IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 08 Eylül 2014, 20:08   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Tavaf'ı anlamak




Sonra manevi kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve Beyt-i Atîk'i (Kâbe'yi) tavaf etsinler! (Hac, 29)

Tavaf, sözlükte bir şeyin etrafında dönmek ve dolanmak demektir. Evrende maddenin en küçük parçası olan atomdan, en büyük galaksilere varıncaya kadar her şey tavaf halindedir. Atomda elektronlar bir kalp mesabesindeki çekirdek etrafında baş döndürücü bir hızla dönerken, galaksiler de milyarlarca yıldız sistemleriyle galaksinin merkezi etrafında akıl almaz bir hızla dönmektedirler. Sanki hepsi kendilerini var eden ve yaratan Yaratıcı'ya ibadet etmektedirler. Kur'an'da ifade edildiği gibi, her biri bir yörüngede seyretmektedir. (Yâsin, 40) Kâbe'nin etrafında tavaf eden on binlerce Müslümanın oluşturduğu tablo, bir galaksinin, milyarlarca yıldızıyla dönüşünü andıran bir manzara gibidir. Bu bakımdan tavaftaki manevi hazzı tam anlamıyla elde edebilmek için kendini yörüngeye bırakmak gerekmektedir. Zaten Kâbe'nin çekim alanında yörüngeye girebilen bu manevî akışa kendini bırakır ve mü'minler denizinden bir damla olabilmenin zevkine erer. Kâbe etrafında dönerek gerçekleştirilen tavaf, kâinatın ve yaratılışın özeti, teslimiyetin ve ilahî takdire boyun eğişin sembolü sayılır. Erkeklerin tavafın ilk üç şavtında daha heybetli yürümelerine Remel, tavafta ihramlıyken sağ omuzlarını açık bulundurmalarına Iztıba adı verilir. Burada yapılan üç davranışın da tarihi anlamı, hasımlara karşı güç ve gövde gösterisiydi.

Mekke'li müslümanlar Medine'ye hicret edince, oranın havası kendilerini olumsuz etkilemiş ve biraz zayıf düşmüşlerdi. Aradan yedi yıl geçtikten sonra üç günlüğüne geldikleri umre ziyaretinde Mekkeliler tarafından bu durumları dile getirilince Hz. Peygamber, ashabına, o müşriklere karşı güçlü görünmelerini, onların oturduğu tarafa dolandıklarında daha çalımlı ve güçlü görünmelerini emretmiş ve onlar da bunu yapmıştı. Şüphesiz o gün için onların bu hareketi güçlü olduklarını ifade etmeye yetmekteydi. Ya bugün hacı- lar kendilerinin, Müslümanların güçlü olduğunu nasıl gösterebilecekler Maddi güç, manevi güç, moral güç... Neleri, nerede, nasıl kaybettik ve nasıl kazanacağız Hiç şüphesiz hac yaparken bunu da düşünmeliyiz. İbn Abbas'a göre başlangıçta tavaf esnasında sırf Kureyşlilere karşı gösteri amacıyla yapılan remel (heybetli yürüyüş), Hz. Peygamber'in veda haccında, tavafın ilk üç şavtında yapmasıyla sünnet olmuştur. Yine Hz. Ömer, Hacer-i Esved'le ilgili sözünün devamında Biz neden hâlâ bu remele devam ediyoruz ki Çünkü vaktiyle biz, bu remel ile (bizim zayıf düştüğümüzü söyleyen) müşriklere karşı (güçlü) görünmek isterdik. Hâlbuki Yüce Allah onları helâk etmiştir dedikten sonra, Ama biz, Hz. Peygamber'in yapmış olduğu bir şeyi terketmek istemeyiz demiştir. (Buhari, Hac, 57) O, müşriklerin helâkiyle bu gerekçenin kaybolduğunu düşünmesine rağmen, Hz. Peygamber'in yapmış olduğu bir uygulamayı terk etmek istememiş ve aynen ittiba etmişti. Belki de düşmanları karşısında her dönemde nasıl güçlü olmaları gerektiğini Müslümanların hiçbir zaman unutmamaları için... Tavafa Kâbe sola alınarak başlanır. Bunun da simgesel bir anlamı vardır. Nazargâh-ı ilâhî olan insanın kalbi, 'Beytullah' yani Allah'ın eviyle karşı karşıya gelir tavafta. Allah, insanın şekline, kalıbına, malına mülküne değil, kalbine bakar. Bu yönüyle Kâbe ile insan kalbi arasında dikkat çekici bir ilgi vardır. Bu sebeple tavafta kişinin kalbi Kâbe tarafında yer alır. Bunda aynı zamanda tavafın ne kadar kalpten ve gönülden yapılması gerektiğine de bir işaret vardır.

Kâbe'nin etrafında mü'min olmanın zevki yaşanır. Allah'a yakın olmanın tattırdığı bu zevki bir başka yerde bu kadar canlı ve bu kadar coşkulu bir şekilde yaşamak çok zordur. Bu kutsal mekanda tanık olunan yakınlaşma duygusu, hacıya kendi evinde olduğu hissini verir. Burada hacı kendini sılaya kavuşmuş gibi hisseder. Çünkü Kâbe'nin yüzü kendisine öylesine tanıdık, kokusu öylesine bildik, sıcaklığı öylesine kuşatıcı gelir ki mü'min için, başka hiçbir sevgi bu denli çekici olamaz. Tıpkı namaz kılarken olduğu gibi, Kâbe'nin etrafında tavaf eden insanlar arasında hiçbir ayırım yoktur. Burada müminler eşitlenir. Kişiyi diğerlerinden ayıran hiçbir işaret veya alâmet yoktur artık. Orada tevhidin simgesi olan birlik vardır. Burada mü'minler denizinde kaybolmak ve toplulukta erimek gerekmektedir. Birisinin etrafında dönmek, âdeta onun etrafında pervane kesilmek, sembolik olarak yürekten bağlılığı ve onun için her şeyini feda edebileceğini gösteren bir harekettir. Bu bakımdan Beyt-i Atîk'ı tavaf, yalnızca Yüce Yaratıcı'ya yönelmenin ve yalnızca onun huzurunda eğilmenin ve ondan başkasına ibadet etmemenin Şilî bir göstergesidir. Tavafta hacı, Allah'ın huzurunda olduğunun bilinciyle, O'na yaraşan bir ta'zim ve hürmet, korku ile ümit arası bir muhabbet içerisinde olmalıdır. Tavaf eder- 23 ken, Hz. İbrahim oğlu İsmail ile, Allah'ı n evini nasıl döne döne inşa ettilerse, hacı da aynı şekilde döne döne iman evini, gönül evini yani kalbini yeniden inşa etmelidir. Kâbe Allah'ın evi, kalpler de O'nun nazargâhıdır.

Hacı orada sürekli Kâbe'ye bakar, onu seyreder, onun yüceliğini temaşa eder, Allah da daima kulun kalbini gözetir, onu dikkate alır. Hz. Peygamber'in veciz bir şekilde ifade ettikleri gibi Allah sizin şeklinize şemalinize ve mallarınıza bakmaz, aksine kalplerinize ve amellerinize bakar. (Müslim, Birr, 33) Bu dünyada da böyledir, ahirette de. Hani şairin Şuarâ, 88. ayeti esas alarak söylediği gibi, hiçbir şeyin fayda vermeyeceği kıyamet gününde Yüce Allah, altın ve gümüş değil, teslim olmuş bir kalp istemektedir Sanma ey hâce, senden zer u sîm isterler, Yevme lâ yenfeuda kalb-i selîm isterler. Nitekim, kültürümüzde sufîler, Kâbe'yle ilgili Kur'an'da ve hadislerde geçen bütün sıfatları insanın kalbi için kullanmışlar ve ona Beytullah demişlerdir. Yahut Beytulharam demişler ve bunu da insanın gönlü için kullanmışlardır. Çünkü gönül, Allah'ın evidir ve sevgiliden başkasının oraya girmesi haramdır, demişlerdir. Nitekim Allah Rasûlü'nün Kâbe'yi tavaf ederken söylediği şu hadis bunu teyit etmektedir (Ey Kâbe!) Ne kadar hoşsun, kokun ne kadar da güzel! Şânın, hürmetin ne kadar da yüce! Ama, canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Allah nezdinde malıyla, canıyla mü'minin hürmeti (dokunulmazlığı), senin hürmetinden daha büyüktür! (İbn Mâce, Şten, 2) Bu hadisten, mü'min kalbinin, Kâbe kadar hürmete layık olduğu, saygınlığının, dokunulmazlığının bulunduğ u anlaşılmaktadır. Kâbe'ye kalplerini kuvvetlendirmek için gidenler, bunun ilk ve temel şartının mü'min kardeşinin kalbini kırmamaktan, bu dokunulmazlığı çiğnememeden geçtiğini iyi bilmelidirler.

__________________
~ Adım YaLnızLık ~
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
anlamak, tavafı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Tavaf Ne Demektir? Seyra Dini Sözlük 0 26 Ağustos 2014 16:17
Tavaf Kalemzede İslamiyet 0 09 Temmuz 2011 11:45
Çekirge kendini tavaf ettirdi Difuzyon İslamiyet 0 07 Ocak 2010 10:24