IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 10 Ağustos 2011, 12:02   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Bilginin Kaynağı Problemi




PROBLEMİN PSİKOLOJİK VE EPİSTEMOLOJİK VERSİYONLARI
Bilginin kaynağı problemi başlangıçta genel olarak. kavramlarımızın yargılarımızın ve düşüncelerimizin olgusal oluşumlarıyla ilgili psikolojik araştırmaların bir parçası olarak görülmüştür. Yetişkin bir insan varlığının zihninde kendileriyle karşılaştığımız kavramlar arasında doğuştan düşünceler ve kavramlar bulunduğu ya da sahip olduğumuz kavram ve düşüncelerin bütünüyle deney tarafından oluşturulduğu alternatifleri arasında bir karşıtlık söz konusuydu.
İşte bu karşıtlıkta doğuştan düşüncelerin var olduğuna inananlara Genetik Rasyonalistler ya da doğuştancılar adı verilmektedir; buna karşıt görüşte olanlara genetik empiristler...
Genetik Rasyonalistler: Doğuştan düşüncelerin var olduğuna inananlar olarak adlandırılır. Doğuştancılara (inneistlere) göre düşüncelerimizden ve inançlarımızdan bazıları zihinlerimiz onlara duyularımızın ve içebakışın sağladığı malzemeden bağımsız olarak başka hiçbir düşünceye değil de salt bu düşüncelere başka hiçbir inanca değil de salt bu inançlara ulaşmak zorunda olacak şekilde kurulmuş ya da oluşmuş olmaları anlamında doğuştandır. Duyuların doğuştancılara göre düşüncelerimizin ve inançlarımızın en azından bazılarının içeriği üzerinde hiçbir katkıları yoktur. Duyuların rolü insan zihninin organizasyonunda potansiyel olarak içerilen belirli düşüncelerin serbest bırakılması ya da gün ışığına çıkarılmasıyla sınırlıdır.' Bu görüşün savunucuları arasında Platon Descartes ve Leibniz gibi fılozoflar vardı.
Genetik empirizm taraftarları ise doğuştancılığa karşıt olarak insan zihninin üzerine kendi işaretlerini yazdığı boş bir levha (tabula rasa) olduğunu öne sürdüler. Bu işaretler başlangıçta birer izlenimden başka bir şey değildirler; bu izlenimlerden daha sonra bellekte onların tasarımlan türetilir ve türetilen bu tasarımların çeşitli şekillerde birleştirilmeleri ve incelikle işlenmeleri daha çok ya Genetik Empirizm İnsan zihninin üzerine kendi işaretlerini yazdığı boş bir levha (tabula rasa) da daha az kompleks düşüncelere götürür: Tasarımları incelikle işleme bazen o denli komplike olabilir ki özgün işaretleri eşdeyişle bu tasarımların kendilerinden çıkarıldıkları izlenimleri saptamak hiç kolay olmaz. Genetik empiristler bu düşüncelerini kısa ve net bir biçimde dile getirirler; Nihil est in intellectu quod non prius fuerit in sensu ("Zihinde daha önce duyularda var olmamış olan hiçbir şey yoktur"). Genetik empiristlere en açık ve en belirgin örnek olarak öncelikle onyedi ve onsekizinci yüzyıl İngiliz fılozofları John Locke David Hume ve diğerleri gösterilebilir. Bu fılozoflar duyuların izlenimleri tarafından sağlanan malzemeden diğer düşüncelerimizin; özellikle de yüksek bir soyutlama düzeyinin ürünü olan düşüncelerimizin nasıl doğduğunu göstermek için büyük bir çaba sarfetmişlerdir. Fransız fılozofu Condillac yetişkin insan varlıklarının zihinlerindeki bu gelişme sürecini kendileri aracılığıyla sürekli olarak yeni izlenimlerin geldiği farklı duyu organlarıyla bezenmiş bir heykel modeliyle serimlemeye kayulmuş ve bu izlenimlerin nasıl zihnin daha yüksek düzeydeki ürünlerine dönüştürüldüğünü göstermiştir. Hume ise genetik empirizmin tezini onların salt hayalî bir anlama sahip olduklarını göstererek belirli ifadelerin gerçek doğalarını açığa çıkarmak için kullanmıştır. Empirist teze göre o geçerli bir kavram olarak görülmek durumundaysa; her kavram deneysel kökenini açığa vurmak zorundadır. Bit ifadenin kökeninin deney- de bulunduğunu gösteremezsek o ifade yalnızca sözde ve yanıltıcı bir anlama sahiptir.
Hume'un argümanları onun ardıllarını ifadelerin analizi işini daha ayrıntılı ve tüketici bir biçimde gerçekleştirmek için harekete geçiren verimli ve coşku dolu bir ortam yârattı. Zamanın akışı içinde her ifadenin deneysel kökenini açığa vurmak zorunda olduğu . postülası onunla ilişkili başka bir postülayla değiştirildi. Yakın zamanlarda; yalnızca anlamı bize onu nesnelerle ilgili olarak kullanma bir -başka deyişle söz konusu nesnelerin bu sözcükle adlandırılıp adlandırılmayacakları hususunda bir karar verme olanağı veren bir yöntem sağlayan bir ifadeyi anlamlı bir ifade olarak görme durumuna gelmiş bulunuyoruz. Günümüz operasyonalizminin sloganı olan bu postüla doğa bilimlerinin gelişimi için çok yararlı ve verimli olmuştur. Bu postüla başkaca şeyler yanında modern fızikte Einstein'ın görelilik kuramı tarafından başlatılan devrim için bir çıkış noktası haline gelmiştir. Einstein işe iki olayın mutlak hemzamanlılığı fıkrinin reddedilmesiyle başlar ve onu belirli bir mekânsal sisteme ve dolayısıyla bir cisimler öbeğine göreli olan hemzamanlılık fıkriyle değiştirir. Einstein mutlak hemzamanlılık fıkrini tam tamına bize mekândaki iki ayrı olayın mutlak anlamda hemzaman olup olmadıkların deney temeli üzerinde belirleme olanağı verecek bir yöntem bulunmadığı için reddeder.
Genetik rasyonalizmin üzerinde durduğu ve bizim burada kısaca incelediğimiz düşüncelerimizin ve inançlarımızın kökeni problemi özü itibariyle psikolojik bir nitelik arzeden bir problemdir. Söz konusıı problem düşüncelerimizin aktüel bir olgu olarak nasıl ya da hangi biçimde insan zihninde yer alma durumuna geldikleriyle uğraşır. Bu psikolojik problemle ilişkili olan ve zaman zaman bununla karıştırılan başka bir problem daha vardır. Bu temel karakteri itibariyle psikolojik olmayıp metodolojik ya da epistemolojik bir problemdir. Bu problem gerçekliğe ilişkin olarak bütünüyle haklı kılınmış bilgiye nasıl ulaşabileceğimiz bir başka deyişle doğru olan bilgiye hangi yöntemlerle varabileceğimiz problemidir. ~Bu problem bilgi kuramının yani bilginin olgusal anlamda oluşumuyla değil de bilginin doğruluğu ve haklı kılınışıyla ilgilenen disiplinin kapsamı içinde yer alır. Dikkatimizi şimdi işte bu probleme yönelteceğiz.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
bilginin, kaynağı, problemi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Bilginin Kaynağı nedir? Lady Felsefe 2 17 Aralık 2021 19:23
Bilginin Serüveni. Düş Kitap Tanıtımları 0 21 Ocak 2015 00:03
Doğru Bilginin İmkansızlığı Elysian Felsefe 0 17 Mart 2014 18:43
Descartes’da Bilginin Kesinliği Problemi Afrodit Felsefe 0 05 Mayıs 2013 15:18
Kelamcılarda Bilginin Tanımı Problemi Ecrin Genel İslami Konular 0 26 Ekim 2012 10:38