Çevrimdışı

Gündoğdu Meydanı'nda düzenlenen Cumhuriyet Özgürlük ve Demokrasi Mitingi'nde kendisi için hazırlanan paltformda 'Özgürlüğüme Dokunma' isimli bez afiş önünde vatandaşlara seslenen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, konuşmasında İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik düzenlenen operasyonda hükümeti hedef alan sert eleştirilerde bulundu. Cumhuriyet Demokrasi ve Özgürlük Mitingi'nde hükümete sert eleştiriler yönelten Kılıçdaroğlu, hükümetin İzmir ile özel bir hesabının olduğunu söyledi.

Hükümetin İzmir'le özel bir hesabının bulunduğunu ve İzmir'e çin işkencesinin yapıldığını öne süren Kılıçdaroğlu; şöyle konuştu: "Hiç düşündünüz mü AKP'nin İzmir'le ne alakası var. Onların İzmir'le özel bir hesabı var. İzmir onların dengelerini, balanslarını planlarını bozuyor. O nedenle İzmir'e özel bir kinleri var. Siz düşünebiliyor musunuz? Bir ülkenin başbakanı İzmir için gavur diyor. Hem gavur diyecek hem de İzmir'e gelip bana oy verin diyecek. Sen de yüz yok mu? Sandılar ki bu bir dil sürçmesi bu bilinç altındaki bir düşüncenin açığa çıkmazıdır. İzmir'e diz çöktürmeye, çin işkencesi yaptırmaya çalışıyorlar."

Bunların hedefinin Aziz Kocaoğlu olmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Bunların hesabı başka Türkiye'yi karanlığa götürmeye çalışıyorlar. Şimdi baktılar ki İzmir'den İzmirlilerden umut yok. Umudu savcıya bağladılar. Sabahın köründe kapıyı sütçü değil polis çalıyor. İnsanları topluyor. Kameralarla polisler. Sabahın köründe evleri basıp insanları alacaksın sorgu sual çekeceksin sonra çıkıp Recep Tayip Erdoğan; 'Efendim bu yargının işi ben yargının işine karışmam diyor' inanıyor musunuz? Samimi söylüyorum ben de inanmıyorum."

Mayıs ve Kasım aylarında İzmir Büyükşehir Belediyesine yönelik düzenlenen operasyonların AK Parti terörü olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu; şunları söyledi: "İzmir ana kent belediyesinde şu anda 80 tane denetçi görev yapıyor. Cumhuriyet tarihinde bir ilk yaşıyoruz. Bir belediyeye 80 tane müfettiş görevlendirmişsin, 80 değil 180 tane göndermezsen namertsin. Şundan emin olun ki hiçbir CHP'li belediye hesap vermekten korkmaz. Hesap vermeyi namuslu bir olay olarak bilir. Az gelirse 380, az gelirse 580 denetçi görevlendir. O da az gelirse belediye içinde bir koltuk ayarlayayım. CHP'li belediyelerin ensesinde boza pişiriyorsun. Kendi belediyelerinde yapmıyorsun. Neden? Çünkü yolsuzluğu meşrulaştırıyorsun. Bu bir yargılama değil terördür. AK Parti terörüdür. İzmir'den İzmirli'den intikam almaktır. Bilincinde gavur İzmir vardı. Biz Tayip Erdoğan'dan vicdanlı bir hareket beklemiyoruz. Biz İzmirlinin sağduyusuna güveniyor, İzmirlinin vicdanına güveniyoruz. Mühür siz de. İzmir'in kafelerinin kapatılmasını mı istiyorsunuz AK Parti'ye oy verirseniz onu da görürsünüz."

TÜRKİYE'DE AYIPLI BİR DEMOKRASİ VAR

Yapılan operasyonlarda Başbakan Erdoğan'ın 'tarafsızım' açıklamalarını samimi bulmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, geçen zamanlar da Yargıtay'dan ayrılan bir üyenin sözlerini hatırlatarak; " Yargı senin arka odanda verdiğin kararı onaylayan kurum oldu. Mısır'daki sağır sultan da biliyor ki AK Parti yargının arka bahçesi durumunda. Hatırlarsınız, bir yargıtay üyesi dedi ki; 'Yargıdaki işler artık benim midemi kaldırmıyor' Bu kadar ağır kokuların geldiği halde 'Yargı bağımsız, ben karışmıyorum' diyecek inanacak mısınız? İnanmayacağız."

Gün gelip bunun hesabını halkın soracağını anlatan Kılıçdaroğlu, Türkiye'de hüküm giymeden cezaevinde bulunanların ve tutuklu gazetecilerin ve parasız eğitim isteyen gençlerin sayısının gün geçtikçe arttığını bildirdi. Ülkenin yaralı bir demokrasiye sahip olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Artık Türkiye'de ayıplı bir demokrasi var. Yaralı bir demokrasi var. Bağımsız, hukukun egemen olduğu bir ülkede 'iktidarı eleştirdi' diye bir milletvekili hakkında fezleke düzenleyen savcı duydunuz mu? CHP Milletvekili iktidarı eleştirdi diye hakkında fezleke hazırlandı ve yine 17-19 ay hapishanelerde parasız eğitim isteyen öğrenciler tutulur mu? Ben de parasız eğitim istiyorum. Gel Gündoğdu Meydanına gel. Burada on binler parasız eğitim istiyor. Yüreğin varsa adaletin varsa polisin varsa gel tutukla bakalım"

AK Parti iktidarının Türkiye'yi 12 Eylül sürecinden daha geriye götürdüğünü açıklayan Kılıçdaroğlu; sözlerini şöyle sürdürdü: "Yüksek Mahkeme onayladı, Resmi Gazete yayımladı. Seçildiler, kazandılar hani egemenlik kayıtsız şartsız milletindi? Hani ne oluyor da egemenlik milletin değil de egemen güçlerin oluyor? Bunların içinde biri hapiste öteki tek başına hücrede. Milletin oyları ile seçilmiş hüküm giymeyen gazeteci, hapisteki gazeteci sayısı 70'den fazla. Çin'den daha fazla. Bu ayıbı sadece Türkiye'de seslendirmiyoruz. Türkiye'de demokrasinin kalitesi bozuk. İnsanlar telefonla konuşmaktan korkuyor. Telekulak hükümeti var. Adalet, vicdan, demokrasi? hukuk bunu kabul eder mi? Ama Recep Tayyip Erdoğan kabul ediyor. Senin getirdiğin düzen 12 Eylül'den bile geri."

Hitlerin toplama kampının 21. Yüzyıl versiyonunun Silivri olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti: "İktidarı eleştirdin oraya.Yazarsın iktidarı eleştirdin, oraya. Üniversitede öğrencisin iktidarı eleştirdin oraya. Çoğu birbirlerini tanımıyor. O nedenle diyorum ki, çağdaş diyen bir Türkiye'de 21. Yüzyıl toplama kampı vardır. Bunlar toplumun arasına kin tohumları ekenlerdir. Bunları tanıyacağız. Herkesi kucaklayacağız demokrasi ve özgürlük adına. Düşüncelerimiz farklı da olsa özgürce bir arada dile getireceğiz. Peki biz mi diz çökecek teslim olacağız? Diz çökmeyeceğiz, teslim olmayacağız. Buradan meydan okuyorum. Elinizden geleni ardınıza koymayın. Diz çöküp teslim olmayacağız. Onurlu mücadelemizi yapacağız. Bizi susturamaz, teslim alamazsınız. Çünkü biz CHP'yiz. Çünkü biz İzmir, Çünkü biz Türkiye'yiz"

Konuşması sık sık sloganlarla kesilen Kılıçdaroğlu, son olarak AK Parti'nin meydanlarda 'Büyük Düşün' sloganına Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nden örnek vererek 'Büyük düşün, büyük götür' benzetmesinde bulundu. Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti: "Kayseri Belediyesi'nde de söyledim rüşvet defterini yolladık beyefendiye. Ne oldu bir taraftan Cumhurbaşkanı diğer taraftan Başbakan kefil oldu. Kendilerini siper ettiler. Bu ne demektir biliyor musunuz? Başbakanın yanındaysan, götür götürebildiğin kadar, soy soyabildiğin kadar ne müfettiş gelir ne de başkası. Büyük düşünün diyorlardı ya bunlar zaten büyük götürmeye alıştılar. Tercümesi ne? Büyük götür. Onların işi de düzeni de mesaileri de bu"

MARDİN VALİSİNİ ELEŞTİRDİ

Mardin Valisi Turhan Ayvaz'ın geçen günlerde bir toplantıda 'Kahraman olarak bildiklerimizin aslında hain olduğunu yeni yeni öğreniyoruz" ifadesini ve 'Türkiye ekonomisinin çok iyi durumda olduğu için ekonomik değerlerin muasır medeniyetler seviyesine çıktığını belirten Atatürk'ün vecizesini kullanmaktan vazgeçtiğini açıklaması üzerine başlayan tartışmalara değindi.

Kılıçdaroğlu, Vali Yavuz'a şöyle karşılık verdi: "Fındık kadar beynin yok, eğer Mustafa Kemal'in adını ağzına alırsan ben hesap soracağım senden. Efendim Mustafa Kemal'in çağdaş uygarlık düzeyine çıkacağız. Senin o kafatasında fındık büyüklüğünde bile beynin yok. Sen çağdaş uygarlığın ne demek olduğunu biliyor musun? Sen bak bakalım Mardin'de kaç tane kız çocuğu okula gidiyor. Sana daha ağır laf söylemek istiyorum ama sen nasıl valilik yapıyorsun. Sen devletin değil AK Partinin karanlık güçlerinin valisisin. Sen valisin çık sokaklara bak bakalım kaç tane sokakta Mustafa Kemal'i de ağzına alamazsın. Biri yumurta daha yumurtlamış kahraman olarak bildiklerimizin aslında hain olduğunu yeni yeni öğreniyoruz diyor. Bu düşüncede olan zat, vatan haini olarak adlandırılır. Bakalım iktidar bu vali için ne diyecek. Valiye bir tavsiyem var. Arabanda Türk bayrağı taşıma, AK Parti bayrağını taşı da ne mal olduğun bilinsin."