IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 17 Ocak 2012, 22:56   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Diyarbakır Kazısı ve “17 Bin Faili Meçhul” Yalanı




Ülkemizde “faili meçhul” cinayetlerin en yoğun olduğu dönem 1993 ve sonrasıydı. Özellikle Güneydoğu’da Hizbullah’ın İlim ve Menzil grupları arasındaki çatışmalar, aynı bölge PKK-Hizbullah çatışmaları, Devlet içindeki kontrolsüz güçler faili meçhul cinayetleri de patlatmıştı. Sonunda, İran devreye girdi. PKK’nın Hizbullah’la çatışmaması karşılığında topraklarında üs verdi. İşte, Hizbullah-PKK çatışması da o günden sonra sıfırlandı.

Bugün, televizyonlarda sıkça “TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu’nun raporuna göre 17 bin faili meçhul cinayet işlendi” deniliyor. Sözü edilen rapor 1995 tarihli. Komisyonun Başkanlığını da Sadık Avundukluoğlu yaptı.

Sözü edilen raporda 17 bin faili meçhul değil, 908 faili meçhul cinayetten söz ediliyor. O Komisyonun Başkanlığını yapmış olan Sadık Avundukluoğlu’na, “17 bin faili meçhul nereden çıkıyor?” diye sorduğumda, kendilerinin raporlarında böyle bir bulgu olmadığını, üstelik doğru olmamasına rağmen bu rakamın her fırsatta kullanıldığını söyledi.

Bırakın 17 bini, 908 faili meçhul cinayet de tabii ki az değil. AKP Hükümeti döneminde de bu cinayetler Güneydoğu’da devam etti. Bilim adamı Necip Hablemitoğlu suikastının da failleri hala belirlenmiş bile değil. “17 bin faili meçhul cinayet TBMM raporlarında geçiyor” diyenlerin, bir de olduğunu iddia ettikleri raporu göstermelerini bekleyelim… Hadi bakalım…

Tuncay’a mal edilen asit kuyuları
Tuncay Güney, Ergenekon soruşturmasının kilit isimlerinden birisi. Halen, Kanada’da yaşıyor. Soruşturmaların yaygın olduğu dönemde, beni telefonla arayıp, “Ağır iftiralarla karşı karşıyayım. ‘İnsanları asit kuyularına attık’ gibi ağzımdan bir tek kelime çıkmamasına rağmen, sanki ben söylemişim gibi bana dayandırılıyor. Bu sözler asla bana ait değildir” demişti.

Güneydoğu’nun taşı toprağı PKK bağlantılı bazı kişilerin ifadelerine ve iddialarına dayanarak arandı. Kuyular tarandı. Televizyonda, “son dakika”, “flaş haber” denilip bulunan kemiklerle ilgili haberler yapıldı. İstanbul Adli Tıp Morg İhtisas Dairesi, bulunanların insan kemiği olmadığını incelemelerinden sonra mahkemelere bildirdi.

Güneydoğu’da yıllardır devam eden bir mücadele var. Çatışmada öldürülüp dağ başında kalanlar da, arkadaşları tarafından gömülenler de oldu. Resmi rakamlara göre öldürülen PKK’lı sayısının 29 bin 930 civarında. Yani, Güneydoğu’nun dağında, taşında insan kemiği bulunması da hiç şaşırtıcı olmaz. Teröristlerin yaralı arkadaşlarını öldürdükleri, örgüt içi hesaplaşmalar sonucu öldürülenlerin sayısının da az olmadığı, Abdullah Öcalan’ın sorgu tutanaklarında da yer alıyor..

Diyarbakır’da bulunan kemikler
Faili meçhul olayların en çok yaşandığı ilin Diyarbakır olduğu da biliniyor. Şu günlerde, kent merkezinde yapılan kazılarda, insan kafatası ve kemikleri bulunuyor. Bu durum tabii ki heyecan yaratıyor. AKP Milletvekili Galip Ensarioğlu, Adli Tıp Kurumu’nun raporunu beklemeden, bu kemiklerin JİTEM tarafından öldürülenlere ait olduğunu öne sürdü.

Bulunan kafatası ve kemiklerin gerçekten yakın dönemde gömülmüş olabilecek kişilere mi, yoksa çok eski bir geçmişte gömülenlere mi ait olduğu konusunda yetkililerin henüz yaptığı bir açıklama yok. En azından toplumun yanıltılmaması ve Adli Tıp raporu beklenirken şu bilgiler de verilebilirdi: :

1- Söz konusu yerde daha önce Cezaevi, Diyarbakır Jandarma Alay Komutanlığı, Adliye sarayı vardı. Jandarma Alay Komutanlığı yerini cezaevi Jandarma bölüğüne bıraktı.
2- Kazı yapılan İç kale denilen bu bölge gece -gündüz insanlarla doludur. Buraya ceset gömmek için bir kazı ne zaman yapılırsa yapılsın mutlaka birileri görür.
3- Kazılan yerin hemen yanı başı Hz. Süleyman camii ve türbesidir. Hz. Süleyman türbesinin bulunduğu alan ülkenin her tarafındaki türbeler gibi bir mezarlıktır.
4- Bu alanda Adliye sarayı, Cezaevi, Jandarma yokken Hz. Süleyman Türbesi’nin de bulunduğu alanın mezarlığıydı. Her perşembe bu türbe Diyarbakırlılar ziyaret ettiği, adaklar adadığı bir yerdir. Yani bu kuruluşlar yokken orası bir mezarlıktı. Her halde Hz. Süleyman da, cezaevi ya da Adliye sarayı taşındıktan sonra oraya gömülmedi…Diyarbakır’ı gerçekten iyi bilen hangi insana sorsanız size o alanın eski bir mezarlık olduğunu rahatlıkla söyler.

Diyarbakır’ın fethi sırasında Halid Bin Velid’in oğlu Hz. Süleyman ile birlikte toplam 41 sahabe Diyarbakır’da toprağa verildi. Bulunan kemiklerin en az kaç yıllık olduğu bir an önce açıklanmalı ve toplum gerçeği öğrenmeli…

Saygı Öztürk/SÖZCÜ

 

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
 

Etiketler
bin, diyarbakır, faili, kazısı, meçhul”, ve, yalanı, “17


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Faili Meçhul Bir Aşk Benimkisi Şimdilerde Afrodit Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 03 Ocak 2011 23:49