IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 02 Temmuz 2012, 14:09   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Çok çarpıcı iddia: Misilleme olacaktır ama...




Emekli Büyükelçi Ümit Pamir, Türkiye'den bir misilleme bekliyor musunuz? sorusuna bakın nasıl cevap verdi...
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Emekli Büyükelçi Ümit Pamir Suriye 'nin Türk uçağını düşürmesini değerlendirdi: "Suriye'nin Türk sınırında bir takım şeylere karışacağını zannetmiyorum. Misilleme olacaktır ama yeri ve zamanını bilemem. Bunun çok çeşitleri var. Siz de yanlışlıkla bir Suriye gemisini batırırsınız ya da bir Suriye uçağını düşürürsünüz... Ama yine de, bunları bir genel saldırının ilk aşaması olarak görmüyorum ben."

Bir yılı aşkın bir süredir konuştuğumuz Suriye ve Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın durumu geçen cuma günü Türkiye 'ye ait bir askeri uçağın düşürülmesiyle başka bir boyuta taşındı. Hafta boyunca Şam'dan ve Ankara'dan uçağın nerede ve nasıl vurulduğu konusunda birbiriyle çelişen açıklamalar dinledik. Uçaktaki pilotlardan ise henüz bir haber alınamadı. Cumartesi günü Cenevre'de yapılan Suriye toplantısından da 'Esad gitsin' diyenlerin net bir sonuç aldığını söylemek şimdilik mümkün değil.

Suriye ile Türkiye arasında yaşanan gerilimi, uçağımızın uyarılmadan düşürülmesini, sınıra yığınak yapılmasını, NATO ve Birleşmiş Milletler'in atabilecekleri adımları Emekli Büyükelçi Ümit Pamir'e soruldu....

Emekli Büyükelçi Ümit Pamir Türkiye ile Suriye arasında gerilimi tırmandıran uçak kriziyle ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı:

- Suriye'nin Türkiye'ye ait uçağı bilerek ve isteyerek vurduğunu düşünüyor musunuz?

Evet, bilerek ve isteyerek vurduğu yönünde kanaatim. Fakat şunu dikkate almamız lazım: Esad korku içinde. 'Herkes bana karşı. Muhalefet de büyüyor. Devrilmemi isteyenler var' psikolojisini yaşıyor. Sürekli korku içinde yaşayan bir adamın psikolojisini ele almak gerek. Yalnız bunu Türkiye'ye karşı genel bir saldırının ilk adımı olarak görmemek lazım. Uçak düşürmeyi münferit bir olarak görüyorum ben ama bilerek yaptı. Kendi kamuoyuna karşı 'Ben güçlü bir liderim'; muhalefete karşı 'Ben aslında kuvvetliyim, ayağınızı denk alın' mesajı var. Dünyaya, Batı'ya ve bize karşı da 'Ben öyle Irak gibi, Libya gibi kolay bir lokma değilim. Benim ciddi bir silahlı gücüm var' mesajı var.

KENDİ AYAĞINA KURŞUN

- Peki, neden 'Türkiye'ye karşı hasmane tavrımız yok' veya 'Türk uçağı olduğunu bilerek vurmadık' açıklaması yaptılar?


Korkak bir adam olduğu için. O uçağın Türk uçağı olduğunu bilmeyebilirsiniz ama hava sahasına giren bir uçak var. Başka ülkenin hava sahasına girdiğin zaman o ülke 'Sen kimsin?' diye sorulur. Soğuk Savaş döneminde dahi Varşova Paktı ülkeleri ve NATO arasında hava ihlali olduğu zaman 'Yabancı sahaya girdin. Sen kimsin?' diye sorulurdu, hemen düşürülmezdi. Biliyorsunuz, Rusya'nın Akdeniz politikaları çerçevesinde orada üsleri var. Diyelim ki bu uçak Rus uçağıydı veya dostu İran'ın uçağıydı. O zaman da düşürecek miydi? Sormayacak mıydı 'Sen kimsin' diye? Sormadan düşürdüğüne göre, biliyordu ki bu dostunun değil; sevmediği bir ülkenin, Türkiye'nin uçağı. Ben Esad'ın 'Belki bunlar bana karşı yapılacak bir saldırının, işgalin, müdahalenin ilk işaretleri' diye korku içinde olduğu için hemen tepki gösterdiğini düşünüyorum. Ama yaptığı kendini ayağından vurmak. Batı dünyasında zaten kötü bir durumdayken, komşusu Türkiye'ye karşı böyle bir sürece girmiş olmak daha da sarsıcı.

- Böyle bir süreçte Türkiye uçağının Suriye hava sahasına bu kadar yaklaşması ve alçak uçuş yapması da sorgulanmalı mı?

Tabii yani. Bazı donanımların test edilmesi için yapılmış bir uçuş olabilir ama zaten gergin bir hava sahasını ihlal etmek de tabi çok tedbirli bir davranış değil. Özellikle de karşı taraf sizden her an bir şey beklerken... Kendinizi Esad yerine koyun. Beni iktidardan uzaklaştırmak isteyen bir komşum var. Başbakan ve Bakan konuşmalarında 'Esad iktidarı bırak' diyor. Bu ülkenin uçağı size yaklaştığı zaman, tedirginlikle, korkuyla aşırı tepki göstermiş olabilirsiniz.

- Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu olay sonrası yaptığı açıklamada uçağın 'Radar sisteminin test edilmesi için eğitim uçuşu yaptığını söyledi. Bu ne anlama geliyor?

Hava teknolojisi sık sık gelişen bir şey. Uçağa yeni bir sistem koyuyorsunuz. Acaba bu koyduğunuz radar sistemi ne kadar, hangi irtifadan itibaren duyarlı? Dolayısıyla, koordinat radar sistemlerinin ne kadar mesafeden cevap verdiğini kontrol ediyorsunuz. Ama tabi bunun için ille de Suriye'nin hava sahasına girmek şart değil.

- Neden o uçak Suriye hava sahasına girdi sizce?

Bir şeyler hakkında bilgi derlemek olabilir. Soğuk Savaş zamanında U2'ler vardı Amerika'nın uçurmak istediği ama Rusların düşürdükleri. Keşif uçuşları o bölgedeki bazı Suriye tesislerindeki hazırlık durumunu, 'Acaba bir yığılma var mı? Askeri sevkiyat var mı?' gibi konularda bilgi derleme amacına yönelikti diye tahmin ediyorum.

- 'Askeri istihbarat topluyordu' diyorsunuz yani?

Bence. Muhtemelen öyleydi. Çünkü aksi halde üzerinizdeki sistemi orada denemenize hiç gerek yok. Elinizdeki fotoğraf makinesini test etmek için ille de Rus sınırına gidip Rus tanklarını çekmek şart değildir, değil mi? Siz kendi ülkenizde de, Ege'den de, İzmir'den de çıkıp Çeşme'nin fotoğrafını çekebilirsiniz.

ORDU VE MUHABERAT

- Sizin Suriye'ye ilişkin beklentiniz ne? Bundan sonra ne olacak?


İçeride, muhalefetle iktidar arasında yeni bir yumuşama olabilir. Bu olmaz ve Saddam sertliğine giderse, ordu çok önemli. Suriye'deki rejimin en büyük iki unsuru var: Biri muhaberat, yani gizli servis; diğeri ordu. Ordudan şu ana kadar çok büyük ölçekli firarlar olmadı. Özellikle komuta düzeyinde Suriye Ordusu'ndan firarlar olur, komuta kademesinde çözülmeler başlarsa o zaman Esad rejimi çok zayıflar. Bunu bütün Arap ülkelerinde, Mısır'da görüyoruz. Ordunun çizginin ne tarafında olduğu çok önemli. Yani orduda büyük firarlar olursa veya muhalefetle bir araya gelme başarısını gösterirse bir şeyler olabilir. Ama katliamların dozajını dünyanın müdahale etmeyeceği, belli bir seviyede tutar, muhalefet bugünkü gibi bölünmüş kalır ve ordudan da firar olmazsa Esad'ın daha durumu idare edeceği kanısındayım.

- Esad Suriye'den giderse ortaya daha büyük bir kaos çıkar ve bizi de etkiler gibi bir endişeniz var mı?

Esad sonrası iktidara gelecek Sünni iktidar 'Ben yıllarca Şiilerden çok çektim' deyip Suudi Arabistan gibi radikal bir İslamcı politika güderse, bölgede Sünni-Şii çatışması olur. Ama gelecek iktidar bütün Suriye halkını; yani Hıristiyanları, Sünnileri, Şiileri... kapsayacak çözüme giderse bir şey olmaz. Yani, yerine gelecek iktidarın rengi ve yaklaşımı çok önemli.

Suriye'den tazminat istenmeli

- NATO hafta içinde yaptığı toplantıda Ankara'nın tezlerini onayladı ve kınadı. Türkiye bundan sonra tazminat ve özür talebi yoluna gitmeli mi?


Bence uluslararası hukuktaki bütün imkanları kullanmamız lazım. Tabii ki o tazminatlar istenmeli. Bu tenezzül etmek değil, en tabi hakkımız. Uluslararası hukukun objektif kriterlerine göre tazminat talebinde bulunmak gerekir.

- Tazminat istenirse 'Esad iktidarını tanıyormuş gibi bir duruma düşme' endişesi dillendiriliyor Ankara'da. Ne dersiniz?

Hayır, devlet sorumluluğu vardır. Siz Esad'dan istemiyorsunuz, Suriye devletinden istiyorsunuz. Uyguladığımız ambargoya bakın. Esad'a kızıyorsunuz ama 'Suriye halkı dostumuz' diyorsunuz ve 'Mümkün mertebe halkı incitmeden yapalım' diyorsunuz. Bu da sizin devletten istediğiniz bir şey; devletin başındaki adamın kim olduğu önemli değil.

BÜYÜKELÇİLİĞİ KAPATMAMALIYDIK

- Suriye'deki büyükelçiliğimizin kapatılıp, diplomatik ilişkilerimizin kesilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben kolay kolay çekmezdim, daha sabrederdim. İlişkilerin gergin olması sizin büyükelçiliğinizi kapatmak için geçerli değildir. Her ülke bunları yaşıyor. Mesela Lübnan'ı hatırlıyorum. 82-83'de Dışişleri Bakanlığı'nda Ortadoğu masasındaydım ve Lübnan'daki karışıklık döneminde bile büyükelçiliğimizi çok geç kapattık biz. Büyükelçilikler büyükelçilik mensuplarının ve büyükelçinin çok ciddi hayati tehlike altında
olduğu zaman kapatılmalıdır. Onun dışında en kötü durumda dahi komünikasyon kanallarının açık tutulması lazım. Zaten büyükelçiler bunun için değil mi? Sadece iyi zamanlarda mı büyükelçilik tutuyorsunuz? Hayır.

DİPLOMASİYİ YENİ ÖĞRENMİYORUZ

- Batı ile ortak hareket etme durumu da oldu Türkiye'nin süreçte. Bu açıdan bakınca anlamlı olabilir mi?


Ona bakmayın siz. İran olayında Amerikalılar, İngilizler büyükelçilik kapattı ama biz hep açık tuttuk. Afganistan'da da herkes çekildi, bir tek bizimki açık kaldı Taliban zamanında. Biz çok geçmişi olan, diplomasi geleneği Osmanlı'dan kalan ve bununla övünen bir ülkeyiz. Dün bağımsızlığına kavuşmuş, diplomasiyi yeni öğrenen bir ülke değiliz ki başkaları ne yapıyorsa onu yapalım! Mesela Libya'da NATO harekatına destek verdik ama hiç bir zaman savaş modunda olmadık. Hep insani yardım yaptık, muharip güç olmadık. Bu Türkiye'nin dış politikasındaki nüanslardan bir tanesi.

- Başbakan Erdoğan 'angajman kuralları değişti' dedikten sonra Suriye sınırındaki 6'ıncı kolorduya yeniden bir korgeneral atanacağı, sınıra yığınak yapıldığı belirtilyor. Türkiye'den bir misilleme bekliyor musunuz?

Angajman kurallarının değişmesiyle düşman gördüğünüz ülkeye, birliğe önceden daha sabırlı davranacakken şimdi daha az sabırlı davranıyorsunuz. Mesela önceden Suriye tarafından gerçekleşen ve tolare edilen ihlaller artık edilmeyecektir. Bizim hava sahamıza girdiğinde, artık 'Kimsin?' diye sormadan düşüreceklerdir. Suriye'nin böyle bir enayilik yapacağını zannetmiyorum. Hele hele bunları söylemiş, üstelik de Türk uçağını düşürmüş Suriye'nin Türk sınırında bir takım şeylere karışacağını zannetmiyorum. Misilleme olacaktır ama yeri ve zamanını bilemem. Bunun çok çeşitleri var. Siz de yanlışlıkla bir Suriye gemisini batırırsınız ya da bir Suriye uçağını düşürürsünüz... Ama yine de, bunları bir genel saldırının ilk aşaması olarak görmüyorum ben.

Şam'a operasyonu Ankara'ya fatura etmek

- Bu süreçte Batı medyası neden savaşı destekleyen, provoke eden yayınlar yapıyor? Bunu nasıl okumak lazım?


Bu 'Aslında ben Şam'dan memnun değilim. Esad gitmeli, orada daha demokratik, daha açılımcı bir rejim gelmeli. Ama bunun faturasını ben ödemeyeyim, bunu Türkiye yapsın' yaklaşımı. Suriye'ye yapılacak operasyonda uluslararası toplumun 'Ben arabamla geleceğim. Yoldaki karları küreyelim' demesi başka, 'Hayır kardeşim, bunların hepsini sen yapacaksın' demesi başka. İşte bizim bu oyuna gelmememiz lazım. Eğer bir operasyon yapılacaksa, Arap Birliği de, NATO da, BM de bunun içine girmeli. Yani uluslararası toplumun tümünün kavgası olmalı. Sadece Suriye-Türkiye kavgası olmamalı.

Rusya ve Çin'e rağmen NATO operasyonu

- BM veya NATO'dan bir askeri operasyona ışık yakılmayacak gibi görünüyor. Sizin beklentiniz nedir?


BM, Rusya ve Çin vetosunu aşmadıkça bir karar alamaz, evet. Çin dış müdahaleden çok çektiği için kuruluşundan beri müdahaleye hep karşıdır. Rusya ise daha çok stratejik ve siyasi sebeplerle karşı çıkıyor. Tarsus üssü hem Rusya'nın Akdeniz'deki varlığı bakımından hem de Ortadoğu ve Araplar üzerindeki nüfuzu bakımından önem kazandı. Ayrıca, eskiden beri süregelen bir silah satma, Suriye'yi askeri bakımından güçlendirme durumları var. Dolayısıyla kolay kolay Güvenlik Konseyi'nden bir şey çıkacağını zannetmiyorum. Ta ki Esad'ın içerideki katliamları iyice artırıp, Çin'i ve Rusya'yı da kendisini koruyamayacak hale getirinceye kadar. Ama NATO biraz farklı.

KOSOVA VE BOSNA ÖRNEĞİ

- Rusya ve Çin'e rağmen bir NATO operasyonu olabilir diyorsunuz...


NATO'da genellikle uluslararası meşrutiyet, BM kararı olması aranır. Ama NATO'nun Kosova'da ve Bosna'da olduğu gibi BMGK kararı olmaksızın yaptığı müdahaleler de var. Esad yaptığı işleri artık herkesi isyan ettiren, kimsenin içine çekemeyeceği ölçüye getirirse NATO'nun BMGK kararı olmadan da müdahale etmesi gündeme gelebilir. Ama konuyu henüz o aşamada görmüyorum. Bir de tabii herkesin şu anda başka sıkıntıları var. Amerika'da başkanlık seçimleri var. Bir yandan Irak'tan zor çekildi, bir yandan Afganistan'da uğraşıp duruyor. Avrupa ise ekonomik kriz içinde. Esad da bunun hesabını yapıyor ve 'Şu ara kimse bana bir şey yapmaz' diye düşünüyordur ama ateşle oynamak çok büyük bir kumar. Evet, Amerika şu anda bir şey yapamaz. Evet, Avrupa şu anda başka sıkıntının peşinde. Ama çok daha ileri giderse, 'gelebilirler' diye de hesap yapıyor olması gerek.

 

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
 

Etiketler
ama, Çarpıcı, cok, iddia, misilleme


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Lübnanlı gazeteciden Esad için çarpıcı iddia PassioN Haber Arşivi 0 15 Şubat 2012 20:34
Kozinoğlu ile ilgili çarpıcı iddia! Ruj Haber Arşivi 1 14 Kasım 2011 11:47