IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 15 Nisan 2012, 09:38   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Neo - PLATONCU (HIRİSTİYAN) olarak; Augustine!




Neo-Platoncu Plotinus'a göre evren; tarif edilemez "Bir"den, zamandan bağımsız bir yaratmanın veya varoluşun çıkışının bir ifadesidir, ki böylelikle, evren varoluşun çeşitli dereceleri şeklinde düzenlenebilir ve "Bir"den uzaklıklarına dayanılarak sıralanabilir. Varlığın bu çıkışı, yokoluşta, yani maddede zamanla kaybolur. Augustine, Neo-Platonculuk ve Hıristiyan inancı arasında bir senteze ulaşmıştır. Bir olan Hıristiyan Tanrısı teslis şeklinde yeniden yorumlanmıştır. Va*hiy, İsa'nın hayatı ve İncil vasıtasıyla insan için, Tanrının özüne ve Tanrının planına dair tarihsel bir beyanı ifade eder. İsa'nın vahyi ve bu vahye inanmaları vasıtasıyla Hıristiyanlar, Plotinus'un "tarif edilemez Bir" dediğiyle belli bir irtibat sağlamışlardır. İnanç, Hıristiyan kişinin ışığın kaynağını bir an için görebilmesi*ni mümkün kılan ışığı sağlar. Böylece en üst noktada inanç, seküler bilgelik karşısında, aynı zamanda onu aydınlatarak, epistemolojik bir öncelik kazanır (Credo ut intelligam, "Anlamak için inanıyorum"). Neo-Platoncular "Bir" olan ile dünya arasındaki ilişkiyi durağan ve gayri-şahsî olarak düşünmüşlerdir. Burada, hükmeden ebedi yasalar gayri-kişisel. Bilge kişinin unio mystica yoluyla "Bir" olanı idraki, kendilerini o kadar yükseğe çıkarma gücü olanlar tarafından her zaman için gerçekleştirilebilir. Dolayı*sıyla bu yüksek idrak, tarih tarafından şartlanmamıştır. Bir Hıristiyan olarak .Augustine'e göre vahiy, İsa'nın doğumu ve öğretisiyle tarihte köklenmiştir. Ni*tekim, inançta Tanrı ile beraber olan insan topluluğu tarihsel olarak şartlanmış*tır. Aynısı Tanrının evreni yaratışına da tatbik edilir; yaratılışın bir ilk başlangıcı vardır ve yaratılış bir sona ulaşacaktır. Evrenin yaratılışı esas itibariyle tarih*sel olarak değişebilir ve istikrarsızdır. Bütün bunların ötesinde; Hıristiyan Tanrısı gayri-şahsî bir ilke değildir: Fakat insanların O'nu sevip, O'ndan korkabileceği, O'na dua edip, kişisel olarak O'na hesap verebileceği, yaşayan ve zâtı (egosu) olan bir Tanrıdır. Evrenin yasaları gayri şahsî değildir; onlar, her şeyi yaratan ve yöneten şahsi bir iradenin tezahürleridir. Nitekim, tarihsellik ve değişim sadece evrenin temel özellikleri olarak belirmezler ve fakat aynı zamanda, insanın içsel ruhanî yaşamı öne çıkar ve öyle bir şekilde öne çıkar ki, evre*nin kaynağı esas itibariyle irade olarak anlaşılır. Bu iradeyi insan, sadece Tanrı sözünün ifadesi vasıtasıyla, mesela İsa ve İncil sayesinde, kısmen kavrayabilir. Burada, bundan başka, Tanrının evreni yokluktan yarattığı düşüncesiyle (creatio ex nihilo) bağlantılı olarak Musevi, Hıristiyan bir yaratılış kavrayışıyla karşılaşırız. Bu, değişim hakkındaki kadim soruya dair radikal bir görüştür. Evren, Neo-Platoncular için olduğu gibi, "Bir" olandan sonsuz bir akış olarak ve böylelikle evrenin gerçekten "Bir" olduğu ve bu akışın kendisini maddede yok*luk olarak kaybettiği şeklinde anlaşılmaz. Augustine'e göre Tanrı, evreni hem ruhanî, hem de maddi olarak, yoktan yaratan bağımsız ve ruhanî güçtür. Bu de inektir ki her şey aynı düzeyde değildir: Yaratan ve yaratılan birbirinden ayrıdır. Şu halde panteizm dışarıda bırakılır. Tanrı ve dünyanın bu şekilde birbirinden ayrılmış olması nedeniyle, Augustine, Tanrı ile mistik bir birleşme fikrini yani insanın bir vecd hali içinde bir olan ile birleşmeyi başarabilmesi benimseyemez. Tanrı, kendi bağımsız haşmeti içinde, dünya ile asla bir haline gelemez. İnsanın inanç çerçevesinde Tanrı ile birlikteliği, iki insan arasındaki ilişki gibidir; fakat bu, insan ruhunun dünyanınkine gireceği anlamına gelmez. Diğer yandan Augustine, Tanrı ile ilişki kurabilmemizin ancak içsel yaşamımız sayesinde olabildiği görüşünü paylaşır Ruhani varlıklar Tanrının suretinde yaratıldıklarından, Tanrı ile içsel olara inanç yoluyla birlik olabiliriz. Augustine'e göre, Tanrı, dünyevi aklımızla ulaşılamaz olup, öyle kalacak olmasına rağmen, Onun içsel yaşamımızdaki mevcudiyeti, inananların içebakış sayesinde bilgi sahibi oldukları bir şeydir. Ayrıca "yoktan yaratma" ilkesi bedenin, yani maddenin sadece varlığının yok oluşta kaybolduğu bir ortaya çıkış olmadığı anlamına da gelir. Augustine'e göre, fiziki ve duyumsanabilir şeyler yaratılmış bir gerçekliktir. Dolayısıyla, kötü basit| maddi olana kapılmış olmamızda değildir. Augustine'e göre, ahlakî kötü öncelikle iradenin kötüye kullanılmasıdır, var oluşun eksikliği değildir. Fakat, Neo Platoncu düşünceyle aynı çizgide olarak Augustine, metafizik kötüyü varlığın yoksunluğu olarak anlamaya çalışır. Augustine'in Neo-Platonculuğun temel kavramlarında böylece yaptığı değişiklikler; bu kavramların kullanım şekiller de ve entellektüel atmosferde bir değişimi beraberinde getirir. Yaratılış, şahıs irade, sevgi, günah ve kurtuluş gibi kavramlar temel metafizik kavramlar olar| ortaya çıkar. Kozmolojik olarak önemli olan ne doğa ne de saf fikirlerdir (idealar); daha ziyade, Tanrı ve insan arasındaki kişisel türden ilişkidir. Böylelikle Hıristiyanlıkla birlikte insan evrenin merkezine yerleşir. İnsan sadece asil yaratık olmakla kalmaz, aynı zamanda evren de büyük ölçüde onun için ve onun yaşamını Yaratıcının hedef ve yasalarına adaması için yaratılmıştır. Herkes Tanrının suretinde yaratıldığına göre, ilkesel olarak bu, bütün insanlar için geçerlidir. Ve Tanrıya bu adanış, içinde irade ve imanın, tutku ve günahın, ve sevginin, cezanın ve kurtuluşun, hepsinin bir payının olduğu, değişken bir ilişkidir. Augustine'e göre, hem gerçekte, hem de idealde insanlar arasındaki ilişki aynı kavramlarla tanımlanmıştır. Duygular ve irade, günah ve ceza merkezde yer alır. Bu bağlamda, kadın ve erkek arasındaki ilişki ilginç bir biçimde bir gerilim oluşturur: Augustine'in temel Neo-Platoncu görüşünde ruhanî olan fiziki olanın üstündedir. Bu yüzden kadın ve erkek arasındaki ruhanî aşk asildir. Fakat kadın ve erkek arasındaki fiziksel aşk, daha aşağı bir şeydir.

Genbilim

__________________

English Preparatory Department
School of Foreign Languages
Assistant English Teacher
Ankara Baskent University
2017-18

“Benim, senden öncem ve senden sonram yok, yalnızca sen varsın...”
C.A - 31.12.2010 - ∞

English Language and Literature
Faculty of Humanities and Letters
Ankara Bilkent University
2010-15
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
augustine, hiristiyan, neo, platoncu


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Marksist Bakışın Işığında Platoncu Sosyalizm Kalemzede Felsefe 0 10 Kasım 2011 10:49
St. Augustine'in City of God Adlı Eseri Kalemzede Felsefe 0 23 Eylül 2011 01:56
HIRİSTİYAN VE ALİ (a.s)'IN ZIRHI PopSy İslamiyet 0 10 Ağustos 2008 15:55
Sizleri birer kıvılcım olarak gönderiyorum; alevler olarak geri dönmelisiniz. Syst3m Serbest Kürsü 1 29 Mayıs 2008 16:54