IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 20 Eylül 2011, 01:38   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Düşsel Varsayımlar Başlıyor




Düşsel varsayımlar ileri sürmenin tarihi pek eskidir. Özellikle dinsel alan bu gibi varsayımlarla doludur. Ne var ki bilimsel alanda kurgunun (spekülasyonun), düşsel varsayımların, eşdeyişle metafiziğin ve idealizmin başlatıcısı Elea’lılar olmuştur.

İ.Ö. VI. yüzyıldayız. Bilim, henüz emekleme çağındadır.
Fiziğin bittiği yerde zorunlu olarak metafizik başlıyor.

İnsanlar, bilimsel olarak açıklayamadıklarını, hayaller kurarak açıklamaya çalışıyorlar. Uyduruyorlar, uydurduklarının da doğru olması gerektiğini savunuyorlar.
Bilimle, eşdeyişle pratikle denetlenemediği için gerçeklerden kopan insan düşüncesi kendi kendisinin amacı haline dönüşüyor. Düşsel varsayımlar böylelikle ortaya çıkıyor. İnsan düşüncesini yirmi altı yüzyıldır yanılgılardan yanılgılara sürükleyen bu çok tehlikeli serüven, Xix’uncu yüzyılda karşısına eytişimsel ve tarihsel özdekçilik, öğretisi dikilinceye kadar, durdurulamayacak.

Elea, İtalya’da Napoli’nin güneyinde Latinlerin Velia adını verdikleri bir kıyı kentidir. Kolophon’lu Ksenofanes, Hellen kentlerinde yetmiş yıl süren bir geziden sonra burada yerleşiyor. Homeros’la Hesiodos’un insan biçimli, insan nitelikli tanrılarına karşı, tanrının tek’liğini savunmaya başlıyor. Görüldüğü gibi, metafizik ve idealizm; gene de dinsel bir temelden yola çıkmaktadır.

Şöyle diyor Ksenofanes:

"Tek bir tanrı vardır. O, ne vücut ve ne de düşünce olarak insanlara benzer. Tüm görme, tüm düşünme, tüm işitmedir. Hareketsizdir, her zaman aynı kalır. Düşüncesi her şeyi yönetir, hem de hiçbir düşünce harcamadan. Homeros’la Hesiodos, insanlarda ne kadar ayıp ve utanç verici şey varsa ona yüklemişlerdir; hırsızlık, zina, yalan dolan... Ama öküzlerin ya da aslanların elleri olsaydı ve bunlar da insanlar gibi resim yapmasını bilselerdi öküzler öküzlere, atlar atlara benzeyen tanrılar yaparlar ve onlara kendi biçimlerini verirlerdi".
Elea’lı Parmenides, ustasının bu dinsel tek’liğini felsefeye aktarıyor:

Varlık, tektir ve değişmez. Çokluk ve değişirlik görünüştedir. Biz bu görünüşleri duyularımızla algılıyoruz, tekliğe ve değişmezliğe usumuzla (aklımızla) varıyoruz. Duyular aldatıcıdır, gerçeği gören sadece ustur. Çünkü, gerçek varlık görülemez, dokunulamaz, işitilemez; demek ki duyularımızla algılanamaz. Onu ancak usumuzla kavrayabiliriz.
Elea’lılar (Melissos, Zenon, Gorgias) devimin (hareketin, eşdeyişle değişirliğin) bir görünüşten ve kuruntudan ibaret olduğunu tanıtlamak için birbirleriyle yarışıyorlar.
Özellikle Zenon, o çağda çürütülemez sanılan, ünlü çıkmazlar (Os. Teşkikat, Yu. Aporia)’ını ileri sürüyor.



Çağdaş metafizikçi ve idealistlere göre, metafiziği ve idealizmi başlatan Parmenides gene de bağışlanmaz bir pot kırıyor, devimsiz ve değişmez varlık’ın yuvarlak biçimde olduğunu ve uzayda bir yeri bulunduğunu söylüyor. Buysa onun, ruhsal olmayıp, özdeksel olduğunu söylemek demektir. Hatırlanacağı gibi, bu potu Anaksimenes’le Anaksagoras da kırmışlardı, ileri sürdükleri ruh’ların özdeksel olduğunu söylemişlerdi.
Tüm Yunan metafizikçileri ve idealistleri, bunların en büyükleri olan Platon’la Aristoteles bile, bu potu kırmakta devam edecek. Antikçağ Yunan düşüncesinin, çocuksuluğuna ve ilkelliğine karşın, büyüklüğünü ve temelliğini belki de bu küçük potlarda aramak gerekir.

İnsan düşüncesine böylelikle musallat olan metafiziğin ve idealizmin yirmi altı yüzyıllık büyük gücü, tarihin her çağında egemen sınıfların desteğinden kaynaklanıyor. Çünkü yoksulluk ve acı çeken geniş insan yığınları ancak bu hayallerle uyutulabilir ve dizginlenebilir. Yoksa, kurşunlar vızıldayınca kaçmaya başlayan tabur imamının dediği gibi:

"Tehlikeeee melhuuuuz".
Varlıklı ve mutlu küçük bir azınlığa karşı yoksulluk ve acı çeken büyük insan yığınlarını uyutup dizginleyebilmek için öğütler gerek. Bundan ötürü, insan düşüncesinin büyük öğütçüleri de bu yüzyılda ortaya çıkmışlardır.

*
Orhan Hançerlioğlu/Düşünce Tarihi

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
başlıyor, düşsel, varsayımlar


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık