IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
1Beğeni(ler)
  • 1 Post By Kalemzede

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 20 Eylül 2011, 01:43   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Aşk ve Felsefe




İnsanın varolmasında yaşam anlayışının özel ilgi alanı ve ifadesinin iki görünüşü vardır :aşk ve sanat.

Ben burada o terimin ciddi anlamı ile romantik aşktan bahsediyorum.Romantik aşk sahiplerinin yaşam anlayışlarının herhangi bir tutarlı değerden yoksun yani korkudan başka hiç bir sürekli duygusu olmayan yüzeysel delicesine aşık olma hallerinden ayrılır.Aşk değerlere verilen bir yanıttır.Aşık olan kişi diğerinin yaşam anlayışına - varlığı ile yüzleşmesini sağlayan temel toplama esas karşı duruşa ki bu kişiliğin vazgeçilmez parçasıdır - aşık olur.Kişi diğer kişinin karakterine şekil vermiş değerlerin simgelediği somut örneğe aşık olur.Bu değerler en geniş hedeflerde veya en ufak jestlerde kendini yansıtır ruhunun stilini yaratır.Bu bireysel stil özgün tekrar edilemez ve yerine konulamaz bilinçtir.Kişinin yaşam anlayışı seçici olarak hareket eder ve bir başkasındaki değerlere yanıt verir.Sözde inançlarla ilgisi yoktur (yine de bunlar ilgisiz değildir) çok daha esaslı olarak bilinç ve bilinçaltının uyumu ile ilgisi vardır.

Bu duygusal tanıma sürecinde yaşam anlayışının kendisi güvenilir bir kavrayışsal rehber olmadığı için bir sürü hata ve trajik yanılsamalar mümkündür.Ve eğer kötülüğün dereceleri varsa mistisizmin en kötü sonuçlarından biri - insanın acı çekmesi anlamında - aşkın akıl ile değil de “kalp” ile ilgisi olduğu akıldan bağımsız bir duygu olduğu aşkın gözünün kör olduğu felsefenin gücünden etkilenmediği inancıdır.Aşk felsefenin anlatımıdır - bilinçaltı felsefî toplamdır - ve belki de insan varlığının başka hiç bir yönü felsefenin bilinçli gücüne bu kadar umutsuzca gereksinim duymaz.Bu güç bir duygusal değer biçmeyi doğrulama ve desteklemeye çağrıldığında eğer aşk akıl ve duyguların düşünce ve değerlerin bilinçli bir bütünlemesi olduğunda - işte yalnız o zaman - insan yaşamının en büyük ödülü olur.

Sanat gerçeğin sanatçının metafiziksel değer yargılarına göre seçici olarak yeniden yaratılmasıdır.İnsanın metafiziksel soyutlamalarının bütünleştiricisi ve somutlaştırıcısıdır.Sanatçının yaşam anlayışının sesidir.Ve bu anlamda sanat aynı romantik aşk gibi gizemin havası ile aynı tehlikelerle aynı trajedilerle - ve bazen aynı zaferlerle - karşı karşıyadır.


Yaşam anlayışı şaşmaz değildir.Ama yaşam anlayışı : insanın sanat gibi bir âlem yaratmasını sağlayan psikolojik mekanizmanın ve sanatın kaynağıdır.

Sanatın içindeki duygu bu terimin genel anlamındaki duygu değildir.Daha çok bir “anlam” veya “his” olarak deneyimlenir ancak duygulara uygun olarak iki özelliği vardır: otomatik olarak anındadır ve yoğun olarak onu deneyimleyen kişiye taşıdığı değer açısından tamamen kişiseldir (ancak tanımlanmamıştır) Yaşamın içindeki değer ve duyguyu ifade eden kelimeler şunlardır: “İşte hayatın benim için anlamı budur”

Sanatçının metafiziksel bakış açılarının içerik veya doğasından bağımsız olarak bir sanat eserinin diğer bütün yönlerinin altında söylediği şey temel olarak şudur: “Benim gördüğüm haliyle hayat budur (veya bu değildir)”

İnsanın: “Değerlerini bütünleyebilmek hedeflerini seçebilmek geleceğini planlayabilmek yaşamının tutarlılığını ve uyumunu sağlayabilmek için varlığına dair etraflı bir bakış açısına gereksinimi vardır.” İnsanın yaşam anlayışı metafiziksel soyutlamaların bütünlüklü toplamını almasına yardımcı olur; sanat bunları somutlaştırarak halihazırdaki gerçeği ( mevcudiyeti ) kavramasına - deneyimlemesine - olanak sağlar.

Psikolojik bütünlemelerin işlevi belli bağlantıları otomatik hale getirmektir; böylece her biri bir birim olarak çalışır ve her anımsatıldığında sürekli bir düşünce süreci halinde çalışması ihtiyacı ortadan kalkar. (Bütün bu öğrenilenler kişinin bilgisinden daha fazla bilgi peşinde koşmak için zihnini serbest bırakmasını otomatik hale getirmeyi içerir) İnsan zihninde pek çok “çapraz dosyalanmış” soyut zincirler (birbiri ile bağlantılı kavramlar) bulunur.Kavramaya dair soyutlamalar bütün diğerlerinin bağlı olduğu esas zincirdir.Bu zincirler belli bir amaca hizmet eden ve özellikli bir ölçüte göre şekillenmiş zihinsel bütünlemelerdir.

Kavramaya dair soyutlamalar şu ölçütle şekillenmiştir : gerekli olan ne? ( epistemolojik olarak bir sınıf da var olanı diğerlerinden ayırmak için gerekli olan).Düzgüsel soyutlamalar şu ölçüt ile şekillenmiştir: iyi olan ne? Estetik soyutlamalar şu ölçütle şekillenmiştir: önemli olan ne?

İnsan amacına hizmet etmek ( fiziksel arka-planının şeklini değiştirerek yaşadığı ) için değerlerini önce tanımlamalı sonra yaratmalıdır - akılcı bir insanın bu değerlerin benzeyişlerini dünyayı ve kendisini yeniden şekillendirecek imgeler şeklinde somutlaşmış projeksiyona gereksinimi vardır.Sanat ona bu imgeyi verir; ona kendi uzak hedeflerini tam hazır ve somut gerçeğini görebilme deneyimini verir.

Akılcı bir insanın : tutkusu sınırsız değerlerini arama ve bulması yaşam boyu süren bir süreç olduğu için değerleri ne kadar yük****e mücadelesi de o kadar çetindir - bitmiş işin hissini kendi değerlerine ulaşabilmiş bir evrende yaşıyor olmanın vereceği hissi deneyimleyebileceği bir ana bir saate veya belli bir zaman dilimine gereksinimi vardır.Bu bir mola daha ileriye gitmek için yakıt almak gibidir.Sanat ona: işte bu yakıtı verir kişinin yaşam anlayışının objektif gerçekliğinin tasarımının verdiği zevk onun ideal yaşamında neler hissedecekse onların verdiği zevktir.

Aynı ilke farklı bakış açıları ve farklı tepkiler sebebiyle farklı terimlerle de olsa akıl-dışı insanlar için de geçerlidir.Akıl-dışı bir insan için kötücül yaşam anlayışının somutlaşmış projeksiyonunun amacı ileriye gitmek için yakıt ve ilham kaynağı olması değil hiç hareket etmeden durmak için bir mazeret olmasıdır: değerlerin ulaşılamaz mücadelenin faydasız korku suçluluk acı ve başarısızlığın insanın kaderi olduğunu ve buna karşı bir şey yapamayacağını belirtir. Veya daha düşük seviyede bir akıl-dışı kötücül yaşam anlayışının somutlaşmış projeksiyonu insanı zafer kazanmış bir kötülük varolmaya duyulan bir nefret yaşamı en iyi temsil eden şeylerden alınan bir intikam bütün insanî değerlerin yenilmesi ve mahvedilmesi olarak simgeler; onun sanat çeşidi kendisinin haklı olduğunu belirten anlık bir aldanması - şeytaniliğin metafiziksel açıdan güçlü olduğudur.

Sanat insanın metafiziksel aynasıdır; akılcı bir insanın o aynada görmeyi aradığı tek şey selamlama iken akıl-dışı bir insanın görmeyi aradığı tek şey mazerettir - halbuki bu sadece onun kendi öz-güvenine ihanetinin son çırpınışı doğru yoldan ayrılmışlığının tek mazeretidir.

Bu iki aşırı uç arasında insanın karışık öncüllerinin sürekliliği yatar - yaşam anlayışları akıl ile akıl-dışılığın çözülmemiş kararsız halde dengelenmiş veya açıkça tezat ögelerini tutar - ve sanat eserleri bu karmaşıklığı yansıtır.Sanat felsefenin bir ürünü olduğu için (ve insanın felsefesi acıklı bir şekilde karmaşık olduğu için) en büyük örnekleri de dahil sanat eserlerinin çoğu bu sınıflandırmaya girer.

Bu şekilde belli bir sanat felsefesinin doğruluğu veya yanlışlığı estetiğe ait bir konu değildir izleyicinin sanat eserinden aldığı zevki etkileyebilir ancak estetik değerini reddetmez.Belli bir tür felsefi anlam ancak imâ olunan yaşama bakış açısı sanat eserinin gerekli ögesidir.Ne olursa olsun herhangi bir metafiziksel değerin bulunmaması yani gri bir şey ifade etmeyen pasif ve kararsız bir yaşam anlayışı yakıtı motoru veya sesi olmayan bir öze yol açar ve sanat alanında aciz bir insan olarak karşılığını bulur.Kötü sanatta taklitçilik ikinci-el kopyacılık hakimdir yaratıcı bir ifadenin izi yoktur.


Açıkça belli olmasa da hakim olan şey normal akıl sağlığı tam odaklanmayı sağlayacak durumda olan bir insan neşe saçan bir berraklık ve amansız bir kesinliği yaratır ve bunlara cevap verir - bu stil keskin hatlar temizlik amaç tam farkındalığa uzlaşmaz bir şekilde taahhüt ve gayet net açıklanmış bir tanım yansıtır - bu farkındalığın seviyesi A’nın A olduğuna uygun bir evrene uygundur bu farkındalıkta herşey insan bilincine açık ve bu farkındalık seviyesi ona uygun sürekli işlevsellik gerektirir.

Kendi hislerinin bulanıklığında hareket eden kişi zamanının çoğunu odak noktasının dışında geçirecek ve sınırların kaybolduğu varlıkların birbirinin içine karıştığı kelimelerin her anlama geldiği hiç bir şey ifade etmediği renklerin nesneler olmadan uçuştuğu nesnelerin ağırlıkları olmadan dolaştığı - A’nın kişinin keyfine göre seçtiği herhangi bir “A olmayan” şeye eşit olduğu hiçbir şeyin kesin olarak bilinemediği ve kişinin bilinçliliğinden fazla bir şey beklenmeyen puslu “gizemli” kasvetli stiller yaratacak veya böyle stillere cevap verecektir.


Kişinin sanatçının felsefesini kabul veya reddetmesinin sanat eseri içeriğindeki estetik yaklaşım ile bir ilgisi yoktur.Eserini değerlendirmek için sanatçı izleyici ile aynı fikirde olması (hatta ondan hoşlanması) gerekmez.Temel olarak objektif bir değerlendirme sanatçının temasını (diğer dış nedenlere izin vermeden eserin içindeki delilleri açık olarak tanımlayarak) eserinin soyut anlamını tanımlamayı ve sonra sunma araçlarını yani sanatçının temasını eserdeki saf estetik ögeleri ölçüt olarak alıp yansıttığı (veya yansıtamadığı) yaşama bakış açısındaki teknik ustalığı (veya bu ustalıktan yoksunluğu) değerlendirmeyi gerektirir.

(Objektif bir değerlendirmede rehber olması gereken ve sanatçı bireyin felsefesini dikkate almadan bütün sanatlara uygulanan estetik ilkeler bu tartışmanın dışındadır.Sadece estetik bilimi tarafından tanımlanan ilkelerden bahsedeceğim.Modern felsefe bu görevi yerine getirme konusunda üzücü bir şekilde başarısızlığa uğramıştır.)

ALINTIDIR!

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
aşk, felsefe, ve


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Felsefe Tarihinin ilk ilkeleri.. (İlk İkeleri İle Felsefe) Sevda Felsefe 0 10 Ağustos 2011 05:03
Felsefe Dersleri - Klasik Felsefe YapraK Felsefe 2 13 Nisan 2009 04:53
Felsefe Dersleri - Sokrates Öncesi Antik Felsefe YapraK Felsefe 12 13 Nisan 2009 04:50