IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 18 Mayıs 2014, 20:15   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Hadis ve sünneti inkar etmek




İslamiyetin her türlü meselesinde söz söylemek ahkâm kesmek hakkını kendilerinde gören bir kısım zevattan işitiyoruz ki; “Bize Kur’an yeter” demektedirler. Bu söz görünüşte doğrudur. Ama kasdedilen Kur’an’ın bitmez tükenmez hazinesi vardır. Ezelî bir zatın kelâmıdır her müşkilimizi onun işaret ettiği yo.llardan çözebiliriz” mealinden çok “Kur’an bize yeter! Mezhep imamlarına ne gerek var? Müçtehidler de kim oluyormuş? Sahabeler de insandı canım! Hadislerin de çoğu mevzu sonradan uydurulmuş! Kalanlarda bindörtyüz yıllık. Dolayısıylayaşadığımız asırda yeni birşeyler söylemek lazım. Bunun için de Kur’an bize yeter” gibisinden iddialar olunca bu sözlere zihinleri takılan saf ve iyi niyetli müslümanların dikkatlerini bazı noktalara çekmekte fayda vardır. Bu yazımızda sünnetin ehemmiyetini ve asla göz ardı edilemeyeceğini sünneti ve hadisleri yok saymanın Kur’anla asla bağdaşamayacağını kısaca izah etmeye çalışacağız.

Bütün asırlara seslenen yaş kuru herşeyi ihtiva eden Kur’anın bütün prensiplerini anlamak ancak vahiy ile desteklenmiş olmakla mümkündür. Vahiy ile desteklenmeyen hiçbir insan aklının bütün bu bilgileri doğrudan Kur’andan alması imkânsızdır. Bu da sünnetin ne kadar zaruri vazgeçilmez olduğunu göstermektedir. İbni Mes’ud bu hususu şöyle ifade etmektedir: “Kur’anda bizim için herşey açıklanmıştır. Ancak bizim aklımız onu idrak etmekten âcizdir. Bunun içindir ki Allah “Sana da kendilerine indirileni insanlara açıklayasın diye Kur’anı indirdik”16/44 şeklinde ifade buyurmaktadır.

Kur’an-ı Kerim bizzat sünnete uymayı dinin temel esaslarından sayıyor. Hz. Peygamberin en önemli görevinin Kur’anı açıklamak olduğunu ifade ediyor. Aşağıdaki âyetler bunu açıkça ortaya koyuyor:

“Nitekim içinizden size bir peygamber gönderdik o size ayetlerimizi okuyor size kitabı ve hikmeti öğretiyor ve size bilmediğiniz şeyi öğretiyor.” 2/151
“Allah sana kitabı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğini öğretmiştir.” 4/113

İmam Şafii gibi âlimler bu gibi ayettlerde geçen “hikmet” kelimesini sünnet olarak açıklamışlardır. (A.ğani A. Halik Hucciyetus-sunne syf. 297.)

Allah ve resûlü bir işte hüküm verdiği zaman erkek-kadın hiçbir mü’min için kendi işlerinde seçme hakkı yoktur. Kim Allah’a ve resûlüne karşı gelirse apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” 33/36

Namazın rek’at sayısı gibi bütün ümmetçe dinin zaruri esaslarından sayılan ve inkârı ise irtidadı (dinden çıkmayı) gerektiren hususlar sünnet ile sabittir. Böyle zaruri bir hükmün kaynağı nasıl zaruri olmaz.

Hz. Ümmü Seleme diyor ki: “Büyük Rabbini tesbih et “Yüce Rabbini tesbih et” âyetleri nazil olduğu zaman Hz. Peygamber (a.s.) onları rükû ve secdelerine koydu. Âyetleri öyle tevil ediyordu.” Yani Kur’anın ilgili emrinin nasıl yerine getirileceğini uygulamalı olarak gösteriyordu.

Allah Hz. Peygamber (a.s.m.)’e hitaben “Ey peygamber! Müminleri savaşa teşvik et” (8/65) buyuruyor; ancak bu teşvikin nasıl ve ne gibi ifadelerle yapılacağını bildirmiyor. Demek ki Hz. Peygamber (a.s.m.) Kuran’ın emriyle Kuran’ın dışında da söz söyleme yetkisine sahiptir.

“Sizin için Allah’ın Resûlünde –alınacak- güzel bir örnek vardır” âyeti Hz. Peygamberin konuşan ve yaşayan bir Kuran olarak her zaman canlı bir örnek olduğuna varlığının zorunluluğuna işaret etmektedir.

Denilebilir ki; Kuran Allah’ı temsil ediyor Hz. Peygamber (a.s.m.) Kuran-ı sünnet ise Hz. Peygamberi (a.s.m.) temsil ediyor. Buna göre Hz. Peygamberi (a.s.m.) devredışı tutmak isteyen zihniyet bilerek veya bilmeyerek dinin dörtte üçünün ortadan kaldırılmasına yol açmaktadır.

İmam Şafii gibi birçok alimin bildirdiği gibi Hz. Peygamberin (a.s.m.) sünneti Kuranın bir açıklaması hükmündedir. Aksi takdirde namaz hac zekât gibi emirlerin detaylarını öğrenemezdik.

Bazı âlimlere göre 29 surenin başında bulunan mukattaat harfleri Hz. Peygamber (a.s.m.) için özel birer şifre niteliğini taşımaktadır.

Hz. Aişe ‘Hz. Peygamberin (a.s.m.) ahlâkı Kur’anın kendisi idi” derken bir peygamberin vahiy ile olan ilişkisine de dikkat çekmektedir. Bu da vahyin metninin tebliği kadar muhtevasının gönüllerde yaşaması için de peygamberin şahsına ihtiyaç olduğunu gösterir.

Bu mevzuda verilebilecek örnekler daha sayfalar dolusu sürebilir. Meselenin aydınlatılmasında bu kadarını kâfi görüp Ebu Davud ve Tirmizî gibi hadiscilerin haber verdiği bir hadisi şerifle hem yazımıza nokta koyalım hemde Hz. Peygamberin(a.s.m.) halli ile meşgûl olduğumuz meseleyi nasıl asırlar evvel haber verip ümmetini mucizane ikaz ettiğini görelim. Hz. Peygamber (a.s.m.) diyorki:

“Dikkat edin! Bana “kitap” verildi. Onunla beraber “bir o kadar daha” verildi.

Dikkat edin! Karnı tok bir adamın sedirin üstüne oturup şöyle demesi yakındır:

“Aramızda Allah’ın kitabı vardır. Onun içinde helâl olarak bulduğumuzu helâl sayar haram olarak gördüğümüzü de haram sayarız.”

Oysa Allah Resûlünün haram kıldığı şey de Allah’ın haram kıldığı şey gibidir.”

Bir başka rivayette ise hadis şu şekildedir:

“Sakın ha! sizden herhangi birinizi koltuğuna yaslanmış bir halde kendisine benim emrettiğim veya yasakladığım bir husus geldiğinde; “Bunu bilmem Allah’ın kitabında ne bulursak ona uyacağız.” derken bulmuş (görmüş) olmayayım.”

Özetle şunu söyleyebiliriz ki insanlık tarihinde Kur’an-ı Kerim dışında Hz. Peygamberin(a.s.m.) hadisleri gibi titiz bir ilmî çalışma ile günümüze kadar güvenle aktarılan hiçbir kayıt yoktur. Hadislerin güvenilirliği bırakınız başka kitapları Tevrat ve İncil’in günümüzdeki nüshalarından bile daha sağlam ve kuvvetlidir.

Bir hadisin zayıf olması yanlış bir mânâ ifade ettiği anlamına gelmez yalnızca Hz. Peygamber’e (a.s.m.) ait olup olmadığı tam olarak tesbit edilemediği anlamına gelir. Öyle ki aynı mânâyı ifade eden iki hadisten birine delil yetersizliğinden dolayı zayıf dendiği vakidir.

Şu noktada iyi bilinmelidir ki bilerek hadis olmayan bir söze hadistir demek ne kadar çirkin ise asırlardır en güvenilir müdakkik alimlerce hadis olduğu konusunda şüphe duyulmayan peygamber sözlerine hadis değildir demek o kadar çirkin ve risklidir. Allah Resûlünün sözlerini aklına sığıştıramayanların onları inkâr etmesi gerçekten İslamiyet hesabına cinayettir

Peygamberler insanları cennet ve Allah'ın nimetleriyle müjdelemek cehennem ve Allah'ın azabıyla korkutmak için gönderilmişlerdir (5/Mâide 19; 7/A'râf 184 188; 11/Hûd 2 12; 4/Nisâ 165).

"Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyan sizi tezkiye eden (temizleyen) size Kitabı ve hikmeti öğreten ve size bilmediklerinizi öğreten rasûller gönderdik." (2/Bakara 151)

Mü'minler peygamberlerin tümüne iman ederler. Peygamberlere itaat etmek Allah'a itaat etmektir (4/Nisâ 59 64).

Peygamberler bir şeye hüküm verdikleri zaman mü'minler "işittik ve itaat ettik" derler. Son Peygamber'e iman eden mü'minler O'nun herhangi bir konuda verdiği hükme itirazda bulunmazlar ve O'nun verdiği hükme teslimiyetle rızâ gösterirler. (24/Nûr 51; 33/Ahzâb 36)

Mü'minler Allah'ı sevdikleri için son Peygamber'e uyarlar onu tâkip ederler
(3/Âl-i İmrân 31).
Peygamberler insanlar için seçilmiş en güzel örneklerdir (33/Ahzâb 21). Mü'minlerPeygamber'in getirdiği her şeyi almak yasakladığı her şeyden de kaçmak zorundadırlar (59/Haşr 7).

Son peygamber olan Hz. Muhammed (s.a.s.) mü'minleri sever onların üzerine titrersıkıntıya düşmelerinden dolayı üzülür (9/Tevbe 128).

Bütün peygamberler rahmet; Son Peygamber de âlemlere rahmettir
(21/Enbiyâ 107).

Sünnet Peygamber'in insanlara mesajı yaşayarak ta'lîmi/öğretmeyi içerir (2/Bakara 151; 3/Âl-i İmrân 164).
Peygamber'in sünneti olmadan abdesti namazı haccı zekâtı orucu ve diğer ibâdetleri kim ve nasıl öğretecektir? Hz. Peygamber'in (s.a.s.) Kur'ân'ı söz ve davranışlarıyla yani sünnetiyle açıklama görevinden bahseden âyetlere iki örnek verelim:
"Sana da bu zikri (Kur'ân'ı) indirdik ki kendilerine indirilenleri insanlara açıklayasın ta ki düşünüp öğüt alsınlar." (16/Nahl 44);

"Biz sana Kitab'ı (Kur'an'ı)indirdik ki hakkında ihtilâfa düştükleri şeyi açıklaman ve iman eden bir toplum için (o kitap) yol gösterici ve rahmet olsun." (16/Nahl 64)
Sünnet Peygamber'e din konusunda itaat etmektir. Hz. Peygambere itaati emreden çok sayıda âyet vardır. Birkaçının mealini görelim:

"Peygamber size neyi verdiyse onu alın size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azâbı şiddetlidir." (59/Haşr 7)




"De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır merhamet edendir. De ki: Allah'a ve Peygambere itaat edin! Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki muhakkak Allah kâfirleri sevmez." (3/Âl-i İmrân 31-32)

"Kim Rasûl'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur." (4/Nisâ 80)
"Biz hiçbir peygamberi Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir maksatla göndermedik." (4/Nisâ 64)

"Allah'a ve Peygambere itaat edin ki size de merhamet edilsin." (3/Âl-i İmrân 132)

Hz. Peygamberin (s.a.s) hükümlerine boyun eğmeyi emreden âyetler:

"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin Rasûle ve sizden olan emir (yetki) sahiplerine itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz -Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız- meseleyi Allah'a ve Rasûlüne götürün (Allah'ın emrine ve Rasûlün sünnetine göre halledin). Böyle yapmak işlerin en hayırlısı/iyisi ve sonuç bakımından da en güzelidir." (4/Nisâ 59)

"Allah ve Rasûlü bir konuda hüküm verdiği zaman artık mü'min bir erkeğin veya kadının o işi kendi isteklerine göre seçme yapmaya (farklı bir alternatif arama) hakkı yoktur. Zira kim Allah'a ve Rasûlüne karşı gelirse apaçık bir dalâlete/sapıklığa düşmüş olur." (33/Ahzâb 36)

"Kim de kendisine doğru yol belli olduktan sonra Peygambere karşı gelir ve mü'minlerin yolundan başka bir yola uyarsa onu gittiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız." (4/Nisâ115)

en size iki şey bıraktım; onlardan sonra asla sapıtmazsınız;
Allah'ın Kitâb'ı ve sünetim. Bu ikisi Havuz'a gelinceye kadar birbirinden ayrılmayacaktır."
(Muvatta Kader 3; Tirmizî Menâkıb 31; Ahmed bin Hanbel 1/51 3/59)

"Bana Kur'an ve beraberinde onun bir benzeri (sünnet) verildi. Yakında karnı tok koltuğuna kurulmuş birisi 'size Kur'ân yeter onda neyi helal buluyorsanız onu kabul ediniz O'nda neyi haram bulursanız onu da haram biliniz' diyecek.

Şunu iyi biliniz ki Allah Rasûlû'nün haram kıldığı da Allah'ın haram kıldığı gibidir."

(Ebu Dâvûd Sünnet 5 h. no: 4604; Tirmizî İlim 10; İbn Mâce Mukaddime 2; Ahmed bin Hanbel Müsned IV/131)

"Ümmetimin hepsi Cennet'e girecektir. Ancak kaçınanlar hâriç onlar giremeyecektir." Ashâb:

"Kim Cennet'e girmekten kaçınır yâ Rasûlallah?" diye sordular. Rasûlul lah (s.a.s.) şöyle buyurdu: "Kim bana itaat ederse Cennete girer. Kim de bana âsi olursa (emirlerime itaat etmezse) o Cennete girmekten çekinip kaçınmış olur (ve Cennete giremez)." (Buhârî İ'tisâm12) .

__________________
Kırk yılda bir gibisin...
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
etmek, hadis, inkâr, sünneti, ve


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Hadis-i Şerifler,Hadis Ve Sünnetin Önemi Burce Hadis-i Şerifler 0 27 Mart 2012 07:02
Hadis-i şerifleri inkâr Spammer Hadis-i Şerifler 0 10 Temmuz 2009 00:42