IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 07 Ekim 2011, 00:52   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Uzay ve Zaman Sezgilerinin Tasarımı




Bu bölümün konusunun biraz dışına çıkarak Kant’ın dikkat çektiği, insanın doğuştan sahip olup deneyden elde etmediği, “uzay” ve “zaman” sezgilerine dair düşünceyi incelemek istiyorum. Kant’ı ölümsüz yapan bu düşüncesi ile, izafiyet teorisinin verileri birleştirilirse, insan bilincinin (veya ruhunun) bilinçli tasarımı için önemli ek bir delil elde edileceği kanaatindeyim. Oysa bilinemezci yaklaşım evrende bir tasarımın veya gayenin temellendirilemeyeceği kanaatindedir. Bu yüzden, Kant’ın kendisinin ortaya koyduğu bir husus ile Kant’ın bir iddiasının yanlışlığını ortaya koymak ilginç olacaktır.

Kant, uzay ve zaman sezgilerinin deneyden değil akıldan geldiklerini ispatlamak için çeşitli deliller öne sürer. Küçük çocuklar mesafeler hakkında hiçbir fikre sahip olmadan, hoşlarına gitmeyen şeylerden uzaklaşmak ve hoşlarına giden şeylere yaklaşmak isterler. Öyleyse bunların yanında, önünde, dışında olduğunu apriori (doğuştan, önsel) olarak bilirler. Ayrıca çocuk, dış dünyanın farkına varmadan “önce” ve “sonra” duygusuna sahiptir, eğer olmasaydı dış dünyayı algılamaya başlayamaz, tüm algıları karmakarışık olurdu. Uzay ve zamanı hesaba katmadan hiçbir şeyi tasarlayamayız. Bu imkansızlık da bu sezgilerin dışardan gelmeseler bile zihinde var olduklarını gösterir. Ayrıca aritmetik ve geometrinin hakikatlerinin hiçbir deneye başvurulmadan doğruluğunun bilinmesini de Kant, uzay ve zaman algılarının zihinde, doğuştan, apriori olarak olduklarının bir delili kabul eder. Çünkü bu hakikatler uzay ve zamana aittirler.


İzafiyet teorisi, uzay ve zamanı, sadece zihnin doğuştan var olan (apriori) sezgileri olarak gören anlayışı yıkmış, bunun yerine uzay-zamanın birlikteliğini ve zihnin dışında bunların gerçek varlıklar olduğunu göstermiştir. Kant’ın, uzay ve zaman algısına zihnin doğuştan sahip olduğunu gösteren dehaca yaklaşımı doğrudur. Fakat anlaşılmaktadır ki zihinde doğuştan var olan bu algı şekli kadar, uzay ve zamanın varlıkları da gerçektir. Kant sadece zihinde uzay ve zaman sezgilerinin doğuştan varlığını göstermiştir. Kant’ın ispatlarının hiçbiri dış alemde zaman ve uzayın varlığını inkar etmeyi gerektirmez. Modern fizik ve sağduyu, bunların zihnin dışında gerçek varlıklar olduğunu, eğer olmasalardı, algılardaki bu düzenin imkansız olacağını söylemektedir. Zihnin ve evrenin bu uyumu, zihin ve evreni birbirlerine uygun bir şekilde tasarlayan bir Tasarımcı’nın varlığı kabul edilmeden açıklanamaz. Zihindeki bu kategorilerin tesadüfen evrimleştiği de düşünülemez. Çünkü maddi evrende uzay ve zaman algısını zihinde oluşturacak, bu sezgiye vücut verecek hiçbir ham madde gösterilemez. Evrenin maddesi uzay ve zamanda vardır, ama bu madde, uzay ve zaman algısına dönüşecek bir kabiliyet taşıdığına dair hiçbir delil vermemektedir. Ayrıca uzay ve zaman sezgisi zihinde yavaşça da oluşamaz. Çünkü dörtte bir zaman sezgisi, yarım uzay sezgisi diye bir şey olamaz. Öyleyse zihnin bu konudaki sezgisi tam bir şekilde oluşmayı gerektirir, bunun yavaş bir süreçle oluşması açıklanamaz. Bu sezgilerin varlığının eksikliğinde ise insanın var olması mümkün değildir.


Big Bang teorisi dışımızdaki evrenin ilk andan günümüze kadar süren süreçte aşamalı gelişmelerini göstermiş ve bilinemezciliğe karşı büyük bir darbe olmuştur. Dış alem matematiksel formüllerle tarif edilmekte ve evren hakkında, atom-altı parçacıklar hakkında, gezegenler ve uyduları hakkında yapılan öngörüler doğru çıkmaktadır. Bu formüller sayesinde uzaya uydular gönderilmekte, uzak galaksilerin yaşları hesaplanmaya çalışılmaktadır. Bu formüllerin sayesinde yapılan üretimler insanlığın hizmetindedir. Elbette ki keşfedilmesi gereken daha çok şey vardır, ama zihnin evreni bu şekilde anlamasının harikalığı da gözden kaçırılmamalıdır. Zihnin evreni bu şekilde anlayabilmesi ancak zihin-evren arasındaki uyum ile mümkündür. Bu ise bunu bilinçli bir Düzenleyen olmadan mümkün değildir. Evren hakkındaki en basit bilgi anlaşılmayacak kadar karmaşık olabilirdi veya evren tamamen kaos gibi olup bir rüya gibi anlaşılmaz olabilirdi veya zihin evreni anlayacak yetenek ve apriori sezgilerden tamamen yoksun olabilirdi. Anlaşılıyor ki tasarımın delillerinden birçoğunu zihnimizde doğuştan beri taşıyoruz. Evrendeki tasarımın delillerini daha ayrıntılı bir şekilde ilerideki “tasarım delili” isimli bölümde ele alacağım.



__________________

English Preparatory Department
School of Foreign Languages
Assistant English Teacher
Ankara Baskent University
2017-18

“Benim, senden öncem ve senden sonram yok, yalnızca sen varsın...”
C.A - 31.12.2010 - ∞

English Language and Literature
Faculty of Humanities and Letters
Ankara Bilkent University
2010-15
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
sezgilerinin, tasarımı, uzay, ve, zaman


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Zaman ne zaman geçmek bilmez? yoSun IF Anket Arşivi 18 14 Ocak 2015 23:21
Uzay Kalemzede Felsefe 0 25 Eylül 2011 01:08
Küfür Yobazları Her Zaman Oldu Ve Her Zaman Olacak !!! BaRoN İslamiyet 0 02 Mayıs 2009 18:03