IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 05 Şubat 2016, 09:51   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Marcus Tullius Cicero ve Ebû Bekr er-Râzî: Felsefî Tutumlarında Kimi Ortaklıklar





Öncelikle iki düşünürün felsefî yaklaşımlarındaki genel ortaklıkları ele
alıp, oradan ölüm korkusuna yaklaşımlarındaki ortaklığa uzanmak daha doğru
gözükmektedir, zira bu türden bir yaklaşım, bize hem konuya geniş bir perspektiften
bakma hem de düşünsel ortaklığı temellendirmede belli bir avantaj
sağlayabilir. Bu bağlamda gerek Cicero gerekse Ebû Bekr er-Râzî’nin, felsefeyi
bir yaşam biçimi olarak görme ve onu insanlığa sunulmuş tanrısal bir armağan
olarak nitelemedeki ortaklıklarının altını çizmek gerekir. Kuşkusuz bu ortaklaşan
söylem, Sokrates-Platon kaynaklıdır. Nitekim Cicero, ‘Platon’a göre felsefe
tanrıların armağanından başka bir şey değildir; bana kalırsa tanrıların bir
tür keşfidir’ demekte, Ebû Bekr er-Râzî ise, aynı anlayışı sürdürerek felsefeyi,
Kindî’nin eskilere mal ettiği bir tanımlamayla18 ‘insanın gücü yettiği ölçüde
Tanrı’ya benzemeye çalışması’19 olarak nitelemektedir. Bu yönüyle her iki dü-
şünüre göre felsefe, bilgeliğe götüren bir araçtır; o, sadece teorik bilgelik değil,
aynı zamanda nasıl yaşanması gerektiğini de gösteren pratik bir bilgeliktir. Bu
yüzden Cicero ve Ebû Bekr er-Râzî için felsefe, gerek teorik gerekse pratik içerikli
her türden sorunda kendisine başvuracağımız en temel ussal etkinliktir.
Yine her iki düşünür de, epistemolojik olarak kuşkucu bir bakış açısına sahiptir.
Cicero’nun kuşkuculuğu, sokratik-platonik temele dayalı Akademia kuşkuculuğunun önemli bir halkasını oluşturan Karneadesci anlayışa, yani mutlak hakikatin
bilinemeyeceği, sadece olgular üzerinde olasılıklı bir akıl yürütmede bulunabileceğimiz
esasına dayalı iken Ebû Bekr er-Râzî’nin kuşkuculuğu daha çok
mutlak hakikat iddiasında olan kurulu dinlere ve peygamberlik kurumuna yönelir.
Her iki düşünürün de, Sokrates-Platon’a bağlılığıyla ön plana çıktıkları görülmektedir. Cicero, bu bağlılığı, ‘Sokrates ve Platon’la yanlış yolda yürünmeyi
onun gibi düşünmeyenlerle doğru yolda yürümeye yeğ tutacağını’ iddia ederek
kuşkucu yaklaşımını örseleyecek denli ileri bir aşamaya götürür ve yapıtlarında
sokratik diyalektik yöntemi kullanır.Ebû Bekr er-Râzî, İslam dünyasında,
Aristotelesçi/Meşşaî gelenekten ayrıldığı için eleştirilmiş bir düşünürdür ve esSîretü’l-Felsefiyye
adlı risalesinde, öncü filozof olarak Sokrates’e bağlılığını
açıkça ortaya koyar. Ancak onun bağlılığını ilan ettiği Sokrates, kendi çözümlemesiyle,
İslam dünyasında sanıldığının aksine dünyaya boş vermiş münzevî
bir kişilik değil, aksine yaşama bağlı bir kişiliktir. Bu genel ortaklıklar, onların
düşüncelerinin ortak kaynağı konusuna da ışık tutmaktadır. Özel olarak her
iki düşünürün ölüm kaygısı ve ölüm korkusu konusunda felsefî teselliye baş
vurdukları ve bunu temellendirirken ortak kaynakları olan Platon’un Sokrates’i
konuşturduğu Pheidon ve Timaios gibi diyaloglarına dayandıkları anlaşılmaktadır.
Cicero, açıkça bu yapıtlardan aktarmalar yaparak, yer yer Platon’la ortaklaştığını
söyleyerek bu etkiyi ortaya koyar. Ebû Bekr er-Râzî’ye gelindiğinde,
o da Platon’dan aktarmalar yapsa da, hangi yapıtlarına dayandığını söylemez.
Ayrıca onun Platon’un diyaloglarını doğrudan okuduğuna ilişkin bir bilginin
bulunmadığını da kaydetmek gerekir. Zira Platon’un görüşlerinin İslam dünyasına
Galen aracılığıyla girdiği, Galen’in, Platon’un diyaloglarına ilişkin yazmış olduğu özetlerin Arapça’ya tercüme edildiği bilinmektedir. Bu açıdan Ebû Bekr er-Râzî’nin Platon’dan etkilenmesi daha çok Galen’in Platon’un eserlerine yazmış olduğu özetler ve yorumlar yoluyla olmuştur.28 Bunlar içerisinde
Pheidon ve Timaios diyaloguna ilişkin özetlerin onu büyük ölçüde etkilediğini
söylemek olasıdır. Ayrıca iki düşünür de, Sokrates-Platon’un üç tabakalı ruh
anlayışını benimseyip ruhun ölümsüzlüğüne inanmalarına rağmen ölüm korkusu
sorununu ele alırken, ruhun bedenden sonra yok olduğu inancına sahip
olanların da ölümden korkmamaları gerektiğini göstermeye çalışmaları açısından
ilginç bir benzerlik göstermektedirler. Ebû Bekr er-Râzî’nin Cicero’yu
okuduğuna ilişkin bir veriye sahip olmadığımıza göre, benzerliğin nedenini, iki
düşünürün yöntembilimsel ortaklığı ile düşünsel açıdan benzer kaynaklardan
beslenmelerine bağlayabiliriz. Ölüm korkusunu yenmede felsefeye yükledikleri
işlevleri ve bu bağlamda savundukları argümanlardaki benzerlikleri yakından
görmek için her iki düşünürün sorunu ele alış tarzlarını karşılaştırmalı bir bağ-
lamda çözümlemek aydınlatıcı olacaktır.

__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
cicero, ebu bekr er razi, felsefi, tutumlar


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Marcus Tullius Cicero * Kanunların Doğası Mara Felsefe 0 20 Ocak 2016 08:59
Marcus Tullius Cicero Biyografisi,Marcus Tullius Cicero Hayatı AftieL Bilim Adamları 0 18 Mayıs 2014 22:18
El Razi (Ebu Bekir Razi) Elysian Felsefe 0 13 Mayıs 2014 05:20
Marcus Tullius Cicero Nava Felsefe 0 02 Şubat 2011 23:04