IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 27 Aralık 2015, 20:26   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Mısır Nasıl Bir Ülke ?




Mısır Nasıl Bir Ülke ?

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Günlük Yaşam
Aklımıza ilk; piramitleri, uçsuz bucaksız çölleri, güzeller güzeli Kleopatra’sı, Kızıldeniz ya da firavunları gelen; Mısır adı dünya literatüründe iki ana isimle anılmaktadır. Eski Mısır dilinde bu ülkenin adı olan Kemet’ten türeyen Kopt/ El-Kopt ile bu ülkeye İbranilerin verdiği Mizraim sözcüğünden türeyen Mısr’dır. Hitit kaynaklarında ise Miziri şeklinde geçmektedir. Avrupa dillerine ise El-Kopt türevinden geçmiştir. Mısır, kuzeyden Akdeniz, doğudan Kızıldeniz’le kuşatılmış ve Sina Yarımadası ile Asya kıtasına da taşmış bir Kuzeydoğu Afrika ülkesidir.
Mısır Arap Cumhuriyeti ya da yaygın adıyla sadece Mısır, halkının çoğunluğu Müslüman Araplardan oluşan, Kuzey Afrika’nın nüfusu en büyük olan ülkesidir. Nüfusun büyük bir bölümü Nil Nehri boyunca yerleşmiştir. Uygarlığın beşiği olan Ortadoğu’da bulunan Mısır, gizemli antik tarihiyle insanların büyük ilgisini çekmektedir. Büyük tarihçi Herodot’un söylediğini biraz geliştirebilirsek, Mısır için, “Mısır’a Tanrının en önemli bağışı Nil, Nil’in tarihe en önemli bağışı da Mısır’dır.” diyebiliriz. Nil, günümüze kadar gelen “gizemli” Mısır uygarlığının temelini oluşturmuştur.
Mısır’ın yaklaşık 7.000 yıllık oldukça ilgi çekici bir geçmişi vardır. İlk medeniyetten buyana birçok yönetim, ülke ve kavim gelmiş geçmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun bir vilayeti de olan ülke, 1922’de bağımsızlığını ve 1953’de cumhuriyet ilan edilmiştir.

Eğlence

Dışarıdan gelen ziyaretçiler, Mısır’da eğlence olanaklarını yetersiz bulmaktadırlar. Baharda ki Kahire Uluslararası Kitap Fuarı ve Kasım ile Aralık aylarında yapılan Kahire Film Festivali halk arasında büyük ilgi görür. Kurban ve Şeker bayramlarında ise meydanlara lunaparklar kurulur ve çok sayıda geleneksel müzik ve halk dansı gösterisi yapılır.
Mısır’da İslamiyet hâkim olsa da, otellerin dışında da pek çok bar vardır. Gerçek Akdeniz tavernaları hissini veren en iyi kafeteryalardan bazıları İskenderiye’dedir. Kahire’de gece hayatının merkezi, lüks semtler olan Zemalik ve Mühendisin’dir. Bu barlar, kentin yabancı nüfusunun yanı sıra genç ve varlıklı Mısırlılara da hitap eder. Mısır’ın Kızıldeniz kenarında ki ünlü tatil beldelerinde oldukça hızlı bir gece hayatı vardır.
Bizim kültürümüzde de var olan ve insanların dostlarıyla buluşup sohbet ettiği kahvehaneler (kahva) Mısır’lıların gündelik hayatında önemli bir yer tutmaktadır. Çoğunlukla erkeklerin gittikleri bu kahvehanelerde çay (çay), kahve (kahva), limonata (lemûn) ve sahleb (salep) sıcak içecekler ikram edilir. Mısır’da hemen yerde içilen nargile (şişa) eğlence hayatının ve kahvehanelerin olmazsa olmazıdır.
Mısır’ın Perşembe geceleri Müslümanların hafta sonu olması nedeniyle geleneksel düğün ve eğlence gecesidir. Ülkenin her yerinde davullar, araba kornaları ve kadınların zılgıtlarıyla kutlamalar yapılır. Yabancı misafirlerinde ilgisini çeken bu düğünler büyük toplumsal olaylardır.
Mısır’daki bütün sit alanlarının her birinde ses ve ışık gösterisi sunulma zorunluluğu vardır. Ülkenin, ünlü anıtlarını ay ışığı altında görmek için bu gösterilerin iyi bir fırsat olduğunu söyleyebiliriz.

İçki ve İçecekler

Mısır Müslüman bir ülke olduğu için alkollü içecekler dinen haram olmasına ve dindar Müslümanların içki içmemesine rağmen Ramazan ayı dışında alkollü içki satışı yasaldır. Büyük şehirlerde ve turizm bölgelerinde insanlar daha rahattır. Sarhoşluk insanlar tarafından pek iyi karşılanmaz ve dikkat edilmezse bir polis hücresinde son bulur. Ramazan ayında alkol kesinlikle yasaktır. O dönem ancak batı tarzı otel, restoran gibi yerlerde sadece yabancılara pasaport gösterilmesi şartıyla satış yapılır.
Mısır’a özgü anasonlu bir içki olan,Yunan uzosuna benzeyen “zibibi” yi ve brendiyi deneyebilirsiniz. Zehirlenmek istemiyorsanız kaçak olma olasılığı yüksek diğer yerli içkilerden uzak durmanızda yarar vardır. Ülkemiz de olduğu gibi yüksek oranlı özel bir vergiye tabi olan alkollü içecekler çok pahalıdır.
Mısır’da hemen yerde satılan çay, ince cam bardaklarda ve sütsüz verilir. Yanında, bazen taze nane yaprağı bulunur. Çoğu yerde, belma (çemenotu), yansun (anason), yemişli sahlab (ararot) gibi çeşitli, ot çayları sunulur.
Mısır’dan özellikle aşağıda yazılı olanları denemeden ayrılmamalısınız:
  • Kakuleli kahve içmeden (kahvehaneler de müşterilere farklı aromalarla tatlandırılan kahveler sunulur. Bunlardan en ünlüsü enfes tadı ve hoş kokusuyla kakuleli kahve.)
  • Ramazan sofrasına oturmadan (Ramazan ayında Kahire’ de iseniz, Ramazan ayı boyunca sokaklarda ki renkli iftar sofralarını kaçırmamalısınız)
  • Stella birası içmeden (Mısır’ın kendine özgü yerli birası sıcakta içinizi serinletecektir.)
  • Karkadenin keyfine varmadan (Gülhatmi bitkisinden yapılan tatlı ve soğuk içilen bir içecek)
  • İnsana doping etkisi yapan ve uyarıcı özelliği olan şekerkamışı suyu yorgun olduğunuz da size gerekli enerjiyi verecektir.
Spor
Mısır’da en popüler spor dalı futboldur. Ülkenin en ünlü iki futbol takımı Al-Ahly ve Zamalek yalnızca Mısır’ın değil Afrika ve Arap dünyasının önde gelen futbol kulüplerindendir. Mısır milli futbol takımı dünyanın en iyi takımları arasında yerini almıştır. Başka bir popüler spor dalı da Squash’dır. 1930’dan itibaren bu alanda uluslararası şampiyonalarda önemli oyunlara imza atmıştır. Ayrıca Mısır Hentbol takımı Afrika Uluslararası Hentbol Şampiyonasında defalarca 1.lik ve 2.lik almıştır. 1996 ve 2000 yıllarında Olimpiyatlar’da derecelere girmiştir. Sopa ile eskrim Mısır’ın tarihi boyunca izlenen spor dallarıdır. Mezarlarda bulunan resimlerin büyük bir kısmı güreşle ilgilidir.

Basın

Ortadoğu’nun en büyük yayın merkezi olarak kabul edilen başkent Kahire ile basın alanında önemli bir cazibe merkezi oluşturan Mısır, 1973 yılında basın alanındaki sansürün kaldırılmasının etkisiyle ülkenin siyasal ve ekonomik problemlerinin gündeme getirilmesinde daha avantajlı bir durum elde etmiştir. Şu an itibariyle Ülkedeki yazılı basının büyük kısmı, radyo ve televizyon yayınları devlet tarafından yürütülmektedir.

Ekonomi

Mısır, kişi başına milli gelir bakımından Afrika’nın en zengin ülkesidir. Mısır’ın başlıca ekonomik kaynakları petrol ve doğal gaz, turizm, tekstil, tarım, tarıma dayalı sanayi ve Süveyş Kanalı gelirleri olarak ön plana çıkmaktadır. Tarım daha çok Nil vadisinde yapılmaktadır. Üretilen tarım ürünlerinin başında pamuk gelir. Bunun yanı sıra fasulye, mısır, buğday, şekerkamışı, akdarı, pirinç, soğan, patates, sebze ve meyve de üretilmektedir. Balıkçılık da yaygındır. Mısır’da aktif nüfusun üçte birinin istihdam edildiği tarım sektörü varlığını Nil Nehri’ne borçludur. 169 milyar m3’lük su tutma kapasitesine sahip Asvan barajının 1970 yılında yapılmasıyla birlikte Nil suları kontrol altına alınarak sulamaya müsait tarım alanları genişletilmiştir.
Mısır’ın diğer önemli gelir kaynaklarından biri de Süveyş Kanalı ve Sina Yarımadasındaki mevcut petrol kuyularıdır. Kendisine yetecek kadar olan petrolünü halkına ucuz olarak sunar.
Mısır, maden bakımından da zengindir. Petrol, manganez, çinko, demir, kurşun, fosfat, krom, altın, amyant, kükürt, volfram ve titan en önemli madenleridir. Ayrıca, kireç taşı, tuz, bazalt ve pembe mermer oldukça bol çıkarılır. En önemli ihraç ürünleri; pamuk, pirinç, petrol, gaz, fosfat, tuz, demir, manganez, sigara, post ve deridir. Buna karşılık dışarıdan buğday, makine, teknik malzeme, savaş silahı, araç ve gereçleri satın alır.
Mısır ekonomisinde, endüstri ve turizm de önemli yer tutar. Tekstil, kimyevi ürünler, petro-kimya ve çimento başlıca endüstri dallarıdır. İnsanlarda merak uyandıran gizemli büyüleyici tarihi, her mevsim uygun iklimi ve kıyıları turistlerin ilgisini çekmektedir. Dünyanın yedi harikasından biri piramitler, sfenksler, kral mezarları ve İskenderiye feneri önemli turizm gelir kaynaklarıdır. Bütün bu tarihi zenginlikler Mısır’a çok sayıda turist çekmektedir. Dış ticaretindeki açığın bir kısmını turizm gelirleriyle kapatmaktadır.
Büyümekte olan diğer sektörlerde, bitkilerden ilaç üretimi, tıbbi cihazlar, eczacılık ürünleri, petrokimya, mobilya, oto yedek parçaları, inşaat malzemeleri, gübre ve fosfat, madencilik, deri ve yüksek teknoloji ürünleridir.
Mısır ekonomisi, 2010 yılında % 5.2 büyüyerek yaklaşık 220 milyar Dolarlık bir ekonomik büyüklüğe ulaşmıştır. Satın alma gücü paritesine göre Mısır ekonomisinin ekonomik büyüklüğü 2010 yılında 500 milyar Dolar olarak tahmin edilmektedir.
Müslümanlar için hafta tatili Cuma günü olup Hristiyan ve Yahudi Mısır vatandaşları Cumartesi ve Pazar günleri tatil yapmaktadırlar. Bankalar Cuma/Cumartesi kapalıdır.

Nüfus

Mısır, Nijerya’dan sonra Afrika’nın en kalabalık ülkesidir. Nil Vadisindeki nüfus yoğunluğu, Batı Avrupa ülkelerinin en yoğun nüfuslu olanlarının yaklaşık iki katıdır. Nüfusun büyük çoğunluğu, Hami soyundan olan beyaz Araplardan oluşmaktadır. İkinci önemli etnik grup Kıpti’lerdir. Arapça, halkın esas konuşma dilidir. Tamamı Hristiyan olan Kıptilerin kendilerine özel bir dilleri vardır. Ancak bugün artık Kıpti dilince konuşan kalmamış ve onlarda Arapça konuşmaya başlamışlardır. Kalan nüfusu Avrupalı Hristiyan etnik unsurlarla, Nubiyalı, Beja, Arnavut, Berberi gibi değişik kökenlerden gelen Müslüman etnik unsurlar oluşturmaktadır. Ülkede okur yazar oranı % 50’dir.

TARİH


Eski Krallık (MÖ 2900-2270)
Tüm dünyada tarih başlangıcı yazının bulunmasıyla başlar. Mısır’da tarih devirlerinin başlangıcı 3100 yıllarında Sümerlerden aldıkları yazıyı kendi yaşamlarına uygulamalarıyla başlar. Eski Mısır kaynakları ülkeyi birleştiren ilk kral olarak Menes’i kabul eder. Bu Kral’la birlikte, Mısır tarihi ve Hanedanlar döneminin başladığı kabul edilir. 3000 yıl gibi çok uzun olan bu sürenin ve ardı ardına gelen yaklaşık Palermo taşı, hanedanlar öncesi dönemde 120 kadar kral ismi verir. Günümüzde hanedanlar dönemi hakkındaki bilgilerin en önemli kaynağı Manethon isimli bir tarihçidir. Ptolemaik devirde yaşamış olan rahip Manethon eski Mısır dilini bilmekteydi ve Yunanlı bir hükümdarın isteği üzerine Mısır tarihini yazmıştır. Ne yazık ki eseri İskenderiye Kütüphanesi ile birlikte yanmıştır. Günümüzde eserin i kinci kopyasından kalan yetersiz bir kısım parçalar ile sülaleler hakkında bilgi edinilmeye çalışılmaktadır. Manethon otuz adet hanedandan bahseder ancak bu hanedanların bir kısmı sadece ismen vardır ve haklarında hiçbir bilgiye ulaşılamamıştır. Eski Mısır tarihi genel olarak üç dönemde incelenir: Eski Krallık, Orta Krallık, Yeni Krallık. Krallıkların arasında iki ayrı ara dönem bulunur. Bu dönemler Mısır’ın işgal altında bulunduğu dönemlerdir. Mısır birliğinin sağlandığı ve 5 hanedanın hüküm sürdüğü erken döneme ait siyasi belgeler yeterli olmadığı için çok büyük belirsizlik vardı. Bu dönem bazı hanedan çekişmelerine rağmen kuzey ve güneyin birleştirilmesi; firavun denen hükümdarların, monarşik yönetimlerin başlaması; ilk yasaların, yazının, takvimin, din, kültür, sanat biçimlerinin temelini oluşturan yüksek düzeydeki Mısır uygarlığın doğuşudur. Mısır tarihi uygarlığı ortadan kalktıktan sonra bile dünyanın ilgisini çekmeye devam etmektedir.
Tarih boyunca birçok medeniyete sahip olmuş Mısır’ın karmaşık tarihi aşağıda dönemler halinde gösterilmiştir.
  • Firavunlar dönemi
  • Erken hanedanlar dönemi M.Ö.3032 – M.Ö. 2707
  • Eski Krallık M.Ö.2707 – M.Ö.2216
  • Birinci ara dönem M.Ö.2216 – M.Ö.2025
  • Orta Krallık M.Ö.2010 – M.Ö.1793
  • İkinci ara dönem M.Ö.1648 – M.Ö.1550
  • Yeni Krallık M.Ö.1531 – M.Ö.1075
  • Üçüncü ara dönem M.Ö.1075 – M.Ö.652
  • Geç dönem M.Ö.652 – M.Ö.332
  • Yunan Roma Dönemi M.Ö.332 – M.S 395
  • Bizans dönemi 395 – 638
  • İlk İslam zamanı 640 – 868
  • Tolunoğulları 868 – 905
  • Abbasiler 905 – 935
  • Akşitler 935 – 969
  • Fatımiler Devleti 969 – 1171
  • Eyyübiler Devleti 1171 – 1250′
  • Memlûk Devleti 1250 – 1517
  • Osmanlı Devleti 1517 – 1805
  • Mısır Napolyon çıkarması 1798 – 1802
  • Mehmet Ali Paşa Hanedanı 1805 – 1882
  • İngiliz egemenliği 1882 – 15 Mart 1922
  • Mısır Krallığı 19 Nisan 1922 – Temmuz 1952
  • Mısır Cumhuriyeti 18 Haziran 1953 – 1 Şubat 1958
  • Birleşik Arap Cumhuriyeti 1 Şubat 1958 – 2 Eylül 1971
KÜLTÜR ve SANAT

Resim
Mısır sanatı dini inancın etkisinde gelişmiştir. Mısırlılar duvar resimlerinde basit renkleri seçerler ve resim yaparken fırça kullanırlardı. Duvar resimlerinin en yaygın olduğu devre 12. ve 19. Sülâle zamanıdır. Firavunlar, savaşlardaki zaferlerini, kraliyet kararnamelerini ve dini sahneleri ölümsüzleştirmek için kabartmalar yaptırdılar.
Mısırlılar genelde sanatlarını, mezar, tapınak, tanrı ve firavunla alakalı süslemeler için icra ederlerdi. Duvar ve tavanlarını süslemek için taşların üzerine yazılan ve yapılan kabartmalar en çok yapılan sanatlardandı.
Mısır’daki genç kuşak sanatçılara örnek olarak binlerce yıllık kültürlerini eserlerine yansıtan Marzouk, El Naga ve El Sadek’i sayabiliriz.

Heykel

Adları bilinmeyen Mısır Uygarlığı’ndaki heykeltıraşların ve ressamların birçok eseri günümüze kadar ulaşmıştır. Bu eserler daha çok Orta ve Yeni Krallık Dönemi’nden kalmadır. Maden, taş, tahta, fildişi gibi malzemeleri kullanmışlardır. Heykeltıraşlık alanında oldukça iyi olan sanatçıların firavun büstleri özellikle ilgi çekicidir. Firavunlar dönemi Mısır’ı için bir heykel, hareketli bir varlık kadar canlıdır. Heykel, temsil ettiği kişinin canlı bir varlığıydı ve bu yüzden kimin heykeli olduğunu ve o kişinin özelliklerini heykel üzerine yazmak önemliydi. Çünkü, dünyadaki herhangi bir heykelde veya tapınakta bir kişinin ismi yazılı olursa, tanrıların o ismi görüp, ismin sahibini unutmayacağına inanılırdı. Heykeltıraşlar ve ressamlar o dönem devletin desteğini almışlardır.

Tiyatro

Kahire’deki sayısız yerel tiyatro, Mısır’da güçlü bir tiyatro geleneği olduğunu gösterir. Yapımlar Arapça olarak sahnelenir ve oryantal dans sahnesi de içeren, tipik komedilerdir.

Sinema

Mısır’da sinema geçtiğimiz yıllarda önemli bir ilerleme göstermiştir. Dünya Savaşı öncesine kadar uzanan köklü bir geleneğe sahip olan Mısır sineması, devletin yanı sıra çok sayıda özel şirketin de desteğiyle sektörde adını duyurmuştur. II. Dünya Savaşı sonrasında bazı ürünleriyle uluslararası başarılara imza atan Mısır sineması, bugün yalnızca Arap dünyasında değil, birçok Asya ve Afrika ülkesinde de büyük bir izleyici kitlesine sahiptir. Ortadoğu’nun Hollywood’u olarak adlandırılan Mısır, her yıl güzel sanatların sinema dalını görkemli bir festivalle kutluyor. İlki 16 Ağustos 1976’da düzenlenen Kahire Uluslararası Film Festivali, her yıl seyircisiyle buluşmakta ve birçok ülkeden filmlerin yarıştığı bu festival, ülkeyi ziyaret eden yabancılar için de bulunmaz bir fırsat sunmaktadır. Kahire Uluslararası Film Festivali’nde gösterilen filmler dışında, bütün filmler sansürden nasibini almaktadır.

Bilim

Mısır Uygarlığı’nın sahip olduğu pek çok güzellik bilimle şekillenmiştir. Gökyüzünü izlemişler ve böylece yön tayini, mevsim bilgileri, zaman geçişini hesaplama gibi konularda bilgi sahibi olmuşlardır. Bugün kullandığımız Güneş’e dayalı takvimi yapmışlar ve 365 günün 10 aya bölünmesiyle oluşan 5 günlük farkı da bayram günleri olarak kutlamışlardır.
Sel sularını kontrol etme ve sulama sistemleri oluşturarak matematik ve geometri bilgilerini ilerletmişler ve piramitlerin inşası neticesiyle ilk defa Pi Sayısı’nın tam değerini bilen bir formül bulmuşlardır.
Mumyalama tekniği sayesinde Mısır’lılarda tıp bilimi çok gelişmişti. Ayrıca piramitlerin inşası sırasında yaşanan kazalar da bu bilimin gelişimine katkı sağlamıştır.
Teknolojide, tıpta ve matematikte antik Mısır, üretkenlik ve çok yönlülük açısından görece yüksek bir standart sağlamıştı. Mısırlılar, kendi alfabelerini ve ondalık sistemlerini oluşturdular.

Edebiyat

Mezopotamya –özellikle Babil- edebiyatından sonra tarihin ikinci büyük edebiyatı Mısır’da doğup gelişmiştir. Mısır edebiyatının ilk örnekleri, din yazıtları, ilahiler, hükümdar övgüleri ve zafer kutlamalarıdır. Mısırlılar, yazı ve şiirlerini genellikle duvara kazırlar, papirüs üstüne ya da defterlere geçirirlerdi.
Dil ve güzel söz Mısırlılar için günlük hayatta ve dinde büyük önem taşırdı. Mısırlılar “Söz hünerlerin en zorudur.” kanısına varmışlardı.
Hiyeroglif resim yazısı da, Mısır kültürünün ilginç özelliklerinden biridir. Sağdan sola, soldan sağa, yukarıdan aşağı, aşağıdan yukarıya yazılabilen bu yazı büyük bir ihtimalle Mısırlıların kendi icadıdır. Yazıtlar en eski ve en ilginç dinsel edebiyat metinleridir. Bunlar arasında ilahiler, dualar, yakarılar, zafer övgüleri, efsaneler vardır. M. Ö. 2000 yıllarından bugüne kadar gelen kitaplıklar da vardır. Bunlar kavanozlar içinde saklanmış papirüs tomarlarıdır. Bu kavanozlar etiketlenerek raflara sıralanırdı. Eski Mısır edebiyatından bugüne kadar gelmiş kısa hikayeler de vardır. Hayaletler, mucizeler, aşk masalları, hayvan hikayeleri bunların başlıca konusudur. Anupu ile Bitiu Mısırlıların doğaüstü olaylara inanışını gösteren tipik bir eserdir.
Daha sonra, laik edebiyatı antik Mısır ‘bilgelik metinleri’ içerir En eski ahlaki atasözleri kitabı Ta-hotep tarafından yazılmıştır.
Mısır edebiyatının ölümsüz eserlerinden biri Ölüler Kitabı’dır. M.Ö. 1600 yılında başlayan Yeni Krallık döneminde ve daha sonra mezarlara ve türbelere yerleştirilen çeşitli büyü metinlerinden meydana gelmiş bir derlemedir.
Mısır şiirlerinin en güzel örnekleri kuşkusuz sevgi şiirleridir. Çoğu kısa olan bu şiirlerde satırlar da genellikle kısa ve ritmiktir. Sevgi şiirleri, şölen ve eğlencelerde okunduğu gibi, mezar ve türbelere ölüleri keyiflendirmek amacıyla kazılır ve yazılırdı. En eski örnekleri dini olan Mısır şiiri Orta Krallık döneminde dünyevi bir hal almış, XIX. ve XX. hanedanlar sırasında ise aşk şiirleri görülmeye başlanmıştır.
Günümüzde Mısır Edebiyatı denince akla gelen ilk isim Mısırlı romancı Necip Mahfuz’dur. 1988 yılında Nobel Edebiyat ödülünü alan ilk Arap yazarıdır. Akla gelen diğer önde gelen Mısırlı yazarlar ise şunlardır: Neval El Saddavi Mısırlı feminist yazar, eylemci ve psikiyatrist. İslam’da kadının yeri üzerine pek çok kitap yazmıştır. Neval El Saddavi, uluslararası birçok ödüle sahip olmuş ve uluslararası ve ulusal birçok konferansa katılmış, eserleri otuzdan çok dile çevrilmiş bir yazardır. Mısırlı yargıç Kasım Emin, Çoğu kimse tarafından ilk Arap feminist yazar olarak kabul edilmektedir. Rifaa Rafi el-Tahtavi, Batı’ya ayak uydurma sorununa İslam çerçevesinde çözümler bulmaya çalışan Mısırlı eğitimci, yazar ve bilgin. Alifa Rifaat, Kadınlar hakkında yazıyor. Şairler ise Bayram el-Tunsi, Ahmed Fuad Negm (Fagumi), Salah Jaheen ve Abdel Rahman El-Abnudi.
Mısır’da en ileri giden bilim dalı tıptır. Mısırlılar ölülerini mumyalama işleri sırasında insan vücudunu tanımışlar ve bu sayede bir çok hastalığın teşhis ve tedavi yöntemlerini öğrenmişlerdir. Mısırlılar diş dolgusu yapma ve çene kırıklarını tedavi etmesini biliyorlardı. Mısırlar gök cisimlerini incelemişler ve ilk defa güneş yılı takvimini düzenlemişlerdir. Matematik ve geometri gelişmişti, Pi sayısını doğru olarak hesaplamışlardır. Ağırlık, uzunluk, hacim ölçülerini bulmuşlardır. Denklemleri ve kesirli sayıları geliştirmişlerdir.

Dans

Oryantal dans deyince ilk akla gelen ülke Mısır’dır. Folk, Çingene ve Osmanlı danslarını bir araya getiren Mısırlı dansözlerin bedensel hazları çağrıştıran hareketleri, duyguları bastırılmış insanların düş güçlerini ateşler. Günümüzde oryantal dans çok rağbet görmesine karşın, halk arasında iyi gözle bakılmadığı için hâlâ toplumsal bir utanç duygusuna yol açmaktadır. Bu durumda meydanı boş bulan yabancı dansözlerin işine yaramaktadır.

Din


İslamiyet
Günümüzde %90’ı Müslüman olan, topraklarında bir çok uygarlığı yaşatan çok tanrılı Antik Mısır 7.yüzyılda Bizans İmparatorluğu tarafından işgal edilmiş ve bir sure onların idaresinde kalmıştır. Bu tarihte Hazret-i Ömer, komutanı Amr ibni es komutasındaki orduyu Mısır’ın fethine gönderdi. Araplar ile savaşa giren Bizanslılar yenilerek Mısır’ı Araplara bırakmıştır. Böylece Mısır, Müslüman-Arap bir ülkeye dönüşmeye başlamış ve Sünni İslam kısa sürede Mısır’da yayılmıştır. Bu tarihlerde bütün Mısır halkı İslamiyetle tanışmış oldu.
Halife Muaviye zamanında Arapça, halkın dili haline geldi. Böylece din ve dil beraberliği sağlanmış oldu.

Hristiyanlık

MS 1. yüzyılın ortalarında, kabul edilebilir bir diğer din olarak Hristiyanlık İskenderiye’de kök salan, Hristiyanlık, “paganlık”tan Hristiyanlığa geçişleri sağlamak konusunda taviz vermez bir dindi ve bu şekliyle geleneksel yaygın dinsel gelenekleri tehdit ediyordu. Bizans döneminde, Yeni Ahit tamamen Kıpti tercüme edilmişti. Mısır da gelişen Hristiyanlık döneminde hayatta kalan eski pagan inançları giderek artan bir baskı ile yok edildi ve Mısır dininin izleri acımasız bir şekilde silindi. İskenderiye, gerek genel gerekse kişisel yontuların imha edilmesiyle sonuçlanan geniş çaplı pagan karşıtı isyanlara sahne oldu. Sonuç olarak Mısır’da yerli inanış kültürü sürekli olarak geriledi. Yerli halk kendi dilini konuşmayı sürdürürken Mısır tapınaklarındaki rahip ve rahibelerin gücü azaldı ve hiyeroglifi okuyup yazabilme becerisi giderek ortadan kalktı. Tapınakları kiliseye dönüştürülen Mısır köylüleri acı içinde çöllere kaçtı. İmparator I. Theodosius zamanında bütün pagan kültleri yasaklanmıştır.
Üçüncü yüzyılın ortalarına gelindiğinde, Mısırlıların oldukça büyük kısmı Hristiyanlık inancını benimsemiş olmasına rağmen Romalılar tarafından eziyete maruz kalmışlar ve zulüm görüp öldürülmüşlerdir. 4. yüzyılın sonuna gelindiğinde ise, Mısırlıların Hristiyanlığı benimsemiş ya da sözde Hristiyan olduğu tahmin edilmektedir.

Mısır Tanrıları

Son gelen dinlerle izleri silinmiş ve yok edilmiş Eski Mısır’ın pagan inançlarına ve tanrılarına kısaca bir göz atalım. Eski Mısır halkına göre tanrıların insanlarla benzerlikleri oldukça fazladır. Her insan gibi onlar da doğup, yaşayıp ve ölürler. Bu inanç, Firavunların otoritesinin tanrısal olduğunu, tanrısal düzene dayandığını anlatmaktaydı.
Mısırlılar çok tanrılı bir dine sahiptiler. Mısır panteonu, doğaüstü güçleri olan ve yardım ya da koruma için yakarılan tanrılardan oluşturuluyordu. Ancak tanrılar her zaman yardımsever olarak görülüyor değildi. Mısırlılar, tanrıların doyurulması için onlara bir şeyler sunmak ve dua etmek gerektiğine inanıyorlardı. Tanrı ve tanrıçalarının her biri bir hayvanın adını taşır ve adlarını taşıdıkları hayvan biçiminde tasvir edilir.
Güçleri doğadaki bazı maddelere ve hayvanlara eşdeğerdir, ve görünüşleri de farklıdır. Tamamen insan veya hayvan olarak da karşımıza çıkabilir.
Eski Mısır’da aşağı yukarı 300 tanrı bulunur. Bunların en önemlileri Ra, Amon, Osiris, Seth, Maat, Thot, Anubis, İsis, Neftis, Hator, Horus, Ptah’dır.

Gelenek

Özellikle Orta Afrika kabile toplumlarınca ve bazı Güneydoğu Asya ülkelerinde yapılan daha çok geleneksel bir uygulama olan Kadın sünneti Mısır’da da yapılmaktadır. Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü ve çeşitli devletler tarafından jenital sakatlama olarak adlandırılan tuhaf bu gelenekle klitoris kesimi kadının temizliği ve saf bir anne olabilmesi için gereklidir. Klitoris kesimi yapılmamış kadınların evlenmesini doğru karşılamazlar. Bu bölgelerde sünnetsiz kadınlar aşağılanır, pis ve ****** olarak suçlanır. Bazı kabileler ise çocuğun doğum sırasında kesilmemiş klitorise değmesi durumunda öleceğine inanırlar. Mısır, Sudan, Mali ve Etiyopya’da her sene 2 milyon kadının sünnet olduğu sanılmaktadır. Bazı durumlarda hiç anestezi veya ağrı kesici verilmeden yapılan uygulamada ani acıdan kadınlar şoka girip hayatlarını kaybediyorlar. BM verilerine göre bugün 130 milyon kadın bu geleneğe maruz kalmış, yaklaşık 1/3’ü sünnet edilirken hayatlarını kaybetmişlerdir.
Antropologlara göre 6.000 yıl önce antik Mısır’da sünnetin var olduğu kesinleşmiştir. Eski Mısır piramitlerinde bulunan bazı mumyaların sünnetli oldukları görülmüştür.

Müzik

Mısır müzikleri yerli Mısır, Afrika ve Batı etkilerinin zengin bir karışımıdır. Görkemli bir uygarlığa sahip olan eski Mısır’da yaşamın bütün evrelerine ait anıt ve mezarlarda, yazı resim ve kabartmalarda müzik aletlerine yer verilmiş olması, müziğin önemini ortaya koymaktadır. Eski Mısırlıların kullandığı müzik aletlerinin çoğu mezarlarda bulunmuştur. Bunların en önemlisi flüt ve arptı. Daha sonraları trompet, obua ve boru benzeri müzik aletleri yaygınlaştı. Yeni Krallık döneminde Mısırlılar zil, tef, davul ve Asya’dan getirilen lavta ve lir gibi çalgıları da kullandılar. Sistrum adı verilen bir çalgı ve çıngırak da, özellikle dini ayinlerde önem taşıyordu.
Geleneksel dahil, Sufi zikir ayinleri, yakın çağdaş müzik türü ve antik Mısır’dan müzik karışımının oluşan Mısır halk müziğinin bu güne kadar korunarak gelmesi çok güzeldir.
Nasır dönemimden bu yana özellikle gençler arasında giderek yaygınlaşan pop müzik giderek Mısır kültüründe yerini almıştır.
Mısır halk müziği ise düğün ve diğer geleneksel festivaller de çalınmaya devam etmektedir. 20. Yüzyılın son çeyreğinde, Mısır müziği sosyal sınıflar arasında bir iletişim yolu olmuştur.
1950’li yıllardan 1970’lere kadar sadece Mısır’da değil bütün ortadoğuda en popüler sanatçı olmuş Abdel Halim Hafez, Mısır ve Arap müziği dünyasında Ümmü Gülsüm, Muhammed Abdel Vahab ve Ferit El Atraş ile birlikte Mısır çağdaş müziğinin 4 büyük sanatçısından biri olarak kabul edilir.
19. yüzyılda başlayan, klasik müzik türü ve Opera da giderek popüler hale gelmiştir. Hatta Giuseppe Verdi’nin Mısır temalı Aida operasının prömiyeri 24 Aralık 1871 Kahire’de yapılmıştır.

Mimari

Mısır antik tarihiyle birlikte antik mimarisiyle de insanları büyülemektedir. Topraklarında bir çok uygarlığı barındıran Mısır’da mimarinin zenginliği şaşırtıcı olmasa gerek. Mısır sanatında özellikle mimari çok gelişmiştir. Mimari alanındaki hala gizleri çözülemeyen her biri birer şaheser olan Piramitler(Ehramlar) ve tapınaklardır. Piramitler dünyanın tek ayakta kalan yedi harikasından biridir. Mısırlılar öldükten sonra dirilişe inandıkları için Ehram adı verilen anıt mezarları yapmışlardır. En önemli tapınakları Luksor ve Karnak tapınaklarıdır. Ayrıca Mısırlıların Sfenks adı verilen heykelleri de ünlüdür. M.Ö. 1400 yıllarında 18. Sülale zamanında yapılan Luksor Tapınağı ile Seti Tapınağı, Milattan sonraki birkaç yüzyıl içinde yapılan İsis, Kalabşa tapınakları Mısır mimarlığının en önemli örnekleri arasındadır. Tapınakların duvar sütunları kabartma, oyma resimlerle, yazılarla süslenmiş ve her tapınağa birçok heykel konmuş. Piramitlerin en büyüğü Firavun Keops’un kendisi ve karısı için yaptırdığı Gize’de yer alan Keops Piramidi’dir. Bu piramidin yapımının 20 yıl sürdüğü ve iki milyon üç yüz bin taş blok kullanıldığı yazılır. Piramitin yapımında çalışanlar ziraatla uğraşan Mısırlı yerli halk olduğu için sadece ziraat işlerinin yoğun olmadığı zamanlarda yapımı sürüyordu.
Yazılı tarihin başlamasından önce Nil kıyılarında kurulan ilk yapılar deriden, kamıştan, ker***ten yapılmış basit kulübelerden ibaretti. Gerek seçkin, gerek sıradan Mısırlıların oturdukları konutlar, böyle dayanıksız malzemelerden inşa edildiği için günümüze ulaşamamıştır. Zengin sınıfın yaşadığı günümüze kadar ulaşan Malkata ve Amarna’daki gibi birkaç kraliyet sarayı, zengin bezeli duvarları ve havuzlar, insan, kuş tanrı ve tanrıça motifleri, geometrik desenleriyle dikkati çeker. Tapınak ve mezar gibi önemli yapılar, sonsuza dek ayakta kalması için ker*** yerine taş kullanılarak yapılmış ve günümüze kadar gelmiştir.
Yeni Krallık döneminde mimarlar anıtsal kapılar, açık avlular ve etrafı çevrili, tapınakların kutsal mekanlarına sütunlarda desteklenmiş tavanlar eklediler. Bu mimari stiller, Yunan ve Roma dönemlerine kadar değişmeden kullanıldı. Eski Krallık döneminde en yaygın ve en eski mezar mimarisi olan mastaba, ker*** ya da taş bir yeraltı mezar odasının üzerinde inşa edilen bir düz çatılı dikdörtgen yapı şeklinde inşa edilmekteydi. Piramitler, Eski Krallık ve Orta Krallık dönemleri boyunca inşa edildiler. Fakat daha sonra firavunlar, daha az göze batan kaya mezarlarını tercih ettiler.
Mısır, 826 senesinden Osmanlıların son zamanlarına kadar Türk tesiri altında kalmıştır. Abbasiler zamanından itibaren Türk valiler tarafından idare edilmeye başlanan Mısır’da Türk mimari tarzında birçok eser yaptırılmıştır. Kahire’de bulunan Abbasi halifelerinin türbeleri, Türk mimarisinin güzel örneklerindendir. Buna örnek olarak Abbasi Valilerinden Ahmed bin Tulun, bugün hala duran ve ismini taşıyan İbn-i Tulun Camiini yaptırdı. Ayrıca Türkistan, Samarra ve Uygur mimari stilinde birçok medrese ve tekke günümüze kadar gelmiştir. Mısır’da hala ayakta kalan Memlük sanat abideleri yabancı misafirleri büyülemeye devam etmektedir.
Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethetmesinden sonra, Memlük mimari tarzı unutularak, Osmanlı mimari tarzı kullanılmaya başlanmış. Bunlara örnek olarak Süleymaniye Camisi, Mahmudiye Camisi, Murad Paşa Camisi, Mehmed Ali Camisi, Kethüda Abdurrahman Sebili, Osmanlı eserlerinden en tanınanlarıdır.

Yemek

Sıcak bir ülke olduğu için, omurgası ekmek olan Mısır mutfağı genelde sebze, bakliyat ve meyve ağırlıklıdır. Ülkenin uzun tarihi ve burayı mesken tutmuş halkların bu kültüre olan katkısı da Mısır mutfağını epey zenginleştirmiştir. Bu ülkede yüksek kalitede çeşitli sebze ve meyve yetişir. Değişik gıdalar tatmak istiyorsanız bol baharatlı ve aromalı otlardan oluşan Mısır mutfağı tam ağzınıza layıktır. Bu mutfakta; balık, diğer et çeşitleri, pirinç ve mısır gibi tahıllar, sebzeler ve baharatlar çokça kullanılır. Herkesin damak tadına uygun seçenekleri olan, Mısır mutfağı daha çok tencere yemekleri ağırlıklıdır. Kızartma ve ızgara da sevilen pişirme yöntemlerindendir. Özellikle tüm baklagilleri kullanılarak yapılan çorbalar oldukça lezzetlidir. Baharat ve ot olarak en çok karabiber, kimyon, kuru nane, dereotu, sarımsak, soğan, maydanoz ve kişniş kullanan Mısırlılar, tatlıya da çok düşkündür. Baklava, kadayıf, kabak tatlısı ve tüm sütlü tatlılar de Mısır mutfağının olmazsa olmaz lezzetleridir. Kıyı kesimlerin de balık ve deniz ürünlerini bolca bulunur. Vejetaryen turistler için Falafel ve Koşeri mükemmel seçeneklerdir. Ayrıca bölgeyi ziyaret eden yabancılar için Avrupa mutfakları yemekleri de hazırlanır. Turistik olmayan yerel pazarlarda satılan, Guava (armut çeşidi), mango, karpuz, küçük kavun gibi taze yetişen egzotik meyveler oldukça lezzetlidir.
Falafel: Nohut köftesi.
Ful: Bezelye veya fasulye püresinden yapılıp baharatlarla tatlandırılan bu yemek oldukça ilginç bir lezzete sahiptir.
Koşeri: Genellikle makarna, mercimek, pirinç, nohut ve domates sosu karşımı. Ulusal yemekleri olan ve halk arasında çok popüler olan bu yemeği denemenizi öneririz.
Baba Hannuş: Patlıcan yemeği.
Humus: Nnohut püresi.
Kebap, Mercimek Çorbası, Tavuk karaciğer, Mısır mutfağının en bilinen yemekleridir.

__________________
#MustafaKemaLAtatürkTorunuyum..ღ ❦

{22~02~`22..∞}
{09~09~`22..ღ}
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
bîr, mısır, mısır nasıl bir ülke ?, nasıl, Ülke


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Afganistan Nasıl Bir Ülke ? PySSyCaT Genel Coğrafya 0 27 Aralık 2015 20:24
Mısır burcunuzu biliyor musunuz, Mısır Burçlarına Göre Karakter Özellikleriniz Ay Burçlar, Fallar ve Kehanetler 13 20 Aralık 2014 18:25
Ülke ülke 2011 ekonomik büyüme rakamları N999 Haber Arşivi 0 03 Nisan 2012 18:24
Mısır Piramitleri Nasıl İnşa Edildi? Sevda Dünya üzerindeki yerler ve tarihi mekanlar 0 15 Mart 2012 15:48
Mısır nasıl patlatılır Lady Genel Paylaşım 0 31 Temmuz 2010 22:06