IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
1Beğeni(ler)
  • 1 Post By halukgta

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 13 Ekim 2012, 13:53   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Say. İhsan Eliaçık ın, Başörtüsü Konusundaki Yazısı Ve Kur'an.....





Sayın İhsanEliaçık, Kur’an da başörtüsü emri var mı, konusunda bir yazıyı kaleme almış.Gelin birlikte, kendi yazdığı yazıdan yola çıkarak, bahse konu ayetteemredilen, başınörtülme emrimi veriliyor,yine Sayın Eliaçık ın düşüncelerinden yola çıkarak, bu konuyu Kur’anbütünlüğünde anlamaya çalışalım. Tabi Kur’an ın mantığını, ayetleri bizlerenakletme yöntemini, bizlere verdiği örnekleri asla unutmadan.



Ben, yazınınyalnız başın örtünmesi kısmını sizlere alıntı yaparak, onun üzerinde sizleri dedüşünmeye davet etmek istiyorum. Başörtüsü konusunda ülkemizde yaşanan,adaletsiz yasaklamalar konusunda Sayın Eliaçık, bakın neler söylüyor.





(Türkiye'deuygulanan başörtüsü yasağı "hukuka" dayanmadığı için hukukî çözüm deolamıyor. Aslında "siyasî" olmadığı için "siyaset" de çözümüretemiyor.

Bu yasağın tek sebebi var; zor. Evet, bu yasak "zora" dayanmaktadır.Başka hiç bir dayanağı yoktur.)






Zordan kasıt nedirbilemiyorum, ama dini konularda bu tür sorunların çözümleri, aslındaanayasamızda açıkça vardır. LAİK devlet yönetimi. Eğer siz var olan anayasayıyaşamınıza geçirmezseniz, uygulamazsanız elbette sorunun çözümü de zorolacaktır.



Laik devletyönetimini seçmiş Avrupa, Amerika gibi ülkelerde, neden başörtüsü sorunolmuyor, herkes rahatça başını örtüyor ve istediği yerde çalışıyor da,ülkemizde sorun oluyor diye, hiç düşünüyor muyuz?



Laik devletyönetimi her dinin, bizzat bireytarafından kendi inancını, itikatlarını özgürce yaşanması adına önlemler alan,kanunlar koyan bir devlet yönetim şeklidir. Peki, bizler laik devlet yönetimiile yönetildiğimizi söylediğimiz halde, neden bu kanunlar, kurallarişletilmiyor? İşte kendimize ve bizleri yönetenlere sormamız gereken soru. Eğersormuyorsak, çözümünü de bulamayız. Çözümü yokdemekle, bir soruna çare bulunmaz. Çözümsüz hiçbir sorun yoktur. Çözümsüzlüğüyaratan insanların doymaz, akıllanmaz nefisleridir.



Şunu da lütfenunutmayalım. 60 yıldır bizleri yönetenler, laik kelimesinin ardına saklanarak,asla bu kanunu ülkemizde çalışır hale getirmemişlerdir. Ondan sonra da toplum,laik düzene elbette düşman olur. Çünkü hiç yaşamadılarki kıymetini bilsinler.



Gelelim kadınınbaşının örtmesi, Allah emrimidir konusuna. Sayın Eliaçık ın, başörtüsükonusundaki ilk sözlerine önce bakalım.



(Öteyandan bir İslâm devletinin (aslında adalet devletinin) insanlara Kuran'dageçiyor diye başörtüsü dayatma hakkının olup olmadığı veya başörtüsünün zamanı geçmiş tarihsel bir hüküm olupolmadığı ayrıca ele alınması gereken konulardır.)





Yukarıdakidüşüncelerin ilk bölümünde bahsettiği, bir devletin kanunlarının, hiç kimseyezorla başını örtmesi konusunda zorlayamayacağı belirtiliyor. Bu doğrudur. Tabitam tersini de söylemeliyiz, zorla örtülen başını, hiç kimse açtıramaz. Çünküdinde zorlama olmadığı gibi, herkes inancından yaptıklarından kendisisorumludur.



Ayrıca başörtüsükonusunun, zamanı geçmiş tarihsel bir hüküm olup olmadığı, ayrıca ele alınmasıgereken bir konudur diyerek, başın örtülmesi emri Kur’an da var dedikten sonra,bugün onun devam etmesi gerekmeyebileceği fikrinin, tartışmaya açılması büyükhata olur. Çünkü bir emir ya vardır, ebedi uyarsın, ya da yoktur, zamanla kendikendine emir değişmez.



Değişmesi gerekiyorsa, emri değiştirmemakamı, emri veren makamdır, yalnız onun tarafından değiştirilir. Budeğişikliklerde, Allah ın gönderdiği kitaplar arasında, zaten yapılmış ve artıkdeğişmeyeceğinin kanıtı olarak da, başka ne kitap, nede resul gelmeyeceğiapaçık bizlere, Kur’an da bildirilmiştir.



Kur’an ın toplumuilgilendiren konularda verdiği hükümleri, belli bir zamana, döneme has değilEVRENSELDİR, bunu asla unutmamalıyız. Çünkü Kur’an yalnız, bir döneminsorunlarını çözmek için değil, tüm zamana, tüm âleme hitap eden bir rehberdir.Değişen zamanla beşeri gelenekler, adetlerdir.



Gelenek ve adetlerimizi inancımıza, Allah emridir diye sokarsak,elbette daha sonra sorunlar yaşamamız kaçınılmaz olacaktır. Ne yazık ki bizler,bu hatayı yapıyoruz.



Önce bu düşüncedenyola çıkalım. Kur’an da verilen toplumun genelini ilgilendiren hükümlerin,uyulması gereken ayetlerin bir kısmı, o döneme ait olup, bir kısmı geleceknesilleri mi bağlar? Dikkat ediniz apaçık verilen TOPLUMU İLGİLENDİREN HÜKÜMLERDİYORUM. O dönem ya da geçmiş yaşantılardan verilen, kısadanhisselerden, örneklerden bahsetmiyorum. Bu fikre ve düşünceye inanmamızısöyleyenlere, Rabbin ikazını hatırlatırım.



(Siz ayetlerin bir kısmına inanıp, bir kısmına inanmıyormusunuz?)



Allah Kur’an ın,tüm âleme ve gelecek tüm insanlığa hitap ettiğini söyler bizlere. Eğer başın örtülmesi emri Kur’an da var diyorsanız, bununzamanla kaldırılmasının, doğru olabileceğini de asla ima bile edemezsiniz,tartışmaya da açamazsınız. Çünkü Allah Kur’an da giyim kuşam konusunda, özellikleverdiği hükümlerinde, dikkat edinizne şekilsel bir kıyafeti tarif etmiştir, nede bir toplumun geleneklerini,iklimsel bir giysiyi çağrıştıracak hiçbir hükümvermemiştir. Verdiği hükümler evrensel niteliktedir.



Kur’an ın verdiği hükümlerin, uygulanmasıve yerine getirilmesinde, zaman ve mekâna göre ancak, araçların değişmesimümkündür. Amaç yani hüküm asla değiştirilemez.Amacın yerine getirilmesi içinde, verilenörnekler elbette o dönemin yaşantısından, geleneklerinden olacaktır. HACCA GİDERKENDEVELERLE GİDİLMESİNDEN BAHSEDEN YARADAN, O DÖNEMİN İNSANLARINA, UÇAKTANBAHSETMESİ BEKLENEMEZ.



Sayın Eliaçık,Kur’an da başın örtülmesi emrinin olduğunu, bakın nasıl anlatıyor bizlere.



(Önce,var mı yok mu, doğru bir şekilde anlayalım. Öncelikle ne deniyor, serahatenortaya koyalım.

Kuran'da bu konuya tekabül edebilecek birkaç kavram var. Konuyu onlar üzerindenele almaya çalışacağım. Bunlardan dördü; himar, cilbab, tebberrüc ve kavl-ima'ruf kavramları ile ifade edilen ve doğrudan kadınların baş ve vücutörtülerini, dışarı çıkmalarını ve konuşma tarzlarını düzenleyen ayetlerdir.Bunlarla ilgili açıklamaları
elinivicdanına koyarak ve arka plânını kavrayarak okumak, ne dendiğini seraheten(apaçık bir şekilde) ortaya koyacaktır.)



SayınEliaçık a göre, ayeti doğru anlayabilmemiz için, elimizi vicdanımıza öncekoymamız gerektiğini söylüyor. Bu yöntemle eğer ayeti anlamaya başlarsak, O vicdansızların,nefislerine güç yetiremeyenlerin, bu ayetlerden neler çıkartacağını düşünmekbile istemiyorum.Acaba Rabbin ayetlerini doğru anlamak için, vicdanımıza mı bırakmamız gerekir.



Diğerdikkat etmemiz gereken ise, ayetin arkaplanını kavrayarak okumak olduğunu söylüyordu. Hemen düşünelim bu sözlerüzerinde. Ayetlerin arka planları, yani birilerinin söylediği gibi, sen bu ayetin nüzul sebebinibiliyor musun, fikri ile mi ayetleri anlamalıyız? Bu şekilde mi ayeti açık birşekilde anlayacağız?



Diyelimki öyle yapmalıyız. Peki, bu bilgiler nerede? Hani Kur’an ı açıklayan, yineKur’an dı ana fikri ne oldu? Neden Kur’an da bildirilmemiş, açıklanmamış,örnekleri bile yok? HÂŞÂ Rabbim bunları yazmayı mı unuttu, yoksa Kur’an toplanırkeneksik mi toplandı? Hani Kur’an açık ve anlaşılır dilde yazılmıştı? Hadi birbenzerini getirin diyerek bizleri uyarıyordu. Bu sözleri söylerken bile yüreğimsızlıyor, bu düşüncede olmaktan Rabbim e sığınırım. İşin ilginci, bu yöntemleayetlere bakarsak, apaçık bir şekilde ayetleri anlayacağımızı söylüyor.



Allahayetleri bizlere gönderme ve açıklama konusunda ne diyordu, hatırlayalım bazıayetleri.



Aliİmran 105: Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, parçalanıpayrılan ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azabvardır.



Nahl89: Her ümmet içinde kendi nefislerinden üzerlerine bir şahid getirdiğimiz gün,seni de onlar üzerinde bir şahid olarak getireceğiz. Biz Kitabı sana, herşeyin açıklayıcısı, Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjdeolarak indirdik.



İsrasuresi 89. ayet; Yemin olsun, biz bu Kur'an'da, insanlar için herbenzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlüktenbaşka bir şeyde diretmediler.



KehfSur54; Yemin olsun, biz, bu Kuran'da, insanlar için her türlü örneği değişikifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çoktutkun olanıdır





Yazdığımayetlerin hepsi, Kur’an ın açık, anlaşılır olduğu, hiç bir şeyi eksikbırakmadıklarını, çeşitli biçimlerde açıklandığını söylüyor. En son yazdığımiki ayete lütfen dikkatlice okuyunuz. Allah yemin ederek, bir şey söylüyor bizlere. Biz bu Kur’an da, her konudannice örnekler sıraladık dedikten sonra, Kehf suresi 54. ayetinde söylenenler dikkat çekicidir. Allah Kur’an da bizler için, her türlü örneği, değişik ifadelerle gözler önüne koydukki anlayasınız diyor. Buna benzer birçok ayet vardır.



KonumuzBaşın örtülme emri, Kur’an da var mıdır konusuydu. Eğer bazı düşünce vefikirler ortaya koyarak, kelimelerin arkasındaki manalardan bahsederek, dolaylıbaşörtüsüne delil gösterilirse bahsedilen ayette, demek ki Rabbin bu hükmünühemen devreye sokmalıyız, hatırlamalıyız. Neydi bu hüküm? Biz her türlü örneği, değişik ifadelerle verdik kianlayasınız. Lütfen bu ayeti, yazınınsonuna kadar unutmayalım, bizim anahtar ayetimiz olsun.





SayınEliaçığın başörtüsü konusundaki yazısına bakmaya devam edelim. Dikkat ederseniz,bu konudaki yazdığı fikir ve düşünceleri, Kur’an a arz ediyoruz. Eğer onayveriyorsa, elbette başımızın tacıdır.





(Bukavram doğrudan kadınların "başlarını" örtmeleri ile ilgilidir.

"Mümin kadınlara da söyle, bakışlarını sakınsınlar, ırzlarını venamuslarını korusunlar. Görünmesi zarurî olan yerler dışında cinselcazibelerini sergilemek için açılıp saçılmasınlar.
Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar." (Nur; 24/31)

Bu tür ayetlerin o günkü Medine'deyaşanan "yürürlükteki duruma" cevap olarak geldiği unutulmamalıdır.

Demek ki o günkü toplumda; 1- Bakışlarını sakınmayan, 2- Irz ve namuslarınıkorumayan,3- Görünmesi zarurî olan yerler dışındaki yerlerini de cinselcazibelerini sergilemek için açıp saçan, 4-
Başörtülerini yakalarının üzerine salmayan bir takım kadınlar vardır. Ayet"mümin" kadınlara bunlar gibi olmamaları çağrısında bulunuyor.

İlk üçü anlaşılabilir olduğu için dördüncüsünden başlayalım.

Ayette "başörtülerini" diye çevirdiğimiz "humuruhinne"kelimesi HAMR kökünden gelir ve
tamanlamıyla "başörtüsü" manasına gelir.


Görüldüğü gibi ayette geçen başörtüsü (hımâr) kelimesinin en önemli özelliği"baş" ile ilgili olmasıdır. Nitekim bu ayetler başı açıklığın yaygınolduğu bir topluma inmiş değildir. O günkü toplumda değil kadınlar erkeklerbile, kimisi sıcaktan, kimisi Arap örfünden zaten başlarını bir şekildeörtmektedirler.
Yani erkek kadın hemen hiçkimse "başı açık" dolaşmamaktadır. Sarık, kaftan, tül, renkli bez vs. başlarına birşeyler dolayıp sararak veya alarak dışarı çıkmaktadırlar. On bin nüfusluMedine'de yaşayan Yahudiler, Evs ve Haçreçliler, Muhacirler vs. dışarıdanbakıldığında üstlerinde "baş"larında bir takım örtüler olaninsanlardır. Fakat özellikle kadınlarda bu örtü, örtünmek amacıyla değil, dahada çekici ve egzotik olmak amacıyla, "az aç-az kapa" tarzındaolmaktadır. )





Sayın Eliaçıkın başın örtülme emrini anladığı ayette, ikilemde olduğunu, bu konuda çoksamimi ve açık konuşamadığını, tedirgin düşünceler sergilediğini düşünüyorum. Yanlışanladıysam, kendisinden peşinen özür diliyorum. Eğer söylediği gibi Nursuresi 31. ayette geçen, HIMAR kelimesiyle Allah başın örtülme emrini vermişolsaydı ve Sayın Eliaçık ta bu ayetten Allah ın, kadınların başlarını örtmesiemrini algılamış olsaydı, şu sözleri söylememesi gerekirdi diye düşünüyorum.





(Bu tür ayetlerin o günkü Medine'de yaşanan"yürürlükteki duruma" cevap olarak geldiği unutulmamalıdır.)





Allah verdiği bazıhükümleri, o dönem içinde yapılan bir yanlışı düzeltmek için verdiyse, bu zatenayetlerde çok açık anlaşılmaktadır. Yok, eğer genel bir konuysa ki başınörtülmesi genel bir konudur, bunu o döneme has olduğunu söylemek, büyük hataolur.



Örneğinbahsettiğimiz ayette, kadınların başının örtülme emrini de verdiğini kabulediyorsak, bunun o döneme ait olduğunu söyleyemeyiz. Nur suresi 31. ayettehükmedileni, önce çok net anlamalıyız. Eğer bu ayette Allah açık olarak, kadınlar başlarını örtmelidir ve o örtüsüyle degöğüs açıklığını örtmelidir emri var diyorsak, başın daha sonra açılmasını aslatartışamayız.



Yok, eğer bahsekonu ayette Allah, açıkça yalnız göğüs açıklığınızı örtün diye anlıyorsak, ozaman Rabbin vermediği bir hükmü, aslında burada başın örtülmesi emri, örtülü,dolaylı manada veriliyor demek yanlış olacaktır. ÇÜNKÜ ALLAH AYETLERİNİ DOLAYLI DEĞİL,AÇIKÇA VERDİĞİNİ BİRÇOK AYETİNDE SÖYLÜYOR.



Örnek vermekgerekirse, Peygamberimiz e misafir gelenlerin çok fazla kalarak, peygamberimizirahatsız etmemesi türünden uyarıcı ayetler, o döneme has ayetler diyebiliriz. Peygamberimizineşlerine hitaben, indirilen ayetlerde böyledir. Buna benzer örnekler vardır,ama bunlar zaten açıkça anlaşıldığı gibi, bu ayetlerin bile, bizlere kıssadanhisse verecekleri çok şeyler vardır.



Bazımeallerde, Başörtülerinizi yakalarınızın üzerine salsınlar diye çevrilenkelime, yakalarının üzerine vursunlar, örtsünler diye çevrilmiştir onuhatırlatırım. Çünkü salmak ile örtmek farklı konuları çağrıştırır. SayınEliaçık, bu kelimenin HAMR kökünden geldiğini ve tam anlamıyla başörtüsüanlamına geldiğini belirtmiş.



Bu konuda farklı fikir yürütmeden, ayette geçen kelimenin, başörtüsü anlamında olduğunu kabul edelim. Kur’an da birkelimeye farklı anlam dahi versek, Rabbin gönderdiği ayetin asıl anlamını, amacınıhiç kimse saptıramaz, değiştiremez. Çünkü Kur’an öyle bir kitap ki, birileriaraya fitne ve fesatta soksa, aklını Kur’an ile kullanan, Rabbin gerçeklerini FURKANın sayesinde, diğer ayetlerden faydalanarak, gönül gözleriyle mutlakagörecektir.



SayınEliaçık ın bu konudaki yazısına, bakmaya devam edelim.



(Peki,öyleyse ayet ne demektedir?
Dikkat edilirse "Başörtüsü takın,başınızı örtün" denmiyor da "Başınıza aldığınız o örtüleri boyunlarınıza,omuzlarınızdan aşağıya da salın" deniyor. Bunun sebebi, o dönem kadınlarının başörtüleriniarkadan bağlayarak, omuzlarını ve göğüslerine kadar boyunlarını açıktabırakmalarıydı. Böyle daha çekici olacaklarını düşünüyor olmalılar…
Buradan "Başörtüsü değil, boyun örtüsü emrediliyor" diye bir sonuççıkarmak, işi yokuşa sürmek ve anlamamak için diretmekten başka bir şeydeğildir.
Çünkü Kuran'ın çoğu emri zaten böyledir. Yani ayetler çoğunlukla"yürürlükteki durum" üzerine gelir ve onu düzene sokar.)




Sayınyazar ayette Allah, başınızı örtün demiyor, çünkü o toplumda zaten kadın erkekbaşlarını örtüyorlardı, iklimsel ya da gelenekten demişti hatırlarsanız.



Şimdibu mantıktan yola çıkarak düşünelim. Madem Allah o devrin toplumunda zaten kadının başı örtülüydü,bunu ayrıca zikretmesi gerekmez diyebiliyoruz, bu durumda erkeklerinde odevirde başları birçok şekilde iklimsel ya da yöresel kapalıydı. HattaAraplarda hala öyledir. Bu mantıkla gidersek, erkeklerin başlarını örtmesi defarz emir olması dolaylı olarak gerekmez mi? Hayır gerekmez, bu konuda dolaylıbahsedilen bir ayet Kur’an da yok, diyerek bu işin içinden kolayca sıyrılabilirmiyiz?



Nursuresi 31. ayetinde, Allah başın örtülmesini açıkça emretmiyor, ama dolaylı birşekilde, başında örtülmesi emrediliyor mantığından yola çıkalım. Peki, Allah ayetlerinidolaylı bir şekilde emrettiğini söylüyor muydu? Kesinlikle hayır. Ne diyordu onlarcaayetinde, bizaçık, anlaşılır, detaylı bir şekilde, birçok örneklerle ayetlerimizi indirdik,açıkladık demiyor muydu? Demek ki Kur’an dan,dolaylı bir hüküm aramamız mümkün değil. Bunu yaparsak, bizleri yanlışa götürecektir.



Şimdideaynı konuya, daha farklı bir yönden bakalım. Allah ayetlerini en doğruanlamamız için, yine Kur’an ın diğer ayetlerinden istifade etmemizi söyler.Daha açıkçası Kur’an kendisini anlatan, açıklayan bir kitaptır der. İsra suresi89. ayetinde, Yeminolsun, biz bu Kur'an'da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık.Kehf suresi 54. ayetinde de, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerlegözler önüne koyduk diyerek, bizlere apaçık bir hüküm vermişti hatırlayınız.



Şimdibu ve buna benzer onlarca ayetinde bizleri uyardığı gibi, hemen kendimize soralım.Madem Allah kadınların saçlarını örtmesi emrini, dolaylı bir şekilde Nur 31.ayetinde vermiş, acaba Kur’an ın başka bir ayetinde bu konuya açıklık getirmişmi? Dikkat ediniz bahse konu ayette, açıkça söylemesine gerek yok, dolaylı birhükmü vardır deniyor. Madem açık olmayan, dolaylı anlatılan bir hüküm var, Ozaman Rabbimiz bizlere her konuda nice örnekleri değişik ifadeler verdik dediğinegöre, acaba Kur’an ın başka birayetinde, bu hükmü doğrulayacak, tastikleyecek, açıklayacak apaçık bir ayet varmı?



Busoruyu her ne hikmetse, kendimize sormaktan korkuyoruz. Kur an ehli, Rabbin gerçeklerinden asla korkmaz. Korkarsa gerçekleri yaşayamaz. Şunu lütfen unutmayalım, Allah kadınların başlarını örtmesiniemretseydi, bunu apaçık söylerdi bunu da unutmayalım. Böyle önemli bir hükmü,sizce Kur’an ın hiçbir yerinde bahsetmeden, Nur suresi 31. ayette dolaylı, açık olmayanbir hükümle verir mi? Lütfen bu soruyu kendimize soralım. Tabi daha sonra,pişman olmak istemiyorsak.



SayınEliaçığın verdiği bazı örnekler düşündürücüdür. Gelin birlikte verdiği örneklerüzerinde düşünelim. Acaba Nur suresi 31. ayetinde verdiği örneğe benziyor mu?Yani açık değil de, dolaylı anlatılan bir hüküm var mı?


(Örneğin, "Cuma namazı kılın" demez de, "Zaten kılmaktaolduğunuz o cuma namazı var ya, işte onun için çağrıldığınızda alışverişibırakın" der.
Yine örneğin, "Namaz (salât) diye bir şey icat edin, kurban (nahr) diyebir uygulama başlatın" demez de, "O yapılmakta olan namaz (salat),kesilmekte olan kurban (nahr) var ya, işte onu siz ALLAH için yapın" der.
Yine örneğin, "Dörde kadar evlenin" demez de, "O onar, on beşerevlenip de geçindirmek için yetimin malına el uzatmaya kalktığınız eşlerinizvar ya, işte onları dörde, üçe, ikiye, hatta bire indirerek evlenin, yetimlerehaksızlık yapmaktan korkuyorsanız böylesi daha iyidir" der.

Demek ki bu tür ayetler yürürlükteki duruma müdahale etmek, yanlış taraflarınıdüzeltmek, ıslahat yapmak amacıyla gelmektedir.
Düzelttiği şekliyle dekalıcı emre dönüştürmektedir.
Başörtüsünün de böyle olduğunu düşünürsek, denmek istenen; "O zatentakmakta olduğunuz başörtüleriniz var ya, işte onları aşağıya doğru da salın,başınıza toplayıp da boynunuzu, omuzunuzu, göğsünüzü, sırtınızı açıktabırakmayın" demek olur…)




Verilenayet örneklerine bakalım şimdi de.



(Cuma namazı kılın" demezde, "Zaten kılmakta olduğunuz o cuma namazı var ya, işte onun içinçağrıldığınızda alışverişi bırakın" der.)



Dikkatediniz Cuma ayetinde, hüküm verilen Cuma toplantı namazına, yani zikre davetvar. Davette ne yapılacağı açıktır. Dolaylı olarak farklı bir hüküm yok. YaniNur suresi 31. Ayetinde olduğu gibi, istenen hüküm açık, ayrıca dolaylıemredildiği söylenen başın örtülmesi benzeri bir konu yok. Daha öncedeemredilen, Cuma namazına davet açıkça belirtilmiş. Namaz konusu ayrıca Kur’anda en çok işlenen bir konudur, onu da hatırlatmalıyım. Bugün İslam toplumunda,bu ayetten farklı, üstü kapalı bir anlam çıkaran var mı? Elbette yok.



Allahnamaz, oruç, zekât, hac sizlere olduğu gibi, sizden öncekilere de farzkılınmıştı diye açıklar Kur’an da. Bakın daha önce farz olanları, nasıl tekrarederek söylüyor Yaradan diğer ayetlerinde. Eğer daha önce başın örtülmesi zatenfarzdı, onun için tekrar söylemesine gerek yok dersek, şu soruyu sormalıyızkendimize. Allah geçmiş toplumlara emrettiği farzları tekrar dile getiriyor vebizleri bilgilendiriyorsa, neden başın örtülmesi emri, sizden önceki toplumlarada farzdı, sizlere de farz kılındı, şeklinde tek bir bilgi vermiyor?



İşinilginci Sayın Eliaçık, başın örtülme emrini anladığını söyledikten sonra, buayetin Medine deki durumu düzeltmek için indirildiğini, bu konunun şimditartışılabileceğini bile söylemişti. Ama dikkat ediniz yukarıdaki sözleri ileçelişerek, bakın ne söylemiş.



( Düzelttiği şekliyle dekalıcı emre dönüştürmektedir.)



Madem başınörtülmesi emrini ve göğsün kapatılmasını düzene sokuyor ve kalıcı emredönüştürüyor, daha sonraki yıllarda, başın örtülmesi emrini nasıl tartışırız?Ayeti doğru anlayamazsak, kendimizle çelişmemiz kaçınılmaz olacaktır.



Bumantığı, Kur’an ın diğer ayetlerinden doğrulamaya devam edelim. Allah Hackonusunda açıklama yaparken, bir ayetinde bakın ne diyor?



Hac 27: İnsanlar arasında haccı ilanet ki, gerek YAYA olarak, gerekuzak yollardan gelen yorgun DEVELER üzerinde sana gelsinler.



Ayete baktığımızdaAllah, o dönemin şartlarına uygun örnek vererek, Haccayaya ya da develerle gidebileceğimizörneğini veriyor. Şimdi sormak isterim, verilen örnekte Haccadeveyle, ya da yaya gitmek farzdır, diyen var mı günümüzde? Elbette yok. Çünkü önemli olan HÜKÜM dür. AYETTE VERİLEN HÜKÜMDEHACCA GİDİLMESİDİR. Bu emrin yerine getirilmesi de, elbette zaman ve mekânagöre değişecektir.



Peki,bahse konu Nur suresi 31. ayette HÜKÜM neydi? Göğsün örtülmesi. İster başını örttüğün örtüyle göğsünü ört, istersenbaşka bir şeyle. Amaç,emredilen hüküm değişmez, ama istenen hükmü yerine getirmek için, araçlar gününşartlarına, zamana, mekâna, gelenekleregöre değişir. İşte Nur suresi 31. ayet de, aynı şekilde anlaşılmalıdır.



Verilendiğer örneğe bakalım şimdide.



("Namaz (salât) diye bir şeyicat edin, kurban (nahr) diye bir uygulama başlatın" demez de, "Oyapılmakta olan namaz (salât), kesilmekte olan kurban (nahr) var ya, işte onusiz ALLAH için yapın" der.)



AcabaAllah bu kadar basit mi hükmünü veriyor, bu konularda Kur’an da? Hiçbiraçıklama yapmaz mı namaz ve kurban konusunda? Tüm bunları Nur suresi 31. ayettegeçen başın örtülmesine delil yaparsak, sizce doğru olur mu? Kur’an da Allahnamaz konusunu o kadar çok işler ki ayetlerinde, okuyan namazın Allah ile kulunarasındaki en güzel sohbet anı olduğunu anlar.





Birdiğer verdiği örneğe bakalım.



("Dörde kadar evlenin"demez de, "O onar, on beşer evlenip de geçindirmek için yetimin malına eluzatmaya kalktığınız eşleriniz var ya, işte onları dörde, üçe, ikiye, hattabire indirerek evlenin, yetimlere haksızlık yapmaktan korkuyorsanız böylesidaha iyidir" der.)



Bakınbahse konu ayetin konusu ile ilgili, ne kadar güzel açıklama var. Allahayetinde, birden fazla eş ile evlenmenin sakıncalarından bahseder. Örneğin çokluevlilikte, asla isteseniz de adaleti sağlayamayacağımız örneğini verir. Daha danet belirterek, adaleti sağlamak istiyorsanız, tek eşle yetinin diye öğüt verirbizlere. Asla bu ayetlerden, dolaylı bir hüküm çıkartamayız. Ayetler apaçıkanlaşılıyor.



Bukonuya bir örnek daha vermek istiyorum. Allah Kur’an da şöyle bir hükümverseydi ve deseydi ki, kadının ayaklarını, parmaklarını göstermesi namahremdir.O giydiğiniz mestlerle,aileniz dışındaki kişilere ayaklarınızı göstermeyiniz deseydi. Mest de o devrintoplumunun bir kıyafeti, geleneği olsaydı, bugün bizler kadınlarımızın mestgiyerek ayaklarını kapatması gerektiğini, Allah ın farz emridir diyebilirmiydik? Yoksa bu ayette Allah, kadınların ayaklarının görünmesini istemiyor,neyle örtersen ört, ister çorap giy, ister patik giy, diye anlaşılıyor muderdik? Eğer evet, bugünde mest giymelidir diye anlarız dersek, Allah ınhükümlerine, geleneklerimizi de, din diye ilave etmiş olacağımızı unutmayalım.



SayınEliaçık, zaten o günkü toplumun kadın erkek, başları kapalıydı, onun için başınörtülme emrini, Allah açıkça tekrar söylemesi gerekmezdi dediğinde, O devringerçekleri olan CARİYELERİ unutmuşa benziyor. Bildiğiniz gibi cariyelerinbaşlarını örtmesi yasaktı. Bu gerçek, herkes tarafından da bugün bilinir, kabuledilir. Bahse konu ayetindirildiğinde de, bu değişmedi, Müslüman olan cariyeler başlarını örtemediler.Çünkü başın örtülmesi o dönemin özgür kadınlarına has bir gelenekti. Hatta gelenekten öte,kadınların süs eşyasıydı. Bu hakkı cariyelere vermemelerinin bir nedeni de, cariye ve hür kadının sokaktaanlaşılabilmesi adınaydı.



Hemenşu soruyu soralım kendimize. Peygamberimiz Nur suresi 31. ayetten, Müslüman kadınlarbaşını örtmelidir, bu iffetli bir kadınıngiysisidir, diye anlamış olsaydı, acaba Müslüman olan cariyelerin, başlarınınaçık olmasına, hala izin verir miydi?



Busorulara cevap bulamıyorsak, nefsimizin esiri olup, inançlarımıza Rabbinvermediği bir hükmü ilave etmemeliyiz. Şöyle söyleyende çıkabilir, cariyelerinhukuku farklıydı. Doğrudur farklıydı, ama Kur’an onlara da düzen getirmiş, açıklamayapmış, hatta onların yararına hükümler vermiştir. Ama dikkat ediniz, başınörtülmesi konusu hiç geçmez. Eğer başın örtülmesi emri olsaydı ve bu iffetlikadınlar için bir emirdir deseydi, bu durumda Allah cariye, hür olan Müslüman kadınayrımı yapar mıydı?



Konuyudaha iyi anlayabilmemiz için, yine başın örtülmesine dolaylı delil göstermeyeçalışılan ve yine ayetten dolaylı bir emir çıkartarak, aslında bu ayette de,başın da örtülmesi çıkartılabilir dedikleri, başka bir ayete bakalım.





Ahzab59:Ey Peygamber! Eşlerine,kızlarına ve müminlerin kadınlarına, dışarı çıkarken üstlerine örtü (Cilbablarını) almalarınısöyle; bu, onların namuslu bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerinidaha iyi sağlar. Allah bağışlar ve merhamet eder.





Ahzab suresi 59.Ayette Allah, iman eden Müslüman kadınların, evin dışına çıktıkları zaman,nasıl giyinmeleri gerektiğini, bu ayette yine o günkü toplumun kullandığıgeleneksel kıyafetten örnek vererek, dikkatlerini çeker ve derki; Toplum içindedolaşırken, evinizde giydiğiniz daha rahatça hareket edebileceğinizkıyafetlerle, dışarı çıkmayınız. Toplum huzuruna çıkarken, kullanmış olduğunuz CİLBABLARINIZIgiyin öyle çıkın der.



Peki, nedir bucilbab? O devrin toplumunun kadınlarının, evin dışına çıkarken giydikleri yöreselkıyafete, örtüye verilen isim. Yani geleneksel, iklimsel o devrin toplumununbir giysisi. Değişik meallerebakarsanız, bu kelimeyi yazmadan, dış giysilerini, ya da örtülerinigiysinler diye tercüme edilir. O devrin toplumunun hiç bilmediği,geleneklerinde olmayan, günümüzde kullanılan palto, ceket, manto ve benzerikıyafet isimlerinden birisini, ayette Allah ın zikretmesi, örnek vermesi elbettebeklenemez.



Şimdide bu ayetikonumuz ile ilgili düşünelim. Dikkat ederseniz bu ayette geçen cilbabkelimesinden yola çıkarak da, bakın cilbab baştan aşağıya giyilen bir örtüdür,onun için bu ayette de Allah, kadınlar başlarını örtmelidir emrini veriyor,diyerek anlatırlar ve başörtüsüne delil gösteririler.



Hâlbuki cilbabo devrin geleneksel kıyafetinden başka bir şey değildi. Eğer bu kıyafetigiymekte farz emir olsaydı, KIYAFETİN ŞEKLİ, BİÇİMİ DETAYLI TARİF EDİLİRDİ.Bu konuda bu kıyafetle ilgili, tek bir açıklama,detay yoktur Kur’an da. Açıklama gereği de yoktur, çünkü emir, istenilen hükümgeleneksel kıyafetin giyilmesi değil, iffetli giyinerek, namuslu bir kadın gibidışarı çıkılmasıdır. Bu kıyafeti kendimizce tarif ederek, itikatlarımıza delil ararsak,ancak nefsimizi tatmin etmiş, kendimizi kandırmış oluruz. Bunu unutmayalım.



Ayette neanlatılmak isteniyor, yani hüküm, amaç nedir bunu doğru anlamalıyız. İman edenkadınlara Allah seslenerek, dışarıya çıkmak istediğinizde, evin içindegiyindiğiniz, daha rahat ve nispeten daha açık kıyafetlerinizle, dışarıyaçıkmayın. Dış giysinizi mutlaka giyin diyor. Bunun yapılmasındaki nedeni, amacıda açıklıyor ve diyor ki; Bu davranışınızla,sizlerin namuslu insanlar olduğunuz bilinsin ve sizler yanlış davranışlarlaincitilmeyesiniz, diye açıklık getiriliyor.



Bu durumda hemenkendimize soralım. Allah hacca gitmemizin örneğini verirken, nasıl o devrinanlayacağı şekliyle örnek verip, uzakta olsa yaya ya da develerinizyorgun argın bile düşse, Hacca gidin örneğini veriyorsa, Ahzab 59. Ayette deyine o devrin geleneksel kıyafetinden örnek verip, dışarıya çıkarken dahadikkatli olmalarının ikazını yapıyor ve verdiği örnekte, yine odevrin kıyafetini giyerek amacın, hükmedilenin gerçekleştirilmesi isteniyor.





Bu konuya, yaşantımızdanda bir örnek verelim. Şöyle düşünelim. Günümüz devrinde bir kadın, İstanbul da evindışına çıkarken, nasıl bir giysi, kıyafet giydiğinde, o kadın hakkında hiçbirart niyet düşünülmez ve rahatsız edilmez, bu namuslu bir kadındır deriz, öncebunu düşünelim.



Daha sonra aynıkadın, aynı kıyafetle, ülkemizin daha muhafazakâr, daha farklı bir yerinegittiğinde, yine aynı kıyafeti giydiğinde, daha önce gördüğü olumlu tepkiyi migörür, yoksa……? Elbette aynı olumlutepkiyle karşılanmaz. O bölgenin geleneksel, anlayış ve yaşantısı ölçüsünce, dahafarklı bir kıyafet, namuslu, iffetli bir kadının giysisi olarak ortaya çıkar. Budurumda, İstanbul da normal karşılanan bir kıyafeti, bahsettiğimiz o taşrabölgesinde giyemezsiniz, çünkü normal karşılanmaz. Şehirde yaşayan bir kadın,orada giydiği kıyafetlerini, anne vebabasının köyüne, ziyarete gittiğinde giyebilir mi? Kesinlikle giyemez.



Bakın aynı ülkedebile aynı kıyafet, daha farklı tepki görüyor. Önemli olan toplumun anlayışına,geleneklerine, düşünce ve fikir yapısına göre giyinmek olduğu ortaya çıkıyor.Zaten ayetinde bizlere anlatmak isteği amaç, yani verilen hükümde bu konuanlatılmaktadır.



Bu ayette,dikkatinizi çekmek ve üzerinde düşünmenizi istediğim bir konu daha var. Allahayetinde, mümin kadınlardan bahsederek, cariye hür kadın ayrımı yapmadan,dışarıda gezerken daha dikkatli giysiler giymelerini istiyor. Bu durumda buayet, Müslüman cariyeleri kapsamıyordiyebilir miyiz? Asla bunu söyleyemeyiz.



Madem bu ayet deörnek verilerek, Müslüman kadınların başlarını örtmesi, bu ayette geçen CİLBABgiysisiyle de örnek gösteriliyor, bu durumda bu kıyafeti giyerek, cariyelerindebaşlarını örtmeleri gerekmez miydi? Elbette gerekirdi, ama bu ayetin vebahsedilen kıyafetin, başın örtülmesiyle bir ilgisi olmadığı ve peygamberimizdebu ayetten böyle bir anlam çıkarmadığı için, bu ayette indirilmesine rağmen, cariyeleryine başlarını örtemiyorlardı. Çünkü bu ayetin hükmü, amacı namuslu bir kadınayakışacak bir kıyafetle, dışarıda dolaşmaları adınadır. Bu ister hür olsun, ister cariye hepsinikapsamaktadır. Müslüman bir cariyenin, namuslu ve iffetli olması istenmiyor mu?Elbette isteniyor.



BakınKur’an ve akıl bir araya geldiğinde, nasılda çözüme yaklaşıyor insanlar. Bu konuyu özetlemek gerekirse, Nur suresi 31.ayetinde geçen bir kelimeye, başörtüsü anlamını dahi vermiş olsak, bu ayetten kadınınbaşını örtme emrini çıkartamıyoruz.



Buyazıyı yazmamdaki neden, asla başını örtenlere saygısızlık anlamındaalgılanmamalıdır. Amacım Allah ın ayetlerini doğru anlamak adına, sizleri düşünmeyedavet etmektir. Buna Rabbim şahittir.



Kadınlardabaşın örtülmesi, bizlerinde geleneğidir. Bunun devam etmesinde de, elbettehiçbir sakınca yoktur. Yeter ki bunun Allah emri olduğunu, örtenlerin iffetlikadın, örtmeyenler iffetinden şüphe edilmesi gerekenlerdir denmemelidir. Çünkü Allah emretmediğihalde, bunlarda Allah katındandır diyenlere, Rabbin uyarısı dikkatledüşünülmelidir.



Kur’an din adına, şekilsel bir kıyafetasla emretmemiştir. Çünkü insanların din ve inanç adına ayrışmasına, bölünmesinekarşıdır. Dinde bölünmeyin diyen Allah ı, ne yazık ki dinlemediğimiz,anlayamadığımız gibi, şekilsel simgelerle dinde kadınlarımızı bölmenin,ayrıştırmanın da yanlışlığını fark edememişiz.



Allahtakvaca üstün olmaktan bahseder. Ama bizler takvanın gizli oluşu, Yalnız Allahın bilmesi, bizlerin çok hoşuna gitmediği için olsa gerek, nefsimizin dürtüsüyle,inancımızı şekilsel hale sokarak, topluma sunmanın acımasız hazını duymayaçalışıyoruz. Böylece komşularımız, hatta en yakınlarımızdan, başını örtmeyenkadınlarımıza takındığımız tavır, onlara söylediğimiz sözler düşündürücüdür.



Eğerbaşını örtmeyen bir kadına, İFFETSİZ yakıştırmasını yapıyorsak, bu düşüncebizlerin Kur’an dan, Allah ın dininden ne derece uzak olduğumuzu gösteriyordemektir. DİN TOPLUMU, ŞEKİLSEL KIYAFETLERLE, SİMGEYLE ASLA AYRIŞTIRMAZ. Kıyafet geleneklere, yaşam şekline veiklime göre değişiklikler arz edeceğinden, serbest bırakılmış ve bu konuda aslahiç bir hüküm özellikle Kur’an da verilmemiştir. Sizleri tek bir ümmetyaratmadım, dünya üzerine yaydım derken, Rabbin bu sözleriyle, bizlere neanlatmak istediğini, akıl Kur’an çizgisinde doğru anlamalıyız.



EĞER TOPLUM OLARAK, DİN ADINA GİYİM-KUŞAM,KIYAFETLERLE AYRIŞIYORSAK, O DİNDEN ASLA DEĞİLDİR, LÜTFEN BUNU UNUTMAYALIM.



Peygamberimizin bukonuyla ilgili bir hadisi geldi aklıma.

(Allah’ın kitabında helal kıldığı helal, haram kıldığı haramdır. Hakkındasustuğu ise serbesttir. Allah’ın serbest bıraktıklarını kabul edin ve bilin kiAllah hiçbir şeyi unutucu değildir.

Ebu Davud K. Etime 39/Tırmizi K. Libas 6 İbni Mace K. Etime 60/El-Müracaat sayfa 20 )

Anlayana, düşüneneçok şeyler anlatıyor. Fakat bizler öyleyanlış itikatlarımıza, öyle deliller arıyoruz ki, ancak nefsimizi oyalıyoruz.Allah haram ve helal ne emretmişse, bu açıkça Kur’an da vardır. Allah Kur’an daKadınında, erkeğinde kıyafeti konusunda, hiçbir şekilsel kıyafet belirtilmemiş,yalnız ana kurallar konmuştur.



Hz. Ömer in aşağıdakisözleri, sanırım dikkatle düşünülmelidir.

Hz. Ömer:

İnancına göre yaşamazsan,yaşadığını inanç zannetmeye başlarsın.



Kur’an gerektiğikonularda, çok önemli detaya girer ve bizleri bilgilendirir. Örneğin Bakara233. Ayetinde, bir annenin çocuğunu 24 ay süt emzirmesinin önemine işaret eder.Nisa 23. Ayetinde, aynı anneden süt emmiş, sütkardeşlerin birbiriyleevlenemeyeceğini açıklar. İki kız kardeşi aynı anda alıp, evlenmenin yasak olduğudetayını dahi verir. Boşanmış kadınların, üç adet dönemi geçmeden, tekrarevlenmemeleri gerektiği uyarısını yapar. Sizce bunlar en ince detay değil denedir?



Tüm bunlarısöyleyen, açıklayan Yaradan, kadının saçı namahrem olup, kapatılmasınıemretseydi, apaçık yukarıdaki örneklerde olduğu gibi, bizlere söylemez miydi?Bazı kelimelerin arkasından, herkesin anlayamayacağı şekilde, açıkça değil de, dolaylımı anlatırdı bizlere?





Allah Nahl 116.Ayetinde, bizlerin dikkatini çekerek bakın nasıl uyarıyor.



(Dillerinizinuydurduğu yalana dayanarak "Bu helaldir, şu da haramdır" demeyin,çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz. Kuşkusuz Allah'a karşıyalan uyduranlar kurtuluşa eremezler.)



Demek ki açıkçaAllah, kadın saçlarını göstermesi haramdır demediği halde, bizler bazıayetlerinde ki, kelimelerin ardına sığınarak, aslında burada Allah dolaylıolarak, kadın saçını örtmelidir, saçını göstermesi HARAMDIR diyorsak, lütfen buyanlışın bizleri nerelere götüreceğini de iyi hesap edelim. Çünkü Allah a karşı yalan uydurmak, haramların,günahların en büyüğüdür.





Başörtüsü konusubugün, içinden çıkılamayacak bir durumdadır. Bu konu ülkemizde siyasete öylebir alet edildi ki, bu düşünceyi, fikriöne sürenlerin bile, bazen söyledikleri dikkate alınmaz oldu. Sizlere bir örnekvermek istiyorum. Günümüz de başın örtülme şekline dahi yön veren bir kişinin,sözlerini yorumsuz sizlere nakletmek istiyorum. Bu sözleri söylediği dönemde,ilginç yorumlar yapılmış ve bu sözlerin unutulması adına çok çaba harcanmıştı. Düşünen,aklını kullanan gerçekleri anlayacaktır.



(Kadınların başlarını örtmesi iman meselesiölçüsünde önem arz etmez. Allah’a karşı kulluk, umumi manada kulluk ölçüsündeönem arzetmez bunlar. Teferruata ait meseledir. Nitekim Allah’a iman meselesiMekke’de Efendimize tebliğ edilmiş, namaz meselesi orada bize farz kılınmış,daha sonra da zekât bize farz kılınmış. Ama tesettür meselesine gelince birazfarklı. Zannediyorum Peygamberliğin 16. ve 17. senesindemüslüman kadınların başları açıktır. Temel meseleler varken, teferruatlauğraşılmamalı.”

FethullahGülen 1995)





DilerimRabbimden, Kur’an gerçeklerini fark edebilen batılın, hurafenin, sanı verivayetin ardı sıra değil, hakkın FURKAN IN peşinden koşan, Rabbin haliskullarından oluruz. Bunu başaramayan toplumlar, Allah ile aldatılmaktan aslakurtulamazlar.



SaygılarımlaHaluk GÜMÜŞTABAK



 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
başörtüsü, eliaçık, konusundaki, kuran, ve, yazısı, İhsan, ın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
İhsan Eliaçık'tan Başbakan'a tepki PassioN Haber Arşivi 0 03 Şubat 2012 20:45
İhsan Eliaçık'tan Başbakan'a tepki Rüzgar Haber Arşivi 0 03 Şubat 2012 08:30
İhsan Eliaçık'tan çok tartışılacak çıkışlar PassioN Haber Arşivi 0 09 Ocak 2012 20:30
Şia ve Hz. Ali'nin halifeliği konusundaki iddiaları... Kalemzede İslamiyet 0 09 Temmuz 2011 12:33