IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29 Nisan 2012, 13:01   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Fanatik Fenerli komutan nasıl terfi alamadı




ATATÜRK FENERLİ, APO CİMBOMLU diye bağırdığı için terfi alamayan komutan...


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Gazeteci Can San, dört yıl çalıştığı Ulusal Strateji dergisinde Çevik Bir'den, Vural Bayazıt'a kadar paşalarla geçen günlerini Taraf'a yazdı... Atilla Kıyat 'Atatürk Fenerbahçeliydi, Apo Galatasaraylı' diye bir çıkış yapınca nasıl terfi alamadı...
CAN SAN'DAN PAŞA HAYATLARDAN SİVİL GÖZLEMLER

CNR Fuarcılık şirketi 1989-1993 yılları arasında İDEF Fuarı'nın tanıtımına yönelik 'Ulusal Strateji' başlığıyla bir dergi yayınladı. İki yılda bir düzenlenen İDEF (Uluslararası Savunma Sanayi, Havacılık ve Denizcilik Fuarı) TSK Güçlendirme Vakfı'nın himayesinde yapılıyordu. Vakıf fuarı ihaleye çıkarıyor, en yüksek fiyatı hangi fuarcılık şirketi verirse İDEF'i pazarlayıp, organize ediyordu. CNR'nin başındaki Ceyda Erem'in yönetim kurulu (Vural Bayazıt, Ercan Arıklı, Muhtar Kent,Şengün Kaplanoğlu) 1998 tarihinde Ulusal Strateji- National Strategy Dergisi'nin yayınlanmasına karar verdi.
İşte benim gazetecilik hayatımın 4 yılı Ulusal Strateji Dergisi sorumlu yazıişleri müdürü olarak geçti. Bu yıllar arasında derginin iki yayın yönetmeni ile de çalıştım. Başkanlardan birincisi Oramiral (E) Vural Bayazıt diğeri Orgeneral Çevik Bir'di. Krizli bir dönemin çok renkli iki kimliği. Birisi Etibank Yönetim Kurulu üyesiyken BDDK hışmına uğrayıp hesaplarına el konmuş paşa, diğeri 28 Şubat mimarı arkasından cumhurbaşkanı adaylığı derken CNR Fuarcılık danışmanı paşa. O günlerde tuttuğum notları derleyince bu yazı dizisi çıktı.
YAZIYOR 'ASKERLER' YAZIYOR

İDEF Fuarı dünya silah sanayinin pazarlama satış faaliyetlerinin yapıldığı bir alan olarak gözüksede, fuarın bir de 'arka stand'ı var. Buradan 'fuar' nasıl görünüyor! TSK Projeleri ile ilgili yatırımların vaziyeti umumiyesi, milyar trilyon dolarlık ihalelerde ortaya çıkan son dakika gelişmeleri, o sırada iş başında olan hükümetin silah satıcısı ya da alıcısı ülkelerle silah alışverişinin seyri, genelkurmay-hükümet arasında müsteşar, bakan, kuvvet komutanları arasındaki gerginlik , silah devlerinin Türkiye'deki 'partnerleri' ile taze bilgi alışverişi vb. İşte bizim Ulusal Strateji bu İDEF'in anlam ve önemini dünyaya ilan için hazırlandı. İki ayda bir yayınlanan dergide Orgeneral Çevik Bir (E), merhum Orgeneral (E) Doğan Bayezıd, Orgeneral (E) Kemal Yavuz, merhum Oramiral Güven Erkaya yanı sıra birçok üstrütbeli subayın yazıları yayınlandı.
Ben dergi hazırlandığı sıralarda yayın politikasının daha çok fuar ve fuara yönelik haberler üzerine kurulacağını sanıyordum. Ama hal böyle olmadı. Vural Bayazıt'ın yayın kuruluna aldığı generaller yanı sıra dergiye yazı yazan diğer üst rütbeli askerler, Türkiye 'içtimai' hayatına ilişkin ve bir dergi için oldukça çok sayfalı yazılar kaleme aldı. Vural Bayazıt bu haberlerin virgülüne dokunmadan olduğu gibi yayınlanmasını isteyince teknik kadroyla deve-hendek durumları yaşamadık değil. Dergi kadrosundaki 'muhalif' kalemlerin yazılarıda kimi zaman Genelkurmay'ın 'bam teli'ne dokundu.
VİRGÜLÜNE DOKUNMADI

Çünkü Hv. Korgeneral Şadi Ergüvenç, Hv Orgeneral Ahmet Çörekçi zülfiyare dokunan yazılar yazdı. Milli Güvenlik Kurulu'nun yeniden yapılanması, savunma sanayinin sorunları, CASA uçaklarıyla ilgili bir değerlendirme. (CASA uçağı düşmüş ve çok sayıda asker hayatını kaybetmişti.) genelkurmay görüşlerine ters düşen makaleler eleştiri oklarını üzerine çekiyordu. Bu eleştiriler genelkurmay ve Çevik Bir'le iyi ilişkiler içerisinde olan ve Ankara'da ikamet eden Genel Yayın Yönetmeni Tuğgeneral (E) Metin Okçu tarafından dergiye ulaşırdı. Bu durumu açıklığa kavuşturmak için toplantı notlarım arasından bir anekdot;
'18 sayı ile ilgili Metin Okçu'dan eleştiri var. Okçu, Ahmet Çörekçi,Şadi Ergüvenç makaleleri ve CASA olayının yazmak Genelkurmay'ın canını sıkacak. Neden bu yazıları dergiye aldınız!' diye soruyor. Bayazıt bu eleştirilere fazla kulak asmadı ve dergideki son gününe kadar yazılara müdahale etmedi.
FENERBAHÇELİ GENERALİN TERFİSİ ENGELLENDİ

Yazık edenler bu tümamiralle sınırlı değil anlaşılan. Mesela şura kararları sırasında 'rica'cı olmak, ya da bir siyasi lider tarafından övülmek terfiyi 'geri teptiren' nedenler arasında. Bayazıt 'Demirel'in övdüğü bir amirali emekli ettik. Başka bir doktor generalde benzer nedenlerden emeklilik kervanına katıldı' diyor. Ya koyu fenerli olup dilinizi tutamazsanız başınıza ne gelir? Vural Bayazıt anlatıyor; Atilla Kıyat Koramiral olduğu sırada eski Futbol Federasyonu Başkan'ı Şenes Erzik'in yaş günü partisine katılıyor. Erzik parti sırasında konuşurken bir ara Galatasarayı öven ifadeler kullanıyor .Bu sırada orada bulunan bizim Atilla ayağa fırlıyor ve 'Atatürk Fenerbahçeliydi, Apo Galatasaraylı' diye bir çıkış yapıyor. Hazirun buz kesmiş. Ertesi gün o dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı İlhami Erdil Vural Bayazıt'ı arayıp toplantıda yaşananları soruyor. Vural Bayazıt 'toplantıya katılmadım ama Atila'nın böyle bir şey söz sarfettiğini sanmıyorum' diyor. Ama daha sonra böyle bir çıkış yaptığını öğreniyor. Kıyat'ın korgenerallikten orgeneralliğe terfisini bu olay engelliyor. Vural Bayazıt 'Parlak bir subaydı ama ne kaybettiyse dilinden kaybetti, sivri dilli olması terfisini engelledi' diyor.
Not: İlhami Erdil daha sonra yolsuzluk yapmaktan yargılanmış ve hapis cezası almıştı.
KORUMASI DEPREMDE ÖLDÜ

Gölcük'ü anlatırken yüreğimi burkan bir hikayeyi anlatmadan geçmeyelim. Ulusal Strateji toplantı günlerinin unutulmazları arasında paşa korumaları ayrı bir renk. Bu 'mevki' için özel olarak seçilmiş eğitimden geçmiş ateş parçaları. Leb demeden leblebiyi anlayan Anadolu çocukları. Vural Bayazıt gelirken değil ama giderkenki koşuşturma anılarımda taptaze duruyor. Vural Bayazıt 'çıkıyorum' dediği anda iki 'zımba' kapının dibinde bitiyor. Biri gelip paşanın çanta, poşet, dosya, bavul, sağlık karnesi vb zati eşyasını kapar. Diğeri kapıları pencereleri 'zaptederek' paşanın arabasına sağ salim ulaşmasını sağlar. Ve sonunda paşamız arabasına binip uzaklaşır. Nereye...! İşte bu gidişlerle ilgili hüzün dolu bir anı;
Vural Paşa Gölcük'te bir törene çağrılır. Şöför koruması eşliğinde eşi Kanat Bayezıt ile birlikte Gölcük Donanma Komutanlığı'nda merasime katılıyor. Paşa ve eşini gece kalıp ertesi gün yola çıkacak.Vural Bayazıt ve eşi Kanat Bayazıt ordevinde misafir ediliyor. Koruma er ise (ismini kaybettiğim için ailesinden özür dilerim) asker koğuşlarından birinde geceliyor. Ancak o gün 17 Ağustos. Deprem Gölcük'ü yıkıp geçerken Vural Paşa ve eşi canlarını zor kurtarıyor. Koruma arkadaşımız ise o asker koğuşunda bir çok arkadaşıyla birlikte hayatını kaybetti. Vural Bayazıt, o dehşetengiz geceyi anlatırken çok üzgündü. Sonraki günlerde yeni bir koruma katıldı aramıza.
MESLEK DEPREMİ: YAŞ

İronik olacak ama 17 Ağustos depremi birden aklıma Yüksek Askeri Şura anılarını getirdi. Neden derseniz çünkü şura kararlarının birçok askerin hayatında deprem etkisi yarattığını düşünüyorum. Tırmanıyorsunuz, tırmanıyorsunuz tam çıtayı geçecekken sicilinizde yer alan 'kara leke' size hayatı dar ediyor. Ya da başınız göğe eriyor. Ulusal Strateji günleri anılarımda söz birgün döndü dolaştı YAŞ'a dayandı. Buradan sonrası Vural Bayazıt'tan; 'Şura toplanmadan bir iki ay önce tüm kuvvet komutanlarına terfi edecek subayların sicilleri gönderilir. Sicillerde yok yok. Meslek hayatıyla ilgili serencam ayrıntılarla kayıtlı. Nerde,ne yaptı? Astlarına, üstlerine davranışları, sivillerle ilişkileri. Sonra ailevi durumu.Karı-koca ilişkileri, çocukları, sağcı mı? solcu mu?, gayrımeşru ilişkileri. Aklına hayaline gelmez şeyler sicilde yeralır . Şura toplantısında terfi edecek subaylar 1. no'dan aşağı doğru sıralanır. Bu dosyaları oturur çalışırdık. Günü geldiğinde de kararımızı açıklardık.'
Vural Bayazıt'ın şura anıları Kardeşi Orgeneral (merhum) Doğan Bayazıt ile devam ediyor. Ağabey kardeşler ama kıdemde Vural Bayazıt önde gidiyor. Bir şura toplantı öncesi ağabeyi Doğan Bayazıt'ın dosyası geliyor önüne. Vural Bayazıt bu hassas toplantı öncesi şuradaki arkadaşlarından özür dileyerek 'ben ağabeyimle ilgili atama görüşmelerine katılmayı uygun görmüyorum beni affedin' diyerek toplantıya katılmıyor.
Sinirlerin gerildiği, tansiyonların yükseldiği zamanlar şura günleri. Başka bir şura toplantısında Deniz Kuvvetleri'nde görevli çok sevdiği bir Tümamiral'in evlilik dışı ilişkisinden dolayı rütbe alamayışını anlatıyor, "Çok parlak bir denizciydi. Kaç defa uyardım. Dinlemedi. Sonunda emekli ettik. Yazık etti kendisine'
KEŞKE DİREKT BANA GELSEYDİN HALLEDERDİM

Kusura bakmayın paşam, yapamayız, ya da 'elimizdeki imkanlar sınırlı' 'maalesef ' gibi karşılıklar onların defterinde yazmıyor. Bizzat yaşadığım bir emir-komuta anısı; Dergi toplantısındayız. Deniz Kuvvetleri ile ilgili bir haber yapacağız fotoğraf sıkıntımız var. 'Paşam' açtı sekretere telefon, bir numara söyledi, "bağla kızım beni' dedi. Telefon anında bağlandı. Karşı telefonda Gölcük Donanma Komutanı.Hoş beş faslından sonra Vural Bayazıt, 'senden bir ricam olacak. Bizim dergi için fotoğrafa ihtiyacımız var. Can San'ı sana yollasam' der demez, Gölcük Donanma Komutan'ı 'emriniz olur'u yapıştırıyor ve ben düşüyorum yollara. Gölcük'e gidip anında komutanın yanına çıkıyorum. Ama işin bundan sonrası çok keyifli bir 'koşuşturma'. Komutan yaverini çağırıp anlatıyor durumu. O bir altına, o da onun altına, öbürü onun altına emirler yağdırıp arkalarına takıyorlar beni. Sonra onca merdiven inip çıkmanın ardından birden kendimi Gölcük Donanma Komutanlığı'nın zemin katındaki minnacık fotoğrafhane'de buluyorum. Fotoğrafhaneden sorumlu er bıyık altından gülüp 'abi zahmet etmişsin direk bana gelseydin hallederdik' diyor. Vural Bayazıt'tan dinlediğim bir 'yol' anısını dinlerken düşünmüştüm paşaların kişisel tarihleri kayıt altında olsa kimbilir ne kadar ilginç 'emir demiri keser' anıları okuruz. Mesela,Vural Bayazıt'tan dinlediğim ve Heybeliada Komutanı'nın başından geçenler gibi;
Heybeliada'da paşanın yazlığı var. İstanbul'a ineceği zaman Heybeliada Komutanlığı'ndan tekne istiyor. Bir keresinde önceden bildirmemiş, ancak acilen İstanbul'a gitmesi gerekiyor. Aynı saatte Heybeliada Komutanı'da İstanbul'a gidecek. Sonuç; sağolsun komutan hakkından feragat etti. Bindik tekneye geçtik İstanbul'a...
PAŞA RUH HALİ

Yeri gelmişken Vural Bayazıt'tan bahis açayım. Babacan, hoşsohbet, nazik bir askerdi. Eskilerin deyimiyle salon adamı. Askerler arasında sanata ilgi duyan paşaya rastlamak nadir bir durum. Vural Paşa ressam yanıyla da farklı bir kimlik. Dergi toplantı aralarında sohbet ettiğimiz zamanlar hiç sakınmadan bir çok anısını paylaştı. Bu anılara geçmeden şu 'paşa'lık müessesesine biraz değinmek istiyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri'nde tümgeneralden başlayıp orgeneral rütbesinde olanlar apoletlerinin yanı sıra bir de 'paşa' ünvanı alıyor. Paşa ruh hali, bu ülke topraklarına has kendinden menkul bir durum. Generalliğe adım atmanızla birlikte otomatikman paşa haleti ruhiyesi sizi sarıp sarmalayor. Bu mevkiye tırmanan subayların karıları ve mevkidaşları dışında tüm herkes birden 'öteki' oluveriyor. Birde paşa'lık hacı'lık gibi. Hani hacı olunca ölünceye kadar hacı'sınızdır artık. Paşa'lık da öyle. Emeklilikle filan kesintiye uğramıyor. Yaşamları boyunca kim olursa olsun ister başbakan,ister cumhurbaşkanı ya da gazete patronu, iş adamı ,öğretim üyesi, muhabir, doktor, avukat,hizmet personeli, ABD başkanı ya da Almanya cumhurreisi vb. Paşa'lar herkese paşa.
Bulundukları her ortamda bu durumu gözlerdim. Mesela Vural bey dendiğine hiç rastlamadım ya da Çevik bey. Herkes 'paşa' ya da 'paşam' diye hitap ediyor eşi, çocukları da dahil. Vural Bayazıt CNR Yönetim Kurulu Toplantısı'nda. Ercan Arıklı, Muhtar Kent,Ceyda Erem, Şengül Kaplanoğlu hepsi birarada. Tüm yönetim kurulu 'paşa'yla birlikte olmaktan pür memnun; 'paşam Küba'ya birlikte gidelim?',' paşam bu hükümetin sonu hüsran?', 'paşam asker ne düşünüyor acaba?', 'paşam puro içme zamanımız geldi', 'yeni sergi ne zaman paşam'..

__________________
Küçükken bir yerim ağrıdığında - Öpeyim de geçsin. derdin. Yüreğim ağrıyor ANNE. Öpte geçsin.
 

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
 

Etiketler
alamadı, fanatik, fenerli, komutan, nasıl, terfi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık