IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 13 Eylül 2021, 21:23   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Platon'un Felsefe Okulu Academia'nın İlk Dönemleri Nedir? Ne Değildir?





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Platon'un Felsefe Okulu Academia'nın İlk Dönemleri Nedir? Ne Değildir?

Akademi'nin başına Platon'un kendisini yerleştirdiğimizde, onun ölümünden sonra kurumun başına kızkardeşinin oğlu Speusipos'un geçtiğini söylemek doğru olur. Platon'un ruhun ölümsüzlüğü dahil bütün görüşlerini benimseyen, fakat sadece, gözlemlerin bilimsel bir tarzda yapılması koşuluyla, duyu algısına ondan daha fazla değer veren Speusippos'un on bir yıl süren (M. Ö. 347-336) başkanlık döneminde Platonik metafiziğin Pythagorasçılıkla birleşmesi süreci nihayete erer. Gerçekten de, Speusippos Platon'un İdealarını duyusal şeylerden ayrı ve müstakil varlıklar olarak telakki ettiği matematiksel sayılarla özdeşleştirmiş, ve Pythagorasçıların 10 sayısını kutsal bilmelerine adeta nazire yaparcasına, varlığın on ayrı düzeyini temsil eden on ayrı tözü birbirinden ayırmıştı: 1-) Mutlak bir olan, 2-) Mutlak çok. Varlığın bu ilk iki düzeyi, Pythagorasçıların form ve madde, sınır ve sınırsız karşıtlığına tekabül etmektedir. 3-) Sayı, 4-) Nokta, Doğru, Düzlem ve Cisim benzeri Geometrik Boyutlar, 5-) Duyu yoluyla algılanan kozmik cisimler, 6-) Bitkiler, Hayvanlar, İnsanlar olmak üzere Canlı Varlıklar, 7-) Düşünce, 8-) Arzu, 9-) Hareket, 10-) İyi ya da mutlak bir sükünet haliyle belirlenen yetkinlik olarak kabul edilir. Sayıları bu şekilde varlığın ezeli-ebedi ilkeleri ve onların gelişme aşamaları haline getiren Speusippos, yine en yüksek iyinin başlangıçta veya ilk ve soyut olanda değil, fakat bu başlangıçtan açığa çıkanda olduğunu söylemek bakımından ayrılıyordu. Dünyanın zaman içinde bir başlangıcı ve sonu olmadığını söylüyordu, Timaeos'ta yer alan yaratma öyküsünün sadece didaktik amaçlara hizmet eden bir efsane olduğu düşüncesindeydi. Entelektüalist etik anlayışına, erdemlerin varlığıyla belirlenen bir yaşayış idealine hep bağlı kalmıştır.

Eski Akademi'nin ondan sonra başına bir çeyrek yüzyıl süreyle Khalkedonlu Kseenokrates geçmiştir. Hayli üretken bir yazar olan Ksenokrates döneminde (339-314), Akademi'de gerçekleşen en önemli yenilik ise Pythagorasçı düşüncelerle birleşen ana Platonik metafiziğe yavaş yavaş birtakım Aristotelesçi veya Peripatetik öğretilerin dahil olmaya başlamasıdır. Gerçekten de felsefeyi ilk kez ve çok belirgin olarak diyalektik, fizik ve etik diye üç ana dala ayıran Ksenokrates, var olan herşeyin temel öğeleri veya asli unsurlarıyla ilgili teoriyi Pythagorasçılardan almıştır. Bu öğelerin ilki, Monad, diğeri ise belirsiz olup, Ksenokrates, bir olanı ile özdeşleştirmişti. Söz konusu iki ilkeden ilk hasıl olanlar, ona göre aynı zamanda matematiksel sayılar olan idealardı. Sayılardan boyutları çıkarmak için bölünmez doğrular hipotezini kullanan, evren ruhunun sayıya ben ve ötekinin eklenmesi suretiyle eydana geldiğini söyleyen Ksenokrates, evreni tıpkı Aristoteles gibi, ayaltı dünyaya, göklere ve göklerin üstündeki dünyaya bölmüştür. O pratik ve teorik bilgelik arasında bir ayırım yapmış olmakla birl ikte, sadece ikincisinin gerçek bilgeliği oluşturduğunu söylemiş, pratik bilgelik söz konusu olduğunda Platon'un öğretilerinin ruhuna sadık kalmıştır.

Ondan sonra Akademi'nin bir gerileme dönemine girdiği söylenir. Ksenokrates'in ardılı Atinalı Polemon'un uzun bir süre boyunca sürdürdüğü önderlik görevi boyunca (314- 269), okulda özgün denebilecek hemen hiçbir görüşe rastlanmaz. O da daha çok etiği öne çıkarmış ve en yüksek iyinin doğal bir yaşamn tarzıylcı özdeşleştirdiği ahlaklılık olduğunu söylemiştir. Aynı durumun Akademi'nin başkanlığını bir yıl süreyle devralan Krates döneminde de devam ettiği söylenebilir. Bununla birlikte, Akademide Philippos döneminde, felsefede olmasa bile, matematik ve astronomi alanında önemli çalışmalar yapılmıştır. Bu sadece onun döneminde değil, Knidoslu meşhur Eudoxos'un Akademiye katıldığı sıralarda ve Pontuslu Heraklides döneminde de sürmüştür. Eski Akademi'nin son önderi Ksenokrates'in öğrencisi Krantor olmuştur. Platon'un Tiemaos'u üzerine yazılan ilk yorumun sahibi olan Krantor, esas Acı ve Keder Üzerine olan kitabıyla ün kazanmıştır. Boethius'a kadar devam edecek olan meşhur felsefe yoluyla teselli geleneğinin başlatıcısı olan bu Platoncu düşünür, eserinde bir yandan Stoalıların felsefi öğretisine saldırırken, bir yandan da hem fiziki ve hem de tinsel acının insan hayatının Tanrı tarafından düzenlenmiş vazgeçilmezleri olduğunu öne sürmüştür. O bütün bir Orpheusçu Pythagorasçı-Platoncu gelenek boyunca telaffuz edilen hayatın bir ceza olduğu görüşünü sıkça yinelerken, ölümün hayatın zahmet ve meşakketlerinden kurtardığı için iyi olduğunu, “En iyisinin hiç doğmamış olmak, ikinci iyininse olabildiğince çabuk ölmek olduğunu” söylemiştir.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

__________________

English Preparatory Department
School of Foreign Languages
Assistant English Teacher
Ankara Baskent University
2017-18

“Benim, senden öncem ve senden sonram yok, yalnızca sen varsın...”
C.A - 31.12.2010 - ∞

English Language and Literature
Faculty of Humanities and Letters
Ankara Bilkent University
2010-15
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
felsefe


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık