IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29 Kasım 2011, 18:11   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Önce Alkışladılar, Sonra Öldürdüler-Sokrates/Vehbi Vakkasoğlu




Mesleği maddeyi yontmak ve mermere şekil ver-mek olan bir babanın oğluydu. Fakat kendisi ruh ve kalp-leri şekillendirmeye talip olmuş, Atina'da karşılaştığı kim-seleri durdurmuş ve sormuştur:

— Kendine dair ne biliyorsun? Sen nesin? Hayat ne-dir, neye yarar? Kendini tanımaya çalış, kendini bilmeyen başka şeyi nasıl bilir?

Fikirlerine temel yaptığı «kendini bil» düsturu etrafın-da geliştirdiği ve durup dinlenmeden anlattığı görüşleri bilhassa gençler arasında çok rağbet bulmuştu.

«Kendi kendini tanı, fazileti ara, hayatı incele, sah-teliklere tapma!» diyerek Atinalıları uyandırmaya çalışan öğütleri itibarını ve sevgisini günden güne artırıyordu. Fa-kat bir yandan da kıskançlıklara, çekememezliklere de hedef oluyordu. Mevcut Yunan medeniyetinin ruhu ve maneviyatı ihmal etmiş halini tenkidi, nazarları manevî mef-humlara, ahlâk ve fazilete çevirmesi hoşnutsuzluğu son haddine çıkarmış ve nihayet Sokrat, 501 üyeden teşek-kül etmiş halk mahkemesi huzurunda meşhur müdafaası-nı yapmıştı.

Muhakeme edilişine sebeb olarak, «Yunan gençleri-ni yoldan çıkardığı» iddiası gösterilmişti. Halbuki O, Atinalılara, «atlarının ve köpeklerinin terbiyesini düşündük-leri halde, niçin çocuklarının terbiyesine eğitmediklerini» sormuş, gençleri dine ve ahlâka çağırmıştı.

Sokrat, gayet metin ve korkusuz bir şekilde meşhur müdafaasını yaptığı zaman maznun değil de hâkim makamlarında imiş gibi, çok etraflı ve mantıkî fikir örgüleri ortaya çıkarmaya başlamıştı. Ölümden korkmuyordu, çün-kü Ona göre «ölüm adını verdiğimiz şey, bir yandan te-nin ruhtan ayrılarak kendi kendine kalması, öbür yandan da ruhun tenden ayrılarak kendi kendine var olmaya de-vam etmesidir.»

«Ölümden kaçmak güç bir iş değil; kötülükten kaç-mak çok daha zor... Zira kötülük ölümden daha tez ko-şar. Nitekim ben ihtiyar ve yavaş yürür bir adam oldu-ğum için ölüme tutuldum; düşmanlarımsa çevik ve körü körüne hızlı oldukları için kötülüğe tutuldular.»

Yetmiş yaşındaki Sokrat, zilletle yaşamaktansa, ger-çekleri herşeye rağmen gözler önüne serip, izzetle ölme-yi tercih ediyordu.

«Ancak ben başka türlü bir müdafaadan sonra yaşa-maktansa böyle bir müdafaa uğruna ölmeyi tercih ede-rim,» diyordu.

Fakat yine de hemşehrilerine hizmet etmeyi düşün-düğü için ölmek istemediğine dikkati çeker:

«Beni kaybedecek olursanız, bir at sineği ata nasıl yapışırsa; size öyle yapışacak, belki sizi sinirlendirecek, fakat her an harekete getirmekten vazgeçmeyecek, uyu-manıza razı olmayacak başka birini kolay kolay bulamaz-sınız!»

Sokrat, öldürülmesinin Atinalılar aleyhinde gelişecek bir suçlamaya sebeb olacağını da söylemekten kendini alamaz: «Memleketimize leke sürmek isteyenler, sizi hik-met sahibi bir adam olan Sokrat'ı öldürmekle suçlandıra-cak; ve bunu yapabilmek için, ben hiç de öyle olmadığı halde, sırf sizi kötülemek bakımından, bana hikmet sâhibliğini kondurmakta tereddüt göstermeyecekler!...»

Sokrat, uzun müdafaasının sonunda, «haksız hüküm-ler yüzünden can veren kahramanlarla buluşmanın ken-disi için en yüksek ve üstün saadet» olduğunu; çünkü hiç olmazsa âhirette hakikatleri aramak yüzünden ölüme mah-kûm edilmek tehlikesi bulunmadığını söylemiştir.

İki yüz seksen bir oyla öldürülmesine karar verilmiş, beraetini isteyen 220 rey işe yaramamıştır.

Sokrat, hapse atıldı ve ölümünü beklemeye başladı. Giderken şöyle diyordu:

«Ben ölmeye gidiyorum, siz de yaşamaya gidiyorsu-nuz. Fakat kim daha İyi bir nasibe gidiyor; bunu ancak Allah bilir.»

Hapiste iken yakınlarıyla görüşmekte serbest bıra-kılmıştı. Bunlar kendisini hapishaneden kaçırmayı tasarlamışlarsa da, Sokrat kabul etmedi. Kaçmayı, geri çekil-mek, safını bırakmak saydı.

Hapis hayatında çevresi çok kalabalıklaşmış, ziya-retçisinin fazlalığı hükümetin dikkatini çeker olmuştu. Bu-nun üzerine hapisliğinin 30. günü baldıran zehiri içirerek öldürülmesi kararlaştırıldı.

Zehiri, getiren uşaktan aldı ve müthiş bir sükûnet içerisinde hiçbir fevkalâdelik göstermeden bir dikişte iç-ti.

Etrafında bulunanlar, talebeleri birden ağlamaya baş-layınca Sokrat kızdı ve şöyle bağırdı:

— «Ne yapıyorsunuz dostlar? Amma tuhafmıssınız ha! Ben kadınları böyle ölçüsüzlükler yapabilirler diye savmıştım. Sakin olunuz, metanetinizi bozmayınız!»

Sokrat artık ölüyordu. Birden doğrulur gibi yaptı ve son sözlerini söyledi:

— «Asklepyos'a bir horoz borçluyuz. Parasını veriniz, unutmayınız!»

Horoz borcu unutuldu mu bilmiyoruz ama, biz O'nun şu sözünü unutmuş değiliz:

— «Bu iş dünyada ne benimle başladı, ne de be-nimle bitecek!.. Hak ve hakikati günlük hayat kaygıları-nın üstünde tutanları, daima benim akıbetim kovalaya-cak!»

Evet, zindanlarda zehirlenen hak ve hakikat kurban-ları hiçbir devirde eksik olmamıştır. Fakat savundukları hakikatler gönüllerde taht kurmuş ve ebedîleşmiştir.


 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
alkışladılar, sonra, vakkasoğlu, Öldürdülersokrates or vehbi, Önce


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Sokrates: Ölerek Yaşamın Onurunu Korumak; Sokrates'in Savunması Kalemzede Felsefe 0 10 Ağustos 2011 12:56
Tırnaklarını çektikten sonra öldürdüler TImezOne Haber Arşivi 1 07 Nisan 2008 09:39