IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 23 Eylül 2011, 02:12   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Realitede ve Objektif Felsefede "görev" diye bir şey yoktur ve olamaz.




Oysa realitede ve objektif felsefede "görev" diye bir şey yoktur ve olamaz. Sadece "tercih" ve "görev" fikri" tarafından gizlenen bir prensibin, "Nedensellik Kanunu"nun açık ve netçe tanınması vardır. Ancak bu prensibi izleyen bir insan davranışının amacını bilmeden hareket etmez. İnsan, bir amacı etmede, onu başarmak için gerekli olan yolları düşünür, amacın değerini yolların güçlüğüne karşı ve onun diğer tüm değerleri ve amaçlarının tam, hiyeraşik durumuna karşı tartar. Kendisi için imkansız olanı talep etmez ve hangi şeylerin imkansız olduğuna çok kolayca karar vermez. Sahip olduğu bilginin durumunu asla terk etmez ve amacına ulaşmasının kendi hareketi hariç hiçbir güç tarafından sağlanamayacağının iyice farkında olarak realiteden asla kaçmaz. Eğer kaçarsa kandıracağı şeyin ancak kendisi olacağını bilir. Bu anlamda o, neyi değiştirip neyi değiştiremeyeceğini ve bunlar arasındaki farkı da kavramıştır. Eğer zorluklar onun şevkini kırarsa, düşünür ve amacını "Buna değer mi? diye sorgular. Yani dışarıya bakar, değer ve realite merkezlidir ve realiteye asla isyan etmez.
Oysa, bir "görev" yanlısı daima içeriye bakar, realiteden soyutlanmış bir kendi ile ilgilidir; bu anlamda "kendinden şüphe" merkezlidir. Bu şüphe onu gerçeklerden kaçmaya zorlar; ama bunu başaramadığı için, ister istemez: Kendini tahribe yönelir.
Yani kişinin kendi isteklerini, bu isteklerin anlamını ve maliyetlerini bilmesi en yüce insan erdemini: AKILCILIĞI gerektirir.
Anti-nedensel, sebepsiz veya doğaüstü "görev" kişinin kendi değerlerinden feragat etmesini talep ettiğinde: "görev" e karşı körce bir isyan içinde çırpınırken, ulaşmak istediği yerin realite olduğunun farkında bile olamaması, bir insanın duyabileceği en acı sonuçtur.
Kendini feda etmeyi talep eden böylesi bir mistik ahlak sistemi, fedakarlıkları toplayan üstün yöneticisi olmaksızın ilan edilemez, yaygınlaştırılamaz. Geleneksel olarak iki tip toplayıcı vardır: Tanrı ya da toplum. Toplayıcı insanoğlunun geneli için ulaşılamaz olmak zorundaydı ve onun otoritesi sadece "baş rahipler", "komiserler", "sömürge valileri", "devlet görevlileri" vs. olarak çeşitli şekillerde adlandırılan özel aracılar eliti ile açıklanmak zorundaydı. İşte yeni mistiklerin de izlediği yol budur: Yeni toplayıcılar: yüce hükmedenler ve yeni bir kültür! Yani tanrıyı veya toplumu anlamlı bir şekilde gerçek yöneticiler olarak göstermeye çabalayan: MİSTİZM! Yani bizden başkaları için veya doğmamış nesiller için veya üç-beş yıllık programları için ve asıl kendileri için: KENDİMİZİ FEDA ETMEMİZİ İSTEYEN VAMPİRLER…!Altrüizmin (kendini-feda ahlakının) benimsenmiş olmasının psikolojik sonuçlarından birisi; ahlak meselesine, insanın normal hayat şartlarının değil, olağanüstü şartların belirlediği bir bağlamda yaklaşılmasıdır. "Şöyle bir insana, şöyle bir günlük meselede nasıl davranırsın?" gibi sorular yerine, "Boğulmakta olan bir insanı kurtarmak için, hayatını tehlikeye atarmıydın?" veya "Batan bir teknedeki tek can yeleğini, karına mı verirdin, kendine mi?" gibi sorular ortaya atılır.
Böyle bir yaklaşım, altrüizmin kurbanlarının karakter yapısını ele vermektedir:
a) Kendine-saygı-ve-güvenden yoksundurlar; çünkü, değerler alanında ilk meseleleri, hayatlarını nasıl inşa edecekleri değil, onu nasıl feda edecekleridir.
b) Başkalarına saygıdan yoksundurlar; çünkü, insanlığı, sefalete mahkum, sürekli yardım bekleyeyen, dilenen bir zavallılar sürüsü olarak görmektedirler.
c) Realiteyi bir kabus olarak görmektedirler; çünkü, insanlığı, felaketlerin sürekli ve temel bir konu olacağı, bedhah bir evrene hapsolmuş zannetmektedirler.
d) Ahlaka karşı müthiş bir kayıtsızlık içindedirler; çünkü, soruları, kendi hayatlarının aktüel problemleriyle hiç ilgisiz, belki ömürleri boyunca hiç karşılaşmayacakları durumlarla ilgilidir; yani, normal hayatlarına rehber olacak bir ahlak sistemi yerine, sadece istisnai hallerde rehber olacak davranış kurallarıyla ilgilenmektirler.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
diye, felsefede, objektif, olamaz, realitede, yoktur, şey


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Walter Schulz:"Çağdaş Felsefede Kaygı Sorunu" Kalemzede Felsefe 0 20 Eylül 2011 01:30
İçeriği "İyiki" Olan Hiçbir "Keşke" Yoktur Afrodit Genel Paylaşım 0 30 Ağustos 2010 15:48
Aşkta "Yarın" Yoktur Sevgili... Candy Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 26 Ağustos 2010 16:17
Türkiye "adil arabulucu" olamaz Feronia Haber Arşivi 0 18 Ekim 2009 11:53