IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 04 Mart 2013, 00:16   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Terörizmle Mücadele Yöntemleri




Giriş

Terörizm toplumun bir yarasıdır, diğer suçlardan farklı da olsa bir suç türüdür. Terörizm sonucu mağdurlar oluşur, hem devlet aleyhine hem de kişiler aleyhine bir suç vardır. Bu suç ve suçlular ile uğraşmak, onları yakalayıp adalete teslim etmek, toplumsal huzuru korumak güvenlik güçlerinin görevidir. Bunun için terörizmin ne olduğunun, nasıl çalıştığının polisçe bilinmesi ve onu ortaya çıkaran sebeplerin iyi bilinmesi gerekir ki bu sebepler ortadan kaldırılıp, terörizmle etkin mücadele yapılabilsin. Bu mücadele yapılırken hukuk devleti standartları içerisinde, iyi yetişmiş güvenlik güçlerinden faydalanma ve sorunun kökenine inme önemlidir.

Bu makalede ilk önce suçlulukla mücadele yöntemleri, bu mücadeleyi yapacak güvenlik güçlerinde bulunması gereken özellikler belirtilip terörizmin tanımı yapılacaktır. Daha sonra terörizmin sebeplerinin ne olduğuna değinilip, terörizmlerle mücadele yöntemleri ele alınıp anlatılacaktır.







Suçlulukla Mücadele ve Bu İşi Yapacak Poliste Aranan Özellikler



Suçlulukla mücadelede yapılacak işler iki kısımda incelenebilir. Bunlardan birincisi suç ortaya çıkmadan önce yapılacak işlerdir. Diğeri ise suç işlendikten sonra yapılacak işlemlerdir. Suçun ortaya çıkmadan önce yapılacak işlemleri de suçun oluşumunu ortadan kaldırmak ve suçun işlenmesine engel olmak diye ikiye ayırırsak, suçluluğu önlemede üç yoldan bahsedebiliriz.

1-Suç hiç oluşmadan daha işin başında suç oluşumuna etki edebilecek faktörler uzmanlarca tespit edilerek ortadan kaldırılacaktır.

2-Gerekli güvenlik hizmetleri verilerek, polisin her yerde görünerek suçların işlenmesine engel olunabilir. Yani suç işlemeye fırsat verilmez. Devriye arabasını gören suçlu yapacağı işten vazgeçer. Bu görev tamamen güvenlik görevlilerinin sorumluluğundadır.

3-Suç işlendikten sonra faili yakalanır ve cezasını tam çekerse bu diğer suçlular için caydırıcı bir etki yapar. Suç oranı azalır. Bu görevde güvenlik görevlileri ile birlikte devletin diğer organlarına da iş düşer. (Geleri,2002)

Bütün bunları yapacak poliste de birtakım özellikler olmalıdır. Sıradan polislerle bu işin gerçekleştirilmesi zordur. Yukarıdaki önlemleri alacak polis öncelikle bilgi ve yüksek teknolojiye dayalı bir çalışma yapmalıdır. Fazla güç kullanılmamalı ve hukuk dışı uygulamalardan kaçınılmalıdır. Eğitim ve öğrenim bakımından çağı yakalamış, bilimsel veriler ışığında sorunları çözme seviyesine erişmiş, yüksek teknolojiyi her aşamada kullanabilen, özgürlüklerden korkmadan özgürlük ve güvenlik arasındaki dengeyi kurabilen ve meslek etiğine uygun olarak görev yapan polisler ancak başarılı olabilir. Bir de Güvenlik Güçlerine gereken desteğin tüm kamu kuruluşları ve halk tarafından verilmesi gerekir. (Bal,2002:252) Bu özellikteki polis ve devletin diğer birimlerinin beraber yapacakları çalışmalarla mevcut suç ve suçluluk incelenmeli, bunlar oluşmadan önce nelerin yapılacağı, oluştuktan sonra neler yapılacağı tespit edilmeli, ayrıca potansiyel suç ve suçluluğa vatandaşları itecek etmenlerde ortadan kaldırılmalıdır. Bu konularda güvenlik stratejileri belirlenirken suç ve insan unsurları üzerinde durulmalı, konu her iki taraf içinde ayrı ayrı ele alınıp incelenmelidir.


Terörizmle Mücadele Yöntemleri

Terörizm saldırılan veya korkutulan sivil ve masum kurbanlar aracılığıyla hedeflenenden daha büyük bir kitleyi, yıldırıp, korkutarak, yasadışı stratejik ve siyasal amaçlarını gerçekleştirmek için, bir grubun veya devletin bilinçli ve planlı bir şekilde şiddet kullanması veya şiddet kullanma tehdidinde bulunmasıdır. (Hazır,2001) 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununa göre ise terör, baskı, cebir ve şiddet, korkutma, yıldırma veya tehdit yöntemlerinden biriyle, anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk devletinin ve Cumhuriyetinin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin dış ve iç güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü eylemdir. (Tacar,1999) Yukarda anlatılan fiilleri yapan kişiye terörist, eylemin kendisine de terör denir.

Terör ve Organize suçlarla mücadelede iki yaklaşım vardır. Bunlardan ilkinde, suçlarla mücadelede güvenlik güçleriyle örgütler arasında bir düello veya bilek güreşinin var olduğu algılanmaktadır. Halkın da devletin yanında yer alması beklenmektedir. Ama toplum bu mücadeleden bilgisizdir. Halk devlet şeffaf olmadığı için haberleri eksik bilgili medyadan alır. Bu da yanlış sonuçlar doğurabilir. İkincisinde ise güvenlik güçlerinin yaptığı hizmetleri, devletin otoritesini sağlama yanında halkında güvenliğinin sağlanması temel amaç edinilmesidir. Burada düello yoktur, halkı ortak etme vardır. Toplum güvenlik hizmetlerine katılmalıdır. Yoksa başarı çok zordur. (Bal,2002)

Terör ve Organize suçlar hukuk devleti ve demokrasinin en büyük düşmanlarıdır. Ekonomik, sosyal ve siyasal gelişimini tamamlamış ülkelerde suç örgütleriyle mücadele ve halkın desteğini alma oranı yüksektir. Ancak toplumsal bilincin, kolektif hafızanın zayıf olduğu toplumlarda, devletlerin de bu konularda halkla beraber projeler üretmekten uzak durması örgütlü suçlar karşısında mücadeledeki başarısını düşürür ve halkın desteğini alamaz (Bal,2002).

Terörizmin genel olarak iki sebebi vardır. Bunlar ideolojik ve etnik sebeplerdir. Terörizm, kitlelerin ideolojik olarak aşırı derecede şartlanmaları, kaynakların eşit olmadan paylaşımı nedeniyle ortaya çıkan ağır ekonomik şartların ve çok daha ciddi toplulukların etnik ve dini farklılıklarının neden olduğu siyasi nedenlerden kaynaklanır. Görüldüğü gibi ayrımcılık, eşitsizlik ve mahrumiyetin siyasal ve sosyal şartları, terörizmi besleyen temel unsurlardır. Bu nedenle terörizmle mücadele için terörizmi ortaya çıkaran sebepleri bilmek ve bunları ele alarak ortadan kaldırmakla mücadeleye başlanmalıdır(Beşe,2002).

Terörizm hakkında bir devletin ne düşündüğü, onun terörizmle mücadele şeklinin de nasıl olacağını ortaya koyar. Terörizmle mücadelede uygulanacak politikaları acil uygulanacaklar ve uzun vadeli uygulanacaklar diye iki kısma ayırabiliriz. Acil uygulanacaklar, sorunun o an geçici çözümü için uygulanacak polisiye ve askeri önlemlerdir. Uzun vadeli olanlarda ekonomik politikalar ve siyasal çözümlerdir. Görüldüğü gibi birinci kısım direk güvenlik güçlerinin görevi iken ikinci kısım güvenlik görevlileri dışındaki diğer devlet kurumlarının görevidir(Beşe,2002). Terörizmle mücadelenin bir devletin kendisi tek olarak ve uluslararası alanda diğer devletlerle beraber olmak üzere iki yönü vardır.

Terörizmin hedefi daha çok liberal demokrasiler olmaktadır. Bu bakımdan terörizmle mücadelenin iki boyutu vardır. Bunlar;

1-Devleti birey ve toplumu zararlı unsurlardan etkili bir şekilde koruyacak güç ve yetkilerle donatma ihtiyacı,

2-Siyasal sistemi devletin bu güç ve yetkilerini kötüye kullanmasını önleyecek yasal anayasal güvencelerle donatmaktır.

Terörizmle mücadele edilirken hukuk devleti olma ve hukukun üstünlüğünü ayakta tutmak çok önemlidir. Aksi takdirde terörizmin reddine ve suç olarak kabul edilmesini gerektiren temel değerler çürümeye başlar (Beşe,2002).

Terörizm yoksulluk edebiyatıyla başlar. Yoksul ülkelerin yoksulluğu, toplumsal yapıdaki hukuk ile ekonominin birbirine entegre edilmesidir. Bu yapılamadıkça ortaya kaos çıkar. Vatandaşların dürüst olarak yaşamlarını devam ettirmeleri zorlaşırken, örgütlü suçlar ve terörizm güçlenir. Kolay para kazanıp ekonomik elit haline gelerek siyasi elitleri de etkiler ve kanunlar onların lehine çıkmaya başlar. Bu da normal vatandaşın devletine karşı olan güvenini azaltır. Namuslu çalışanlar asgari düzeyde normal yaşamını sürdürememeye başlarlar. Sağlık, ulaşım, beslenme, eğitim, barınma ihtiyaçlarının karşılanamaması vatandaşları terörizmin kucağına iter. Bunun için asgari ücretin hukukla, bu ihtiyaçları karşılayabilecek düzeyde belirlenmesi gerekir (Mutlu,1998).

Liberal demokrasilerde ve hukuk devletlerinde terörizme verilen karşılığın etkinliği kabul edilebilirliğine bağlıdır. Terörizme özellikle hızlı karşılık verilmesi istenen durumlarda başvurulan uygulamalar, uzun dönemde ortaya çıkabilecek sonuç ve etkileri gölgelememeli, meşruiyeti çarpıtmamalı ve ortadan kaldırmamalıdır.

Bir ülkede terörizmin ortaya çıkışındaki başlıca sebepleri başlıklar halinde şöyle sıralayabiliriz.

1-Milli şuurdaki zayıflama

2-Ekonomik nedenler

3-Siyasal nedenler

4-Eğitim eksikliği

5-Psikolojik sebepler

6-Uluslararası dengelerdeki değişiklik ve gelişmeler

7-İstismar edilmeye müsait toplumsal sorunların varlığı

8-Çıkar çatışmaları

9-Güvenlik önlemlerindeki zafiyet

10-Yasal boşluklar

11-Otorite zafiyeti

Bu sebeplerin bir veya birkaçı nedeniyle terörist faaliyetler başlayabilir. Bunun için öncelikle bu sebeplerin ortadan kaldırılması ve terör örgütlerinin kullanacağı hiçbir boş alan bırakılmamalıdır. Eğer bırakılırsa terör örgütleri bu alanları muhakkak doldururlar. Terörizmle mücadele etmek için de şunlar gereklidir.

1-Eğitilmiş personel,

2-Donanım,

3-Önleyici tedbirler,

4-Halk desteği,

5-İstihbarat,

6-Koordinasyon,

7-Sınır güvenliği,

8-Uluslararası işbirliği ve dayanışma,

9-Psikolojik hareket(Erkan,2001).

Terör olaylarının devlet güvenliğine milli şuurda zayıflama, halkın moralinin bozulması, otorite zafiyeti, ekonomiye kötü etki ve uluslararası alanlarda bizi zor duruma düşürme gibi etkileri vardır.

Terörizmle mücadelede ilk olarak sorun gerçekçi olarak tespit edilmelidir. Terörist davranış da bir insan davranışıdır ve terörist gruplar da diğer gruplar gibi gelişme, rutinleşme, bölünme gibi rutin sosyolojik özelliklere sahiptir. Önemli olan terör olgusunu zamanında iyi teşhis etmek ve ülke koşullarına göre uygun tedbiri almaktır.

Terörizmle mücadele sosyolojik boyutuyla ve ceza hukuku boyutuyla olmak üzere iki kısımda incelenebilir. Terörizmde uzun vadeli hedeflere ceza hukuku boyutuyla varmak mümkün değildir. Hukuk devletinin kendisinin terörizmin hedefi olması durumunda bile mücadele hukuk içinde yapılmalıdır. Terörizmle mücadele yöntemlerini Zafer şu şekilde ifade etmiştir.

A-Sosyo politik tedbirler

1-Ekonomik durumun iyileştirilmesine yönelik tedbirler,

2-Reformcu kanunlar yapma,

3-Ateşkes antlaşması ve teröristlerle görüşmelere girişmedir.

B-Düzen bozucunun ortadan kaldırılmasını sağlayan zorlayıcı veya önleyici karakterli etkiye sahip olan tedbirler.

1-Terörizmle mücadele kanunları yapma,

2-Kolektif cezalar uygulama,

3-İç güvenliğin idamesi için yetkili makamların desteklenmesi amacıyla ordunun kullanılması,

4-Karşı terör uygulanmasıdır.

C-Başka devletler tarafından yönlendirilen terörde, terörün arkasındaki devletlere yönelik tedbirler.

1-Askeri operasyonlar,

2-Ekonomik müeyyideler,

3-Diplomatik müeyyidelerdir (Zafer,1999).

Geleneksel suç kavramı terörizmi tam kapsamasa da terörizm her halükarda ağır bir suçluluk şeklidir. Terör suçları hazırlanış, işleniş ve kamuoyundaki etkisi bakımından özel suçlardır. Bu suçların failleri de aldıkları eğitim nedeniyle normal suçlulardan farklıdır. Mevcut kanunlar bunlara yetersiz kalmaktadır. Adaleti sağlamak zorunda olan devlet bu tür suçlarla mücadelede suç öncesi ve suç sonrası kovuşturma, muhakeme ve infaz aşamalarında özel kurallara ihtiyaç duyar. Bu sebeple CMK, TCK ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapma ve özel hükümler getirme veya özel kanunlar yapma ihtiyacı doğmaktadır. Ama öncelikle mevcut kanunların uygulanması, bunların yetersiz kalması durumunda yeni kanun yapılmalıdır. Terör suçlularını cezaevine koymak ta sorunu çözmemektedir. Cezalandırmada topluma yeniden kazandırmak iken terör suçluları kendilerini suçlu değil de savaş esiri olarak tanımlamakta ve cezaevlerinde ıslahı bırakın, etrafındakileri de etkilemektedir. Buna rağmen şerlerinden emin olmak için ceza evine koymak bir yarar getirebilir. Terörizmi kontrol altında tutmanın en caydırıcı yolu teröristlerin de eninde sonunda yargılanıp cezalandırılacağı inancını toplumda yaymaktır. Terörden vazgeçmeyi teşvik edici yasal düzenlemeler yapmak da bir yöntemdir ve Türkiye’de bu yöntem denenmiştir (Zafer,1999).

Milletlerarası hukukun etkinliğinin sağlanması da terörizmle mücadelede önemlidir. En azından devlet destekli terör olaylarında faydalıdır. Devletlerarasında Birleşmiş Milletler şartına uygun şekilde dostane münasebetler kurma ve işbirliği yapılmasına dair milletlerarası hukuki ilkeleri hakkında bildiride, devletlerin birbiri aleyhine terörist eylemleri desteklemesi, tahrik etmesi, yardım etmesinden kaçınma görevi vardır. Milletlerarası terörle mücadelede devletlerin, başka devletlerdeki terör örgütlerine yardım etmemenin yanında kendi ülkesindeki o ülke aleyhine terör örgütlerine de müsaade etmemesi gerekir. 1993 yılında terörizmin insan hakları ihlali sayılmasına dair karar Birleşmiş Milletler’de kabul edilmiştir (Zafer,1999) .

Terörizm, ulusal ve uluslararası düzen için ciddi bir tehlikedir ve bu konuda devletlerin meşru savunma hakları vardır. Fakat hukuk devleti ve insan hakları kavramlarını çiğnemeden bu iş yapılmalı ve ulusal ve uluslararası arenada çözümler bulunmalıdır. Terörizmle mücadelede uluslararası işbirliği kaçınılmazdır. Ama bu konuda devletlerarasında tam bir uyum yoktur. Bunun sebebi de terörizmin tanımının ülkeden ülkeye değişmesidir. Azınlık haklarında da uluslararası standartlar vardır. Onurlu bir yaşam ve kendi kaderini tayin hakkı iddiasıyla ortaya çıkanlara yardım için var olan bazı uluslararası sözleşmeler terörizmin sürekliliğine katkıda bulunabilmektedir (Beşe,2002).

Terörizmin sebepleriyle mücadeleyi, sosyo ekonomik sorunların çözümüne yönelik tedbirler ve etnik sorunlara yönelik tedbirler olarak ikiye ayırabiliriz. Sosyo ekonomik sorunların çözümüne yönelik tedbirlerle ilgili şunlar söylenebilir. Terörün sebebinin ekonomik yetersizlik olduğuna dair bir kanı vardır. Ama dünyadaki terör gruplarına bakıldığında bunun yanlış olduğu ve her ekonomik gruptan terörist çıkabildiği görülmektedir. Özellikle etnik farklılıkların bulunduğu kırsal bölgelerde tarımsal kalkınma sağlanamamış, endüstrileşmeye geçilememişse bu geri kalmışlığın ayrılıkçı gruplar tarafından, temsil ettikleri gruba karşı yapılan ayrımcılığın, kötü muamelenin bir delili olarak öne sürülmesine neden olur. Tarımda emeğin ve toprağın verimliliğini arttıracak teknolojik, toplumsal ve kültürel önlemlerin alınması, beraberinde o bölgedeki insanlara ekonomik rahatlık getirecek ve halkın örgütten soyutlanmasına yardımcı olacaktır. Doğal olarak üretimin ve iş olanaklarının artması insanları ferahlatıp gevşetecektir (Zafer,1999).

Etnik sorunlara yönelik tedbirler alınırken terör örgütünün kurtuluş hareketi olmadığı, bir terör örgütü olduğu, terörizmi en katı şekliyle uygulayıp demokrasiye ve insan haklarına zarar verdiği iç ve dış kamuoyunda anlatılıp ikna edilmelidir. Dünya kamuoyuna bunu anlatmadan yapılacak mücadelede terör örgütünün meşruluğu gibi bir sonuç çıkabilir. Etnik sorunların katı milliyetçi sistemlerle çözümü zordur. Yurttaşlar arasında ayrım gözetmeyen, insan haklarına saygılı, herkesin hak ve özgürlüklerden eşit olarak faydalandığı, bölgeler ve sınıflararası ayrımın olmadığı, katılımcı yerel yönetimlerin güçlü olduğu bir yapıda terörün hayat bulması zordur. (Zafer,1999)

Ateşkes antlaşması ve teröristlerle pazarlık yapma, terörizmin en şiddetli olduğu dönemde cazip gibi görünse de bir devletin terör örgütünü affederek muhatap alması ve meşrulaştırması, onunla masaya oturması, ona taviz vermesi kabul edilebilir bir yol değildir.

Kolektif cezalar, özel bir şekilde terörizmle ilgisi olan veya teröre destek veren bölgelerin ahalisi için yükseltilmiş vergi yükümlülüğü getirmek, bu tür bölgelerde belirli saatte iş yerlerinin kapatılmasını zorunlu kılmak, o bölgede yaşayan ahalinin mallarına el koymak veya bazı evlerin kullanılamaz hale getirilmesi ve kilitlenmesi terörle mücadelede öngörülen kolektif cezalar arasında sayılabilir. Ama hukuk devleti kuralları içinde mücadele eden liberal demokratik devletlerin seçeceği yol değildir. Anayasamızın 38’inci maddesinde yazan “ceza sorumluluğunun şahsiliği” ilkesi ile de bu metot aykırıdır.

Terörizmden vazgeçmeyi teşvik edici yasal düzenlemeler ile de terörizmle mücadele edilir ve bazı teröristler devlet yanına çekilip onlardan faydalanılabilir. Türkiye’de de pişmanlık yasası denilen bir yasa çıkarılmış ve yararlı da olmuştur.

Terörizmle mücadelede olağanüstü uygulamalar kapsamına da olağanüstü hal, sıkıyönetim, özel bir tim oluşturulması ve karşı terör uygulamak kavramları girmektedir. Terör, düzeni bozan, yok etmek ve değiştirmeyi amaçlayan ve bu amaçlara uygun faaliyetlerde bulunur. Bunun için olağan değil olağanüstü uygulamalarla mücadele edilmesi gerekir. Olağanüstü hal geniş anlamda devleti zarara uğratan bazı durumlarda pozitif düzeni korumak amacıyla her türlü tedbirin alınabilmesini ifade eder. Hukuk devletinde olağanüstü hal uygulaması sivil idarenin yetkilerini genişleten, anayasaya dayanan uygulamalar yapan, hürriyetleri ortadan kaldırmayacak fakat toplumu terörizmden kurtaracak istisnai rejimler olmalıdır. Sıkıyönetim, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten ve dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması sebebiyle ülkeyi bu durumdan kurtarmak için ordu ve askeri yönetimin olduğu bir sistemdir. Askeri mahkemeler kurulur ve yönetim askerlerin eline geçer. Özel bir tim oluşturulması, adi suçlulukla mücadele eden polisin, modern ve etkin silahlara sahip, ölmeye hazır teröristlerle mücadelesinin etkin olamayacağı için özel polis birliklerinin kurulup, donatılması ve teröristlerle onların şartlarında mücadele edilmesidir. Terörizmle diğer bir mücadele yöntemi de karşı terör uygulamaktır. Bazı devletlerce uygulanmışsa da bir hukuk devletinde böyle bir uygulamanın olması söz konusu olamaz (Zafer,1999).

Terörizmi halktan soyutlama da etkin bir terörizmle mücadele yöntemidir. Yığınların kazanılması terörist stratejilerin önemli bir parçasıdır. Terörizmin varlığını sürdürebilmesi örgütlere katılan militan kadroların varlığına bağlıdır. Yeni teröristler katılmadıkları sürece terörizm etkisini kaybedip kaybolmaya mahkûmdur. İdeolojik terörizmin aksine ayrılıkçı terörizm kolayca haksızlığa uğradıklarını iddia edenlerin desteğini bulabilmektedir (Zafer,1999).

Terörizm bir yıpratma savaşıdır. İnsanların akıl ve vicdanlarını etkilemeye çalışır. Ona karşı yürütülen mücadele de başarılı olabilmek için bu etkiyi yok etmek ve terörizme kayan yığınları ondan soyutlamak zorunludur. Teröristlerin birer özgürlük ve demokrasi savaşçısı olmadığını kanıtlamak halkı kazanmanın en basit yoludur. Ayrıca terör örgütlerinin vaat ettiklerinden makul olanların devlet tarafından verilmesi ve buna halkın inanması da halkı devletin yanına çeker. Belirli görüşlerin demokratik haklar çerçevesinde açıklanmasına izin verilmesi, hem demokratik birliği hem de yığınların bir arada kalmasını sağlar. Halkın şiddete kaymalarını engeller. Toplumda düzeni sağlamakla yükümlü otorite, tarafsız bir tutum içinde tüm şiddet yanlılarını reddeder ve halkı şiddet eylemlerinin psikolojik baskısı karşısında yalnız bırakmazsa fertler terör eylemleri karşısında direnç göstermek için daha cesur olabilirler. Halktan soyutlanmış bir terör örgütüne karşı polisiye tedbirlerle sonuç almak kolaylaşır. Bu nedenle özellikle dünyadaki son gelişmelerden sonra sol ideolojik teröre karşı polisiye tedbirler uzun vadeli ve olumlu sonuç verebilir. Ancak milliyetçi ayrılıkçı terörle mücadele çok yönlü tedbirleri zorunlu kılmaktadır.

Terörün halktan soyutlanmasından sonraki aşama terör karşısında toplumsal tepkinin oluşturulmasıdır. Yani halkın terörle mücadele eden güvenlik güçlerine araştırmalarda yardım edebilecek psikolojik duruma kavuşturulmasıdır. Toplumun tepkisi ihbar etmek veya güvenlik güçlerine bilgi vererek yardımcı olmak veya kendileri saldırıya uğradıklarında fiile karşı koymak gibi aktif olabileceği gibi, gece sokağa çıkmama, alınan tedbirlere uyma gibi pasif de olabilir.

Terörizmle mücadelede basının desteğini almak ta çok önemlidir. Basın terör eylemlerinin etkisinin suya atılan taşın yarattığı halkalar gibi toplumda yayılarak büyümesini sağlayabilir. Terörist eylemi tek başına önemli değildir. Onu topluma duyurması önemlidir. Bu da basın sayesinde olmaktadır. Bir olaydan hemen sonra basının polisin yaptıkları ile ilgili bilgi vermesi teröristi avantajlı duruma getirir. Tanıkları etkileyebilir, delilleri karartabilir veya saklanabilir. Basın terörle mücadeleyi zorlaştırabilecek veya doğru kullanıldığında mücadeleye yardımcı olabilecek bir unsurdur. Bu nedenle güvenlik güçleri ile basının ilişkisi çok önemlidir. Bir tarafta açık toplumlarda özgür basın ve insanların bilgilendirilme haklarının korunması, diğer yanda da güvenlik güçleri ve onların görevlerini yapma ve olayın aydınlatılması, suçlunun yakalanması, mağdurun mağduriyetinin giderilmesi vardır.

Terörizmle mücadelede idareye düşen görev de önemlidir. Terörizmle mücadelede kanunları uygulamak ve toplumda asayişi sağlamakla görevli olan idarenin başarısı, teröre başvurulan farklı siyasi gruplara karşı tarafsızlığına, kanunları uygulamada süratine ve etkinliğine bağlıdır. Günlük yaşamdaki hoşnutsuzluklar, kişileri terör gruplarının sempatizanları olmaya itebilir. Devlet gücünü ve otoritesini her zaman ve her yerde hissettiren bir idare, terörizmle etkin mücadelenin bir ayağını teşkil eder. Terörizmle mücadele konusunda toplumsal uzlaşma sağlanmalı ve mücadele hiçbir ideolojinin hiçbir siyasi örgütün veya partinin tekelinde görülmemelidir (Zafer,1999).

Terörizm ve demokrasi birbirinin düşmanıdır. Birinin bırakacağı boşluğu hemen diğeri doldurur. Bu mücadelede genelde terör eli kanlı iken demokrasiler bir hoşgörü içindedir. Bu da ibrenin terör tarafına kaymasına sebep olur. Gelişmiş demokrasilerin terörle mücadelede geliştirdiği iki tür strateji vardır. Bunların birincisinde şu üç başlık sıralanır. 1)Terör örgütüne militan olarak yönelebilecek grupların sistem içinde barındırılması, yani teröristten önce hareket ederek potansiyel hedef kitleleri devletin yanına çekmek. 2)Terör sorununu siyasal katılım, ekonomik gelişmeler ve sosyolojik yönleriyle ele alıp alternatif, çok yönlü alan daraltma projeleri üretmek. 3)Güvenlik politikalarına, yani sorunun çözümüne halkı ortak etmek olarak söylenebilir.

İkinci stratejide güvenlik güçlerinin donanımlarına yönelik olanıdır. Bu alanda izlenen politikalar terörle mücadeleye yönelik bu alanda uzmanlaşmış terör birimlerinin kurulması, bu birimlerin teröristlerle savaş yeteneklerini arttırıcı her türlü teçhizat donanımlarının ve eğitimlerinin sağlanması ve terör örgütlerine yönelik geniş bir istihbarat ağının oluşturulmasıdır (Bal,2002:139-140).

Terörizm ve organize suç örgütlerinin en önemli panzehiri, toplumumuzda yaşayan farklı ideoloji, anlayış, inanç ve dünya görüşüne sahip grupların birbirleriyle iletişim kurması ve kavga etmeden yaşatılabilmesidir. Bunu sağlayabilmek için de, 1-Demokrasi kültürünün topluma aileden başlayarak, hayatın tüm alanlarına kazandırılması. 2-Devlet mekanizmalarının tüm anlayışlara, ideolojilere ve inançlara eşit yakınlıkta ve uzaklıkta yapılması. 3-Demokrasinin ruhunda var olan uzlaşı kültürünün toplumumuza kazandırılması. 4-Her türlü ideoloji, inanç ve dünya görüşünün siyasi platformlarda temsil edilebilmesinin sağlanması gerekmektedir(Alkan,2002:43) .








Bal’a göre terörizmle mücadelede izlenecek metot şu aşamalarla olmalıdır.

1-Halkın bilinçlendirilmesi ve mücadeleye ortak edilmesi gerekir. Bunun için toplumda yükselen değerlerin belirlenmesi ve demokratik katılımın arttırılması gerekir ki bilinçli toplum ortaya çıksın ve gönüllü olarak güvenlik güçlerine yardımda bulunsun.

2-Toplumsal mutabakat sağlanmalı ayrıca siyasi bir iradenin belirmesi ve güvenlik güçlerinin desteklenmesi gerekir. Güvenlik birimleri dışındaki kurumlarında üzerlerine düşen görevleri eksiksiz yapmaları gerekir.

3-Güvenlik güçlerinin her türlü donanımı tam yapılmalı ve uluslararası işbirliği sağlanmalıdır.

4-Yasal mevzuatın düzenlenmesi ve yargının hızlı verimli, sağlıklı işlemesi sağlanmalıdır (Bal,2000:59).



Sonuç

Birçok ülkenin kendine has, tarihi, kültürel, ekonomik, siyasal ve etnik gelişimine uygun olarak şekillenmiş terör şekli vardır. Bir ülkedeki terörizmle diğeri, şekil olarak birbirine benzese de aynı değildir. Bunun için terörizmle mücadele yöntemleri de ülkeden ülkeye değişir. Her ülke kendi şartlarını değerlendirerek kendine en uygun terörizmle mücadele politikasını belirlemeli ve mücadelesini yapmalıdır. Bu mücadele mümkün olduğunca ekonomik, siyasi, sosyal ve hukuki tedbirlerin birlikte uygulanabileceği stratejiler geliştirilerek yapılmalıdır. Bütün bu tedbirler uygulanırken hukukun üstünlüğü, insan hakları ve hukuk devletinin temel prensiplerinden asla sapılmamaya dikkat edilmelidir.

Terörizm zaman içinde oluşan bir suçluluk türüdür. Yani basit şiddet eylemlerinin teröre dönüşmesi zaman içinde olur. Zamanında bu oluşumları fark etmek ve toplumun tümünü tehdit eder, toplumsal barışı sarsar hale gelmeden önce tedbirler almak gerekir. Terörizm toplumsal barışı sarstıktan sonra onunla mücadele etmek güçleşir. Zor şartlarda yapılan mücadele kazanılsa bile kişi hak ve özgürlükleri ile demokrasi bu mücadelede yara alabilir. Bir ülkedeki terör mutlaka başka bir devletten destek görür. Devletler politikalarına göre birisinin siyasi suç ve terör saydığı bir olayı diğeri saymayabilir. Böylece ortaya bir kavram karmaşası çıkar. Bir ülkede suç sayılan eylem ve kişi diğerinde suç sayılmayabilir. Terörle mücadelenin önemli bir ayağı da uluslararası terörizmdir. Bu bakımdan uluslararası terörizmle mücadele şekillerine önem ve öncelik verilmelidir.

Etkili bir şekilde terörizmle mücadele etmek için halkın değer yargılarına önem vermek, onları birleştirici unsurları gündemde tutmak ve onların desteğini almak gerekir.

Terörizmin sebepleri bilinmeli ve uzun vadeli politikalarla terörün dayandığı etmenler ortadan kaldırılmalı, alan daraltılarak terörizmin kullanabileceği ve propagandasını yapacağı boş alan bırakılmamalıdır.

V-KAYNAKÇA



1-ALKAN,Necati, (2002), Gençlik ve Terörizm, TEMUH Dairesi Başkanlığı yayınları-Ankara

2-BAL,İhsan, (2002), “Ulusal Güvenlik,Terörle Mücadele ve Polis,” İhsan BAL-M.Bedri ERYILMAZ, Polis Meslek Etiği, Polis Akademisi Başkanlığı yayınları-Ankara

3-BAL,İhsan, (2000), “Türkiye’de Organize Suçlar ve Terörizm Üzerine,” Polis Bilimleri Dergisi Cilt.2 sayı 7-8, Polis Akademisi Başkanlığı yayınları-Ankara

4-BAL,İhsan, (2002), “Devlet,Demokrasi ve Terör:Çözüm Önerileri” H.H.ÇEVİK-T.GÖKSU, Türkiye’ de Devlet,Toplum ve Polis, Seçkin yayınları,Ankara

5-BEŞE,Ertan, (2002), Terörizm Avrupa Birliği ve İnsan Hakları, Seçkin yayınları,Ankara

6-ERKAN,Muzaffer-Sabri DİLMAÇ, (2001), Devlet Güvenlik ve İstihbarat, Emniyet Genel müdürlüğü İDByayınları-Ankara

7-GELERİ,Aytekin, (2002), Devriye Polisi, Seçkin yayınları-Ankara

8-MUTLU,Kayhan, (1998), “Ekonomi-Hukuk Entegrasyonu Sorunu ve Örgütlü Suç Gruplarının Oluşumu” Ceza Adalet Sistemi ve polis Sempozyumu, Emniyet Genel Müdürlüğü basımevi-Ankara

9-HAZIR,Hayati, (2001), Siyasal Şiddet ve Terörizm, Nobel yayın dağıtım-Ankara

10-TACAR,Pulat Y., (1999), Terör ve Demokrasi, Bilgi yayınevi-Ankara

11-ZAFER,Hamide, (1999), Ceza Hukukunda Terörizm, Beta basım dağıtım-İstanbul

12-ZAFER,Hamide, (1999), Sosyolojik Boyutuyla Terörizm, Beta basım dağıtım-İstanbul



[1] 2.Sınıf Emniyet Müdürü

 

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları tatlim sohbet Mobil Chat
 

Etiketler
mücadele, terörizmle, yöntemleri


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Obama'nın Terörizmle Mücadele Danışmanı Brennan Yemen'de Rüzgar Haber Arşivi 0 20 Şubat 2012 07:13
Dış Yöntemleri API DaDaS CR Makaleler 0 02 Şubat 2012 18:18
58-el-MÜCÂDELE Sır Kuran-ı Kerim 0 15 Aralık 2011 22:00
58-mÜcadele: Ecrin İslamiyet 0 04 Mayıs 2011 20:38
Mücadele Spammer KURAN-I KERİM TEFSİRİ 1 21 Temmuz 2009 16:19