IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 22 Aralık 2010, 20:50   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
İslam dininin içine ilk bidatler ne zaman girmeye Başladı ?





ResulAllah (S.A.V)'ın vefatından hemen sonra bid'atler başlamıştır , ilk bid'atde Halifeliğin seçim tarzı olmuştur

Buraya ilk bid'at'lerin ne zaman girdiğine dair bulduğum delilleri koyacağım Allah'ın izniyle işte ilk delil

Hz. Hüseyin'in Basralı Ehl-i Beyt Tarafdarlarına Gönderdiği Mektup :


Hz. Hüseyin, Basra Eşraf ve kabile Reislerine, âzadlısı Selman'la bir mektup göndermiş, mektubunda şöyle demişti
Bîsmillahirrahmânîbrahım
Hüseyin b. Ali'den.

Mâlik b. Misma', Ahnef b. Kays, Münzir b. Cârud, Mesud b. Amr ve Kays b. Heysem'e!

Sizlere selâm olsun [70]

İmdi, Yüce Allah, Muhammed Aleyhisselâm'ı insanlar arasından seçip Peygamberlikle, Risâletle şereflendirmiştir. Sonra, Allah, O'nu, kullarına nasihat ve getirdiği şeyleri tebliğ ettikten sonra manevî huzuruna aldı.

Biz ise, O'nun Ehl-i Beyt-i, Velîleri, Vasileri ve Veresesi bulunuyoruz. Onun yerine geçmeğe de, insanlar içinde en lâyık ve haklı olan biziz.

Biz, tefrikadan hoşlanmadık. Sulh ve müsâlemet istedik.

Biz, biliyoruz ki : bu hakka, onu ellerinde bulunduranlardan daha lâyık ve müstahık olan ben'im.

Allah; ihsan ve ıslahda bulunanları, hakkı araştıranları rahmetile esirgesin. Bizi de, onları da, yarlığasın.

Size, Elçimi bu yazı ile gönderdim.

Ben, sizi, Allah'ın Kitabına ve Allah'ın Peygamberi olan Muhammed Aleyhisselâm'm Sünnetine davet ediyorum.

O Sünnete ki öldürülmüş, yok edilmiş, onun yerine bid'atlar ihdas edilmiştir.

Sözlerimi dimler, emrime itaat ederseniz, doğru.yolu bulursunuz. Vesselâmü aleyküm ve rahmetullâh.» [71]


[70] Dineveri-Kitabül'ahbar s. 231

[71] Taberi-Tarih c. 6, s. 200

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 38-39.


Burada şu anlaşılmaktadır ki daha Hz. Hasan dönemindeyken bid'at ler çokdan girmişti dinimizin içine ...


"Kuran Bize Yeter " ZİHNİYETİNİN (Bid'atinin) ilk ne zaman dine girdiğine ilişkin kaynaktır ;

ResulAllah Aleyhisselamın Bir Yazı Yazdırmak İçin Kalem ve Kağıt Getirilmesini İstemesi ;

Saîd b. Cübeyr der ki:

İbn Abbas:

Perşembe günü! Nedir Perşembe günü?dedi.

Sonra da ağlamaya başladı.

Gözyaşlarının inci taneleri gibi iki yanağına döküldüğünü gördüm.

Kendisine:

'Ey İbn Abbas! Nedir bu Perşembe günü? diye sordum.

İbn Abbas:

'Resûlullah Aleyhisselamın hastalığının şiddetlendiği gündür!

Resûlullah Aleyhisselam, hastalandığı ve evinde de Ömerb. Hattab gibi bazı zâtlar

bulunduğu sırada:

'Bana kalem ve kağıt getiriniz de, size bir yazı yazayım ki, bundan sonra hiçbir

zaman dalâlete düşmeyesiniz, doğru yoldan sapmayasınız!' buyurmuştu.

Ömer b. Hattab:

'Resûlullah Aleyhisselam a hastalığı baskın gelmiştir.

Yanınızda Kur"ân var! Allah'ın Kitabı bize yeter!' dedi.

Bunun üzerine ev halkı anlaşmazlığa düştüler ve tartışmaya başladılar.

Kadınlardan birisi:

'Resûlullah Aleyhisselama istediğini getiriniz!' dedi.

Ömer b. Hattab:

'Sus! Siz onun sahibelerisiniz!

O hastalandığı zaman gözlerinizi sıkar, yaş çıkarırsınız! Sıhhatli olduğu zaman da

boynundan tutarsınız (boğazını sıkarsınız)!' dedi.

ResulAllah Aleyhisselamın zevcesi Zeyneb de:

'Size bir ahid yazdırmak isteyen Peygamber Aleyhi sselamı ne diye

dinlemiyorsunuz? dedi.

Kimisi:

'Resûlullah Aleyhisselam sizin için yazacağını yazsın! Kalem ve kâğıdı kendisine

yaklaştırınız!

Sizin için bir yazı yazsın da, hiçbir zaman yolunuzu şaşımnayasınız! diyor, kimisi de:

'Ömer'in dediği yerindedir!' diyordu.

Resûlullah Aleyhisselamın yanındaanlaşmazlığı çoğaltıp sözleri birbirlerine

karıştırdıktan ve Resûlullah Aleyhisselama baygınlık getirdikleri zaman, Resûlullah

Aleyhisselam:

'Yanımdan kalkınız!

Benim yanımda niza olmaz!

Beni kendi halime bırakınız!

Benim şu içinde bulunduğum hal, sizin beni davet ve meşgul ettiğiniz şeylerden

hayırlıdır!' buyurdu.

Bakınız bu olay açıkça bu zihniyetin ilk ne zaman dinimize kimler tarafından sokulduğunun bir nişanıdır.

GELELİM
"Bize Kuran Yeter" zihniyetine ve bu konunun ne kadar yanlış olduğuna daiir ayetlere ;

DUHAN 58
Şüphe yok ki, onu (Kur'an-ı Mübîn'i) senin lisanınla kolaylaştırdık. Umulur ki onlar
tefekkür ederler.


Burada Kuranı Kerimin anlaşılması için olmazsa olmaz koşulun ResulAllah olduğu inanan ve bu yola gönülvermişlere açıkça ayan olmaktadır.
Bu durumda ResulAllah'ın öğretilerini es geçmek mümkün değildir .
ResulAllah nasıl anladıysa hakikat odur,
O nasıl yapılmasını istiyorsa yapılması gereken odur,
bunun dışındaki yorumlar ise sadece nefsani olarak yapılmış olan yorumlardır ve hakikatten uzaktır.
Bir yorum sadece ve sadece Resulallah'ın onayını almışsa hakikat olur.

Bakınız şu örneklede bu olayı pekiştirmek istiyorum ;

Acem-Rum Savaşı Hakkında Müşriklerle Bahse Girişilmesi


Nübüvvetin sekizinci yılında , İran ordusu ile Rum ordusu, Şam toprağı ile İran toprağı arasında, Ezriat'ta Busra'da karşılaşarak çarpışmışlar; İranlılar Rumları ağır bir yenilgiye uğrat­mışlardı.

Rumların şehirlerini yakıp yıkmışlar,ağaçları kesmişler, hatta İstanbul'a kadar iler­lemişler. Halic'in üzerine konmuşlardı. İstanbul'u uzun müddet kuşattıkları halde, yarısı denizde, yansı karada olduğu için, ele geçirememişlerdi.

İran Şahı, Kayserden tazminat olarak, dünya hükümdarlarından hiçbirinin sağlamaya güç yetine­meyeceği kadar çok altın, mücevherat, kumaşlar, hizmetçi kadınlar, uşaklar ve daha pek çok türlü mal­lar da istemiş; o da, muvafakat etmişti .

Kureyş müşrikleri, Farslıların (İranlıların) Rumları yenmelerini isterlerdi.

Çünkü, onlar putperest idiler.

Müslümanlar ise, Rumların Farslılan yenmelerini isterlerdi.

Çünkü, onlar Kitab ehli idiler.

Rumların mağlubiyet haberi ResulAllah (a.s.)la ashabına çok ağır geldi.

ResulAllah (a.s.); Kitabsız Mecusilerin Kitab ehli olan Rumlara galip gelmelerini istemezdi.

Kureyş müşrikleri, Müslümanlara:

"Siz ehl-i Kitabsınız, Hıristiyanlar da Kitab ehlidirler.

Biz Kitabsız ümmîleriz.

Farslı kardeşlerimiz sizin Kitab ehli olan kardeşlerinize galip gelmişlerdir.

Siz de bizimle çarpışacak olursanız, muhakkak, biz size galip geliriz!" dediler.[109]

Hz. Ebu Bekir müşriklerin bu sözlerini ResulAllah (a.s.)a anınca, ResulAllah (a.s.):

"Şu muhakkak ki, onlar (Farslılar, er geç) mağlup olacaklardır!" buyurdu.

Yüce Allah da, bu hususta indirdiği âyetlerde şöyle buyurmuştur:

"Elif Lâm Mîm!

Rum(lar) mağlup oldu yakın bir yerde.

Halbuki, onlar, bu yenilmelerinin ardından, galip olacaklar. Bid'-i sinînde (üçten dokuza kadar olan yıllar içinde)

Önünde de, sonunda da, emr Allah'ındır.

O gün, mü'minler de Allah'ın yardımıyla ferahlanacak.

O (Allah), kime dilerse yardım eder.

O (Allah) kudretiyle herşeye üstün gelen Azîz, rahmetiyle mü'minleri esirgeyen Rahîm'dir.

Bu, Allah'ın va'didir.

Allah va'dinden caymaz.

Fakat, insanların çoğu (bunu) bilmezler."

Bunun üzerine, Hz. Ebu Bekir Kureyş müşriklerinin yanına varıp:

"Sizler (putperest) kardeşleriniz (Farslılar)ın, bizim (Kitab ehli) kardeşlerimiz (Rumlar)a galip gelmesine seviniyor musunuz? Hiç de sevinmeyin!

Allah sizin gözlerinizi aydın etmeyecektir!

Vallahi, Rumlar muhakkak Farslılara galip geleceklerdir!

Bunu bize ResulAllah (a.s.) haber verdi!" deyince, Übeyy b. Halef kalkıp Hz. Ebu Bekir'e doğru vardı ve:

"Sen yalan söyledin!" dedi.

Hz. Ebu Bekir:

"Ey Allah düşmanı! Sensin yalancı olan!

Eğer üç yıla kadar, Rumlar Farslılara galip gelirse, bana on deve vermeyi borçlan!

Fakat, Farslılar Rumlara galip gelirse, ben sana on deve vermeyi borçlanayım!" diyerek bahse gir­iştiler.

Bundan sonra, Hz. Ebu Bekir Peygamberimiz (a.s.)ın yanına gelip, Übeyy b. Halef ile aralarında geçeni haber verince, ResulAllah (a.s.):

"Ben, böyle mi andım?!

Âyetteki 'bid'i' sözü ancak üç ile dokuz arasındaki müddeti ifade eder.

Sen hemen gidip devenin sayısını da, müddeti de (ona göre) uzat!" buyurdu.

Hz. Ebu Bekir gitti. Übeyy b. Halefle karşılaştı.

Übeyy b. Halef:

"Sen galiba (bahse giriştiğine) pişman oldun?!" dedi.

Hz. Ebu Bekir:

"Hayır! Pişman olmadım!

İstersen, aramızdaki bahiste alınacak, verilecek develerin sayısını arttı rai im, müddeti de uzatalım:

Bahiste kazanacak olan, yüz deve alsın! Kaybeden de yüz deve versin!

Müddet de dokuz yıla kadar uzatılsın!" dedi.

Übeyy b. Halef:

"Öyle yaptım!" dedi.

Hz. Ebu Bekir'in Peygamberimiz (a.s.)la gizlice Mekke'den ayrılıp Medine'ye hicret edeceği sıralarda idi ki, Übeyy b. Halef Hz. Ebu Bekir'e:

"Bahiste yenilecek olursan bana ödeyeceğin develer hakkında bir kefil ver" dedi.

Hz. Ebu Bekir de, oğlu Abdurrahman'ı kefil verdi.

Übeyy b. Halef de Uhud savaşına gitmek istediği zaman, Abdurrahman ondan bir kefil istedi, o da verdi.[114]

Übeyy b. Halef Uhud'da Resulallah(a.s.)ı öldürmek isterken,ResulAllah (a.s.)ın mızrağından aldığı yaradan kurtulamayarak, Mekke yakınındaki Şerifte öldü.

Rumlar belirlenen müddet içinde birdenbire kalkınarak İranlıları ağır bir hezimete uğrattığı zaman; Hz. Ebu Bekir Übeyy b. Halefin veresesinden yüz deveyi alıp.ResulAllah (a.s.)a getirdi

Peygamberimiz (a.s.) da Hz. Ebu Bekir'e:

"Bunları fakirlere dağıt!" buyurdu.

O da fakirlere dağıttı.

Rumların İranlıları dokuz yıl içinde mağlup edecekleri hakkındaki ihbar-ı Kufâniyenin böylece gerçekleşmesi üzerine, Mekkeli müşriklerden birçok kimseler Müslüman oldular.


Bakınız amacım burada kimseyi zemmetmek değil , burada anlatmak istediğim "KURAN BİZE YETER" demenin ne kadar yanlış olduğu,

Hz Ebubekir ayeti yanlış anlamış ve ResulAllah efendimiz düzeltiyor, bu şartlarda kim kendine bu kadar güvenip de "Kuran Bize Yeter" diyebilir .

şüphesiz doğrusu

Kuranı Kerim ve ResulAllah bize yeter demektir ki denseydi
ADIM kadar eminim biz bu halde olmazdık ......

Bir kaynakdan bulduğum alıntı yazı ; hoşuma gitti ekliyorum ;

Hz. Ebu bekir,hadislerin yazıya geçirilmesini şiddetle yasaklamış topladığı 500(beşyüz)hadisi daha sonra yaktırmıştır.
Hatta hz Ayşe'nin kilerinde yakmasını önermişdir.

ikinci halife ömer bin hattab da kimde hadis varsa yok etmesini bütün şehirlere yazılı olarak bildirmiştir(kaynak :Keuz'ul ummal s.237)
Muhammed Ebi bekir ,ömerin yazılı hadisleri getirtip yaktırdığını yazar (Tabakaat s.104)

Bu uygulama Emevilerden Abdüllaziz oğlu ömere kadar sürer(C.ŞENER aktarımı)

Emevilerin HADİSLER UYDUR(T)MALARI -özellikle Muaviye'yi övücü-Sünnet denilerek akaid halini almış ve bu hadisler DAYANAK YAPILMAYA ÇALIŞILMAKTADIR Kaynaklarında Muaviye'ye ,Ebu Süfyan'a karısı akület'ül ekbat =ciğer yiyen,çiğneyen Hindeye dahi Hazret demişlerdir...oysa ve kaynaklarında EN SAĞLAM dedikleri , Sahih dedikleri KÜTÜB-Ü SİTTEDE bile Muaviyeden ,Mervandan(Mervan ise Şam valiliği sırasında işlediği Bid'atlarla ünlüdür) Rivayetler olmasına rağmen Ehl-i Beyt imamlarından neredeyse yok denecek kadar az rivayet vardır....

__________________
Kahpeliğin bahanesi, İhanetin telafisi olmaz.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
bidatler, dininin, girmeye, icine, ilk, islam, ne, zaman


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Suyun içine asit damlatılırken neden asidin içine su damlatılmaz? Desmont Merak Ettikleriniz 0 06 Şubat 2015 20:56
İslam Dininin, 11 Eylül Zaferi Kalemzede İslamiyet 0 25 Eylül 2011 23:15
İslâm'ın işkenceye karşı tavrı tüm canlıları içine alacak kadar geniş ve duyarlıdır. Kalemzede İslamiyet 0 15 Ağustos 2011 01:14
İslam dininin yardımlaşmaya verdiği önem nedir? Kalemzede İslamiyet 0 09 Ağustos 2011 13:04
İslam dininin bütün insanlığa rahmet olduğu söylenmektedir. Kalemzede İslamiyet 0 09 Ağustos 2011 12:38