IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 28 Ocak 2016, 22:54   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Felsefi meditasyon ve benin incelenmesi-Foucault makale




Benlik incelemesi, ne yapmış olduğunuzun ve ne yapmak zorunda olduğunuzun anımsanışıdır.

Benliğin üç Stoacı tekniğinden söz etmiştim: Dostlara mektup yazmak ve benliği ortaya koymak; ne yapıldığı, ne yapılması gerektiği ve bu ikisinin karşılaştırılmasını içeren bir benlik ve vicdan incelemesi.

Şimdi üçüncü Stoacı tekniği, yani "benliğin sırrının ifşası" değil, bir anımsama anlamına gelen "askesis"i ele almak istiyorum.

Platon'a göre, kişi kendi içindeki gerçeği keşfetmek zorundadır. Stoacılara göre, gerçek, kişinin kendi içinde değil, "logoi"de, yani öğreticilerin öğretisindedir. Kişi işittiğini beller, işittiği anlatımları hareket tarzını yönetecek kurallara dönüştürür.
Gerçeğin öznelleştirilmesi, bu tekniklerin hedefidir.

Imparatorluk döneminde kişinin, ahlaki ilkeleri, bilim gibi bir teorik çerçeve, söz gelimi Lucretius'un "De Rerum Naturae"si olmaksızın özümsemesi olanaksızdı.

Benliğin her gece incelenmesi uygulamasının temellerini oluşturan yapısal sorular vardır. Stoacılıkta benliğin incelenmesinin, benliğin gizlerinin ortaya çıkanlması anlamına gelmediğini, gizliliğin ifşa edilmesini amaçlamadığını vurgulamak istiyorum. Bu nokta önemli. Stoacılıkta yapılan bu benlik incelemesi, ne yapmış olduğunuzun ve ne yapmak zorunda olduğunuzun amnısanışıdır.

Hıristiyanlıkta çilecilik daima benlikten ve gerçeklikten belirli bir vazgeçişe atıfta bulunur, çünkü benliğiniz, zamanın büyük bölümünde, başka bir gerçeklik düzeyine ulaşabilmek için vazgeçmek zorunda olduğunuz bu gerçekliğin bir parçasıdır. Benlikten vazgeçmeye yönelik bu adım, Hıristiyan çileceliğinin belirgin özelliğidir.

Stoacılığın egemen olduğu felsefi gelenekte, "askesis" benlikten vazgeçme değil, benliği geliştirme çabası ya da kişinin kendi üzerinde hakimiyet kurması anlamına gelir. Nihai amaç olarak, başka bir gerçekliğe hazırlanmayı değil, bu dünyanın gerçekliğine ulaşmayı öne sürer.
Gerçek, "etik" e dönüşebilecek kadar özümsenmiş midir ki, herhangi bir olay karşısında, davranmamız gerektiği gibi davranabilelim?

Bunun Yunanca karşılığı olan "paraskeuazo" ("hazırlanma") sözcüğü kişinin gerçeği elde edebileceği, özümseyebileceği ve kalıcı bir eylem ilkesine dönüştürebileceği bir dizi uygulamadır. "Aletheia", "ethos"a dönüşür. Bu, daha öznel hale gelme sürecidir.

"Askesis"in temel özellikleri nelerdir? Bunlar arasında, öznenin kendisini, olayların üstesinden gelip gelemeyeceğinin ve donanımındaki söylemleri kullanıp kullanamayacağının anlaşılacağı bir konuma getireceği alıştırmalar vardır. Hazırlığı sınama sorunudur bu. Gerçek, "etik"e dönüşebilecek kadar özümsenmiş midir ki, herhangi bir olay karşısında, davranmamız gerektiği gibi davranabilelim?
Yunanlılar bu alıştırmaların iki kutbunu "melete" ve "gymnasia" olarak tanımladılar. "Melete", Latince çevirisi olan "meditatio"ya uygun olarak, "meditasyon" anlamına gelir. "Epimelesthai"yle aynı kökten gelir. Oldukça muğlak, retorikten alınma teknik bir terimdir.

"Melete", yararlı terimler ve tartışmalar üzerine düşünerek bir söyleve ya da doğaçlamaya hazırlanan kişinin yaptığı iştir. Durumu, içinizden diyalog yoluyla değerlendirmeniz gerekir.
Felsefi meditasyon, bu çeşit bir meditasyondur: Yanıtları bellemekten ve kişinin kendisini, nasıl tepki gösterebileceğini tasavvur ettiği bir duruma yerleştirmek yoluyla, bu' anıları yeniden harekete geçirmekten oluşur.

Nasıl tepki göstereceğinizi sınamak için muhtemel olayların hayali ifadesi: Meditasyon budur işte.


Bir eylem ya da olayı sınamak üzere hayali bir alıştırmada ("diyelim ki ... ") kullanması gereken muhakemeyi yargılar (söz gelimi, "nasıl davranırdım?"). Nasıl tepki göstereceğinizi sınamak için muhtemel olayların hayali ifadesi: Meditasyon budur işte.

En ünlü meditasyon alıştırması, Stoacıların yaptığı gibi "premeditatio mallorum"dur. Etik, imgelemsel bir deneyimdir bu. Görünüşte, oldukça karanlık ve karamsar bir gelecek vizyonudur. Bunu, Husserl'in öze yönelik indirgemeye* (Eideik reduction: nesnelerin özünü kavrayabilmek için, bütün rastlantılaoyla birlikte gerçek dünyayı, uzay ve zamanla ilgili belirlenimler bakımından nesnede bulunan her şeyi, özellikle bireysel varoluşu, gelip geçici edirnleriyle "yaratıcı bennin kendisini bile ayraç içine almak; einklammerung - ç. n.) ilişkin düşünceleriyle mukayese edebilirsiniz.

Stoacılar, gelecek felaketlerin öze yönelik üç indirgemesini geliştirdiler. tık olarak bu, geleceği, gerçekleşmesi bekleneceği şekliyle tahayyül etme sorunu değil, bu şekilde gerçekleşmesi çok küçük bir ihtimal olsa bile, olabilecek en kötü şeyi tasavvur etmektir olasılığın hesaplanması değil, olabilecek olanın gerçekmiş gibi kabul edilmesi.

ikinci olarak, kişinin uzak gelecekte gerçekleşmesi mümkün olan şeyleri değil, mevcut olan ve gerçekleşme sürecinde bulunan şeyleri zihninde canlandırması gerekir. Söz gelimi, kişinin sürgün edilebileceğini değil, hali hazırda sürgün edilmiş, işkenceye maruz kalmış ve ölüyor olduğunu tahayyül etmesi.
Üçüncüsü,kişi bunu ne idüğü belirsiz acıları yaşamak için değil, bunların gerçek uğursuzluklar olmadığına kendini ikna etmek için yapar. Tüm bunları, bütün talihsizliklerin olabileceğini düşünmek, bunları kötü bir şeyolmaktan çıkarır, kabul edebileceğimiz bir şeye dönüştürür. Bu, gelecekteki ve bugünkü olayı aynı anda kabul etmektir. Epikurosçular, yararsız olduğunu düşündükleri için, buna karşıydılar. Onlar, bugünkü olaylardan zevk alabilmek için geçmişteki zevkleri hatırlamanın ve bellemenin daha iyi olduğunu düşünüyorlardı.

"Meditatia", düşünceyi eğiten imgelemsel bir deneyimken, "gymnasia", gerçek durum içinde bir eğitimdir.


Karşıt kutupta, "gymnasia" ("kendini eğitmek") bulunur. "Meditatio", düşünceyi eğiten imgelemsel bir deneyimken, "gymnasia", yapay biçimde yapılsa bile, gerçek durum içinde bir eğitimdir. Bunun gerisinde uzun bir gelenek yer alır: Cinsel perhiz, fıziksel yoksunluk ve diğer arınma ritüelleri.

Bu perhiz uygulamalarının, Pythagoras ya da Sokrates'te olduğu üzere, arınma ya da şeytani iktidara tanık olmaktan farklı anlamları vardır. Stoacı kültürdeki işlevi, bireyin dış dünya karşısındaki bağımsızlığını oluşturmak ve sınamaktır. Örneğin, Plutarkh'ın "De Genio Socratis"inde, kişi kendisini çok ağır spor etkinliklerine verir. Ya da kişi birçok iştah uyandırıcı yemeğin karşısına geçip oturur, ama bu leziz yemeklere elini sürmez. Kölelerini çağırıp bu yemekleri onlara verir, kendisi de köleler için hazırlanmış yemeği alır. Bir başka örnek, Seneca'nın Lucilius'a 18 mektubudur. Seneca, yoksulluğun bir kötülük olmadığına ve buna katlanabileceğine kendisini ikna etmek için bedensel isteklerini bastırına edirnleriyle büyük bir şölen gününe hazırlanır.

Melete ve gymnasia, yani düşüncede eğitim ile fiili eğitimden oluşan bu iki kutup arasında, bir dizi ara imkanlar yer alır. Epiktetus, bu iki kutup arasındaki orta yolun en iyi örneğini sunar. Aralıksız bir biçimde tasarımlan gözler, ki bu Freud'da doruğuna ulaşan bir tekniktir.

Epiktetus'ta iki alıştırma vardır: Sofistik ve etik. llki, soru,yanıt oyunlarıdır. Bu, etik bir oyun olmak zorundadır; yani, ahlaki bir ders vermelidir.ikincisi, yürüyüş alıştırmalarıdır.

Epiktetus'a göre, iki önemli metafor vardır: Kim olduğunu kanıtlayamayan kişileri kente kabul etmeyen gece bekçisi (düşünce akışının "bekçisi" olmalıyız) ile tedavüldeki paranın otantikliğini doğrulayan, ona bakan, onu tartan ve teyit eden sarraf. Tıpkı bir sarraf gibi, düşüncelerimizin tasarlamanın metalini, ağırlığını, modelini uyanık bir biçimde sınamamız, kanıtlamamız gerekir.

Sarraf benzetmesi hem Stoacılarda hem de erken Hıristiyan literatüründe bulunur; ne var ki, anlamlan farklıdır. Epiktetus, bir sarraf olmanız gerektiğini söylerken, bir düşünce aklınıza gelir gelmez, onu değerlendirmek için uygulamanız gereken kuralları düşünmeniz gerektiğini kasteder.

John Cassian'a göre, bir sarraf olmanın ve düşüncelerinize bakmanın anlamı çok farklıdır: Zihinsel tasarımları ortaya çıkaran hareketin kökeninde şehvet ya da arzu var mı, yok mu -masum düşünceniz kötülük kökenine sahip mi, düşüncenizin altında büyük bir ayartıcı, belki gizli başka bir şey var mı- diye düşüncelerinizi deşifre etmeye çalışmanız anlamına gelir.

Epiktetus'ta iki alıştırma vardır: Sofistik ve etik.İlki, okuldan ödünç alınan alıştırmalardır: Soru-yanıt oyunlan. Bu, etik bir oyun olmak zorundadır; yani, ahlaki bir ders vermelidir. .

İkincisi, yürüyüş alıştırmalarıdır. Sabahlan bir yürüyüşe çıkar ve bu yürüyüşe karşı tepkilerinizi sınarsınız.
Filozoflar, düşlerin yorumu konusunda çelişkili bir tutuma sahipti. Stoacılann çoğu, bu tür yorumlara karşı eleştirel ve kuşkucuydu. Ne var ki, düş yorumu gene de popüler ve yaygındı.

Her iki alıştırmanın da amacı, gerçeğin deşifre edilmesi değil, tasarımlarınızın (reprezantasyonlarınızın) denetimidir. Bunlar talihsizlik karşısında kurallara uymaya ilişkin hatırlatıcılardır.

Epiktetus ve Cassian'ın sınamalarında, kelimesi kelimesine bir Freud-öncesi sansür mekanizması tasvir edilir. Epiktetus'a göre, tasarımların (reprezantasyonların) denetimi, eylem ve dolayısıyla görüş ilkelerinin benlik incelemesi yoluyla yaşamınıza hükmedip hükmetmediğinin deşifre edilmesi değil, hatırlanmasıdır. Bu, bir tür daimi iç incelemedir. Kendi kendinizin sansürcüsü olmanız gerekir. Ölüm üzerine meditasyon, tüm bu alıştırınaların doruğunu oluşturur.

Mektuplar, inceleme ve "askesis"e ek olarak, benliğin incelemesinde dördüncü bir teknik olarak düşlerin yorumuna da değinmemiz gerekiyor. Bu teknik, 19. yüzyılda önemli bir yere gelecekti, ama antik dünyada görece marjinal bir yer işgal ediyordu. Filozoflar, düşlerin yorumu konusunda çelişkili bir tutuma sahipti. Stoacıların çoğu, bu tür yorumlara karşı eleştirel ve kuşkucuydu. Ne var ki, düş yorumu gene de popüler ve yaygındı. Pythagoras ve bazı Stoacıların da aralarında bulunduğu, rüya tabirleri ile insanlara düşlerini yorumlamayı öğreten kitaplar yazan bazı bilirkişiler vardı. Düşlerin nasıl yorumlanması gerektiği üzerine geniş bir literatür vardı, ama bugüne ulaşabilen tek düş kılavuzu, Artemidorus'un "Düşlerin Yorumu" adlı kitabıdır (M.S. 2. yüzyıl). Antik çağda düşler gelecekteki bir olayın duyurusu anlamına geldiği için, düş yorumu önemliydi.

Kişinin öz yorumcu olması gerekiyordu. Bu yüzden, kişinin her gün gerek günlük yaşamda, gerek gece, uykudaki yaşamda olan biteni kaydetmesi gerekiyordu.

Düş yorumunun gündelik yaşamdaki önemini ele alan iki belgeden daha söz etmem gerekiyor. llki, M.S. 4. yüzyılda yaşamış olan Cyreneli Synesius'a aittir. Synesius ünlü ve iyi eğitimli biriydi. Hıristiyan olmamasına karşın, piskopos olması istenmişti. Düşler üzerine sözleri ilginçtir, çünkü imparatoru kötü haberlerden sakınmak için kehanetlerin kamuoyuna duyurulması yasaklanmıştı. Bu nedenle, herkesin kendi düşünü kendi başına yorumlaması şarttı; kişinin öz-yorumcu olması gerekiyordu. Bunu yapmak için, kişi yalnız düşlerini değil, ondan önceki ve sonraki olayları da anımsamak zorundaydı. Bu yüzden, kişinin her gün gerek günlük yaşamda, gerek gece, uykudaki yaşamda olan biteni kaydetmesi gerekiyordu.

Auelius Aristides, ikinci yüzyılda yazdığı "Kutsal Söylevler" adlı kitabında, düşlerini kaydeder ve bunları nasıl yorumlamak gerektiğini açıklar. Düşlerin yorumunda, tanrılardan hastalığın çaresine ilişkin öğütler aldığımıza inanıyordu. Bu eserle, iki tür söylemin kavşak noktasına geliyoruz. "Kutsal Söylevler"in matrisi, kişinin günlük etkinliklerinin yazılması değil, kişiye şifa veren tanrılara edilen şükran duasıdır.

__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
benin, felsefi, incelenmesifoucault, makale, meditasyon, ve


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Foucault Sarkacı - Leon Foucault’un Deneyi Afrodit Tarih 0 18 Ocak 2013 12:05
Benin ve Benin Coğrafyası Ezgi Genel Coğrafya 0 27 Haziran 2012 21:07
mirc 6.17 yeniliklerinin incelenmesi Alience mIRC Scripting Hazır Kodlar 4 28 Şubat 2006 11:25