IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
2Beğeni(ler)
  • 2 Post By N999

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 26 Şubat 2012, 01:00   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Dinsizliğin Sahte Felsefeleri




Hümanizm" kavramı çoğu insanın aklında, yanlış bir düşünce olarak olumlu mesajlar çağrıştırır. Ancak felsefi anlamda hümanizm, bu sözde olumlu düşüncelerin hiçbirini içermeyen bir felsefedir.

Çoğu insan, “hümanizm"i yanlış bilir ve tanır. Bu yanlış düşüncenin başında hümanizmin, "insan sevgisi", "barış", "kardeşlik" gibi değerleri kapsadığını sanmak vardır. Oysa hümanizm bu ifadelerin arkasına sığınılan son derece tehlikeli bir felsefedir. Hümanizm, "insanlık" kavramını, insanların yegane amaç ve odak noktası haline getiren bir yanılgıdır. Bir başka deyişle, insanı, Yaratıcımız olan Yüce Allah'a iman etmemeye, sadece kendi varlığı ve benliği ile ilgilenmeye çağırır (Allah’ı tenzih ederiz). Hümanizmin bu anlamı, özellikle de kelimenin Batı dillerindeki kullanımında belirgindir. Hümanizmin İngilizce'deki sözlük anlamı şu şekildedir:

En iyi değerler, karakterler ve davranışların doğaüstü bir otoritede değil de, insanlarda olduğuna inanan düşünce sistemi. (Encarta® World English Dictionary)

Hümanizmin en açık tarifini ise, bu felsefeye inananlar yapmıştır. Günümüzün önde gelen hümanist sözcülerinden biri olan Corliss Lamont, The Philosophy of Humanism (Hümanizm Felsefesi) adlı kitabında şöyle yazar:

Hümanizm, tüm gerçekliğin bizzat doğanın kendisinden ibaret olduğuna inanır, evrenin temel materyali, zihin değil madde-enerjidir... (Lamont, The Philosophy of Humanism 1977, s. 116)

Görüldüğü gibi, hümanizmin temeli doğrudan ateizme dayanmaktadır.

Ateizmin Diğer Bir Tanımı: Hümanizm

Günümüzde hümanizm, ateizmin diğer bir ismi durumundadır. Bu gerçek, hümanistler tarafından da açıkça kabul edilir. Geçtiğimiz yüzyılda hümanistler tarafından yayınlanan iki önemli "manifesto" yani beyanname vardır. Birinci manifesto 1933 yılında yayınlanmış, dönemin bazı ünlü isimleri tarafından imzalanmıştır. 40 yıl sonra, 1973'te yayınlanan II. Hümanist Manifesto ise, birincisini teyid etmiş, ancak aradan geçen zamanın gelişmelerine göre bazı ilaveler içermiştir.

Bu manifestolar incelendiğinde, her ikisinde de en temel görüşün; evrenin ve insanın yaratılmadığı, kendi başına var olduğu, insanın kendisinden başka hiçbir varlığa karşı sorumlu olmadığı gibi, bilinen ateist dogma ve propagandalar olduğu görülür (Allah’ı tenzih ederiz). Bu beyannamelerde yer alan maddeler, materyalizm, Darwinizm, ateizm ve agnostisizm gibi isimler altında ortaya çıkan ortak bir sapkın felsefenin ifadeleridir. 1. Hümanist Manifesto’nun birkaç maddesini kısaca değerlendirecek olursak;

Bu maddelerde; insanın, evrim teorisinin öne sürdüğü gibi, yani yaratılmadan var olduğu yalanı öne sürülmektedir. İnsan ruhunun varlığı reddedilmekte, insanın maddeden ibaret olduğu iddia edilmektedir. "Kültürel evrim" iddiası öne sürülmekte ve insanın "fıtratının" (yaratılıştan gelen özelliklerinin) varlığı reddedilmektedir.

Dikkat edilirse bu iddialar, hak dinlere düşman olan çevrelerin hemen her zaman kullandıkları basmakalıp söylemlerin bir toplamı niteliğindedir. Bunun nedeni, hümanizmin, insanları din ahlakından uzaklaştırmanın temel çatısını oluşturmasıdır. Çünkü hümanizm, ateistlerin tarih boyunca en bilinen çıkış noktası olan "insanın kendini başıboş ve sorumsuz sanması" aldanışının bir ifadesidir. Allah bu konuda Kuran'da şöyle buyurur:

İnsan, 'kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi? Sonra bir alak (embriyo) oldu, derken (Allah, onu) yarattı ve bir 'düzen içinde biçim verdi.'

Böylece ondan, erkek ve dişi olmak üzere çift kıldı.

(Öyleyse Allah,) Ölüleri diriltmeye güç yetiren değil midir? (Kıyamet Suresi, 36-40)

Allah insana "kendi başına ve sorumsuz" olmadığını bildirmekte ve bunun hemen ardından ona kendi yaratılışını hatırlatmaktadır. Çünkü insan, kendisini Allah'ın yaratmış olduğunu kavradığında, "başıboş" olmadığını, Allah'a karşı sorumlu olduğunu da anlayacaktır.

40 Yıl Aradan Sonra Gelen İkinci Fiyasko: II. Hümanist Manifesto

1933 yılında yayınlanan I. Hümanist Manifesto'nun vaatlerinin boş çıkmasının üzerine, aradan 40 yıl geçtikten sonra, hümanistler ikinci bir metin kaleme aldılar. II. Hümanist Manifesto olarak bilinen bu metnin başlangıcında, hümanist vaatlerin boşa çıkmış olmasına bir açıklama getirilmeye çalışılıyordu. Bu açıklama son derece zayıf kalmasına rağmen, yine de hümanistlerin felsefelerine bağlılıkta direndikleri dikkat çekiyordu.

Manifesto'nun en belirgin özelliği ise, 1933 yılındaki ilk manifestonun din aleyhtarı çizgisini aynen korumasıydı.

Din ahlakını anlamak için derin bir akıl ve kavrayış gerekir. Bunların başlangıç noktası ise, ön yargıdan uzak ve samimi olmaktır. Hümanizm ise, ilk baştan din ahlakına karşı çıkan insanların, bu ön yargılarını sözde bilimsel gibi gösterebilme çabasından başka bir şey değildir. Hümanistlerin, İlahi dinler hakkındaki tarifleri ise, aslında yeni bir fikir değil, binlerce yıldır inkarcılar tarafından ileri sürülen bir iddianın tekrarıdır. Allah Kuran'da bu inkarcı düşünceyi şöyle bildirir:

Sizin ilahınız tek bir İlahtır. Ahirete inanmayanların kalpleri ise inkarcıdır ve onlar müstekbir (büyüklenmekte) olanlardır. Şüphesiz Allah, onların saklı tuttuklarını ve açığa vurduklarını bilir; gerçekten O, müstekbirleri sevmez. Onlara "Rabbiniz ne indirdi?" dendiğinde, "Eskilerin masalları" dediler. (Nahl Suresi, 22-24)

Ayetlerde, inkarcıların din ahlakını benimsememelerinin gerçek nedeninin kalplerindeki büyüklenme hissi (kibir) olduğu haber verilmektedir. "Hümanizm" adı verilen felsefe ise, ayette tarif edilen bu inkarcı düşüncenin sadece bu çağa ait bir tanımıdır. Bir başka deyişle hümanizm, bu felsefenin bağlılarının iddia ettiği gibi "yeni" bir düşünce değil, tarihin eski dönemlerinden beri inkarcıların "dünya görüşü" olmuş olan bir yanılgıdır.

Dünya Çapında Yapılan Hümanizm Propagandası

Hümanizm, ateizm telkini yapan, akli ve bilimsel dayanağı olmayan, çökmüş bir vaaddir. Ama bunların ortaya çıkmasına rağmen, Hümanistler felsefelerinden vazgeçmemişler, dahası bunu kitle propagandası yöntemleriyle tüm dünyaya yaymaya çalışmışlardır. Özellikle II. Dünya Savaşı sonrası dönemde, bilim, felsefe, müzik, edebiyat, resim, sinema gibi alanlarda yoğun bir hümanist propaganda dikkati çeker. Hümanist ideologların ürettikleri içi boş ama süslü mesajlar, kitlelere ısrarla empoze edilmiştir. Beatles'ın solisti John Lennon'ın ünlü "Imagine" (Hayal Et) adlı şarkısının sözleri, bu konuda dikkat çekici bir örnektir.

Hümanizmin Temel Yanılgıları

Hümanizm, insanın "tesadüfen" olduğu iddiasını, felsefesinin temel doktrini haline getirmiştir. I. Hümanist Manifesto'nun ilk iki maddesi, doğrudan bu doktrini ifade eder. Hümanistler, bu iddialarında bilimin kendilerini desteklediği iddiasındadırlar.

Oysa yanılmaktadırlar. I. Hümanist Manifesto'nun yayınlanmasından bu yana, bu felsefenin hümanistlerce "bilimsel gerçek" gibi gösterilen iki dayanağı -yani sonsuzdan beri var olan evren fikri ve evrim teorisi- doğrudan bilim tarafından çürütülmüştür:



Sonsuzdan beri var olan (yani yaratılmamış) evren fikri, I. Hümanist Manifesto'nun yazıldığı yıllarda başlayan bir dizi astronomik ve fiziksel bulgu ile çürümüştür. Evrenin genişlemesi, kozmik fon radyasyonu, hidrojen-helyum oranının hesaplanması gibi gelişmeler, evrenin bir başlangıcı olduğunu ve yaklaşık 15-17 milyar yıl önce "Büyük Patlama" (Big Bang) adı verilen dev bir patlama ile yoktan var edildiğini göstermiştir. Big Bang teorisi, hümanist ve materyalist felsefelerin bağlıları tarafından uzun süre kabul edilmese de, sonuçta onları da ikna edecek şekilde galip gelmiştir. Günümüzde, ortaya çıkan bilimsel kanıtlar nedeniyle, bilim dünyası "evrenin yaratılışı" anlamına gelen Big Bang'i kabul etmektedir ve bu bile, hümanistler için büyük yıkım olmuştur. Önceleri ateist olan fakat geçtiğimiz senelerde Allah’ın varlığına inandığını belirten Anthony Flew'un ifadesiyle, "Big Bang modeli, bir ateist açısından oldukça sıkıntı vericidir. Çünkü bilim, dini kaynaklar tarafından savunulan bir iddiayı ispat etmiştir: Evrenin bir başlangıcı olduğu iddiasını." (Henry Margenau, Roy Abraham Vargesse, Cosmos, Bios, Theos. La Salle IL, Open Court Publishing, 1992, s. 241) (Ayrıntılı bilgi için bkz. Harun Yahya, Evrenin Yaratılışı, 2006)


I. Hümanist Manifesto'nun en büyük sözde bilimsel dayanağı konumundaki evrim teorisi de yine Manifesto'nun kaleme alınmasından sonraki yıllardan itibaren tamamen çürütülmüştür. Hayatın kökeni hakkında 1930'larda Oparin ve Haldane gibi ateist (ve aynı zamanda hümanist) evrimciler tarafından ortaya atılan senaryoların hiçbir bilimsel niteliği olmadığı, canlılığın bu senaryolarda ileri sürüldüğü gibi cansız maddeden kendi kendine doğamayacağı bugün anlaşılmış durumdadır. Fosil kayıtları, canlıların bir evrim süreci içinde oluşmadıklarını, farklı yapılarıyla yeryüzünde aniden belirdiklerini göstermektedir ve bu gerçek 70'li yıllardan bu yana bizzat evrimci paleontologlar tarafından açıkça itiraf edilmektedir. Modern biyoloji, canlıların evrim teorisinin öne sürdüğü gibi doğa kanunlarının ve rastlantıların ürünü olmadıklarını, her organizmada yaratılışı kanıtlayan delillerin bulunduğunu göstermektedir. (Ayrıntılı bilgi için bkz. Harun Yahya, Hayatın Gerçek Kökeni, 2005)


I. Hümanist Manifesto'nun insanlığı çatışmaya sürükleyen etkenin dini inanç olduğu şeklindeki çarpık iddiası da, tarihsel tecrübelerle çürümüştür. Hümanistler, dini inançlar ortadan kaldırıldığında insanlığın mutluluk ve huzur bulacağını öne sürmüşler, oysa bunun tam tersi yaşanmıştır. Nitekim I. Hümanist Manifesto'nun yayınlanmasından 6 yıl sonra patlak veren II. Dünya Savaşı, tamamen din-dışı bir ideoloji olan faşizmin insanlığa getirdiği felaketlerin belgesidir. Hümanist bir ideoloji olan komünizm, önce Sovyetler Birliği'nde, ardından da Çin, Kamboçya, Vietnam, Kuzey Kore, Küba ve çeşitli Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde insanlığa eşi benzeri görülmemiş bir vahşet yaşatmış, toplam 120 milyon insanın hayatına mal olmuştur. Batı tipi hümanizmin (kapitalist sistemlerin) de kendi toplumlarına ve dünyanın diğer bölgelerine barış ve mutluluk getiremediği açıktır.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
dinsizliğin, felsefeleri, sahte


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Japon Balıkçıları ve Felsefeleri Kalemzede Felsefe 0 20 Eylül 2011 01:46
Dinsizliğin toplum üzerindeki zararları Süslü İslamiyet 11 05 Şubat 2009 00:19