IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 21 Ekim 2011, 11:52   #1
Çevrimiçi
Gökalp ♡
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Mahallenin içinden çocuklarız




Ayna grubunun solisti Erhan Güleryüz'le, yeni -----leri Mavi Şarkılar ve müziğe bakışı hakkında konuştuk. Güleryüz: "Sokağın ve mahallenin bir dili var; senin numaralarını yemiyor, snobları önemsemiyor. 'Neden bu topraklarda doğdum,' diye kafasını duvarlara vuran çocukları ciddiye almıyor mahalle"
Bundantam 15 yıl önce bir 'Meçhul Şarkıcı' çıktı. "Garibim! Hadi gül biraz," dedi. Hepimizin içindeki o 'gariplik' teline dokunduğu için olsa gerek, çok sevdik o şarkıcıyı. Sonra Ayna grubunun solisti olarak gördük kendisini. Ama ilginçtir, magazine bulaşmayışı, hatta gözlüklerini gözlerinden çıkarmayışıyla bizim için hep biraz meçhul kalmaya devam etti: Erhan Güleryüz. Güleryüz ve
müzik grubu Ayna'nın uzun ince bir yoldaki yürüyüşü 15 yıldır devam ediyor. Tunceli hariç, Türkiye'nin bütün şehirlerinde konser verdiler. Hatta bir kısmı yurtdışında olmak üzere, bugüne kadar 2 binden fazla konser vererek Guinnes Rekorlar Kitabı'na girdiler. Peş peşe çıkardıkları ilk sekiz -----, toplam 10 milyondan fazla sattı, ki bu da bir Türkiye rekoru. Severek Ayrılanlar, Gittiğin Yağmurla Gel, Çayımın Şekeri, Akdeniz, Anlatmalıymış Meğer, Bari Sen Unutma Beni, Seni Çok Seviyorum gibi milyonların dilinden düşmeyen şarkılar yaptılar. Ayrılanlar, katılanlar oldu fakat Ayna yoluna devam etti. Grubun 11. -----ü Mavi Şarkılar geçtiğimiz haftalarda yayınlandı. Güleryüz'le müziğe bakışı ve bu son ----- hakkında konuşmak üzere Karaköy'deki mütevazı bir pastanede buluştuk.

- Madem kendi adınızla piyasaya çıkacaktınız, neden önce Meçhul Şarkıcı'yı ortaya attınız?
- O zamanlar müzik piyasasında tam bir vahşi kapitalizm vardı. Birkaç şirket piyasada, adam yiyen bir sistem kurup tekel oluşturmuşlardı. Bizse hayali olan insanlardık. Kendi müzikal anlayışımızla besteler yapmak, kendi diksiyon ve aksanımızla şarkılar söylemek istiyorduk. Bunun için de bizi o şirketlere muhtaç etmeyecek bir para gerekiyordu. Meçhul Şarkıcı epey salaş bir ortamda bir gecede kaydedilmiş samimiyete dayalı bir -----dür. Müzikalitesi de son derece düşüktü. Fakat, sanırım içine insan koyduğunuzda, her türlü çul çaput değerli bir kıyafet oluveriyor. Bütün eksiklerine rağmen umduğumuzdan çok daha başarılı oldu ve bize stüdyoda çalışabileceğimiz parayı kazandırdı.

#Sayfa#

- Ama Ayna grubunun geçmişi çok daha eskilere dayanıyor sanırım...
- Ayna, üniversite yıllarından beri bir arada olduğumuz arkadaşların oluşturduğu bir grup.

- Bir üniversite grubundan rock yıldızlığına... -----leriniz milyonlar sattı. Dünyanın bütün kıtalarında konserler verdiniz. Nasıl oldu bu iş?
- Şöyle ki: Biz burada doğduğumuz için son derece mutluyuz. Türkiye'de 'Yaaa, ben neden burada doğdum faaan' diyen, bu diksiyonla konuşan, kafalarını duvarlara vuran kardeşler var. Çok ağır bir kültür emperyalizmi var, çok ağır bir kompleks şırınga edilmiş damarlarımıza.

- Sizde bu kompleks yok mu?
- Oralardan biz de geçtik. Halk müziği ve sanat müziği dinlediğim halde, kendimi 'Türkçe müzik dinlemiyorum,' cümlelerini söylerken yakalamışlığım vardır. Popüler kültürün ağırlığı altında ezilmiştik ve Türkçe müzik dinlemeyi bile prestij kaybı sanıyorduk. Gerçi o zamanlar doğru düzgün Türkçe müzik de yoktu.

- Niye yoktu?
- Nasıl kapalı bırakılmışsınız, düşünün. Dünyanın en güzel dillerinden birine sahipsiniz; Anadolu hazine sandığının üzerinde palazlanıp oturmuşsunuz. Altta hazineler kaynıyor ama orada sana başka bir film izletiyorlar. Üstelik iki boyutlu... Şu anda halen var öyle müzik yapmaya çalışanlar.

- Nasıl bir müzik bu?
- Şöyle anlatayım. Dario Moreno, Türkçesi zayıf olduğu için şarkıları mesela 'Hierr yierrde karr varr,' diye söylerdi. Bir de bakardınız, aynı yıl Ajda Pekkan aynı şarkıyı aynı şekilde söylemiş. Oysa onun diksiyonu o değil. Bir yapmacıklık var. Kendi dilinin diksiyonundan bile koparılmışsın, İstanbul diksiyonuyla söylediğinde çok avammış gibi duracak. Biraz daha Fransız eğitimi almış, oralarda büyümüş gibi okumalısın. Bu mantıkla baktığınızda, altınızdaki hazine sandığından hiç birşey vermiyor size yaşam.

#Sayfa#
HAZİNE SANDIĞININ FARKINA VARDIK
- Ne varki o hazine sandığında?
- Anadolu'da hangi taşı kaldırsanız altından bir efsane, öykü, türkü, binlerce yaşanmışlık, büyük medeniyetler çıkar. Türkülerin, hikayelerin, yemeklerin, dansların, o kadar çok şeyin var ki... Ama utandırılmışsın. Bizim sevilmemizin bir nedeni: Uyanmış olmamızdır. Hazine sandığının farkına vardık.

- Diğer neden nedir?
- Bir de sokağın dili var. Mahallenin dili var. Mahalle senin numaralarını yemiyor. Onlara dayatılan, tiki tango dans eden çocukları yemiyor. Mahallenin dili başka. Snobları da yemiyor. 'Neden bu topraklarda doğdum' diye kafasını duvarlara vuran çocukları ciddiye almıyor mahalle. Bizse o mahallenin içinden çocuklarız. Öyle olunca, tabii söylediğin sözün samimiyeti hemen algılanıyor.

- Size ozan diyebilir miyiz?
- Ozanlık ya da sanatçılık çok başka bir şey. Yıllardır söylerim: Âşık Veysel'den sonra herhangi bir sanatçı üretemedi bu toplum. Gerisini bana kimse anlatmasın.

- Âşık Veysel'in özelliği neydi?
- Yazdığı eserlerin evrensel ve 500 yıl sonra da dünyada söylenebilir nitelikte olması. 50 yıldır Benim Sadık Yarim Kara Topraktır, Uzun İnce Bir Yoldayım'ı söylüyoruz. Bunun önüne geçemezsin, 50 yıl sonra da olacak. Bunlar, bir insan tarafından insanlığa sunulmuş 'eser'ler. Onu bir kenara koyarsak, 'Ben şimdi şunu yaptım, acayip bir sanatçıyım,' diyen herkese gülümseyerek bakıyorum. Sanatçılık kavramı herkesin ağzında. 'Sanat hayatım, hayatım sanat,' filan diyor ya da 'Ben bir sanatçı olarak,' diye cümleye giriyorlar. Ben bunu sadece gülümseyerek birazcık da üzülerek izliyorum.

- Ama başka şarkıları ve sizin şarkılarınızı da hatırlayanlar var.
- Bizim şarkıların ya da başka şarkıların değerini zaman gösterecek. Ama olaya şu açıdan bakalım: Bir şarkı mı büyüktür, bir şarkıcı mı? Hiç tartışmasız, eserdir büyük olan. Bir insanın en yükseğe yani doruk noktasına çıktığı anda üretilir eser. Ruh haliniz ortalama bir seviyede iken yazdığınız şey kalıcı olmaz. O noktada çok uzun süre kalamazsınız. Kaldığınızda başka bir şeye dönüşürsünüz, adınız değişir zaten. İnsan zaman zaman zıplasa da sonra tekrar sokağa inmek zorundadır. Bazen bir şarkı, şarkıcının bütün hayatından değerli olabilir. O değer bütün insanlık tarafından kullanılabilir.

- Yani bu duygusal sıçrama mıdır eseri sanatçıdan önemli kılan?
- Bizim halk müziğimiz var; adam yazmış. O yazanın ne adı var, ne sanı. Fakat o kadar güçlü bir yazı ki, 1000 yıl yaşamış, üstelik dili değişmeden. Hangisi daha güçlüdür; eser mi, üreten mi? Tabi ki eserdir ölümsüz olan.

#Sayfa#

BENİ AMİGO YAPMAYA ÇALIŞMAYIN
- TRT'de bir klipiniz dönüyor. Bir tasavvuf müziği şarkısını kendi tarzınızda yorumluyorsunuz. 'Ne oluyor, ilahi, şarkı filan,' diyen oldu mu?
- Biliyorsunuz, Türkiye'de bir ötekileştirme, etiketleme, kulp takma alışkanlığı var. Sahaya maç izlemeye gelen herkesi amigo yapmaya çalışıyorlar. Ben maç izlemeye geldim yahu; hoşuma gidince de arada bir bağırıyorum belki ama amigo değilim. Hiçbir ötekileştirmenin amigosu olamam. Biz yola 67 milyona müzik yapmak için çıktık. Şimdi 74 olan bu milyonların içinde herkes var. Ayrıca dünyada 300 milyon Türkçe konuşan insan var. Bir müzisyenin herhangi bir tribünün, herhangi bir bakışın donuklaşmış amigosu olması topluma ihanettir. O şarkıyı çok büyük zevkle okudum ama bana kulplar takmayınız. Üç gün sonra başka bir şey yaptığımda onun da kulbunu takmayınız. Benim hayalimde Türkiye'de yaşayan herkesle birlikte şarkı söylemek var.

İNSAN OLMAK BİR MUCİZEDİR
- Yeni -----ünüz çıkalı bir ay kadar oldu. Niye Mavi Şarkılar?
- Çok basit, çok da komik aslında. Geçen şubat ayında buradan uçağa atlayıp Avustralya Melbourne'e gittik. Bıraktığımız İstanbul soğuk ve kasvetliydi. İndiğimiz Melbourne tam bir yaz sonu havası. Mevsimsel bir jet-lag yaşadık. Uçaktan indikten birkaç saat sonra okyanus kıyısında aldık soluğu. Mayolarımızı giyince kendimizi güneşin altında suyla oynayan küçük çocuklar gibi hissettik. Öyle büyük bir haz ve mutluluk doldu ki içimize; yaşam sevincim içime sığamaz oldu adeta. İnsan hakikaten kuş misali... Dünya böyle bir yer. Pasifik'le Hint Okyanusu'nun kesiştiği yerdeyiz. Mavinin bütün tonları... 'Keşke şu anda İstanbul'da olan insanlara da şu yaşadığımız hissi verebileceğimiz bir tılsımımız olsaydı' dedik. Mavi Şarkılar fikri öyle doğdu.

#Sayfa#

- Şarkıları yazmaya da orada mı başladınız?
- Melbourne'de konserimiz vardı. Ardından Sydney'e uçuldu. 10 gün kadar Avustralya'daydık. -----ün neredeyse yüzde 70'ini orada bitirmiştik. İstanbul'a döndüğümüzde de konserlerden fırsat kalan sürede stüdyomuzda oturup kayıtlarımızı bitirdik. Neşeli bir ----- olsun istedik ama son 15 günde eski dostlarımızın baskılarıyla iki tane nazar boncuğu ekledik -----e. İki hüzünlü şarkı: Ağlamadan Git ve Böyle mi Olacaktı... Fakat gözle görülen bir şey var, Ağlamadan Gitme hemen sivrildi ve ikinci klibi şimdi ona çekiyoruz.

- Sırası mı şimdi neşeli şarkıların yani?
- Evet, böyle bir eleştiri gelebilir. 'Kardeşim sen hiç gazete okumuyor musun, haberleri izlemiyor musun? Savaşlar, felaketler, Batı'nın korkunç ikiyüzlülüğü var. Somali'de her beş dakikada bir bebek ölüyor. Peki bunları görmüyor musun Erhancığım? Nerden çıktı bu mutlu, gülümseyen şarkılar' diyenler olabilir. Bir müzisyen olarak bunu es geçme ihtimalimiz yok. Evet, dünyada korkunç şeyler oluyor. Ama hepimizin ihtiyacı olan şey 'survive', yani hayatta kalmak zorundayız. Birilerinin de dünyanın aslında yaşanılabilir bir yer olduğunu hatırlatması gerekiyor. Nefes almanın çok değerli bir hediye olduğunu, insan olmanın, nerede doğarsanız doğun, ne olursanız olun bir mucize olduğunu birilerinin söylemesi gerekiyor.

- Mavi Şarkılar'da çok farklı müzik formları dikkatimi çekti.
- İyi yakalamışsınız. Türkiye'de herhalde son 20 yıldır kimsenin yapmadığı makamda, Duydun mu isimli bir şarkı koyduk -----e. Gitar'da, piyanoda notası olmayan bir şarkı... Uşak makamı diyeyim daha anlaşılır olsun diye. Biz sanat ve halk müziğinden kaynaklanan bütün makam avantajlarını kullanıyoruz. Onlar da var içimizde. Sadece batı formunda düşünüp yazmaya çalışan bir besteci bunu hissedemez.


Bundantam 15 yıl önce bir 'Meçhul Şarkıcı' çıktı. "Garibim! Hadi gül biraz," dedi. Hepimizin içindeki o 'gariplik' teline dokunduğu için olsa gerek, çok sevdik o şarkıcıyı. Sonra Ayna grubunun solisti olarak gördük kendisini. Ama ilginçtir, magazine bulaşmayışı, hatta gözlüklerini gözlerinden çıkarmayışıyla bizim için hep biraz meçhul kalmaya devam etti: Erhan Güleryüz. Güleryüz ve müzik grubu Ayna'nın uzun ince bir yoldaki yürüyüşü 15 yıldır devam ediyor. Tunceli hariç, Türkiye'nin bütün şehirlerinde konser verdiler. Hatta bir kısmı yurtdışında olmak üzere, bugüne kadar 2 binden fazla konser vererek Guinnes Rekorlar Kitabı'na girdiler. Peş peşe çıkardıkları ilk sekiz -----, toplam 10 milyondan fazla sattı, ki bu da bir Türkiye rekoru. Severek Ayrılanlar, Gittiğin Yağmurla Gel, Çayımın Şekeri, Akdeniz, Anlatmalıymış Meğer, Bari Sen Unutma Beni, Seni Çok Seviyorum gibi milyonların dilinden düşmeyen şarkılar yaptılar. Ayrılanlar, katılanlar oldu fakat Ayna yoluna devam etti. Grubun 11. -----ü Mavi Şarkılar geçtiğimiz haftalarda yayınlandı. Güleryüz'le müziğe bakışı ve bu son ----- hakkında konuşmak üzere Karaköy'deki mütevazı bir pastanede buluştuk.

- Madem kendi adınızla piyasaya çıkacaktınız, neden önce Meçhul Şarkıcı'yı ortaya attınız?
- O zamanlar müzik piyasasında tam bir vahşi kapitalizm vardı. Birkaç şirket piyasada, adam yiyen bir sistem kurup tekel oluşturmuşlardı. Bizse hayali olan insanlardık. Kendi müzikal anlayışımızla besteler yapmak, kendi diksiyon ve aksanımızla şarkılar söylemek istiyorduk. Bunun için de bizi o şirketlere muhtaç etmeyecek bir para gerekiyordu. Meçhul Şarkıcı epey salaş bir ortamda bir gecede kaydedilmiş samimiyete dayalı bir -----dür. Müzikalitesi de son derece düşüktü. Fakat, sanırım içine insan koyduğunuzda, her türlü çul çaput değerli bir kıyafet oluveriyor. Bütün eksiklerine rağmen umduğumuzdan çok daha başarılı oldu ve bize stüdyoda çalışabileceğimiz parayı kazandırdı.

__________________
O Herşey
Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
 

Etiketler
çocuklarız, icinden, mahallenin


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık