IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 06 Nisan 2020, 15:44   #1
Çevrimdışı
Che
~ Gevezeyiz.Net ~
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Paylaşmanın Hakkını Vermek




Sevdiğiniz şeylerden başkalarına da vermedikçe, tam bir iyilik vasfına eremezsiniz. Her ne harcarsanız şüphesiz Allâh onu bilir." (Âl-i İmran, 92)

Vaktiyle Kalaycı Dede adında bir âlim zat yaşarmış. Şehrin ârif şahsiyeti ve akıl hocasıymış. İsminden de anlaşılacağı üzere kalaycılıkla uğraşır, yalnızca günlük ihtiyacını karşılayacak kadar kazanır ve sonra ibâdete çekilirmiş. İkindi üzeri şehrin çarşısına iner; ihtiyaçlarını alır, insanlarla ve esnafla sohbet eder ve onlara güzel öğütler verirmiş. Mâhir elleriyle kapları kalayladığı gibi sözleriyle de insanların rûhunda bir aydınlık, ferahlık sağlarmış.

Kalaycı Dede kimden alış-veriş ederse, o günün gözde dükkanı o olur, halkta o dükkanı tercih edermiş. Dükkan sahipleriyse, O, dükkana girince hem âlim bir zâtın kendilerini seçmiş olmasından dolayı şeref duyar, hem de günün en fazla satış yapacak dükkanı olmanın sevincini yaşarlarmış. Bu yüzden Kalaycı Dede'nin torbasına onun alacakları dışında başka şeylerde sıkıştırır, hediye ederlermiş. Kalaycı Dede de bu duruma sesini çıkarmaz, torbadan kendi ihtiyacını aldıktan sonra geriye kalanı bir fakire verirmiş.

Günlerden bir gün şehre zengin bir tüccar gelmiş ve çok büyük bir dükkan açmış. İçinde en kaliteli mallar ve şehre daha hiç uğramamış eşyalar varmış. İlk günler bu dükkan halkın ziyâdesiyle ilgisini çekmiş. Kalaycı Dede'nin âdeti üzere gelip "hayırlı olsun" demesi beklenirken, o dükkanın önünden bile geçmemeye dikkat ediyormuş. Daha sonraları, Kalaycı Dede'nin tavrının farkına varan halk, "vardır bir hikmeti" deyip birer ikişer dükkandan ayaklarını çekmişler. Üç-beş gün sonra dükkana kimse uğramaz olmuş.

Dükkan sahibi olaya bir anlam verememiş ve niçin böyle birden müşterinin ayağının kesildiğini araştırmaya başlamış. Durumu öğrenir öğrenmez araya aracılar koymuş, Kalaycı Dede'yi dükkanına davet etmiş, ama nafile. Kalaycı Dede bir türlü ikna olmuyormuş. Zengin tüccar yiyecek, giyecek, eşya gönderdikçe Kalaycı Dede geri gönderiyor ve:

"-İkram etmeyenden alınmaz!.." diyormuş. Tüccar az buldu sanıp daha fazla gönderiyor, Kalaycı Dede de olduğu gibi geri gönderiyormuş. Olay bir müddet bu şekilde devam etmiş. Nihâyet tüccar, Kalaycı Dede'nin maksadını öğrenmek için ona gitmeye karar vermiş. Niyeti bir kez daha onu dükkanına davet etmek ve bu sefer ne yapıp edip bu dâvete icâbetini sağlamakmış.

Tüccar elleri kolları güzel hediyelerle dolu olduğu hâlde Kalaycı Dede'nin evine gitmiş. Kalaycı Dede de "Misafirdir" deyip evine kabul etmiş. Yalnız tüccar tam kapıdan içeri ayağını atacakken:

"-Dur!" demiş Kalaycı Dede. "Önce elindekileri bırak! Sonra gir."

Şaşırmış tüccar, ama denileni yapmış. Yapmış lâkin sormadan da edememiş:

"-Efendim, nedir bu hal? Niçin mallarımdan illetliymiş gibi kaçıyorsun, milleti de kaçırıyorsun?"

Kalaycı Dede başlamış anlatmaya:

"-Bak oğlum! Benim ne sana, ne de rızkına bir garezim var. Ama ne yapayım ki; senin malların buram buram haram kokuyor."

"-Ne haramı" demiş tüccar, "Ben her şeyimi anlımın teriyle kazandım."

Gülümsemiş Kalaycı Dede ve sormuş:

"-Peki Allâh'ın sana verdiklerini paylaşman gerekenlerle paylaşır mısın? Allâh'ın üzerine borç kıldığı zekat ve sadakayı verip, ikrâm eder misin?"

"-Niye ki" demiş tüccar. "Ben çalışayım, yorulayım sonra dağıtıp, malımı hebâ mı edeyim?"

"-Dur sana şöyle îzâh edeyim" demiş, Kalaycı Dede:

"Diyelim ki, hasat zamanı bir arkadaşınla beraber tarlada çalışılıyorsun. Ücretinizi de buğday olarak alacaksınız. Tarla sahibi gücünüze, çabanıza ve yaptığınız işe bakarak sana daha büyük, arkadaşına da küçük bir çuval verdi. Ücret olarak bu çuvallara dolduracağınız buğdayı almanızı istedi. Çuvalın büyük olduğu içinde sana büyük kovayı, arkadaşına küçük kovayı verdi. İkiniz de aynı hızda bir müddet çuval doldurmaya uğraştıktan sonra senin çuvalın dolduğu halde arkadaşının ki dolmamış ise, o hâlâ çuval doldurma telaşındayken senin de kendi çuvalın dolu olduğu hâlde onun üzerine daha fazla buğday koymaya çalışman anlamsız olur. Çünkü çuvalın alabileceği buğday bellidir. Bir kova dahî fazladan alamaz. Sen fazladan taşıdığın kovaları eğer arkadaşının çuvalına koyarsan işe yarar. Yok, inatla kendi çuvalına sığdırmaya uğraşırsan hem emeğin boşa gider, hem nimet taşar dökülür, işte o zaman hebâ olur.

Onun için eğer büyük çuvalla kova sana düştüyse paylaşmanın hakkını ver. Ve unutma ki, paylaşılmayan mal murdardır."

Hümeyra Nezihe Gül
Şebnem Dergisi, 9. Sayı

__________________
char *adres = [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] for(int i = 0; *(adres + i); i++) { putchar(toupper(adres[i])); }
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
dini hikayeler


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Ofis ortamında kilo vermek mümkün! İşte çalışan kişilerin kilo vermek için yapması gerekenler Sanem Diyet ve Sağlıklı Beslenme 0 17 Aralık 2018 17:27
Aşk'ın Hakkını Vereceksen Gel! Bozkurt Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 27 Nisan 2016 11:24
Mesleğin hakkını vermek! muptelasiyim IF Ekstra 0 01 Haziran 2015 22:59
Mod'luğun hakkını ver hakkını.. LuisCode Komik Loglar 4 01 Mayıs 2006 17:33
Hakkını Ver Sevmenin .. kont_dracula Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 10 Mart 2006 21:08