IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 07 Ekim 2011, 00:58   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Antropoloji ve Sosyoloji




Bir insan yavrusu, tıpkı bir tohum gibi, kendi doğasında bulunan gerçekleşebilir yeteneklere sahiptir. Fakat insanlar bitkiler gibi "büyümez". (İnsanlar aklın yaratıkları olarak yaşar). En iyi yeteneklerini gerçekleştirmede acze uğrayabilirler, ama tohum uğramaz. İşte bu nedenden ötürü insanoğlu, en iyi insani yeteneklerini gerçekleştirme çabasında yaşamlarını idame ettirmeye yardımcı olsun diye, ahlak felsefesi ve siyaset gibi pratik disiplinleri geliştirmiştir.
Aristo’ya göre genel olarak, en iyi insan yetenekleri yegane insan "ruhu" akıl ile bağlantılıdır. Makul bir yaşam bütün insanların evrensel hedefidir. Fakat bizim amacımız, içinde yaşadığımız toplumda bizlerin en iyi yeteneklerini gerçekleştirmektir; yani kişisel becerilerimizi en iyi gerçekleştirebileceğimiz yer olan cemiyette kendi tarzımızı (ethos) ve yerimizi bulmaktır. Buna erdem denir (arete).
Tanrılar gibi her şeyi bilemeyeceğimiz, bitkiler ve hayvanlar gibi de cahil olmadığımız için hata yapabiliriz. "Kendi içimde, kendimden bir şey yapabilme yetim olabilirdi, fakat beceremedim." Bu, tanrıların ya da hayvanların yaşamına değil, insan yaşamına ait yinelenen bir trajedi temasıdır.
Aristo, en iyi yeteneklerini ortaya koyabilmeleri için insanların toplumsallaşmanın ileri aşamalarını yaşamaları gerektiğini öne sürer: Bir insanın tam anlamıyla gelişmiş olabilmesi için önce aile, sonra köy ve nihayet şehir - devleti üzerinden gelişmelidir. Ancak bundan sonra insanlar potansiyellerini gerçekleştirebilirler. İnsanların doğası - hangi yetilere (potansiyellere) sahip oldukları önce şu üç toplumsal grup aracılığıyla ortaya çıkar (gerçekleşir):

İnsan doğası


Şehir devleti


Köy


Aile


Doğum




Temel ihtiyaçlardan (aile) daha karmaşık ihtiyaçlara (şehir-devlet) kadar artan ihtiyaçlar karşılanır ve insan doğasının artan oranda gerçekleşmesi sonu*cuna ulaşırız. Başka bir söylemle, insan doğası, ifadesini hayvanî ve ilkel bir ya-samda bulmaz. İnsan doğası önce insanoğlu uygarlaştığı zaman ortaya çıkar Şu kaydedilmeye değerdir ki, Aristo'ya göre insanoğlu öncelikli olarak erkektir. Daha sonra göreceğimiz gibi, Aristo'ya göre kadınlar başlıca aileye ve yöresel çevreye bağlıdır. En iyi yeteneklerini burada gerçekleştirebilirler. Bundan baş*ka, Aristo erkekleri iki gruba ayırır. Bunlardan ilki özgür ve otonom erkeklerdir ki en iyi anlamda erkekler bunlardır. İkincisi ise doğası gereği kölelik ruhu taşı*yanlardır: Köleler şehir-devletlerinde çoğunlukla fiziğe dayalı işlerde kullanıl*mak üzere çalıştırılırdı. Aristo için bu yaşam, özgür Yunan erkeğinkinden daha az değerli bir yaşamdı. Aristo aynı zamanda bu köleleştirilmiş olanların doğa*ları gereği köle olduğunu düşünüyordu. Aristo'ya göre, kölenin yaptığı iş ve onun kişisel özellikleri arasında bir bağlantı mevcuttur. Her iki açıdan bakıldığında da köle, özgür Yunanlıdan aşağıdadır. Aristo bu yolla kölelerin ve kadın*ların her ikisini de özgür Yunan erkeğinden aşağı kılar: Her ikisi de eve yani ha*ne halkına aittir (pikos), pazar yerinin kamusal yaşamına (agora') değil. Kadın ve köle doğal özellikleri gereği dolayısıyla, şehir-devletinin kamu alanı içinde beliren özgür Yunan erkeğine göre daha aşağı bir seviyededir. Öyleyse, erkek şehir - devleti içinde doğasını gerçekleştiriyor derken aklımızdan çıkarmamamız gereken bir husus, Aristo'ya göre, kadına ve köleye yönelik olarak uygulanamaz.


Şu halde, devlet ve toplum, insanın dışında bir şey değildir. Cemiyet insan*ların en iyi yeteneklerini gerçekleştirmesi yönünden vazgeçilmez bir unsurdur. Bir başka deyişle temel mefhum, toplum içindeki insandır, ne toplumdan ayrı olan birey, ne de bireyden ayrı olan toplum (devlet). Şehir - devleti kendi kendi*ne yeterlidir, birey değil. İnsan kent hayatında toplumsal bir varlık olarak ken*dini gerçekleştirmeyi başarabilir. Aristo böylece insanı "politik bir hayvan" ola*rak tasavvur eder. (Yunanca: zoon politikon). Fakat aynı zamanda, Platon'un in*sanın toplumun bir parçası olması hususunun üzerinde çok fazla durduğuna inanır. "Devletin doğası" der Aristo, "bir grup olmaktır, bir grup insan".^ Bu yüzden, teoride ve siyasal uygulamada bir standart arayışında olmamamız ge*rekir, doğal olandan daha büyük bir birlik için zorlamamalıyız. İnsanın yaşam ilkesinin geniş anlamda akıl olduğunu söyledik. İnsanlar ilke olarak grup içinde yaşamalıdırlar; böylece akletme yetilerini hayata geçirebilirler. Aklın yeterli tatmini iyi bir şehir-devletini öngörmektedir. Logos ve polis birbirine bağlı mef*humlardır. İnsan doğası akıl ve mantığıyla yaşamayanlarca ya da yegane insan "ruhundan" çevresiyle birlikte yararlanamayanlarca değil, sadece rasyonel ve toplumsal bir grup içinde yaşayan insanlarca ortaya konabilir.


Bazıları Aristo'nun, iyi bir yaşamın teorik etkinlik içersinde mi yoksa rasyonel siyasi melekelere sahip bir cemiyet içersinde mi mümkün olduğu yönünde ki soruya karşılık net bir tavır sergilemediğini iddia eder. Ancak, mesele rasyonel siyasi yapı ve gerekli üretken emek arasındaki ilişki olduğunda, şu bir gerçektir ki Aristo öncekinin insanlar için yararlı olacağını zira bunun, bizatihi kendisinin hedef olduğuna inanır; fakat fiziğe dayalı emek dinlenmeyi beraberinde getireceğinden iyi bir yaşamı temsil etmez ve tek başına bir değeri yoktur. Bu yüzden böyle işleri yapanlar, köle olsun olmasın insan yaşamını en iyi biçimde gerçekleştiremezler. Aristo dönemindeki sınıf farklılıklarının burada iki guruba ayrıldığını görüyoruz. İlki el emeğiyle çalışan, ikincisi ise entelektüel ve siyasal faaliyetin peşinde olan gruptur. Aristo, bu kalıp verme, "insanileştirme” sürecinin öncelikli olarak entelektüel ve siyasal faaliyet çerçevesinde olacağına inanır, fiziğe dayalı emek içinde değil.14


Aristo ile Platon'un insan ve toplum görüşleri arasındaki fark kadın konusundaki görüşlerinde netliğe kavuşur. Platon kati bir şekilde özel alan ve kamusal alanı birbirinde ayırıp devleti ortak mülkiyet ve ortak çocuklardan oluşan geniş bir aile haline getirmekle özel yaşam alanını ortadan kaldırmaya yönelirken, Aristo, devletin ve ailenin farklı işlevleri olduğuna inanır. Aileye beslenme, üreme çocuk yetiştirme gibi birtakım temel gereksinimleri karşılamak üzere bir çerçeve temin eder. Devlet, erkek vatandaşların siyasî ve entelektüel olarak kendilerini gerçekleştirmelerini mümkün kılar. Özel alandan kamusal alana doğru olumlu geçişler mevcuttur. Özel alan dahilindeki aile çerçevesinde gerçekleşen toplumsallaşmaya ilave olarak bizler, köyde ve nihai olarak kamusal alanda, şehir, devletindeki yaşamla şekilleniriz. Şu halde özel ve kamusal alan arasında bir zıtlık yoktur, aksine bu ikisi, kendi içlerinde birbiriyle bağlantılıdır. Öyleyse, aile ortadan kaldırılmamalıdır. Bilakis, aile iletişim ve toplumsallaşma için temel bir kurumdur. Benzer bir şekilde, Aristo, Platon'un biyolojik ve kültürel arasında yaptığı kati ayrımı da kabul edemez. Aristo için, insan, aynı zamanda hayvani özelliklerin hepsine sahip olan ruhanî bir varlıktır.


Aristo şu halde zamanının yaygın görüşlerine, Platon'a nazaran daha yakındır. Aristo, erkeğin kadından üstün olduğuna dair geleneksel görüşü paylaşır ve hatta bunu desteklemek için biyolojik argümanları kullanır. Çocuğu şekillendirenin erkeğin spermi olduğu, kadının yalnızca maddeye bir katkı sağladığına inanır. O zamanlar için konuya ilişkin olarak Aristo'nun form - madde kavramlarının kabul görmesi mümkündü çünkü o dönemde henüz genetik özelliklerin kadının yumurtası ve erkeğin sperminin her ikisinden meydana geldiği bilinmiyordu. Uzunca bir süre erkeğin sperminin mikroskobik insanlara vücut verdiği sanıldı. (Bununla birlikte, üremeye ilişkin rakip teoriler de vardı: Platon bir süre kadın ve erkeğin her ikisinin katkısının eşit olduğu görüşünü benimsemiştir.) Hakim görüş olan sıcak yaratıkların soğuk olanlara nazaran daha üstün görüşüne paralel olarak Aristo, kadının erkekten daha düşük bir vücut sıcaklığına sahip olduğuna inanır. Şu halde, kadın erkekten daha aşağı derecededir.



__________________

English Preparatory Department
School of Foreign Languages
Assistant English Teacher
Ankara Baskent University
2017-18

“Benim, senden öncem ve senden sonram yok, yalnızca sen varsın...”
C.A - 31.12.2010 - ∞

English Language and Literature
Faculty of Humanities and Letters
Ankara Bilkent University
2010-15
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
antropoloji, sosyoloji, ve


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Turizm ve Sosyoloji yoSun Dünya üzerindeki yerler ve tarihi mekanlar 0 14 Haziran 2011 13:32
Fizik Antropoloji Bölümü YapraK Ödev ve Tezler 0 29 Nisan 2009 21:54
Sosyoloji Nedir? YapraK Ödev ve Tezler 0 29 Nisan 2009 20:53