IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 10 Şubat 2018, 11:28   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Alçakgönüllülük faziletlerin temelidir




Bütün canlıların ve insanoğlunun ortak ve tek amacı, yaşamak, yaşamını sürdürebilmek olup bu amacı gerçekleştirmek için dünyaya gelirken varolan içgüdüleri ile savaş verirler. Bu savaşa anlam katan ise insan onuruna yakışan biçimde yaşamak; her canlı türüne yaşam hakkı tanımak ve böylesi düşüncelere saygı göstermekten geçmektedir.

İnsanoğlu fiziki yapı olarak, doğa karşısında bazı canlı türlerine oranla dünyaya daha zayıf ve güçsüz olarak gelir. Bu yetersizlikten kaynaklandığı için her insanın varoluşunda bir eksiklik duygusu mevcuttur. İnsanoğlu çocukken güçlü insanlar arasında yaşayan güçsüz bir varlıktır. Sonraki yaşamı boyunca ise, daha önce kendisine egemen olan insanlar ve doğal güçler önünde, üstünlük kurmak ve gücünü kanıtlamak isteğinden doğan bu evrensel ve şaşmaz insan özelliği, tutarlı ve gelişmiş bir kişilikle olumlu yönde değiştirilebilir ve düzenlenebilir.

Bu yönüyle konuya yaklaştığımızda, kişilik, bireye özgü bir yapıdır. Olgun yaşa ulaşmış bir kimsenin bir başka kimseye benzemesi, onun ile aynı olması için uğraşıp didinmesi, kendi kişiliğini özünden tümüyle değiştirmesi yönünde çaba sarf etmesi boşunadır. Çünkü hiç kimse bir başkası olamaz. Taklitçi bir kişi, olsa olsa bir başkasının kötü bir kopyası olabilir. Örneğin; taklit, maymunlar için fazilet kabul edilirken, insanlar için olumsuz ve arzu edilmeyen bir davranıştır. (Ama gününüzde çoğumuz bu arayış içinde değil miyiz?)

Montaigne, insanın, insanlığın ahlâkî değerlerini araç değil, amaç sayan öğretinin kurucularındandır. Denemelerinde kendini inceleyerek algılamaya, anlamaya ve anlatmaya çalışmış, insanın ve insanlığın değerlerine ulaşma çabasını yansıtmıştır:[1]

“Kimi insan ile kimi insan arasındaki uzaklık, kimi insan ile kimi hayvan arasındaki uzaklıktan daha büyüktür. Üstelik kafa dereceleri buradan göklere çıkacak bir merdiven basamakları kadar sayısızdır. Ama insanları değerlendirmeye gelince, ne tuhaftır ki varlıklar içinde kendi değerleriyle ölçülmeyen bizleriz. Bir atı güçlü ve çevik olduğu için överiz, kuşamıyla değil. Bir tazı koşmasıyla övülür, tasmasıyla değil. Bir kuş kanadıyla övülür, püskülleri ve çıngıraklarıyla değil. Niçin insanı da kendinin olanla değerlendirmiyoruz? Aradığınız kılıcın değeridir, kının değil. Kınından çıkınca belki de beş para vermezsiniz kılıca. İnsanı kendi değeriyle ölçmeli, süsü püsüyle değil.”

İnsanı değerli kılan içinde taşıdığı değerlerdir. İnsanı geliştiren, yetiştiren, yükseltip yücelten öz budur. Her insanın özünde bu gizil gücün bulunmasına karşın, bazıları bunun bilincinde olmadıklarından gelişmemişlerdir.

Toplumların büyük bir bölümünce kabul görmüş bazı ahlâkî kurallar, insanlık tarihi kadar eski ve köklüdür. İnsan ve toplumun var olduğu günden beri, yazılı olmasa bile sözlü ve uygulamalı olarak kendisinden söz edilen ahlâk prensipleri ve kuralları vardır. Aslında bunların kâğıt üzerinde nazarî olarak bildirilmesi veya anlatılması pek o kadar da önemli değildir. Esas önemli olan, bu kuralların toplum hayatında uygulanma olanağına kavuşmasıdır. Kuru kuruya ezberletilmiş ve dikte ettirilmiş nezaket kural ve yaptırımlarının insanları erdemli davranışlara yönlendirme konusunda pek de fazla etkili olmadığı bilinen ve yaşanan bir toplum gerçeğidir. Bu bağlamda, ahlâk kuralları ve iyi insan olma yolunda temel girdilerden biri olan alçakgönüllülük ve tevazu, bütün dinlerin ve ahlâkî sistemlerin ödüllendirdiği erdemli davranışların temelini oluşturur.

“En yüksek dağın bile ayağının ovada olduğu”nu vurgulayan özdeyişin de çağrıştırdığı gibi, gururu ve kibiri olan bir insan, bir dağın tepesinde oturan ve her şeye yüksekten bakan bir kimseye benzer. Bu birey de kendi bulunduğu konumdan bir başka söylem ile yukarıdan aşağıya doğru baktığında, aşağıda bulunanları fiziksel olarak çok küçük görebilecektir. Ne var ki, aşağıda bulunanlar da başlarını kaldırıp göreceli olarak yüksekte tepedeki bu mağrur görünümlü kişiye baktıklarında, onu hiç şüphesiz küçük göreceklerdir. Bu analojideki (benzetimdeki) iki temel göstergenin eşiklerinden birinin alçakgönüllülük-tevazu sahibi olmak, diğerinin ise gurur-kibir yüklü olmak olduğu değerlendirilebilir..

__________________
Eğer "dokuz" CanLı oLsaydın biLe En fazLa "sekiz" kez kaçabiLirdin öLümden..
BiLki "
yedi" düveLe suLtan oLsan dahi Yerin "aLtı" mekan oLacak sana
En fazLa "beş" metre kumaş götürebileceksin Kapatacaksın "dört" açsanda gözünü..
Bu dünya "
üç" günLük dünya , AzraiLin yanında "iki" kat oLup yaLvarsanda nafiLe
ELbet "
bir" gün öLeceksin İşte o gün herşey "sıfır"dan başLayacak..!
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 10 Şubat 2018, 12:10   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Alçakgönüllülük faziletlerin temelidir




Alçakgönüllülük fantazilerin temelidir, diye okudum ya.. Benim ya gözler bozuk ya da beyin bozuldu

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 10 Şubat 2018, 12:18   #3
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Alçakgönüllülük faziletlerin temelidir




Şımarıklık bela ve musibet ile tedavi edilen bir hastalıktır. Mütevazi olmakta fayda var.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
felsefe


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Özgüven ve alçakgönüllülük Amelia Kişisel Gelişim 0 23 Mart 2014 21:48
Adalet Mülkün Temelidir Kalemzede İslamiyet 0 25 Temmuz 2011 12:17