IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
2Beğeni(ler)
  • 2 Post By Sevda

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 05 Ocak 2012, 16:59   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
İslamda Cezalar ve Amaçları





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


İslamda Cezalar ve Amaçları


Pazartesi, 13 Aralık 2010

İslam, insan şahsiyetine ve ruhuna çok önem verir. İnsan Allah’ın “Ahsen-i Takvim” ve “Ahsen-i Suret” üzere yarattığı ve her nevi nimetlerle donattığı, tüm mahlukatı emrine vererek onlar üzerinde halife ve tasarrufa memur kıldığı en değerli varlıktır. Dünyayı ve ahreti onun için yarattığı gibi, peygamberi ve kitabını da onun ıslahı ve kemale ermesi için göndermiştir.

Peygamberlerinden ahd-ü misak alarak “benim kullarıma hizmet etmek, krallar gibi insanları kendinize hizmet ettirmemek şartı ile” nübüvvetini ihsan ederek “tebliğ” görevi ile insanlara ba’setmiş ve göndermiştir.

İnsan nefisinin ıslahı için eğitim ve öğretim yanında nefsin meylettiği suçların önüne geçmek, ruhu kemale erdirerek cennete layık hale getirmek, nefsi gemlemekle ıslah etmek ve hayra sevk ederek akla hadim etmek için mükafat yanında cezaları da takdir etmiştir.

Cezaların amacı, terbiye, ıslah ve caydırıcı olmaktır. Cezalar şayet bir başkasını rencide ederek hukukuna tecavüzü içeriyorsa bu durumda mazlumu korumak yanında zulmen tecavüze uğrayanı da memnun ve tatmin etmesi gerekir. Ta ki kalbinde suçu işleyene karşı kin ve iğbirarı, düşmanlığı kalmasın. Bu amaçları gerçekleştirmeyen ceza adil olmadığı gibi amacına da hizmet etmez. Bu nedenle de suçların önü alınmaz. Her suç bir diğerini teşvik eder. Toplumda huzur ve güven kalmaz.

Cezaların amacına ulaşması için:
1. Adil olması:
Ceza amel cinsinden olmalıdır. Böyle olmazsa adil olmaz. Bu nedenle “kısas” adil olması bakımından adaleti en iyi şekilde sağlayan bir cezadır. Adalet, eşitliği de içine alan geniş bir kavramdır. Mağdur affetmediği ve hakkını helal ederek hakkından vazgeçmediği sürece hakim adil karar vermek zorundadır. Aksi taktirde hakim günaha girer ve sorumlu olur.
2. Islah edici olması: Verilen ceza suç işleyeni ıslah etmeli ve pişman olmasını sağlamalıdır. Suçlu bir daha böyle bir suçu işlememelidir.
3. Caydırıcı olması: Bir daha işlememek üzere caydırıcı olması gerekir. Cezadan amaç kötülüğün önüne geçmektir. Ceza bunu sağlamalıdır.

4. Mazlumu ve mağduru memnun edici olması: Mazlum ve mağdur kendisine yapılan haksız muameleden ve hakkının yenmesinden dolayı büyük bir mağduriyet yaşamaktadır. Suçluya verilen ceza bu mağduriyeti giderdiği gibi mazlumu da memnun etmesi ve kalbini tatmin etmesi gerekir. Mazlum ve mağdur olan “Suçu işledi ama cezasını da çekti. Yaptığı yanına kar kalmadı” demeli ve adaletten memnun olmalıdır. Böylece suçluya karşı kalbinde kin ve iğbirar, düşmanlık ve intikam duyguları taşımayacaktır.

Dinimizde verilen cezalar bu dört amacı da tamamen gerçekleştirmekte ve adaleti tam olarak sağlamaktadır. Allah’ın emrini dinlemeyen beşeri kanunlar ise maalesef bu amaçları gerçekleştiremedikleri için ne suçu ortadan kaldırmakta, ne ıslah ve terbiyeyi sağlayabilmekte ve ne de mazlumu memnun edememekte ve adaleti de sağlayamamaktadır.

1. Zina ve Kazf/İftira Cezası:
Zina, yani nikahsız evlilik ve cinsî muamele bütün semavi dinlerde büyük bir günah sayıldığı gibi, İslam dininde de en büyük günahlardandır. Kubulden/önden ilişki zina olduğu gibi, dübürden/arkadan ilişki de zinadır. Zina neslin fesadına sebep olduğu gibi en büyük iffetsizlik ve çirkin bir günahtır. Zinadan insanı koruyan haya ve iffet en güzel ahlâkî erdemlerden birisidir.

İslam nesli korumak için zinayı yasakladığı gibi, bu suçu işleyeni de ağır bir müeyyide ile ceza koymuştur. Şöyle ki: Mükellef olan ve sahih bir nikah ile bir defa olsun nikahlı münasebette bulunan birisi zina ederse cezası recimdir. Evli olmayan bekar birinin zina etmesinin cezası ise 100 değnek vurulması ve bir sene 144 km (seferi sayılacak mesafede) uzak bir beldeye sürgün edilmektir. Bu cezayı da şer’î mahkemeler ve adil yargı tarafından uygulanacaktır.

Zina suçunun sübutu ise zina edenin kendi ikrarı veya dört adil şahidin şahadeti ile sabit olur. Bu dört şahidin de âdil olmaları yanında dördünün de erkeğin organını kadının organı içinde görmeleri gerekir. Aksi taktirde beraber çıplak bir yatakta yatmış olmaları ile zina ettiklerine hükmedilemez. Dört değil de üç veya daha az kişi böyle bir suçlamada bulunsalar kendilerine “kazf” yani iftira cezası verilir ve şahadetleri ebediyen kabul edilmez. İki erkek iki kadın, veya üç erkek bir kadın şahitlik etse yine muteber değildir, suçlayanlar iftira cezası ile cezalandırılır.

Kazf’in yani bir kadına zina suçu isnat etmenin cezası ise 80 değnek vurmaktır. Bu cezayı uygulamanın amacı Müslümanları bu gibi suçlamalardan ve namusunu lekelemekten korumaktır.
Bir erkeğin kadını öpmesi veya sarılması veya hayvanla münasebette bulunması haddi, yani cezayı gerektirmez. Ancak fasıklıkla suçlanır ve tazire/azarlanmaya müstehak olur. Tazir cezası hapis olabileceği gibi, hakimin hükmettiği kadar kırbaç ve deynek cezası da olur.
Bir kimse bir başkasına “kahpe” “zanî” veya “---sin” dese iftira cezası ile tecziye edilir.
Bir kimse bir başkasına “aptal” “zalim” gibi kelimelerle hakaret etse veya küfretse günahkar olur. ancak iftira atamaz. Şayet iftira eder, oda diğerine iftira ile karşılık verirse her ikisine de “kazf/iftira” cezası uygulanır.

2. Hırsızlık/Sirkat Suçu ve Cezası:
Hırsızlık, bir başkasına ait malı haksız yere almak ve sahiplenmektir. Bu emeğe saygısızlık, ve vicdana sığmayan büyük bir cinayettir.
Bu nedenle yüce Allah bu suçun işlenmesini önlemek ve emeğe gereken saygının gösterilmesi için ağır ve caydırıcı bir müeyyide koymuştur.
Mahkemece sabit olan hırsızlık suçunun cezası hırsızlık aracı olan değerli uzvunun, yani elinin kesilmesidir. Ancak bu ceza gelişigüzel verilmez, bir mahkeme süreci sonunda adil hakimlerin kararı ile uygulanır.

Hırsızlık suçunu işleyene verilecek cezanın şartları:
1. Çalınan eşyanın değerinin miskalin dörtte biri değerinde olması:
Bir miskal 4 gr. altındır. Böyle olunca en az 1 gr. altın değerinden az çalınan bir şeyden dolayı el kesme cezası uygulanmaz.
2. Çalınan malın başkasına ait olması: Başkasında bulunan kendi malını çalmanın cezası yoktur. Başkası ile ortak olan kimse müşterek maldan bir şey çalmış olsa ona el kesme cezası uygulanmaz. Bir kimse çalıştığı yerden parasını alamaz, o da hırsızlık yaparsa eli kesilmez.
3. Şüpheden hali olması: Bir kimse babasının, dedesinin ve oğlunun malını çalarsa, veyahut “Beytü’l-mâl”de hakkı olan bir fakir ondan bir şey çalarsa eli kesilmez. Yine yiyecek ve yakacak bir şey bulamayan kimse hayatını ve çocuklarını korumak amacı ile bir şey çalarsa ona ceza uygulanmaz.

4. Malın koruma altında olması: Ev, dükkan, kasa, cep gibi mal ve paranın korunduğu yerden çalınması cezayı gerektirir. Bağ ve bahçeden alınan bir şey, veya çobanın koruması altında olmayan kayıp bir hayvanın çalınması cezayı gerektirmez.

5. Hırsızlık yapan birinin akıl, baliğ ve mükellef olması: Deli ve çocuğun çaldığı bir şeyden dolayı ceza terettüp etmez.
Cezanın / Haddin Uygulanması:
Hırsızlık cinayetini işleyen bir kimsenin eli mafsalından kesilir. Daha sonra aynı kişi yeniden hırsızlık yaparken yakalanırsa bu defa sol ayağı kesilir.

3. İçki İçmenin Cezası:
İçki, sarhoşluk veren şarabın içilmesidir. İçki içmek ve sarhoş olmak çok büyük günahtır. Peygamberimiz (sav) “İçki kötülüklerin anasıdır” buyurmuşlardır. İçki yasağı kademeli olarak ayetler ve hadislerle sabittir. Peygamberimiz (sav) içki içeni lanetlediği gibi, yapanı, satanı ve taşıyanı da lanetlemiştir. Peygamberimiz (sav) ayrıca “Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır” buyurarak içkinin damlasını ağza koymanın da içmek olduğunu açıkça ifade etmiştir.

İçki günahını temizleyen ceza haddir. Sadece tövbe etmekle bu günahtan kurtulamaz. Tövbe ile beraber had cezası da uygulanır. Ancak had cezasını İslam Devleti ve Şer’î mahkemeler uyguladığı için böyle bir durum yoksa sadece “tövbe” etmek gerekir.
İçki içmenin cezası iftiranın yarısı olan 40 değnektir. Ancak mahkeme bunu durma göre 80 değneğe kadar çıkarabilir. Tövbe eden bir mü’min cezanın da tatbiki ile günahından temizlenmiş olur. Bir daha içmezse hiç içmemiş gibidir.

İçki cezasının şartları:
1. İçenin akıl-baliğ ve mükellef olması:
Çocuk ve deliye ceza uygulanmadığı gibi Müslüman olamayana da ceza tatbik edilmez.
2. İradesi ile içmiş olması: Zorla veya hile ile suyuna veya içeceğine karıştırılarak içene ceza uygulamaz.
3. Zaruretin bulunmaması: Bir kimse boğazında lokma kalır, içkiden başka bir içecek bulunmazsa içmekle günaha girmediği gibi, ceza da uygulanmaz.
4. İçilen şeyin şarap cinsinden olması: Afyon, esrar ve uyuşturucu gibi zehirli ve keyif verici maddelerden dolayı had uygulanmaz. Bu gibi şeylerin içilmesi veya vücuda şırınga edilmesi “Tazir” cezasını gerektirir. Hakim bu cezayı maslahata göre verir.

Cezanın Uygulanması:
Mahkeme tarafından sorgulanarak hakim tarafından ceza verimesi hükme bağlandıktan sonra yüzüne ve başına değneğin isabet etmemesi için başı sarılır ve ceza aralıksız bir celsede uygulanır.
İçki ve uyuşturucu imal edene içmediği sürece had cezası verilmez, ancak “tazir” cezası verilir ve imalathanesine ve maddelerine el konur.

Tazir Cezası:
Tazir, yüce Allah tarafında cezası belirlenmemiş suçlara hakimin hükmettiği cezalar anlamına gelir.
Hakim içki ve uyuşturucu imal eden, kumar oynayan ve oynatana maslahata göre ve içtihadına göre ceza takdir eder ve bu cezayı hükme bağlayarak uygular. Bu cezalar da hapsetmek, sürgün etmek, para cezası vermek gibi cezalardır.
Çocuğun eğitimi ve kötülüklerden men edilmesi için ailede baba henüz buluğ çağına gelmeyen çocuğuna ve öğretmen henüz baliğ olmamış talebesine “Tazir” cezası verebilir ve uygular. Bu ceza azarlama olabileceği gibi, suçun durumuna göre değnek cezası da olabilir. Şayet değnek cezası verecekse bunun kırk değnekten aşağı olması gerekir.

Değnek cezası keyfî uygulanmaz. Vurulana zarar verecek, kıracak, yaralayacak ve morartacak kadar olmamalıdır. Değnek omuz hizasına kadar kaldırılır ve uzvuna zarar vermeyecek şekilde vurulur. Daha fazla kaldırmak helal olmaz.
Tazir cezası verilirken asla yüze ve başa vurulmaz. Yüzdeki azalar insanın en değerli ve kişiye şahsiyet kazandıran azalardır. Yüze vurmak haramdır. Bu ıslah ve terbiye edici de değildir. Cezanın amacı ise ıslah etmek, terbiye etmek ve caydırıcı olmasıdır.

İşkence:
İşkencenin her nevi dinimizce yasaktır. Maddi olanı azaları tahrip edici olanıdır. Bir kimse haklı da olsa birine işkence ederek bir uzvunu mefluç etse, kısas cezasını hak eder.

Manevi işkence de yasaktır. Bu da kişinin şahsiyetini rencide etmek, aşağılamak ve alay etmektir. Dinimiz haklı olsun haksız olsun insan şahsiyetinin rencide olmasını yasaklamıştır. Bu nedenle “gerek el, kaş ve göz işareti ile, gerekse lakap takarak, alay ve küfrederek sözle hakaret etmeyi yasaklamıştır.”
Dinimizde cezaların verilmesinin amacı caydırıcı olmak, kişinin şahsiyetini korumak ve şerefinin muhafaza etmek, suçlu olanları da suçtan temizlemek, gerek ferdi, gerekse toplumu her türlü fena ve çirkin şeylerden korumaktır.

M. Ali KAYA

Kaynak: Alıntılar

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
amaçları, cezalar, islamda, ve, İslamda


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
İslamda Boşanma MasteR06 Genel İslami Konular 0 12 Aralık 2010 16:29
İslamda Ruh Göçü ve Reenkarnasyon Afrodit Genel İslami Konular 0 15 Eylül 2010 13:32
İsLamda asTroLoji konTes İslamiyet 2 10 Mart 2009 07:21
İslamda Çok Evlilik PopSy İslamiyet 1 10 Mart 2009 06:32
ıslamda Kadın Ve Erkek PopSy İslamiyet 1 10 Mart 2009 06:31