bu 12 burca verilmiştir. Cennetteki hükümler hep bu 12 burçtan çıkar.

Cennetlerdeki meydana getirişlerden tutun da; yemek ve içmek nikâh ve hareket değişiklik ve şehvet gibi şeyler hepsi o hazinelerden inen 12 burcun temsilcileri eliyle ve Allâh'ın izniyle olur. Adn cenneti hariç diğer cennetleri bu 12 burcun mümessilleri bina etmişlerdir.

İnsanın âhıret neşeti berzah neşeti gibidir. İnsanın bâtını kendisine göre bir hayâldir.

Mükevkep felek cennetin tabanı atlas felekte cennetin semâsıdır. Hava âlemin hayatıdır. Bu nemli sıcak bir havadır. Hava içindeki nispetler ve dereceler yükseldi mi buna ateş adı verilmiş olur. Hararet ve rutubet derecesi düştüğünde ise su adını almış olur. Havadan gayrı süratle değişecek bir şey yoktur.

En azametli burçlar da hava tabiatlı İkizler Terazi ve Kova burçlarıdır.

Dünyâ ve dünyâ semâsı içindeki aydan sonra ikinci semâda Merkür üçüncü semâda Venüs dördüncü semâda Güneş beşinci semâda Mars altıncı semâda Jüpiter yedinci semâda da Satürn vardır.

Bu gezegenlerin her biri meydana geldikten sonraki zaman içinde burçlardaki hazineler bu gezegenlere melâikeler tarafından indirildiler ve bütün bu uydulardaki rükûnlere tesir etmeye başladılar.

Zaman tümüyle izafî bir şey olup gerçek varlığı yoktur. Güneşin görünmesiyle gündüz ve kaybolmasıyla gece olur ki bu izafî hükümlerden aylar mevsimler seneler doğar.

Allah her semâyı imâr edecek ruh âlemleri ve melâikeler yaratmıştır.

İnsanlardan evvel Allah yeryüzünde ateşten yaratılmış olan cinleri var kılmıştı.

Dünyâdan ayrıldıktan sonra artık uyku diye bir şey yoktur. Çünkü kıyâmet günüdür.

Mükevkep felek ateşe döndüğünde bu feleğin içi Mukaar yâni sonsuz ateş derinliği olduğundan cehennem adını almıştır.

Sırat ise arzımızın üstünden mükevkep felek doğrultusunda ve belirli bir yükseklikte cennet surları dışındaki geniş ve çimenli alana doğru kurulur.

Dünyâda insan bir hayâldir.

Bugün evi denen bu yerler kıyâmet günü Cehennem evi haline gelecektir."

Evet Hazreti Muhammed Aleyhi's-selâm’ın getirdiği İslâm Dinini en iyi anlayanlardan biri olan Muhyiddini A'rabî'den bu konuda size naklettiğimiz cümleler şimdilik bu kadar.

İBRAHİM HAKKI ERZURUMİ DİYOR Kİ:

Zamanın Gavs-ı A'zâm’ı ve Kutbul Aktabı olarak bilinen büyük âlim mütefekkir ve mutasavvıf İbrahim Hakkı Erzurumî de Burçlar ve tesirleri hakkında bakın neler demiş:

«Zuhal (Satürn) yıldızın tabiatı gayet soğuk ve kurudur. Erkek olup gündüze nispet edilmiştir. Nahsı ekber denilmiştir. Buna bakmak gam ve keder getirir.

Buna karşılık Zühre (Venüs) gezegenine bakmak da surûr ve safâ getirir demişlerdir.

Zuhal yıldızına ahmaklık cehalet korkaklık cimrilik kin yalan levm tembellik ve geç anlama gibi huylar izafe edilmiştir. Bu yıldız rahimlere vâki olan nutfelere tâli olsa bu yıldızın tabiatı ve vasıfları Allahü Teâlâ'nın izni ile sirâyet edip o cibiliyetle doğumdan sonra bu vasıfların meydana çıktığı tecrübe olunmuştur.

Zuhal Çarşamba gecesine ve Cumartesi gününe hâkim bulunmuştur.»

Bu gibi bilgileri her gezegen için anlatan İbrahim Hakkı Erzurumî bu arada çeşitli hadîslerde geçen «beş yüz yıllık yol» tabiri için de şu izâhı yapmaktadır:

«Heyeti İslam'da göklerin ve yerlerin büyüklük ve uzaklıklarını beşer yüz yıllık yol ile tarif etmekten maksat büyüklüklerinde mübalağadan kinayedir yoksa bu esas ölçüleri değildir.»

Bu şiirinde yıldızların olaylar üzerindeki tesirlerini şu satırlarla ifâde eder. İ. Hakkı Erzurumî:

«Ve sonra Hakkı der ilm-i felek sırrını a’yân ettim

Otuz beyt içinde Nahs ve Sa’d saatlerini beyân ettim.

İki âlemde bir bildim müessir Zât-ı Mevlâ’yı

Fakat sebeplere bağlanmış ednâyı hem alâyı.

Eğer bilmek dilersen olduğun saat ne saattır

Hangi yıldız hükmeder ol dem nuhusat ya seadettir.»

Dünyâ üzerindeki oluşumların sebeplerinin yıldızlar olduğunu ancak bu sebepleri meydana getirenin de Allahü Teâlâ olduğunu böylece tespit eden Erzurumî Ayın tesirleri hakkında da özetle şunları söylemekte:

«Denizlerdeki med-cezir olaylarında ay baş müsebbibdir.

Ayın ilk on beş gününde sıcaklık ve rutubet çok olduğundan damarlar kan ile dolup insan ve hayvan bedenleri kuvvet bulur.

Dolunaydan sonra soğuk ve kuruluğun ağır basmasıyla ihtilatı erba bedenin derinliklerinde bulunmakla damarlarda kan azalıp büyüme ve gelişme az olur. İnsan ve hayvan bedenleri zayıflar.

Arabî ayların ilk yarısında hastalanan kolay kurtulurken ikinci yarıda hastalananlar güç sıhhat bulurlar.

Ayın ilk yarısında canlıların beyin dokuları ziyade olup ikinci yarısında azalma olur

Mehtapda insan aya karşı uyusa veya çok otursa bedenine gevşeklik ve tembellik gelip baş ağrısı ve nezle olabilir.

Mehtapda hayvan eti kalsa az zamanda tadı ve kokusu değişir.

İlk yarıda balıklar su yüzüne yakın olup yağlı ve güçlü iken ikinci yarıda dibe kaçıp güçleri ve yağları azalır.

İlk yarıda haşerat yeryüzünde daha çoğalır ve yırtıcılar canlıları yemeye daha heveskâr olur. İkinci yarıda bunun tersi olur.

Ayın ilk yarısında dikilen ağaçlar çabuk büyür ve çok gelişir; ikinci yarıda ise dikilen ağaçlar zayıf olur veya kurur.»

Ayın çeşitli burçlarda doğuşunun hangi sahalarda getireceği faydalar hakkında da özetle şunları söylemekte «MARİFETNAME» sahibi. Hakkı:

«Ay;

Koç burcunda doğduğunda her işe başlamayı güzel say;

Boğada olduğunda evlen ticaret yap bina yap;

İkizlerde doğduğunda gayrımenkul al ilim oku;

Yengeçte iken haberleşmeye değer ver müshil kullan seyahate çık;

Aslanda iken ihtiyaçlarını giderecek kişiye arzet ziraat tamir ve hacamat yap;

Başakta iken yeni giy dostlarla sohbet et ve ibâdete ağırlık ver;

Terazide iken alış-veriş yap sohbet eyle Kur'ân dinle devâlı nesneleri iç;

Akreb burcunda iken temizlen arın yanlızlığa çekil sükût edip iç âlemine dön;

Yay burcunda iken kan aldır hamam ve traşı iyi say;

Oğlak burcunda iken kuyu kaz toprakla uğraş alış-verişi iyi say;

Kova burcuna geldiğinde vasıtalı olarak seyahate çık güzel yerleri gez;

Balık burcunda iken de deniz seyahati iyidir ortaklık ticareti iyi olur.»

Mârifetnâme'de Gezegenlerin tesirinin hakikatı bahsinde Beşinci nevî de özetle şöyle demektedir İbrahim Hakkı Hazretleri:

«Yıldızlar meleklerin elinde mecbur ve muztardır. Melekler de Hak Teâlâ'nın emrinde boyun eğerler itâat ederler. Hepsi onun iradesi ile ve kudreti ile harekette ve hareketsizliktedir.

Güneş sıcak ve kurudur. Ay soğuk ve rutûbetlidir. Yıldızlar bu keyfiyetleri ile âlemde mutasarrıftır. Müneccim -astrolog- bu sözleri ile doğruyu söylemektedir. Ancak bütün işleri yıldızlara bağlaması doğru değildir. Yıldızlar ancak Hak Teâlâ'nın izni ile bu tasarruflara yetmişlerdir. Yıldızlar ve tabiâtların tesir ve tasarrufda rolleri vardır.

Oniki burçda oniki melek vardır yedi gezegen gece gündüz o burçların kapılarında dolaşıp hizmet ederler!"

Bu konuyu daha detaylı olarak anlatan İbrahim Hakkı konuları geniş boyutlu görmek gerektiğini de belirterek tek bir bilimle çözülemiyeceğine işaret ederek şöyle der:

«Bu hakikatı bu şekilde idrâk etmek ne tıb ilmiyle ne Hikmeti tabiî ile ve ne de ahkâm-ı nücum-astroloji hükümleri-ile hasıl olur. Ancak nübüvvet ilmiyle bilinir!»

Günün hangi saatlerinde hangi işlerin yapılmasının uygun olacağını dahi astrolojik tesirlere bağlı olarak açıklıyan Erzurum'lu ibrahim Hakkı bu konuda da şöyle der:

«Otuz beyt içinde nahs ve sa'd-menfi ve müspet saatleri beyân ettim.

İki âlemde bir bildim müessir zâtı Mevlâyı

Fakat sebeplere bağlamış ednâyı hem â'lâyı

Eğer bilmek dilersen olduğun saat ne saattır

Hangi yıldız hükmeder ol dem nühuset ya seadettir.»

Bu arada günün hangi saatine hangi yıldızın radyasyonu güçlüdür bunun hesabının nasıl yapılacağını öğreten beyitleri yazan Hakkı daha sonra şöyle der:

"Saat zamanlarını bir bir yedi gezegene ver gel.

Olduğun vakte hangi gezegen gelirse hâkim onu bil

Zuhaldir -satürn- nahsı ekber saati hem ağır olurmuş

Yeri yedinci felektir bina yap başlama hiç iş

Mübârek müşteridir -Jüpiter- sa'di ekber saatini hoş bil

Bey ve şira tezvic edip her şugle ol mail.

Cihan Merihe -mars- mahkûm olduğu saat hiç iş etme

Çünkü nahs-ı esgardır kan aldır kimseye gitme.

Mübârek şems-güneş-hükmünde taleb kıl cümle yârânı

Yeri dördüncü felektir ziyâret eyle sultanıZühre -venüs- sa'di esgardır o saat ictima eyle.

Sohbet ve tatlı söz et güzel ses istimâ eyle.

Nakş et hesab etmek olur mergub

Kamer -ay- sa'd oldu bu gökte o saatte sefer hoştur

Ticaret şirket haber ve mektub göndermek hoştur.

Yedi seyyare ahkâmı bu tertib üzere kanundur.

Gel ey Hakkı bil o Hakk'ı cümle hüküm O'nundur.»

Bedenin terkibi bahsinin ikinci fasıl üçüncü nevi'nde ise Erzurum'lu İbrahim Hakkı Hazretleri şu görüşü anlatır:

«Allahü Teâlâ'nın kudreti ile ulvî ecramın -planetlerin ve burçların- süflî cisimlerde -maddî yapılarda- çeşit çeşit tesirleri daimî olduğundan bütün halkın şekil hâl ahlâk ve tavrı henüz ana rahminde nutfe iken rast gelen baht ve tali'leri tesirlerinden meydana gelmiştir.

Ana rahmine nutfe vâhi olduğu saatte baba ve ******n tâlileri hangi işte ise o mutfenin zâtına tesirle nakşıbend yâni işlenmiş olur.

Meselâ saâdeti şekâveti anlayışlı ahmâk bahil cömert korkak yiğit sevgi düşmanlık hırs kanâat himmet ve alçaklık fakirlik ve zenginlik rahat ve rahatsızlık yaşama ve yaşamama ceml ve kemâl kelâl ve melâl her ne hal üzere ise o nutfenin zâtına tali olur.

Çünkü o nutfe ceninin cisminin levh-i mahfûzdur. Levh-i mahfûz ise bu âlemin mazharı aynasıdır.

O halde saîd olan o saâdetini annesi karnında bulmuştur. Şakî olan da şekâvetini anası karnından almıştır.

Nitekim Habîb-i Ekrem (s.a.s) hazretleri şöyle buyurmuştur:

Said o kimsedir ki annesi karnında said olmuş; şakî o kimsedir ki annesi karnında şakî olmuştur!

Herkesin Tâli'nin tesirini remz ve işaret ile duyurmuştur.

Halkın bütün şekil sıfat ve mizaçları felekî vaziyetler gereğince rahîmlerde ayrı olunca ecelî müsemmaları da mizaçlarına göre orada muhtelif takdir olunmuştur.»

Aslına sadık kalarak günümüz Türkçesine «Mârifetnâme»yi kazandıran Bedir Kitabevi'nin basmış olduğu nüshalarda nakletmiş olduğumuz bölümleri daha detaylı olarak okuyabilir inceleyebilirsiniz. Diğer kitabevleri ise maalesef bu bahislerin önemini anlayamadıklarından günümüzde lüzumsuz sanarak bazı bölümleri türkçeleştirdikleri metinlere almamışlardır.

Mevzûu daha fazla uzatmamak gayesiyle Muhteremi İmam Azîz bin Muhammed Nesefî hazretlerinin yazmış olduğu «Zübdetül Hakaik» adlı eserinden alıntılar yapmayacağım. Esasen gününün şartları içinde bu konuları açıklamaya çalışan bu değerli din âlimi «Mebde ve Meâd» adlı eserinde çok teferruatlı olarak çeşitli hususları açıklamış burçların ve güneş sistemi içindeki yıldızların insanlar üzerindeki tesirlerini anlatmış ölüm ötesine dair çeşitli hallerden söz etmiştir. Çok geniş olan bu eseri daha sonra «Zübdetül Hakaik» adlı eserinde de özetlemiştir. Arzu edenler günümüz Türkçesine çevrilmiş olan «Zübdetül Hakaik» adlı kitabı da tetkik edebilirler.

İnşâallâh Muhyiddin A'rabî Hazretlerinin «Fütûhatı Mekkiye» adlı eseri de orijinaline sadık kalınarak Türkçeye kazandırılabilse. Bu takdirde görülecektir ki henüz günümüz insanınca anlaşılamamış ve idrak edilememiş pek çok gerçek geçmişte yaşamış çok değerli âlimlerimiz tarafından tesbit edilmiş ancak günün şartları dolayısıyla ilmî olarak izah edilememiştir.


Konu shera_hanif tarafından (08 Mayıs 2025 Saat 14:00 ) değiştirilmiştir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Mayıs 2025, 12:26   #5
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
İSLAMİ ASTROLOJİ ye örnek




Bol keseden kafir ilan etmeyi seven islamcılara bir selam çakalım

MARS: Cebbar, Kahhar, Celil, Mecid, Aziz, Muktedir, Vali, Muntakim, Malikul Mülk, Muksid, Darr, Varis, Mumit, Kaviyy, Vahid.
Mars gezegeni şiddet içeren bir özelliktedir. Tartışma, anlaşmazlık ve kavgalar hep bu saatte çıkar. Bu saatte yapılan girişimler çoğunlukla tersi istikametinde gelişir. Büyük hayallerle girilip, zararla çıkılan işler genellikle bu saatte başlanmış işlerdir. Önemli işlerinizin başlangıcını bu saate denk getirmemenizi öneriyorum. Düzgün giden işlerin bozulduğu, durduk yere tersine döndüğü, sebepsiz yere anlaşmazlıkları çıktığı işler, genellikle bu saatlerde başlanmış işlerdir. Bu saat insanların zulmani yönünü tetikler. Aksilikleri ve terslikleri çeker.

Mars gezegeniniz Koç burcunda ise
El Cebbar, El Muktedir, El Vehhab
Mars gezegeniniz Boğa burcunda ise
El Ganiyy, El Muahhir, El Metin
Mars gezegeniniz İkizler burcunda ise
El Mukaddim, El Basir, El Semi
Mars gezegeniniz Yengeç burcunda ise
El Rahim, El Veliyy, El Habir esmalarını
Mars gezegeniniz Aslan burcunda ise
El Muhyi, El Mütekebbir, El Azim esmalarını
Mars gezegeniniz Başak burcunda ise
El Hâkim, El Muhsi, El Kayyum esmalarını
Mars gezegeniniz Terazi burcunda ise
El Adl, El Vedud, El Latif esmalarını
Mars gezegeniniz Akrep burcunda ise
El Bais, El Mümit, El Varis esmalarını
Mars gezegeniniz Yay burcunda ise
El Kerim, El Muğni, El Basit esmalarını
Mars gezegeniniz Oğlak burcunda ise
El Mani, El Darr, El Muahhir esmalarını
Mars gezegeniniz Kova burcunda ise
El Âlim, El Muhsi, El Mukaddim esmalarını
Mars gezegeniniz Balık burcunda ise
El Batın, El Nafi, El Habir esmalarını

İslamcıların ağızlarını yaya yaya anlattığı EBCED ve CİFR sayılarına göre okunmayacak bu esmalar. Yan yana gelen bu isimler farklı frekans içerdiği için kişiye özel sayılarda okunur. çok bilen(!) kişilere malzeme vermeyeyim
Unutulmasın, İslami astroloji dediğinizde astrolojinin tümünü kapsamayacaktır. sadece astroloji dairesindeki küçük bir kısmın adı olacaktır. NECM İLMİ, YILDIZNAME ya da daha süslü isimlerle bu bakış açısını değiştiremezsiniz.
peygamberlerin gelişini ballandıra ballandıra yıldızlardan okuyanları anlatırken sonra bunu inkar etmek yahut astrolojiyi kullananlara KAFİR ÇEKMEK sadece komik duruma düşürür.

saygılarımla

__________________
Hanif kalmak cesaret ister...
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 20 Mayıs 2025, 03:38   #6
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Astroloji ve İslam




AY DÜĞÜMLERİ ve MARİFETNAME
Dördüncü Madde
Arş-ı âzamın çevresinde olan nehirleri ve melekleri bildirir.
Ey aziz, malum olsun ki, müfessirler ve muhaddisler tam bir ittifakla demişlerdir ki:
Hak Taala, arş-ı âzamın çevresinde sekiz nehir yaratmıştır ki, dördü kardan beyaz ve
soğuk, dördü baldan tatlı ve temizdir. Bu sekiz nehir, sürekli akarak, arş-ı âzamı tavaf
ederler. Hak Taala, orada Harkail namında bir melek yaratmıştır ki, bütün eşyanın
sırlarına yetmiştir. O melek, arşa gitmek isteyip, Hak Taaladan destur isteyerek arşı
tavafa gitmiştir. Üç bin sene boyunca, sekizbin kanadıyla uçmuş ve bitkin düşmüştür.
Hak Taala ona kuvvet verip, tekrar uçmasını murat etmiştir. Üç bin yıl daha arşın
çevresinde gitmiştir ve acze düşmüştür. Hak Taala ona tekrar kuvvet ve kudret vermiş
ve uçmayı emretmiştir. Üç bin yıl kadar yine gitmiştir ve tekrar acze düşüp görmüştür
ki, dokuzbin senede ancak arşın bir ayağından ötekine yetmiştir. O, hayretteyken,
Hak'dan şöyle nida gelmiştir: "Ey Harkail! Eğer kıyamete dek uçsan, arşımı
tamamıyle tavaf edemezsin."
Sekiz nehrin gerisinde arş-ı âzamın çevresinde bin perde nurdan, bin perde
karanlıktan yaratılmıştır; ta ki, arşın nurunun şiddetinden çevresinde bulunan
melekler yanmasınlar, diye onları perdelemiştir. Bu perdelerin arasında yetmişbin
melek yaratılmıştır; arşı kuşatan Rahman'a sürekli tesbih ederler. Arşı tavaf için
çevresinde giderler ve günde iki defa arşı yüklenenlere selam verirler. Bunlara "saf
tutan melekler" derler. Bunların arasında da yetmişbin saf melek yaratılmıştır.
Bunlar ebedî ayakta durup: "Sübhanallahü ve'l-hamdü lillahi ve lâ ilâhe illallahü
ve'llahü ekber. Ve lâ havle ve lâ kuvvee illâ billahi'l-aliyyi'l-azim."

Bu safların gerisinde bir büyük yılan vardır ki, arş-ı âzamı kuşatır. Yılan, başını
kuyruğu üzerine koymuştur.
Başı beyaz inciden, vücudu sarı altından, gözleri kırmızı
yakuttan yaratılmıştır. Onun yüz bin kanadı vardır ki, kanatlarının her saçağının
yanında bir melek tesbih eder bulunmuştur. O sarı yılanın tesbihinin sadasından
melekleri titreme alır. Zira, bu, bütün meleklerin tesbihinin sadasına galip gelmiştir.
ağzını açtıkça, gökleri ve yeri bir lokma etmesi mümkündür. Eğer o büyük yılan
tesbihinde taltif ile ilham olunsaydı, onun sadasının mehabetinden bütün yaratıklar
helak olurlardı.

__________________
Hanif kalmak cesaret ister...
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
astroloji, ayetler, burclarla, ilgili, islam, nücum, İlmi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Astroloji PySSyCaT Felsefe 0 10 Kasım 2014 22:13
Din ve astroloji YaRGuCi İslamiyet 0 19 Aralık 2011 19:21
Astroloji Luis Yalan Haber 0 02 Mayıs 2010 11:55
hoRaRy AstroLoji konTes Burçlar, Fallar ve Kehanetler 5 31 Mart 2009 04:45
Astroloji okulu Astroloji nedir? tarihçesi. Dilara Aylık Burç Yorumları 1 11 Mart 2009 20:31