Çevrimdışı

Milyonlarca öğrenci ve 100 binlerce eğitim emekçisini ilgilendiren Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) teşkilatı Kanun Hükmünde Kararnameyle silbaştan değişti. Yeni kararnameyle bakanın teşkilat üzerindeki yetkisi artırılırken, bakanlığın pek çok yan hizmet birimi kapatılıyor.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Milli Eğitim Bakanlığı’nın teşkilat yapısı bugün Resmi Gazete’de yayımlanan kanun hükmünde kararnameyle sil baştan değişti. Yeni düzenlemeyle bakanlığın pek çok yardımcı hizmet birimi kapatılırken, yeni ana birimler kuruldu. Teşkilat yapısı Milli Eğitim Bakanı’nı merkeze koyan bir anlayışla şekillenirken, bakana doğrudan ana hizmet birimlerine görev verme yetkisi tanındı. Yeni düzenlemeyle Talim ve Terbiye Kurulu’nun üye sayısı 10 olarak belirlendi ve üyelerin 4 + 3 yıl görev yapmaları benimsendi. KHK ile yeni teşkilat yasasında MEB’in Atatürk İnkılap ve İlkelerine atıf yapılan görevi kaldırıldı.


Birimler değişti

Okul Öncesi Eğitim Genel Müdürlüğü ile İlköğretim Genel Müdürlüğü birleştirilerek Temel Eğitim Genel Müdürlüğü kurulurken, Personel Genel Müdürlüğü de İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü olarak değiştirildi. Yeni düzenlemeyle okul ve kurum binaları dahil, taşınmazlara ilişkin her türlü satım, yapma, yaptırma, bakım, onarım ve tadilat işlerini yapmakla yükümlü olarak İnşaat ve Emlak Grup Başkanlığı adı altında yeni bir birim kuruldu.

 

Alıntı:

KHK ile yeni teşkilat yasasında MEB’in Atatürk İnkılap ve İlkelerine atıf yapılan görevi kaldırıldı.

şu kısmı anlayamadım iyi bir şey mi kötü bir şey mi yaptıklarını? Açıklayabilecek birisi var mı acaba?

 

Çevrimdışı

Pentagram Nickli Üyeden Alıntı Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

şu kısmı anlayamadım iyi bir şey mi kötü bir şey mi yaptıklarını? Açıklayabilecek birisi var mı acaba?

Ataturk ilke ve inkilaplarını kendi doğrultuları üzerinde değiştirebilceklerini kasdetmişler sanırım.
Meb'ın gücü bile onların eline geçti..! Sözün tükendiği nokta bu olsa gerek..

 

Eğer anladığım tarzda bir şey ise yani senin dediğin gibi bir durum söz konusu ise o zaman M. Kemal Atatürk'ün eğitim alanında büyük bir devrim olarak gerçekleştirdiği Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun geçerliliğini de ortadan kaldırmış oluyorlar. Kanunun amacı eğitim-öğretimi birleştirmek ve en önemlisi de "Laik" eğitim anlayışını yaygınlaştırmak içindir. Her ne kadar yobaz kesimlerce bu kanun M. Kemal Atatürk'ün devrimlerinin propaganda aracı olarak görülse de -yani Laiklik anlayışını yerleştirebilmek için- gerçek bilim, gerçek eğitim-öğretim işin içerisine dini anlayışı katmadan yapılır. Çünkü din özgürce düşünmeyi engelleyen bir faktördür. Herhalde artık iyice kıskaca almaya çalışıyorlar toplumu ve eski zamanlarda olduğu gibi "Medrese" eğitimini getirmeye çalışıyorlar. Tabi burada medrese eğitimini küçümsediğim düşünülmesin. Osmanlı zamanındaki gibi olacaksa sorun yok; ama amaç tamamen tek kalıp insan düşüncesi yaratmak için bunun zeminini hazırlamaksa işte orada sorun olur.

 

Çevrimdışı

Ben medreseyi ya da gecmişe dönmeyi kabul etmiyorum.Ataturk bizim kendi düşünce özgürlüğümüzü olusturmamız için yeni yasalar çıkarmışken,şu adamlar gelip Ataturk'un yapmış oldugu devrimleri mi yıkacaklar.Onu,suna,buna oldu diyoruzda ne oluyor.
İşin bir diğer ilginc tarafı HALK'a hiçbir sorunun sorulmaması.Bizim önümüze yemegi sunuyorlar ye ya da yeme.Bu mudur,yönetmek veya yönetilmek.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nu eger bu ülkede kaldırılsa ne okuma düzeyi olur, ne de ilerleme düzeyi.
Kendi çıkarları için bizleri diri diri yakıyorlar..

 

Çevrimdışı

Eğitimde cok berbat bir durumdayız. Türkiye Cumhuriyeti kuruldugundan beri belkide en geri kalınan alan eğitim. Eger ki Atatürk'ün istedigi eğitim modeli gerçekleşseydi şuan Dünya üzerindeki en iyi eğitim sistemlerinden birine hatta en iyisine sahip olacaktık. Ata'nın istedigi sistem olmayınca şuanki sistemin temelleri atıldı. Atatürk'ün istedigi sistem kabaca ; Cok dilli eğitim programı. Aslında Çok dilli eğitim demek pek dogru değil ama bi başlık altında toplamak gerekirse Ata'nın hedefledigi sistem bu şekildeydi. Bu sisteme göre ; Latince,Osmanlı Türkçesi ve Arapça ögelerin derlenip ortak bir dil oluşturulacak ve bu dil eğitim dili olacaktı. Eğer ki böyle birşey olsaydı şuan Çok kaliteli bir eğitim sistemimiz olacaktı. Bu sistemin olmamasının sebebi Yeterli ögretmen bulunamaması ve bulunan ögretmenlerin maaşlarının ödenememesi.

İnşallah yeni düzenlemeler eğitim seviyemizi bir üst seviyeye cıkarır.

 

Gerçek Atatürkçülük çağdaş medeniyeti yakalamak için gerekli değişiklikleri yapmayı öngörür. Dolayısıyla bulunduğumuz zamana uygun olan yasaların devamlılığı ve aynı şekilde bulunduğumuz zamanda geçerliliğini yitirmiş olan yasaların da yürürlükten kaldırılarak güncenlenmesi esasına dayanmalıdır. Eğer art niyet yoksa güncellemelerin yapılması doğaldır. Niyetleri de okuyamayacağımıza göre yapılacak düzenlemelerin sonucunu görmek için beklemek lazımdır. Aksi taktirde niyet okuyuculuğuna soyunmuş oluruz. Görelim mevlam neyler. Neylerse güzel eyler.

 

eylemlerin yapılış tarzı zaten bir insanın aşağı yukarı ne yapmak istediğinin kanıtıdır. niyet okuyuculuk falcılıkla alakalı olduğu için yerinde bir kullanım olmamıştır. zaten yap-bozun parçalarını 9 yıldır birleştirdiğinde neyin ne olduğu gözükmekte. Örneğin dün edindiğim bir bilgiye göre: Geçen seneki MEB kitaplarında asık suratlı, kaşık çatlı M. Kemal Atatürk fotoğraflarının kullanıldığıdır. Ayrıca gerekçeli kararı okuduğunuz da da zaten açıkça anlaşılmaktadır "Bunlar"ın niyeti. art niyetli olmayalım diyoruz, yeniliklere açık olalım diyoruz elbette öyle olacağız; ama maalesef yapılanlar karşısında böyle olmuyor. Gerekçeli kararda şu alıntılanmış: Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılaplarını sevdirmek vs vs vs MEB'in işi değildir. Sen bu lafın ya da bu gerekçenin ardından niyet okuyuculuğa soyunmuyorsan kimse bir şey diyemez tabi. Sanki Çevre ve Orman Bakanı öğretecek ya Atatükr ilke ve inkılaplarını ya da Atatürk milliyetçiğilini. Hasbinallah.