IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 20 Şubat 2012, 19:33   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Annem Gitse de Geri Gelir (Çocukta Obje Devamlılığı)




O halde, bir çocuğun annesi onu evde bırakıp gi-derken ağlaması bir buçuk en çok iki yaşına kadar do-ğaldır. Annesi gittiğinde çocuk ağlamıyorsa:



Duygu motor yeteneği geliştikçe, giderek çevrenin farkına varmaya başlayan çocuk, uzun süreli annesini çevredeki objelerden farklı değerlendirir. Anne çevreye ait değil onunla özdeştir. Çocuk annesi ile kendini özdeşleştirdiği, anneyi kendinden ayrı düşünemediği ya da algılayamadığı için onun yokluğuna tahammül edemez. Annenin çocuğu evde bırakıp, bir yere gitmesi, adeta olay olur. Çocuk etinden et koparmışçasına ağlar.
Bir buçuk yaşına doğru annenin kendinden ayrı bir canlı olduğunu kavramaya başlar. Artık ufak ufak annenin onu bırakıp bir yere gitmesi eskisi kadar şiddetli tepkilere yol açmaz. 'Anne gidebilir. Gitse de döner.' Çocuk annesinin yokluğunda, onun var olduğunu, yani onun geri geleceğini algıladığı zaman obje devamlılığı kazanılmıştır denir.

Bu bilişsel gelişmenin bir buçuk yaşına kadar kazanması gereken bir aşamadır. Devamlılığı istenen ilk obje annedir. Anne (ya da onun ihtiyaçlarını karşılayan ve ona bakan) kişi her an hissedilmeli ve devamlılık göstermelidir. Yani çocukla aynı mekânda olmasa bile, çocuk onun döneceğini hissetmelidir. Obje devamlılığı, bir objenin, onun yanında olmasa bile var olabileceğini, kabul edebilme yeteneğidir. Daha doğrusu, kendi dışında, bulunduğu yerden başka yerlerde de yaşamın devam ettiğini algılayabilmesidir. Kendi duygu ve düşüncelerimiz olduğu gibi başkalarının da duygu ve düşüncelerinin olabileceğini kabul edebilmemizin ilk adımıdır.
O halde, bir çocuğun annesi onu evde bırakıp giderken ağlaması bir buçuk en çok iki yaşına kadar doğaldır. Annesi gittiğinde çocuk ağlamıyorsa bu anormaldir ve araştırılmalıdır. Bu ağlamayı durdurmaya çalışmak bile gereksizdir. Üstelik bu ağlamayı durdurma çabaları da hiç bir işe yaramaz. Bu ağlamanın önlenmesi, daha doğrusu en aza indirilmesi ya da iki yaşlarına kadar uzamayıp bir an önce ortadan kalkması, o güne kadar çocuğa olan yaklaşımla mümkün olabilir. Bu, doğduğundan itibaren annenin her an çocuğun yanında olduğunu ona hissettirmesi ile olur.
Obje devamlılığı yeterince kazanılamıyor ise, anne gittiğinde dönmeyecek endişesi devam ediyor demektir. Bu durumda, obje kaybından söz edilir. Çocuk, anne çocuk bağının ve obje devamlılığını test etmek için türlü çarelere başvurur. Bu çareler, bizim başvurduğumuz çarelerden farklıdır. Bizim mantığımızdan uzak, çocuğun kendi kuralları içindedir. Bu kuralları bilmiyorsak, biz onun çarelerini de sıkıntılarının nedenini de fark edemeyiz. Fark edemediğimiz gibi, onu kendi mantığımızla yargılarız: Yaramaz çocuk!' 'Huysuz çocuk!'' Huzursuz çocuk!'
Ben işten gelince bana rahat vermiyor. Hiç bir şey yapamadığım gibi hiç kimse ile konuşmama da izin vermiyor. Ben biri ile konuşmaya başlasam eliyle başımı diğer tarafa çeviriyor.
Yukarıdaki örnekte yaramaz çocuk, huzursuz çocuk diye nitelendirilebilecek ve sık görülen bir çocuk davranışı görülüyor. Belli ki çocuk henüz obje devamlılığını kazanamamış. Annesi işten gelince ona rahat vermiyor. Kendince 'Bir daha gitme. Sen gidince geri dönmeyeceksin sanıyorum,' diyor. Bu, temel güven eksikliğine de işaret eder. Demek ki bu döneme kadar verilmesi gereken iç içe birliktelik tam yaşanamamış. Burada çalışan annenin yapması gereken, işten geldikten sonra belli bir süre hiçbir şeyle ilgilenmeden çocukla ilgilenmek olmalı. Bu ilgi masif olmalı, yoğun olmalı, araya hiç kimse, hiçbir şey girmemeli.
Çalışan anneleri bu cümleler isyan ettirebilir. Çünkü çalışan kadınlar için iş çıkışı, iş bitişi değil, ev işlerine gömülme anlamındadır. Böyle, 24 saatte 25 saat çalışan bir insandan, üstelik çocuğunun bakımını layığı ile üstlenmiş bir insandan, çocuğuna ayrıca bir de 'masif bir ilgi isterseniz, bu biraz fazla olur. Fakat burada istenen saatlerce bir ilgi değildir. En az bir 10-15 dakika araya hiçbir şeyin giremediği, çocukla olan can cana bir birlikteliliktir. Bu, en az çocuğun temizliği beslenmesi kadar hatta ondan da önemlidir
Bunu anneden başkası da yapamaz. Örneğin, böyle bir birlikteliği baba üstlensin diyemezsiniz. Kazanılması gereken obje, annedir. Babaya başka bir ev işi yüklenip, bu iş anne tarafından yapılmalıdır.
- Kapıyı çekip, ağlayarak uyusun. Yeter ki, her dediğini yaptıran, şımarık bir çocuk olmasın dedim. Çocuk başka sorunlarla karşıma çıktığında, yaptığımın hata olduğunu anlamıştım, ama geç kalmıştım.
"Bu çocuk senin işten geliş saatini nasıl hissediyor. Sen gelmeden yarım saat önce sokak kapısının arkasında ayakta beklemeye başlıyor." diyordu. 10 aylık A'nın anneannesi işten dönen kızına.
"Geceleri uyumadan önce beni mutlaka yanında istiyor. Uyudu sanıp yanından ayrılmaya hazırlanıyor olmamı bile hissedip yeniden gözlerini açıp yanında kalmamı istiyor."
"Annesinin tülbendini emmeden uyuyamıyor. Geçenlerde kirlendi diye tülbendi yıkadım kıyameti kopardı."



- Yukarıdaki ilk örnekte obje devamlılığı kazanılmıştır. Çocuk annesinin geleceğini hissedebilmektedir.

- İkinci örnekte obje devamlılığı henüz kazanılmamıştır. Çocuk annesinin gitmesinden endişe duymaktadır. O halde uykuya geçene kadar anne mutlaka yanında kalmalıdır. “Bırak ağlasın. Kendi kendine uyumayı öğrensin” demek bu dönem için yanlış olur.

- Üçüncü örnekte obje devamlılığı kazanılmak üzeredir. Ancak burada bir sıkıntı varır. Çocuk annesini yeterince görememekte onun yerine bir sembol kullanmaktadır. O sembol elinden alınmamalıdır. Nitekim, tülbent yıkanınca, tülbende sinmiş annesine ait kokuyu kaybetmeden çocuk huzursuz olmuştur.



Doç.Dr. Sabiha PAKTUNA KESKİN
Pediatrist, Pediatrik Nörolog
Uluslararası Tıp
Çocuk Beyin Hastalıkları

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
cocukta


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Boşanma: Psikososyal Bir Süreç Lucifer Ruh Sağlığı 0 29 Aralık 2011 02:07
İki Yaklaşım Farkı Hesna Felsefe 0 10 Nisan 2010 19:37
Çocukta Ölümcül Hastalık Ve Psikososyal Yaklaşım YapraK Çocuk Sağlığı 0 14 Eylül 2009 20:48
Yeni ölümcül hastalık Collettivo Sağlık Köşesi 0 04 Ağustos 2008 17:15