IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 30 Nisan 2017, 17:56   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Sikh Dini






Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Tektanrıcı bir Hint dinidir. Sikhlerin, Şikhilerin ya da Şıhların dinidir.[1] Başlangıçta İslâm, Hinduizm ve Hıristiyanlık karışımı birleştirici ve mistik karakterli bir inanç sistemi olan Sihizm, Guru Gobind Singh tarafından tamamen bağımsız ve örgütlü bir din haline getirilmiştir.[2]

15. yüzyıldan itibaren Kuzey Hindistan’da farklı din ve inançlar arasında uzlaşma hareketleri görülmüş, bu kapsamda İslâm’ın tevhide dayalı sınıfsız toplum anlayışı ve bölgede yaşayan mutasavvıfların öğretisi Hint toplumunu derinden etkilemiştir. Sih dini de Hindular’ın çok tanrılı ve putperest inanışlarına, kast sistemine ve Brahmanlar’ın aşırılığa varan uygulamalarına karşı bir tepki olarak 15. yüzyılın sonlarında Hindistan’ın kuzeybatısındaki Pencap bölgesinde ortaya çıkmıştır.

Sikh dini, yerli Hindu düşüncesi, özellikle belli bir Tanrı’ya bağlılığa dayanan Bhakti geleneğiyle İslâm Tanrı inancının bir karışımı olarak aşırı ibadet ve riyâzet yerine ahlâkî davranışlara önem veren, uzlaştırmacı ve eşitlikçi bir dinî hareket olarak gelişmiştir. Ancak bu dinin şekillenmesinde ve akîdesinin oluşumunda esas pay Guru Nanak’a aittir. Nanak’ın hayatı ve düşünceleri üzerinde başka birçok kişi gibi 15. yüzyıl sûfî düşünürü Kabir’in de etkisi olmuştur. Nanak’ın onunla görüştüğü ve ondan etkilendiği söylenir. Yeni bir din ortaya koyma iddiasında bulunmayan Nanak’ın gayesi dinler arasında uzlaşma sağlayarak toplumsal ve ahlâkî bir ıslahat meydana getirmekti.

Tek, yüce ve evrensel Tanrı anlayışının yanı sıra dürüstlük, hoşgörü, sevgi, barış ve alçak gönüllülük ilkelerini benimseyen Nanak’ın eleştirisi dinlerin aslından ziyade onların mesajını iyi algılayamamış olan din mensuplarına yönelikti. Nanak, Hindu’nun iyi bir Hindu, Müslüman’ın da iyi bir Müslüman olmasını istiyordu. Başlangıçta farklı ırk ve kastlardan insanların bir araya gelmesiyle oluşan dinî cemaat zaman içinde kendilerine Sih adı verilen bir topluluğa dönüştü. Pencap dilinde “çırak” ya da “öğrenci” anlamına gelen sih (sikh) kelimesinin Sanskritçe ve Pali dilindeki karşılığı sişya ve sikhadır.[3]

Sikhizm, Nanak Dev tarafından 15. yüzyılda kurulmuştur. Kast sistemine karşı çıkan ve insanların eşit olduklarını ileri süren bir dindir. "Granth" adını taşıyan kutsal kitaplarına göre, adı Gerçek olan bir tek tanrı vardır. Kendi varlığını kendi yaratmıştır. Ölümsüzdür ve korkusuzdur. Her zaman var olacaktır.[1]

Guru Nanak, M.S. 1469 yılında Hindistan’ın en kritik döneminde Pencap’taki Talvandi köyünde doğmuş, çocukluğu ve yetişkinlik çağı bu köyde geçmiş; bu köyde evlenmiş ve bu köyde iki oğlu olmuştur. Guru Nanak, fakir ancak soylu bir ailenin çocuğuydu. O, Sultanpur şehrinde Müslüman bir idarecinin hizmetinde uzun yıllar geçirdi. Guru Nanak’ın hayatını üç parçaya ayırabiliriz: İlk 30 yıllık bölümü Talvandi ve Sultanpur şehrinde ev hizmetçiliği yaparak geçirmiştir. İkinci 22 yıllık periyot,
uzak yakın birçok yerlere misyonerlik seyahatleriyle geçirdiği dönemdir. Üçüncü son 18 yıllık bölümü ise Kartarpur’da müritlerini eğitmeye harcadığı hayatının son bölümüdür.

Guru Nanak’ın hayatının ilk safhası, aynı zamanda aydınlanmaya ulaştığı dönemdir. O, boş zamanlarında ormana çekilip düşüncelere dalmış, bu gezilerinin birinde kendisine Yüce Tanrının varlığı düşüncesini yayma görevi verilmişti. Bu arada kendisi Mekke’ye gitmiş, Tanrı’nın evinin sadece Kabe olmadığı sonucuna varmış, 1500 yılına doğru tek ve gerçek olan tanrısını anlatmak için Sultanpur şehrinden çıkmış, kutsal yerleri gezmiş, birçok din adamlarıyla görüşmüş, tartışmalara
girişmiş, bu sırada bir zengin tarafından şerefine Ravi Nehri kıyısında kurulan Kartapur köyüne yerleşmiş ve hayatının son 10 yılını burada geçirmiştir.

Guru Nanak, Bu köyde yeni inancını yaymaya çalıştı. İnsanın eşitliği üzerinde durdu. O, Hindularla Müslümanları birbirlerine yaklaştırmaya çalıştı. Önemli şeyh ve azizlerin yanına gitti ve onlara ruhsal hayatın gerçek yolunu açıklamaya çalıştı. Guru Nanak, kast sisteminin ayırıcı özelliğine hep karsı çıktı. Kendisini hep en alt kastın bir üyesi olarak adlandırdı. 1539 yılında 70 yaşındayken geride iki oğul ve birçok Sikh bırakarak bu dünyaya veda etti.

Guru Nanak’ın ölümünden sonra Guru olarak Sihlerin basına Angad geçti. Angad, Nanak’ın en sadık talebesiydi ve Nanak’ın telkin ettiği reenkarnasyon (ruh göçü) inancı gereği, Onun ruhunun sırasıyla kendini takip eden guruya geçeceği fikri ile Angad ve daha sonra gelen guruların hepsi, Nanak’ın yeni tezahürleri olarak
görüldü.

Angad, 1552 yılına kadar sürdürdüğü guruluğu sırasında Nanak’ın şiirlerini bir araya topladı. Nanak’ın ilk biyografisini yazdı. Pencap ’ta kullanılan Gurmuki Kutsal Metni Angad’a dayandırıldı.

Sikhler arasında birlik ve beraberliği sağlayan 3. guru Amar Das, yeni töreler oluşturdu. Kendilerine özel evlilik ve doğum törenleri ihdas etti. Kendisini ziyarete gelenlerle birlikte yemek yedi. Dini toplantılarda üç festivali (Divali, Barsakhi ve Maghi) ortaya koydu. Ondan sonra da Amardas’ın damadı Ram Das guru oldu. Guru Ramdas, 4. guru olarak misyonerlik faaliyetlerine ağırlık verdi. Ramdas zamanında zengin ve fakir sınıflar arasında Sikhizm yayıldı. Bazı Aristokratlar, Amitsarı (Ramdas’ın yeni ibadet merkezi olarak kurduğu ve yerleştiği yer ) ziyaret etmişler ve onun müritleri olmuşlardır.[4]

Guru Nanak’tan sonra gelen ve öğretileri Sikh dininin şekillenmesinde etkili olan dokuz mânevî rehberin (guru) sonuncusu Guru Gobind Singh, 1699’da Khalsa teşkilâtını kurarak barışçı bir ülküsü olan Sikh dininin askerî bir görünüm almasında ve Sikhler arasında farklı düşünce ve mezheplerin ortaya çıkmasında rol oynadı. Khalsa teşkilâtının kuruluşu Sikhler’i yeni ve farklı bir millî kimliğe büründürdü. Bir Sikh’in Khalsa’ya girmesi için giriş merasimi yapılır. Khalsa’ya katılmış erkeklerin adlarının sonuna “singh” (aslan), kadınlarınkine “kaur” (prenses) pâyesi eklenir.

Khalsa’ya katılmış bir Sikh erkeği “beş k” olarak bilinen kılık kıyafet kurallarına uymak zorundadır. Bunlar “kah” (kısa pantolon), “kangha” (tarak), “kara” (sağ bileğe takılan demir bilezik), “keş” (kesilmemiş saç sakal) ve “kirpan”dır (kama / kılıç). Bir Sikh erkeği kesilmemiş saçını başına sardığı türban adı verilen bir çeşit sarık içinde saklar. Sih cemaati pek çok mezhebe sahip olmakla birlikte temelde iki gruba ayrılır: Sehajdari (tıraşlı olanlar) ve Keşdari (tıraşsız olanlar). Birinci gruba Nanakpanthi de (Nanak’ın takipçileri) denir. [3]

Sikh dininin kurallarına göre iyi ahlâklı olmak ve Tanrı’ya ibadet etmek yeterlidir. İbadetin özel bir biçimi yoktur. Kast sistemi gütmek, insanlar arasında sınıf ayrılığı yaratmak, içki ve tütün kullanmak yasaktır. Saç ve sakallarını hiç kesmeyen Sihler, ruh göçü (reenkarnasyon) inancıyla Nanak Dev’in Gurular’da yaşadığına inanırlar.[1]

Sikh dini çile ve riyâzet anlayışını reddeder. Oruç, kurban, kefâret vb. ibadet ve uygulamalar da bu dinde yoktur. Ancak sadaka kültürü gelişmiş olup bir Sih mal varlığının onda birini din kardeşlerine ve Sih toplumuna vermekle yükümlüdür. Sikh dininde en önemli ferdî ibadet “Nam simran”dır (Tanrı’nın ismini zikretme). Bu ibadet mekanik olarak ismin tekrarından ibaret olmayıp bu yolla kişi isim (Nam-Tanrı) üzerinde tefekkür ederek saflaşır ve Tanrı’ya yaklaşır. Çünkü ismi devamlı şekilde hatırlamak suretiyle her an Tanrı’nın kendisini gördüğünü düşünür, bu da onu kötülük işlemekten korur. Günlük ibadet üç şekilde gerçekleşir:

1. Sikh müminin şafak vaktinde tercihen akan bir suda yıkandıktan sonra Guru Nanak’a ait en önemli dualardan biri olan Japji’yi, Guru Gobind Singh’e ait zikir ve ilâhileri (Jap ve Svayya) ezbere okuyarak tefekküre dalması,

2. Bir Sikh ailesinin mâbede gitmemişse sabahleyin toplanıp Guru Granth Sahib’den herhangi bir bölümü okuması,

3. Sikh müminlerinin mabetleri olan gurdwarada cemaat halinde bir araya gelmesi. Mâbetteki ibadet herhangi bir zamanda yapılabilir; fakat genellikle cemaatle ibadet için sabah erken ve akşam olmak üzere günde iki defa toplanmak gelenek halini almıştır.

Sikh dininin sembolü, Tanrı’nın bilgisini temsil eden simetrik iki kama arasında dik duran ve “khanda” olarak isimlendirilen, iki ağızlı bir kılıçla Tanrı’nın sonsuzluğunu temsil eden bir daireden oluşan şekildir. Pek çok yerde kullanılan bu sembol Sihler’in “nişân-sâhib” diye adlandırdıkları turuncu bayraklarının üzerinde de yer alır.[3]

Sikhizm, temel yapı itibariyle Tanrı ve O’nun birliğine inanır. Nanak, Tanrı’ya isim vermekten sakınarak O’na "Hari" demiştir. Nanak’a göre Tanrı, görünmez üç şey (1 Brahma (var eden), 2 Vişnu (Rızıklandıran) 3 Şiva (Öldüren)) yaratmıştır.[4]

Nanak, "Tanrı" anlayışını, bazı terimlerle açıklamaktadır. Temel terimi, "nirankar" (şekilsiz)’dir. Tanrı’yı açıklamanın en karakteristik vasfı, onu "şekli olmayan" tarzında tavsif etmektir. Diğer bir vasıf, "akal" (ebedi)’dir. Üçüncü bir vasıf Tanrı’nın "alakh" (sözle anlatılmaz) olmasıdır. Bu sonuncu kavram, çeşitli anlayışları da beraberinde getirmiştir.

Bu kavramı izah edebilmek için Guru, çeşitli anlatım tarzlarına başvurmuştur. "Sözle anlatılmaz" ise, insan "Tanrı"yı nasıl tanıyabilir? Bu soruya Guru Nanak’ın birinci cevabı: Tanrı, kül olarak, ölümlü olanın anlayışı dışında olduğundan, insan, Tanrı’yı tanımaya muktedir değildir. Bu soruya onun ikinci cevabı ise şöyledir: Tanrı, bütünlüğü içinde bilinemez, fakat o, tamamen bilinemez değildir. Çünkü o, hidayetin tanrısıdır. O, kendini anlayabilmesi ve görebilmesi için insana anlayış vermiştir.

Tanrı "sarab-viapak" (her yerde hazır ve nazır), her yaratıkta mündemiçtir. İnsan düşüncesini faaliyete geçiren gözüyle Tanrı, her şeyde görülebilmektedir. Her yaratıkta Tanrı ilhamı söz konusudur. Bu ilhamın kesin bir geometrik yeri, insan kalbidir. Bu kalp gözüyle insan, Tanrı’yı görmeye, üzerinde düşünmeye kabiliyetlidir.
Nanak’a göre, bu sezgi (ilham) önemli bir ipucudur. Ancak, bu ipucuyla, Tanrı ile insan arasında bir mesaj mevcut olabilir. Bu sezgi, duyulursa ve kat’i bir şekilde uygulanırsa, ancak o zaman Tanrı tarafından gösterilen kurtuluş yolu bulunabilir.

Nanak’ın üzerinde durduğu diğer önemli bir husus da insanın kurtuluşudur. Bu kurtuluş yolu üzerinde en büyük engel, bizzat insanın kendisidir. İnancını değiştirmediği zaman insan, efendisi dünya olan bir köleye benzer. Onun saadeti, dünyaya ve dünyanın değerlerine gider. Bu dünya ve değerlerine bağlılık da insanı, doğum ile ölüm arasında cereyan eden sonsuz ruh göçü dairesi içinde kalmaya ebediyen mahkum eder. Büyük düşman, "Maya" (gerçek olmayan, aldatıcı olan) dır.

Guru Nanak için "maya", dünya ve dünya değeri verilen şeylerin boş ve aldatıcı olduğunu göstermektedir. Bu şekildeki dünya’yı kabul eden, bu dünya’nın değerlerine bağlanarak kurtulmayı arayan kimse, "maya"nın, yanılmanın kurbanıdır. Bu bağlılığın sonucu, ruh göçüdür. Bu ruh göçü, mutlu kılıcı bir vizyon’lI11 ,erdiği ebedi neşeyi insana verecek yerde, onu ard arda gelen bütün bir ölüme sevk etmektedir.

İnancını değiştirmeyen insanın kendisi, Tanrı’dan ayrılmaktadır. İnanmayan insanın durumu iğrençtir (aşağılıktır), fakat o, bu durumda bile, ümitten yoksun değildir. Çünkü Tanrı, lütfu ile, yaratıkları içinde kendini göstermektedir. Bu sezgiyi (ilhamı) kavrayarak (elde etmeyi başararak) İnsan, kurtuluşa varabilir.

Guru Nanak’ın bu ilahi sezgiyi açıklamak için kullandığı anahtar kelimeler; nam, shabad, guru ve hukam’dır. "Nam", Tanrı adı (İlahi Ad); "Shabad", Tanrı Kelamı
(İlahi söz) dır. Tanrı konusunda ileri sürülen her şey, İlahi Ad’ın ve ilahi Kelam’ın bir görünüşüdür.

"Guru" ile ifade edilen, "İlâhi Rehber"dir. Guru Nanak’ın söz dağarcığında, bu kelime, şuurlu ve kabiliyetli, "iyi niyetli insan"ın vicdanında gizli bir şekilde yer bulmuş Tanrı’nın sesini ifade etmektedir. "Hukam" (İlahi Düzen, Yol) terimi, İlhamın niteliğini açıklamaktadır. İnsanın aynı zamanda hem fiziki, hem de ruhi dünyasında İlahi Düzeni kabul etmesi; kendini bu düzene uydurmaya teşebbüs etmesi gerekir. Bu ahenge erişen kimse kurtulmuştur.[5]

Sikhizm’in diğer inanç esasları şöyledir;

1. Gars’tan başkasının önünde eğilmemek.
2. Amritsar’da yıkanmak.
3. Birbirlerine "Singh" diye hitap etmek.
4. Tıraş olmamak.
5. Kama-kılıç taşımak.

Sikhizm’de kişinin bu dünyada yaptıklarının öteki alemdeki hayatına tesir edeceğine (Karma) ve ruh göçü (Tenasuh)’ne inanmaktadır. Anlaşılmaz, karışık dua ve ayinler yerine, basit ibadet ve ayinleri tercih eden Sıkh Dini, dünya ve ahirete ait her tür faaliyetinin merkezi olarak Amritsar’daki Altın Mabed’i seçmişlerdir. Sikhizm’de Altın Mabed, önemini bugün de korumaktadır.

İbadet niyetiyle bu Mabed’in havuzunda yıkanırlar. Altın Mabed ’te ayrıca sembol olarak bir kılıç bulunur. Ayin ve ibadetleri basit bir dua, İslam’daki abdeste benzer bir yıkanma ile hac için Altın Mabed ’e girmekten ibarettir. Dindar bir Sikhin, günlük ibadeti su üç dini hükümde toplanır:

1. Adi Granth’tan ve Guru Nanak’a ait pasajlardan ezber okumak,
2. Ailevi bir vecibe olarak her sabah toplanıp Adi Garnth’tan herhangi bir yer okumak,
3. Tapınaga ibadet için girmek.

Sikhler, diğer insanlardan uzun saçlı olmalarıyla ayrılıyorlardı. Hayatlarına mal olsa bile saçlarını kesemezler. Keshas Guru tarafından Sihlere bir nişane olarak verilmişti. Sikhler bu sebepten saçlarını düzenli, taranmış olarak muhafaza ederler ve türbanla saçlarını güzelce sarıp örterler. Bu bağlamda 1990’lı yıllarda İngiltere’de
yasayan bir Sikhli, motor sürerken kask takma mecburiyetinin kendisine uygulanmaması için dava açmış ve bu davayı kazanmıştır.[4] Yine Sikhizm inancı mensubu
olan inşaat işçileri ve mühendisler, baret takma zorunluluğundan muaf tutulmuşlardır.[6][7] Sikhli bayanlar da ne saçlarını ne de kaşlarını alamazlar.

Her Sikh, altına özel dizayn edilmiş ve yapılmış olan kısa pantolonu yüksek karakterin bir nişanesi olarak giyerler. Sağ bilek üzerine çelik bir bilezik takarlar. Altın, gümüş ve metal bilezikler Guru tarafından kutsanmış olarak dikkate alınmaz. İlericiliğin ve özgürlükte kararlığın bir sembolü olan bir kamayı (ya da kılıcı) Gatra denilen sırmalı şeritle kuşanırlar.[4]

Sikh kutsal kitabı Guru Granth Sahib’in saklandığı yer olan Gurdwara, Sih’lerin ibadet yeridir. Dünyadaki bütün Gurdwaralar, "langar" adı verilen Sikh kurumunu desteklemekte ve herkese açık bir mutfak işlevini görmektedir. Ziyaretçiler hangi dine mensup oldukları göz önüne alınmaksızın bütün Gurdwaralarda barınak, konfor ve yemek bulabilirler. Sikh inancında din adamları sınıfı olmadığı için, cemaatteki herhangi bir kadın ya da erkek dini ayinlere öncülük edebilir.[8]

Sikhler’in hafta içinde kutsal saydıkları özel bir gün yoksa da yıl boyunca geleneksel kültürleri gereğince kutladıkları birçok bayram vardır. Bilhassa Sikh gurularının “gurpurb” diye bilinen doğum yıl dönümleri, guru oluşlarının başlangıç tarihleri ve ölüm tarihleri Sikhler için önemli kutlama ve anma günleridir. Sikh gençleri çeşitli görevlerden oluşan ve “seva” denilen toplum hizmetini yürütmek için teşvik edilir. Böylece onların hayır severlik, fedakârlık, tevazu gibi erdemleri öğrenip uygulamaları sağlanmış olur. Her Sikh seva konusunda birbiriyle yarışmalıdır. Mabet hizmetlerinin yanı sıra “langar” adı verilen ve birlikte yenen yemek işleri gönüllü olarak çalışan Sikhler tarafından yürütülür.

Sikhler ölülerine karşı son görevlerini genellikle Hindular gibi onları yakarak yerine getirirler. Duruma göre cesedin yakılmadan akarsuya bırakılması ya da toprağa gömülmesi de rastlanan uygulamalardandır. Ölünün yakılması ailenin sorumluluğu kapsamındadır. Ölen kişi yıkandıktan sonra ona temiz elbiseler giydirilir ve o kişi Khalsa mensubu bir Sikh ise “beş k”nin üzerinde bulunmasına dikkat edilir. Ateşi en yakın akrabası ya da arkadaşlarından biri yakar. Yanma süresince ilâhiler okunur. Sonunda küller akarsuya bırakılır ya da toprağa gömülür. Yakma işleminin ardından Guru Granth Sahib’in 10 günde hatmedilmesi gerekir. Sikh kültüründe ölüm olgusu, aslına dönme ve Tanrı ile bütünleşme anlamına geldiği için korkulacak bir husus diye görülmez. Sikh dininde kocası ölen kadının yakılması şeklindeki Hindu uygulaması kabul görmemiştir. Kadın-erkek ayırımına yer vermeyen Sikh dininde dul kadınlar tekrar evlenebilir.[3]

Sikh dini, başlangıçta İslam etkisiyle Hinduluk arasında bir uzlaşmayı hedef almışken 158l’den itibaren Türk yöneticilere karşı ayaklanmalara girişir. Özellikle Banda
yönetimindeki Sikhler, Türklere karşı dikkate değer başarılar elde ederler. 1763 - 1764’de Kasur, Malerkotla ve Sirhid’i zapt ederek Müslümanlara karşı amansız bir mücadeleye girerler. Ancak 18. Yüzyıl sonlarında başa geçen Maharaca Rancit Singh zamanında Pencap’ta çok kuvvetli hale gelen Sikhler, onun ölümünden sonra zayıflarlar ve sonunda Doğu Hindistan Şirketi’nin idaresine tabi olurlar.[9]

Hindistan’da Sikh dini mensuplarının bazılarının, bağımsız Sikh Devleti (Khalistan) kurmak amacıyla dini bir savaş başlattıkları bilinmektedir. Bağımsızlık yanlısı Sikhlerin, 1984 yılında kendilerince kutsal sayılan Amritsar’daki Altın Mabed’i işgal etmeleri üzerine Hint ordusu ile çıkan silahlı çatışmada 20.000’ yakın Sikh hayatını kaybetmiştir. 1986 yılında ise ülkenin Başbakanı Indra Gandhi, Sih korumalarınca öldürülmüştür.[10]

Hint Yarımadası’nda eğitim-öğretim, askerlik ve ata binmeye en çok önem veren Sikhlerdir. Hindistan’ın koruma ve güvenlik görevlilerinin çoğunu Sikhlerin teşekkül etmesi bundandır.[4] Bugün Hindistan nüfusunun yaklaşık % 2-3’ünü oluşturan Sikhler’in % 30’a yakını Pencap’ta, % 4’ü Racastan ve Delhi’de, geriye kalanı da çeşitli yerlerde bulunmaktadır[2]

Sikhler, sadece Pencap’ın yönetiminde değil, Hindistan hayatının bazı önemli sahalarında, bilhassa silahlı kuvvetlerde, taşımacılıkta, siyasi sahada ve sporda, kendilerini göstermektedirler. Ekonomi ve eğitim sahasında da; ekserisi, verimli bölgelerde yaşadığından, modem teknik ziraat sahasında da söz sahibidirler. Endüstri ve serbest meslekler icra etmelerinden dolayı da ekonomik alanlarda başarılıdırlar. Bununla beraber Sikhler, Hindular’ın siyasi amaçlı suiniyetlerinden yakınmakta ve münasebetlerini asgari seviyede tutmaktadırlar.[5]

Temel Sikh İnançları

✓ Sikhizm inançları ne olursa olsun bütün insanları koruyan tek bir Yaratıcı’ya inanmaktadır.

✓ Herkes Tanrı önünde eşittir. Sih dininde ve politik hayatında her türlü konum hem erkeklere hem kadınlara açıktır.

✓ Sikhizm’de bir yer, gün ya da zamanın diğerlerinden daha hayırlı olduğu düşünülmez. Sadece Tanrı’nın hatırlandığı zaman ve yer kutsaldır.

✓ Sikhizm’de din adamları sınıfı yoktur. Tanrı’nın lütfu sayesinde bütün insanlar Tanrı’yı idrak etme yeterliliğine sahiptir.

✓ Herkesin insanlığın refahına katkıda bulunma gibi kutsal bir görevi vardır. Durumu iyi olanların, durumu daha kötü olanlara yardım etme sorumluluğu vardır. Bütün Sikhler, gelirlerinin ve zamanlarının yüzde onunu insani amaçlar için harcamalıdırlar.

✓ Sikhizm çok tanrıcılığı, putperestliği, batıl inançları ve boş ibadetleri kabul etmemektedir.

✓ İnsan hayatı ilahi olanın farkına varmak için değerli bir fırsat olduğundan Sikhizm şu anda yaşamak üzerinde durmaktadır.

✓ Sikhizm okur yazarlığı, bireysel büyümeyi, çalışkanlığı, aile hayatını ve dürüst bir yaşamı teşvik etmektedir.

✓ Sikhizm bütün insanların herhangi bir baskı olmaksızın eşit olarak yaşayabildiği bir dünya toplumu oluşturmak için çabalamaktadır.[8]


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Bir Sikh’in Hayatında Dikkat Edeceği Kurallar

Bir Sikh’in hayatı ve işi Sikhizm’in prensiplerine dayandırılmış olmalıdır. Dikkat edilecek hususlar şunlardır:

✓ O, tek Tanrı’ya inanmalıdır ve putperestliğin herhangi bir şeklinde yer almamalıdır.

✓ Kurtuluşa ulaşabilmek için Gurular’ın ve Adi Granth’ın öğretilerine dayanan bir hayat sürdürmelidir.

✓ Sikhler On Guru’nun tekliğine yani, On Guru’da tek bir ruh var olduğuna inanmalıdır.

✓ Bir Sikh’in kast, kirlenme fikri, kara büyü, kehanet, uğur arama, yıldız falı, uğurlu zamanlar, dönencelerle ilgili hurafe uygulamalar, kutsal iplik takmak, alına
kast işareti (tilak) koymak, putperestlik, Hindu ve Müslüman velilerin mezarlarında dua etmek, diğer dinlerin hac yerlerini ziyaret etmek ve Hindu cenaze merasimlerini takip etmekle hiç bir ilgisi olmamalıdır. Vedalar, Şastralar, Gayatri Mantra, Bha***** Gita, Kitab-ı Mukaddes ve Kurân okunulabilir ve onlara saygı gösterilmelidir, ancak iman Sih yazmalarına dayandırılmalıdır.

✓ Çocuğunu iman içinde eğitmek ebeveynin görevidir.

✓ Sikhler çocuklarının saçlarını kesmemelidir. Erkek çocuklara verilen isim "Singh", kızlara ise "Kaur"dur.

✓ Sikhler alkol, afyon ve diğer zehirleyiciler gibi uyuşturucuları almamalı ve tütün kullanmamalıdır. Onlar normal beslenme rejimlerini sürdürmelidir.

✓ Sikhizm, çocuk öldürmeyi, özellikle kız çocuklarını öldürmeyi açıkça ayıplar.

✓ Sikhler sadece namuslu ve dürüst olarak kazanılmış para ile geçimini sürdürür.

✓ Sikhler, hayır yapmak için cömertçe vermelidir.

✓ Sikhler asla kumar oynamamalı ve çalmamalıdır.

✓ Bir Sikh başkasının karısına kendi annesi gibi, başkasının kızma ise kendi kızı gibi saygı göstermelidir.

✓ Bir Sikh, doğumdan ölüme kadar, Sikh inancına uygun olarak hayatını sürsürmelidir.

✓ Bir Sikh, diğer Sikhleri "Waheguru ji ke Khalsa, sri Waheguru ji ki fateh" (Khalsa Tanrı’dandır, zafer Tanrı içindir) diyerek selâmlamalıdır.[5]

Kaynaklar

[1] A. Nevzad Odyakmaz, "Dinler Sözlüğü", Babil Yayınları, İstanbul 2008, s.196.
[2] Kürşat Demirci, "Hindistan" maddesi, Diyanet İslam Ansiklopedisi, cilt:18, s.94.


__________________
#MustafaKemaLAtatürkTorunuyum..ღ ❦

{22~02~`22..∞}
{09~09~`22..ღ}
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
sikh dini


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Resimli İslami Sözler, Resimli Dini Şiirler, Resimli Dini Yazılar Violent Dini Resimler 0 21 Aralık 2013 14:44