IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 23 Ağustos 2010, 01:57   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Louis Althusser (1918-1990)




Marksizme yaptığı katkı ile tanınan, 1918-1990 yılları arasında yaşamış, yirminci yüzyıl Marksist toplum filozoflarının en özgün ve etkilisi olan çağdaş Fransız düşünürü. Başlıca eserleri arasında Pour Marx (Marx İçin), Lue le Gapital (Kapital’i Okumak), Lenine et la Philosophie (Lenin ve Felsefe) sayılabilir.

Althusser’in temel amacı Marksizmi bir tarih bilinci olarak canlandırmak veya yeni baştan kurmak ve Marksist hümanizmin iddialarının tersine, genç Marx’ın düşünceleriyle Das Kapital’de ortaya konan bilimsel analiz arasında radikal bir kopma olduğunu göstermek olmuştur. Başka bir deyişle, tarihe ilişkin olarak bilimsel bir yaklaşım geliştirme amacı güden Althusser, bu bağlamda bir yandan Marksist geleneğin klasik metinlerini yeni baştan okuma, diğer yandan da bilimin özüne ve onun diğer söylem biçimlerinden nasıl farklılaştığına dair araştırmaların yoluna girmiştir.

Altusser bilimi, içinde bilginin üretildiği toplumsal bir pratik olarak değerlendirir. O bilimsel bilgiyi, bilim adamlarının yönelim veya amaçları tarafından değil de, araştırılacak soruları, aranacak delil türlerini, önemli addedilen güçlükleri belirleyen kavramlar sistemi tarafından yönetilen bir pratiğin ürünü olarak tanımlar. Diyalektik materyalizmin öncelikle, bir epistemoloji, bir bilgi ya da bilim teorisi olduğunu öne süren ve bu çerçeve içinde, empirist bir bilgi anlayışına, yani öznenin zihinden bağımsız nesneyle karşılaşıp, soyutlama yoluyla onun özünü çıkarsadığını, öznenin nesneyi doğrudan ve aracısız olarak bildiğini dile getiren bilgi an?layışına, üretim, yani kuramsal pratik olarak bilgi anlayışıyla karşı çıkan Althusser’e göre, söz konusu pratik, tümüyle düşünce düzeyinde gerçekleşir.

Ona göre, bilme sürecinde, sırasıyla düşünce ve soyutlamalardan meydana gelen teorik bir hammadde, bütün bunları etkileyen kavramsal üretim araçları ve nihayet, ürün olarak bilgi söz konusu olur. O, bu bağlamda, bilimlerin kendi bünyelerinde, ürünlerinin geçerliliklerini denetleyecek içsel kanıtlamaları barındırmalarından dolayı, kuramsal pratik olarak bilgi anlayışının, bilginin geçerliliği için dış teminatlara ihtiyacı olmadığını söylemiştir. Kendi ihtiyaç ya da gereklilikleri tarafından belirlenen, kendi gelişim seyrine uygun bir yol izleyen ve bundan dolayı da, üstyapının bir parçası olmayıp, özerk olan bilimsel ya da kuramsal pratik, Althusser’in görüşüne göre, ideolojik pratikten olduğu kadar, politik ve ekonomik pratiklerden de ayrıdır. Bilimin diğer pratiklere göre daha özerk bir pratik türü olduğunu öne süren Althusser’e göre, bilimsel pratik diğer pratiklerden ayrı ve bağımsız bir biçimde işler. Bilimin amacı, bilimsel pratiğin bizzat kendi içinde olup, o belirli türden bir bilginin üretilmesine yönelir.

Bununla birlikte, materyalist Marksizm geleneğinden gerçek dünyanın, bu dünyaya ilişkin, tarihsel ve toplumsal bir düzlemde üretilmiş bilgiden bağımsız olduğu, söz konusu bilgiden önce geldiği tezini miras alan Althusser, ideolojinin de zihinden bağımsız olarak varolan bir gerçekliğe gönderimde bulunduğunu, fakat bunu bilimden farklı bir tarzda yaptığını söyler. İdeoloji bireysel öznelere kendilerini ve içinde yer aldıkları toplumla olan ilişkilerini tanımanın ve tanımlamanın bir yolunu sağlar. Bu tanıma ve tanımlama tarzı, Althusser’e göre, doğru olmayıp, pratik davranışa yol açma amacı güder. Fakat o, bunu hakim ideolojide, yürürlükteki hakimiyet sistemini koruyacak ve sürdürecek şekilde yapar. İnsan öznelliğinin çeşitli formlarıyla bunları yaratan sınıf ilişkilerini yansıtan ideolojiler, çatışan toplumsal güçlerin etkisi altında bulunmaktadır. O bu bağlamda felsefeye düşenin bilimleri ideolojinin etkisinden, muhtemel tecavüzlerinden korumak olduğunu söylemektedir.

Althusser, Marx’ın Hegel’in etkisinde sanıldığı gibi çok fazla kalmadığını, onun düşüncesinde 1840’lardan başlayarak epistemolojik bir kopma yaşandığını, genç Marx’ın hümanizminin Das Kapital’i yazdığı sıralarda, bilim-öncesi teorik bir ideoloji olarak reddedildiğini öne sürer. Marx bu olgunluk döneminde, tarihi, tarihsel materyalizm olarak bilinen, yeni bir yaklaşımla açıklamaya koyulmuştur. Bununla birlikte, Althusser’e göre, bu proje tamamlanmamış bir proje olup, kimi eksikler içermektedir. Dolayısıyla, ona göre yapılması gereken şey, üretim güçleri ve ilişkileri, üretim tarzları tipolojisi, ideoloji, vb, kavramlar üzerinde yoğunlaşarak, bilimsel tarih yorumunu tamamlamak veya geliştirmektir.

Althusser işte bu bağlamda, Marksist Öğretiyi belirleyen aşırı bir determinizm ya da ekonomizm yanlışına düşmeyen bir ekono?mi ve toplum modeli geliştirmiş ve ‘temel üstyapı’ ilişkisini yeni baştan yorumlamaya koyulmuştur. Fransız yapısalcılığından etkilenen Althusser’e göre, insan bireyleri, onların bilinçleriyle etkinliklerinden önce ve kendilerinden bağımsız bir biçimde varolan toplumsal ilişkiler sisteminin yansımaları ve taşıyıcısıdırlar. Althusser ‘in merkezi olmayan yapılar olarak bütünler görüşüne göre, toplumlar da, hiçbiri bir diğerine indirgenemeyen ve her birinin bütünü şekillendirirken kendi özgül katkısını gerçekleştirdiği ideolojik, entelektüel, ekonomik, politik pratiklerin düzen ve yapı kazanmış birleşimleridirler.

Dönem ve evrelerin, insana kendini gerçekleştirme, insanlığa da komünizm ve özgürleşme yolunda ilerleme imkanı sağlayan, düzgün, doğrusal dizilişi olarak tarih görüşünü Marksist bir dogma, tarihsici bir ideoloji diye yadsıyan Althusser, Marx’ın olgunluk dönemi eserlerinde, tarihin öznesi olmayan bir süreç olarak yer aldığını savunur. Ona göre, büyük tarihsel geçiş ve dönüşümler, zorunlu olmayıp, olumsal değişmeler; bir toplumsal sistemi doğrudan etkileyen çelişkiler çokluğunun olağanüstü yoğunluğunun istisnaî sonuçlarıdırlar. Dolayısıyla, tarihin yanımızda ve bizimle olduğu görüşünün neredeyse dinî kesinliğine Marksizm’de yer almamak gerekir.

Althusser, kendi antihümanizmiyle öznenin ademi merkezileşmesi sürecinin doruk noktasını meydana getiren postyapısalcılık ve postmodernizm yolunda önemli bir kilometre taşı oluşturur. Zira, ona göre, sadece insanın kendi kendisini gerçekleştirme süreci olarak tarih görüşünün değil, fakat toplumsal yaşamın temeli ya da kaynağı olarak özerk bireysel fail veya aktör düşüncesinin reddedilmesi gerekmektedir.


 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
althusser, louis


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Louis Vuitton Çantaları, 2015 Louis Vuitton Çantaları, Louis Vuitton Çanta Modelleri Violent Aksesuarlar 3 06 Ocak 2015 19:03
YIL: 1918​ Zen Tarih 0 20 Mayıs 2014 19:31
Louis Daguerre Biyografisi - Louis Daguerre Hayatı - Louis Daguerre Kimdir AftieL Bilim Adamları 0 18 Mayıs 2014 19:20
Agah Hün (1918 - 1990) Liaaa Oyuncular / Yönetmenler 0 05 Mart 2012 17:52
Tutsaklık Güncesi - Louis Althusser / Aforizma AngeLus Ödev ve Tezler 0 23 Mart 2010 22:54