![]() |
Şahin: Sonuçlarına katlanırlar Demirtaş: 12 Eylül ruh hali TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Demokratik Toplum Kongresi kararları ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, Türkiye'nin her türlü sorununun konuşulduğu ve çözüleceği yerin TBMM olduğunu belirterek, "Başka bir kongre, başka bir meclisi tanımıyoruz. Bu sevda peşinde koşan arkadaşlarımız durumlarını lütfen değerlendirsinler. Sonuçlarına katlanmak zorunda kalırlar" dedi. BDP lideri Selahattin Demirtaş sert yanıt verdi: Yağlıboya ile fırça alır Marmaris'e yerleşir. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şahin, Demokratik Toplum Kongresinde "demokratik Özerk Kürdistan" şeklinde açılım ortaya konulduğunun belirtilmesi üzerine, "Türkiye ile ilgili kararların yasama organı TBMM'dir. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde tüm vatandaşlarımızı ilgilendiren kararların alındığı Meclisin Başkanı olarak o tür kararlarla ilgilenmiyorum. O tür kararlar mevzuatımız açısından ne ifade ediyorsa onu yetkili kurumlar değerlendirir, yapılacak bir şey varsa gereğini yaparlar" diye konuştu. Bir gazetecinin, "BDP milletvekilleri Meclis kürsüsünde Kürtçe konuşuyor. Muhalefet sizin inisiyatif kullanmanız gerektiğini söylüyor" sözleri üzerine ise Şahin, şunları söyledi: "TBMM'de ancak Türkçe hitap edilir. Bu konudaki mevzuatımız bu şekildedir. Hatta biraz daha geriye giderek şunu da ifade edebilirim: Osmanlı'da da 1876 ve 1908 Teşkilatı Esasiye anayasalarına baktığınız da da resmi dil Türkçedir. Dolayısıyla bu tür tartışmaları son derece gereksiz, gerginliğe yol açıcı bulduğumu ifade etmek istiyorum. Türkiye'nin her türlü sorununun konuşulduğu, çözüleceği yer burasıdır. Başka bir kongre, başka bir meclisi tanımıyoruz. Bu sevda peşinde koşan arkadaşlarımız durumlarını lütfen değerlendirsinler, sonuçlarına katlanmak zorunda kalırlar." Şahin, "Siz bir adım atacak mısınız kürsüde Kürtçe ile ilgili" sorusuna ise "Atmamıza gerek yok. Türkçe konuşulur. Meclisi yöneten başkanvekillerimiz gereken neyse yaparlar" yanıtını verdi. Demirtaş'tan sert cevap Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Demokratik Toplum Kongresi'nin geçtiğimiz haftasonu Diyarbakır'da yaptığı Çalıştay'a ilişkin İstanbul'da gazetecilerin sorularını yanıtladı. Türkiye'nin son dönemde, özellikle yeni anayasa, öğrencilerin üzerinde artan baskı ve en önemlisi de seçimlerde emekçi, demokratik kesimlerin birlikte alternatif bir yolda harekete etmeleri için görüş alışverişinde bulmak üzere bir araya geldiklerini söyleyen Demirtaş, AK Partinin Türkiye'yi çıkmaza götürdüğünü belirterek, CHP'nin de ana muhalefet görevini yerine getirmediğini, bunları gündeme getirerek tartışmak istediklerini söyledi. Bütün toplumsal tehditlere karşı toplumun kendini örğütlemesi, kendini eğitmesi gerektiğini belirten Demirtaş, "Kendini mahallede, köyde ilçede örğütlü hale getirerek, tüm bunlara karşı bir savunma geliştirmesi gerekiyor. Kastettiğimiz budur. Bunun dışında alternatif olarak, polis gücü, ordu gücü oluşturacak hali yok" dedi. Böyle bir çalışmanın ne yasal ne de Anayasal bir çalışma olduğunu dile getiren Demirtaş, "Bütün saldırılara karşı, yani medya üzerinden, internet üzerinden çocuklarımıza, gençlerimize, toplumun herkesimine yönelik bir saldırı yok mu? Huzurlu bir toplum muyuz? İşssizlik bu kadar derinken, fuhuş bu kadar derinken biz bunlara yönelik bir şey yapmayacak mıyız? Biz diyoruz ki sivil toplum bu konularda çalışabilir. Mahalleler kendini örgütleyebilir ve alternatif savunma mekanizmaları geliştirilebilir. Halk Evleri kurulabilir. Kent konseyleri kurulabilir. Tüm bunlar tartışmaya değer çok ciddi örneklerdir. Devlet bırakın toplumu korumayı bizzat kamu görevlerinin içerisinde yer alıyor. O yüzden toplumun kendi kendini koruyacak mekanizmalar kurabilmelidir. Toplumun bu savunmayı gerçekleştirmesi meşru bir haktır. O nedenle meşru savunma komiteleri, komisyonları ve mekanizmaları diyoruz." Sembol ve bayrak tartışması Her kurum ve kuruluşun bayrak ve filamaya sahip olduğunu savunan Demirtaş, "Bu bayraklar Türk Bayrağı'nın alternatifi değildir. Bölge Meclisleri öneriyorsak, bölge yönetimleri öneriyorsak, bunları temsil eden neden bayrak, sembol olmasın?" dedi. Türk Bayrağı'nın tüm ülkeyi temsil ettiğini ifade eden Demirtaş, bunun yanında bölgeleri temsil eden ciddi bir model önerdiklerini belirtti. Önerinin tartışılma sebenin de fikrin BDP'ye ait olmasından dolayı sürdüğünü söyleyen Demirtaş sözlerine şöyle devam etti: "Herkes kendine şunu sorsun, 'Ben bu ülkenin vatandaşı olarak vergi ödüyorum ama ne kadar yönetime katılabiliyorum?' diye bir sorsun. TBMM, Hükümet Türkiye'yi yönetiyor, halk oy verme dışında yönetime ne kadar katılıyor? Ondan sonra, 'O halde yönetime nasıl katılabiliriz?' bunu bir tartışsın, görülecekki demekki Demokratik Özerlik dediğimiz 'Yerinden Yönetim' herkesin arzuladığı istediği bir modeldir. O yüzden süreç oraya doğru gidecektir. Biz bu konuyu siyasi partilerle tartışıyoruz. Örneğin ÖDP'de bu konuyla ilgili çalışmalar yürütüyor" Demirtaş, bir gazetecinin "Meclis'te grubu bulunan partilerle görüşecek misiniz?" şeklindeki sorusu üzerine, bu konuda özel bir arayışlarının olmadığını söyledi. Mecliste, tartışmaların magazinsel boyutta tartışıldığın ve "sadece nereden saldırabiliriz diye" bakıldığını belirten Demirtaş, şöyle devam etti: "Başbakan diyor ki 'Biz ülke coğrafyası üzerinde ameliyata izin vermeyiz'. Ameliyatın en büyüğünü sen yapıyorsun zaten. Bizim ameliyat yapmaya niyetimiz yok. Padişahlık sistemi kurmuşsun. Kendini padişah olarak görüyorsun, etrafındaki bakanları da vezirlerin olarak görüyorsun ve ülkeyi böyle yönetmeye kalkıyorsun. Şu anda bedelli askerlik tartışılıyor. Olacak mı olmayacak mı buna Başbakan karar verecek. Başbakan olacak derse olacak. Milyonlarca genci ilgilendiren bir konuda tek başına karar verme yetkisini kim sana veriyor? İşte yerinden yönetim budur padişahlık sistemine son vermektir. Bunun Kürtle, Türkle, Aleviyle, Çerkesle bir alakası yokki. Bu herkesin sorunu. Bu Kürt sorununu da çözer diyoruz. Ülkeye barış getirir. Bun böyle ele alıp tartıştığınız da göreceksiniz ki 'evet biz bir yerde yanlış yapıyoruz'. 70 milyonluk ülke sadece Ankara'nın ve bir Başbakanın iki dudağı arasından yönetilemez. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları enayi değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nin her bir yurttaşı onurlu bir yurttaşdır. Devlete karşı görevlerini yerine getiriyorsa, devlette ona eşit götürmek, ona saygı duymak, onu dinlemek ve her adımını ona sormak zorundadır. Biz BDP olarak bunu öneriyoruz." Şahin'in açıklamaları talihsiz Bir basın mensubunun Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin'in "İki dilli yaşam" konusundaki açıklamalarının sorulması üzerine BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Mehmet Ali Şahin'in siyasi olarak kendilerinin muhatabı olmadığını belirterek, "Kendisi bir siyasi kurumu temsil etmiyor. Bütün parlamenterlerin başkanı. Açıklamalar talihsiz olmuştur" dedi. Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin'in Türkiye'nin gerisinde kaldığını öne süren Demirtaş, "Türkiye zaten çok dilli bir ülkedir. Türkçe hepimizin ortak dilidir. Türkçe bu ülkenin resmi dilidir. Hepimiz Türkçe konuşuyoruz ve bundan gocunmuyoruz da, gurur duyuyoruz" ifadesini kullandı. Meclis Başkanı'nın işi mi buna karışmak? Türkiye'de yaşayan Kürt, Çerkez, Arap, Gürcü asıllı bütün vatandaşların ana dilleri olduğunun altını çizen Demirtaş, "Bu anadil doğuştan geliyor. Yasalar belirlemiyor bunu. Meclis Başkanı'nın işi midir yani? Allah yaratmış, o anadan babadan doğmuşsun ana dilin olmuş. Bu ülkede doğduğun için bir de resmi dilin var. Meclis Başkanı'nın işi midir buna karışmak?" diye konuştu. Şahin'in "Bu açıklamalar parti kapattırır" sözünü de hatırlatan Demirtaş, "100 tane de parti kapansa bu değişmez. Ana dili Meclis Başkanı belirleyemez. Biz parti olarak da bunları dikkate almak zorundayız. Ana diller vardır, yaşamak zorundadır. Resmi diller var diye 80 yıldır yapıldığı gibi asimile mi etmeye çalışacağız. Yoksa onları nasıl yaşatacağız, zenginliğimiz olarak kullanacağız, eğitim ve diğer alanlarda kullanacağız diye tartışacak mıyız?" dedi. Yağlıboya ile fırça alır Marmaris'e yerleşir Demirtaş sözlerini şöyle devam etti: "Meclis Başkanı 12 Eylül 1980 ruh haliyle konuşuyor. O dönem 30 yıl önceydi. Ama çok merak ediyorsa, o duygulara sahipse yakında tekrar seçim olacak, kendisi emekliye ayrılır. Bir kutu yağlıboya ile bir fırça alır Marmaris'e yerleşir. Orada onun gibi düşünen zatla birlikte resim yapar mutlu olur. Ama Türkiye o dönemleri geçti artık." Kaynak : Ekolay.net |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 17:15. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk