IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 14 Nisan 2009, 16:47   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Tarih Felsefesinin Yolu




Tarih Felsefesinin Yolu


Tarih”, “historia” çiftanlamlı bir sözdür, birbirinden ayrı iki varlık alanını adlandırmaktadır. «Tarih» deyince, bir kez, tarih bilimi anlaşılır. Tarih bilimi son derece dallıbudaklı bir bilgi bağlamıdır. Tarih bilimi rasgele bir bilgi değildir. Kronikler, geçmişle ilgili masallar, kosmogoniler, arkiv çalışmaları, geçmişe ilişkin çeşitli toplamalar, istatistikler, geçmişi şu ya da bu bakımdan aydınlatmak isteyen bütün bu bilgiler, tarih biliminden olabildiğince apaçık ayırtedilmelidir.

Başlangıçları pekçok eski zamanlara kadar gerigiden bütün bu tarih ilgilerinin, değişik bilgi değerindeki bütün bu tarih yazarlıklarının (sözgelimi bir Herodotos'un, Thykidites'in, Tacitus'un, bir Polybios'un tarih yazarlığının) hiç kuşku yok ki, tarih bilimi ile, bu bilimi özellikle hazırlamâk bakımından, bir ilişiği vardır. Yalnız bir bilim olarak tarih, Batı Avrupa kültürünü gözönüne aldıkta bu kültürün belli bir döneminde, 19. yüzyılda, özellikle Almanya’da, Savigny, Mommsen, Burckhardt gibi bilginlerin çabalarıyla özel bir bilim kolu halinde kurulup gelişmiştir. Tarih bilimini bir bilim yapan, dolayısıyle çeşitli tarih yazarlılarından ayırteden şey, bu bilimin, her bilim gibi, kendine özgü sağın -eleştirsel- nesnel bir yapısı olmasından ileri gelmektedir. Özde tarih bilimi genel bir addır. Çünkü, tarih bilimi: politika tarihi, sanat tarihi, din tarihi, genellikle de kültür tarihi gibi tektek birtakım tarih dalları halinde kurulmuştur. Bütün “manevî bilimler”, tüm kültür bilimleribir bakıma, birer tarih bilimidirler.

Tarih deyince, yalnızca tarih bilimi anlaşılmaz. Tarih, aynı zamanda: insan dünyasında olup biten olayları; insanların değişik zamanlarda neler yapıp ettiğini; insan dünyasında kendini gösteren kültür, politika, din, sanat çeşidinden kımıldanışları; insanla ilgili hertürlü uğraşıları, sürçmeleri, başarıları, savaşmaları dile getirmektedir. Buna göre «tarih», insanın gerçekleştirmiş olduğu tüm kültür varlığını kapsar. Tarih sözünün asıl anlamı da budur. Çünkü, bir bilim olarak tarih, işte insanın bu zengin ve karmaşık kültür geçmişini olduğu gibi bilmeyi istemektedir. Tarih biliminin konu olarak çevrildiği bu tarihe; haklı olarak, real tarih denmektedir. Bir bilim olarak tarih ne kadar yeniyse, real tarih de o kadar eskidir. Real tarih insanla birlikte 'başlamıştır. Real tarih insan evreninin bütünüdür; real tarih `regnuxi hominis'tir

İşte tarih felsefesi, “tarih” sözünün yukarda kısaca değinilen iki ayrı anlamına koşut olarak kurulup serpilmiştir. Tarih felsefesi sözünü ilk kullanan Voltaire'dir. Voltaire, Essai sur les moeurs et l'esprit des rıations (Vico'nun -yayınlanmasından ancak onyıllarca sonra ilgi çekmeye başlayan- Scienza nuova'sı ile atılmıştır.

Bir felsefe kolu olarak tarih felsefesinin kurulmasında, Vico'dan başkaMontesquieu'nün, Herder'in; Humboldt'un, bir de W. Dilthey'ın büyük payı olmuştur. Bu anlamdaki tarih felsefesinin çevresine giren çalışmalar, tarih kavramının dile getirdiği şey-durumuna uygun olarak, iki yönde toplanabilir. Tarih felsefesi, biryandan tarih bilimini, daha doğrusu tarih bilimlerini konu diye alıp araştırmakta; öteyandan dâ, real tarihi, felsefe açısından ışıklandırmaya çalışmaktadır.

Tarih bilimlerini konu diye alan tarih felsefesi, bir bilim felsefesi olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bilim felsefesi, felsefece bilgi öğretisinin önemli bir koludur. Nasıl fizik bilimleri bir bilgi-öğretisine gerekseme duyarsa, tarih bilimleri için de, felsefece bir bilgi öğretisine gere.k vardır. Bir bilgi-öğretisi olarak tarih felsefesi, özde: tarih bilimlerinin ana kavramlarını deşmek; bu bilimlerin bilgi -temellerini eleştirmek, bu bilimlerin kullanmakta olduğu yöntemleri, yürürlükleri, bilgi değerleri bakımından incelemekle görevlidir. Bu alanda en kalıcı hizmeti dokunmuş olan düşünürlerden birinin bir sözüyle, , W. Dilthey'ın, kendi çalışma programını en içten belirten bir sözüyle, bir bilgi öğretisi olarak tarih felsefesi «tarihsel aklın bir eleştirisi'nin gerçekleştirmek ister.

Kant, «salt aklın eleştirisi» başlığı altında, fizik-doğa bilimleri için neyi yapmak istemişse, başta Dilthey olmak üzere tarih bilimlerinin filozofları da tarih bilimleri için aynı şeyi yapmaya çalışmıştır. Amaç: tarih bilimlerini (manevî bilimleri) felsefe bakımından aydınlatmak; bu bilimleri ortaya koyan özel bilincin (tarih bilincinin) başarılarını eleştiriden geçirmek, yani bu bilimleri felsefe bakımından temellendirmek; dolayısıyla, olabildiği oranda, tarih bilimlerinin sağlamca gelişmesine yardım etmektir.

DİLTHEY

Bu çeşitten bir bilim eleştirisi yolunda yürüyenler, tipik birtakım çözüm denemelerine varmışlar, hiç olmazsa bu denemelerin yönüne dikkat çekmişlerdir. Tarihsel aklın en ileri gelen araştırıcısı Dilthey, hızını, tarih bilimine sağın bir bilgi alanı görünümü kazandıran davranıştan almaktadır. Bu davranış, «Tarih Okulu»nun («Historische Schule:nin) davranışıdır.

Tarih Okulu: kökleri 18. yüzyılın 2. yarısında Hamann ile Herder'e dek geri-giden bir tarih anlayışı getirmiştir. Bu anlayışa göre: tarih bilimlerinin doğa bilimlerinden ayrılan, doğa bilimlerine benzemeyen bir yapısı, bir özelliği, bir bağımsızlığı vardır. Tarih bilimleri, insan geçmişinin, biricik olan, yinelenemeyen verimlerini son derece özel bir yöntemle, sevgi ve anlayışla işler. İşte Dilthey, Tarih Okulunun real tarihi bilip araştırmada ortaya koyduğu bütün bu esaslı sonuçları, felsefe bakımından, ustaca değerlendirip derinleştirmiştir. Bu alanda Dilthey'ın asıl başarısı, «manevî bilimler» adını verdiği bilimlerin, tarih bilimlerinin yöntemi sorununa, bir yöntembilim, bir metodoloji olarak tarih felsefesine, örtülmesi ya da unutulması çok büyük bir eksiklik doğuracak olan bir aydınlık kazandırmış olmasıdır. Dilthey'a göre, tarih bilimleri, konularına, «anlama»ya dayanan bir aydınlık getirebilir.

Anlama

Anlama: ister bir kişi, sözgelimi bir devlet adamı, ister bir kültür kolu, isterse de bir toplum olsun, herhangi bir tarih kuruluşunu, içinden tanıyıp kavramak; bu kuruluşun özyapısını oluşturan, gelişmesini güden nesnel değer anlam ve amaç bağlamını içten yaşamaktır. «Anlama», tümüyle tarih bilimlerine özgü bir yöntemdir. Fizik-doğa bilimlerindeki neden-etki ilişkilerini yapıcı olarak saptamaya yaslanan «açıklayıcı» bir yöntemin karşısında yeralır. Dilthey, yalnız anlama yönteminin bir öğretisini sunmakla kalmamış, özel bir bakış açıklığına, bir hayal-gücüne gerekseme gösteren bu yöntemin işbaşında en iyi örneklerini de vermiştir.

Ayrıca, Dilthey; yine yöntem sorunuyla ilgili olarak, tarih bilimlerinin ana kavramlarını, bu kavramların özel örgüsünü de başarıyla incelemiştir. Bu arada, Dilthey'ın «dönem», «kuşku», «tip» gibi tarihçinin aleti diyebileceğimiz ana kavramlar üzerindeki incelemeleri özellikle anılmalıdır. - Ancak, şunu gözden yitirmek doğru olmaz: Dilthey'ın tarihsel aklı eleştirisi yönündeki onyıllar süren çalışması, olanca zenginliğine karşın, bir başlangıçtır. Bir, birer bilim olmak bakımından gittikçe daha karmaşık bir kılığa bürünen tarih bilimlerinin gelişme yapısından ileri gelmektedir. Bu bilimler, gelişmeleri boyunca, bilgi felsefesinin karşısına hep yeni yeni sorunlarla çıkacaklardır. Nitekim, günümüzün iki düşünürü, O.F. Bollnowile M. Heidegger hiç kuşku yok ki, çokça Dilthey'dan aldıkları uyartıları derinleştirerek, anlama kavramına, anlama ile açıklama arasındaki bilgi bağına dikkati çeken bir genişlik kazandırmışlardır.

GÜNEY-BATI ALMAN OKULU

Bir bilim felsefesi olarak tarih felsefesini kurmada, Dilthey' dan başka, ençok «Güney-batı Alman Okulu» adı altında toplanan ,Yeni-Kant'çı bir çığırın katkısı dokunmuştur. Bu çığırın iki büyük temsilcisi, W. Windelband ile H. Rickert , özellikle “kültür bilimler” diye adlandırdıkları tarih bilimlerinin yöntemce temellenip öbeklenmesi sorununu yakından âraştırmışlardır. Her iki düşünüre göre, tarih bilimleri değerlerle ilgili bilimlerdir. Çünkü, konu diye aldıkları tarih-kültür gerçeklik kesiti, değerlere bağlı, özü bakımından değerlerle yoğrulmuş bir alandır. Oysa, aynı şey, fizik -doğa bilimleri için söylenemez; fizik bilimlerinin konusu olan doğa, yapıca değerlere bağlı olmayan bir gerçekliktir. Bundan dolayı, tarih bilimleri; doğa bilimlerindeki kavramlardan apayrı olan bir kavram düzenine gereksinme duyar. Tarih bilimlerindeki kavram kurma ile doğa bilimlerindeki kavram kurma arasında keskin bir ayrılık sağlamalıdır. Buna uygun olarâk, her iki düşünür, tarih bilimlerini, yöntem bakımından doğa bilimlerinden bağımsız bir öbekte toplamak girişimine özenle sarılmışlardır. Windelband'a göre; doğa bilimleri özel olanı betimleyen, «idiografik» bir yöntemle kurulup örgütlenir; buna karşılık, doğa bilimlerinin yöntemi, yasa koymaya, “anomotetik” olmaya dayanır. Rickert ise, hocası Windelband'ın davranışına bağlı kalmakla birlikte tarih bilimlerinin yöntem tutumunu “bireyselleştiren”, doğa bilimlerininkini de “genelleştiren” bir çalışma eylemi olarak belirtmiştir.

G.SİMMEL

Tarih felsefesine getirdikleri henüz gereğince ışıklandırılmamış olan başka bir Yeni-Kant'çı, G. Simmel ise, tarihsel bilgi sorununu Kant'ın genel sorun koyumuna epeyce uygun düşen bir açıdan ele- alıp incelemiştir. Simmel, Kant'ın, doğa bilimlerinin kuruluşu için sorduğu soruyu, «doğa bilimleri nasıl oluşur?» sorusunu, tarih bilimleri üzerindeki soruya aktarmaktadır. Simmel'in ana sorusu şudur: «Tarih nasıl oluşur?» Burada tarih sözünden bilim olarak tarih anlaşılmalıdır. Dolayısıyle Simmel'in amacı, «tarih»in - genel tarihin - «bilinmesini yönelten yasaları» bulup ortaya çıkarmaktır. Simmel'e göre, real tarih, tıpkı Kant'ın doğası gibi, kendi başına bütünlü-anlamlı bir kuruluş değildir. Real tarih, «bilen öznenin biçimleyen enerjisi» ile yoğrulup yorumlandıktan sonra bilinebilir bir bilgi gerecidir. Böylece Simmel, real tarihi, kendi deyimiyle bu “yarı yapım'ı” bütünleyip asıl tarih yapacak olan tarihsel aklın kategorilerini incelemek ödeviyle karşılaşmıştır. Bu arada, Simmel'i, en çok, «tarihsel bilgideki a priori» sorunu uğraştırmıştır. - Hiç kuşku yok ki, Simmel, ne Dilthey ölçüsünde bir anlama dehası, ne de «Güney-batı Alman Okulu'nun» temsilcileri gibi değer açısından bir yöntem öğreticisidir. Bununla birlikte, Simmel'in, bilgi öğretisi olarak tarih felsefesi üzerindeki görüşleri, gerek sorunu koyma; gerekse çözme denemesi bakımından tipik bir davranışı dile getirmektedir.

Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
felsefesinin, tarih, yolu


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Yunan Felsefesinin Kelama Etkisi. Düş Kitap Tanıtımları 0 20 Ocak 2015 04:03
Bilgi Felsefesinin Konusu Kalemzede Felsefe 0 10 Ekim 2011 23:03
Hegel felsefesinin bir eleştirisi YapraK Felsefe 0 29 Mart 2009 18:38
Bilim Felsefesinin Anlam ve Önemi YapraK Felsefe 0 29 Mart 2009 00:10