IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

1Beğeni(ler)
  • 1 Post By Sır

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 21 Ocak 2020, 00:11   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Bir insanı tanımak...





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Dünyanın içinde, insan sayısı kadar dünya daha var. Bu dünyaların her biri soru işareti olarak karşımızda duruyor. Sözgelimi ağaçları tanırsınız; çiçek açar, meyve verir, yaprak dökerler. Peki, bir insanı tam manasıyla tanımak mümkün müdür? Yıllarca beraber olursunuz da, sonra öyle bir şey yapar ki, şaşırır kalırsınız. Yazık dersiniz, tanıyamamışım.Biliyoruz ki, hiç kimse kendisini sonuna kadar saklayamaz. Bir gün, gerçek mizacını mutlaka ele verir. Sarımsağı gelin etmişler de, kırk gün kokusu çıkmamış. Devamı yok.
Çok sayıda güzel insan tanıdım, fakat ne kadar tanıdım, işte orasını bilemiyorum. "Başkalarının derinliği" diye bir şey var. O sularda yüzüyor veya yüzmeye çalışıyor, lakin derinliğini göremiyorsunuz.
Orhan Okay, hocası Nurettin Topçu''yu anlatırken, "hiç olmazsa tanıyabildik mi" diye sorup devam eder: "Onda anlamakta güçlük çektiğimiz, yaklaşamadığımız bir taraf vardı." (Silik Fotoğraflar, Sayfa 25) Galiba böyle. Bir noktadan sonra, insana yaklaşmak pek mümkün olmuyor. Hele büyük insanlara, hiç.
Denilir ki, bu dünyanın en güzel iki kokusu, bebek ve eski kitap kokusudur. Bunlara, dost kokusunu da ilave etmek isterim. Sözgelimi, Muzaffer Serkan Aydın''la karşılaştığımız vakit, ondan gelen dost kokusunu hemen aldım. Bu kokuyu gördüm bile diyebilirim. Burada, belki de bir ilhamdan veya yüksek kaderden bahsediyoruz. Fakat çoğu zaman, hatta her zaman, işler ve ilişkiler bu denli kolay yürümüyor. Süheyl Ünver''den ödünç alarak, ''yüksek kader'' deyişim bundan.
Dost kokusuna rağmen, Muzaffer Serkan Aydın''ı ne kadar tanıyorum, tanıyabildim? Elimde, ipucu olarak, sadece şu söz var: İnsan, taştan pek, gülden naziktir.
Bir insanla tanışmak, tanış olmak, hatta onu anlamak; o insanı tanımak anlamına gelir mi? Elbette gelmez.
Sufiler, "ilk hatır önemlidir" der. Şimdilerde buna, "izlenim" diyoruz. Dünyanın hatır üzerine kurulu olduğunu düşünürsek, izlenim, bir anda anlamını yitiriyor.
O ilk karşılaşmada, gözümüzün tutması, birinci şarttır. Göz tutar, gönül ısınır. Öte yandan, ilahi ölçü, kırkta birdir. Muhtemelen, kırk kişiyle tanışıyor, bir kişiyle dost oluyoruz. "Bir gül için bin dikene su vermek" gibi bir şeydir bu…
Sonuç itibariyle, dost da olsanız, kırk yıl birlikte de yaşasanız, bir insanı ne kadar tanıyabilirsiniz? Artık çözdüm, bütün hususiyetlerini biliyorum, diyebilir misiniz? Kendi adıma, evet, diyemem. Tanıdığımızı sandığımız kişiyi bazen tanımakta zorlanırız ya, aslında bu, bütün meselenin özüdür, özetidir.
Biz şehirliler, her sabah, sivri uçlu insanlar olarak evden çıkıyor ve akşama kadar birbirimizi acıtıp duruyoruz.
İnsan olmanın basit ve ince özellikleri bile, artık meziyet sayılıyor. Böyle bir devirden geçiyoruz. İnsan ilişkileri dahil, her şey doğal mecrasından, yani aslından uzaklaşıyor. Adeta, hep birlikte yalnızlık çekiyor; toplu bir burukluk yaşıyoruz. Hayatımıza her gün yeni insanlar giriyor ve hızla çıkıp gidiyorlar.
Hesaplar ve hayatlar günübirlik olunca, öncelikler sıklıkla değişince, ilişkiler de uzun soluklu olamıyor. Bir insanla kalbî münasebet kurmak, neredeyse mucizelere kalmış görünüyor.
Yunus Emre, "Derya benim katremdir / Zerreler umman bana" diyor. İnsanın derinliğini yahut karmaşasını, bu dizelerden daha iyi ne anlatabilir?
Evet, insan kısım kısım, yer damar damar. İnsanları yakından tanıdıkça, kiminin altını, kiminin üstünü çizmek zorunda kalıyoruz. Aslına bakarsanız, ''yakından tanımak'' da meseleyi çözmüyor. Birlikte olduklarımızla ilgili bunca şaşkınlığı, bunca üzüntüyü, onları yakından tanıdığımızı sandığımız için yaşıyoruz.
Belki de bundan dolayı, hiç kimseyi yakından tanıdığımı iddia edemem, edemiyorum. Sadece kendimi tanımaya çalışıyorum. Henüz ciddi bir gelişme kaydettiğimi söyleyemem.
Ne yazarsak yazalım, eksik kalıyor, yeterli olmuyor. Tesellim ise şu: İnsanları tanımak da ancak bu kadar olabiliyor.



__________________
Eğer "dokuz" CanLı oLsaydın biLe En fazLa "sekiz" kez kaçabiLirdin öLümden..
BiLki "
yedi" düveLe suLtan oLsan dahi Yerin "aLtı" mekan oLacak sana
En fazLa "beş" metre kumaş götürebileceksin Kapatacaksın "dört" açsanda gözünü..
Bu dünya "
üç" günLük dünya , AzraiLin yanında "iki" kat oLup yaLvarsanda nafiLe
ELbet "
bir" gün öLeceksin İşte o gün herşey "sıfır"dan başLayacak..!
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
insanı tanımak


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Bir kadın tanımak Lcia Ah Kadınlar 1 15 Mart 2015 03:30
Eva'yı Tanımak İmkansız Thetis Haber Arşivi 0 11 Ağustos 2013 15:58
Bir kadını tanımak.. Slipknot Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 1 28 Ağustos 2010 22:32