IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası

IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası (https://www.ircforumlari.net/)
-   IF Günlük (https://www.ircforumlari.net/if-gunluk/)
-   -   Karpuz kabuğuna yazılar yazmak... (https://www.ircforumlari.net/if-gunluk/708146-karpuz-kabuguna-yazilar-yazmak.html)

Türk 30 Ocak 2016 00:10

Cevap: Karpuz kabuğuna yazılar yazmak...
 
Aklımızdan neler geçer neler kim bilir?
Yeri gelir bir sen bir ben bir dünya.
Bu dünya bir bakmışsın oluvermiş iki kişilik..


Uzanıp kırlara sere serpe
-uzanamayanlara inat-
Aklımızdı ruhumuzdu alayı bir kenarda.
Bir sen
bir ben
bir evren
Şaşırıp kendimizden başka herkesin bizsizliğine,
gülümseyerek bir yandan
bir düzine ateş böceği kiralayarak tabiattan
ay ışığında deniz suyuyla karıştırarak
rakı içebileceğimizi düşündükçe
çıldıracak gibi oluyorum sevinçten..

Türk 10 Mart 2016 12:28

Cevap: Karpuz kabuğuna yazılar yazmak...
 
Birini ya da bir şeyi sevmek, değer vermek, onu her şeyiyle sevmek demektir çoğu zaman. Ne olduğunu, ne olacağını, sınırlarını bilip, hatalarıyla, eksiklikleriyle, yanlışlarıyla ve sebep olduğu üzüntülerle kabul etmek demektir. Hiç kıvırmasak mı? Kıvırmadan söyleyelim evet, gerçekten sevmek bir tür çaresizliktir.
Bir şeyi gerçekten çok seviyorsan başka çaren yoktur da ondan seviyorsundur

Türk 23 Mart 2016 22:49

Cevap: Karpuz kabuğuna yazılar yazmak...
 
Canımız çok sıkılıyor. Felaket sıkılıyor. Eğlenirken, kitap okurken, günlük hayatın bokluklarıyla uğraşırken bir taraftan da sıkılmayı hiç ihmal etmiyoruz. Bizim kuşağın tanımlayıcı özelliği bu olsa gerek. Çok güzel canımız sıkılıyor. Biraz dağılacak gibi olduğunda sıkıntımız, kendimize imkansız aşklar yaratıp, bayılana kadar içip, etrafımızdaki her şeyi kırıp dökerek daha da arttırıyoruz.. Bizim en büyük sermayemiz, can sıkıntımız. Hayıflandığımız bir şey yok, geçip giden güzel günleri iç çekerek anımsadığımız da yok. Galiba güzel günler diye bir şey bile yok. Kaldırımların bir halt bildiği yok, hiçbir devirde muhteşem falan olamadık. Olmayan şeyleri anlatıp, olmayan eski kendimizle gururlanıp tanıdık masallarla soslayarak boktan hayatlarımızı, kendimizi ve başkalarını kandırmak konusunda çok marifetliyiz sadece... Hepsi bu!

Türk 23 Mart 2016 22:59

Cevap: Karpuz kabuğuna yazılar yazmak...
 
Ölüyoruz işte. Yavaş yavaş ölüyoruz. Ama bazı geceler farkında olmuyoruz bunun. Hayata kaptırır gibi oluyoruz kendimizi. (Hayata kaptırmak, ne tuhaf laf). Kendimizi olduğumuzdan çok daha güçlü zannediyoruz öyle zamanlarda. Oysa durum tam tersi. O kadar zayıfız ki aslında. Hayatın neon ışıkları kendisine doğru çekiyor bizi. Karşı koyamıyoruz. Kendimizi, herkes gibi bir şey zannediyoruz. Onlar gibi, onlardan biri gibi karışıyoruz aralarına. Aklımızdan geçmeyen şeyler yapıyoruz sonra. İddialı laflar edip, kendimizi vazgeçilmez gibi görüp, öfke,şefkat, kıskançlık, sevgi, nefret gibi zıt hislerden tek bir his yaratıp aklımızın ve kalbimizin kontrolünü o hisse bırakıyoruz.. Sonra bir yerlerde, ağaran şafakla birlikte ağır ağır kendimize gelip, kendi gerçeğimizle yüzleşiyoruz derin bir pişmanlıkla. Ölüyoruz işte. Yavaş yavaş ölüyoruz.. Tek başımıza.. Neyse Demin Bir Arkadaşa Dediğim Gibi Akşam Oldu Hüzünlendim Ben Yine .. İçelim mi ?

Erva 23 Mart 2016 23:00

Cevap: Karpuz kabuğuna yazılar yazmak...
 
Aslında saklı olan güç senin içinde ve yine senin elinde. Kötüye dair her ne varsa buna olumsuz düşüncelerinde dahil bunları yine içindeki güç ile bertaraf edebilirsin. 'Hala umut var,yeter ki vazgeçme'

Türk 23 Mart 2016 23:49

Cevap: Karpuz kabuğuna yazılar yazmak...
 
Beraber ağlayabilirsiniz birileriyle. Herhangi biriyle. Arkadaş olur, tanıdık olur hatta yan masadaki adamın teki olur. Yeterince içli anlatırsanız içinizdekileri kolay kolay kayıtsız kalamaz kimse size. Peki ne anlatacağınızı bilmiyorsanız? Ve şişmişseniz iyice. Kimselerle konuşmak istemiyorsanız fakat bir taraftan da kusmak istiyorsanız içinizde ne kadar cerahat varsa. Ne bok yersiniz o zaman? Kimse durup duruken delirmez abi! Kimse durup dururken yıldızlarla konuşmaz! Kimse durup dururken parklarda bira içip sabahlamaz! Saygı duyun demiyorum, .mına koyim saygısının duysanız ne olacak duymasanız ne olacak. Ama en azından susun, çünkü ağızdan çıkan her söz paslı bıçak gibi kanırta kanırta batıyor bazen..
İlkokula başladığım gün annem elimi tutmayı bıraktı. O zamandan beridir ne zaman kendimi çaresiz hissetsem sağ elim sol elimi yakalıyor manasız bir refleksle. Sol elim sağ elimi değil ama. Sağ elim sol elimi. Keşke biraz daha geç büyüseydim..
Bugün bir şey söyledim birine bir yerlerde. Gerekli miydi bilmiyorum ama söyledim. Dedim ki insan doğar, büyür ve durur. Sonra ara sıra aklına geldikçe durduğu yerin altını çizer. Sonra da birileri gelir ve tam da o yerin üstünü çizer. Çizik çizik olup kalırız. İçten ve dıştan çiziliriz mütemadiyen. Ortalama insan hayat diyor buna. Sonra işine bakıp makul bir saatte uyuyor. Kafayı yiyen insansa küfredip sabaha kadar bira içiyor..

Türk 24 Mart 2016 00:10

Cevap: Karpuz kabuğuna yazılar yazmak...
 
Aslında benim ne istediğimi biliyor musun? Hepinizin canı cehenneme! Rahatlık, sakinlik istiyorum! Kendi huzurum için bütün dünyayı beş paraya satarım ben. Beni kıyametin kopmasıyla çaysız kalmam arasında bir seçime zorlasalar, dünyanın batmasını umursamaz, çayımdan vazgeçmeyeceğimi haykırırdım. Bunu biliyor muydun?

Türk 24 Mart 2016 00:21

Cevap: Karpuz kabuğuna yazılar yazmak...
 
Ara sıra herkesten kaçıp gittiğim köhne bir meyhane var. Adı Halit Baba. Orada yetmişli yaşlarda bir amcayla tanışmıştım. Tam otuz yıldır hiç ara vermeden her akşam içiyormuş. Öncesindeyse ağzına bile sürmemiş hiç. Laf lafı açtı sordum, amca ne oldu da içmeye başladın diye. Tam otuz yıl önce karısı bunu bırakıp başka bir adamla kaçmış. Amca da o gün bir ufak rakı alıp içmeye başlamış, sonra da hiç bırakmamış. Çok mu seviyordun amca dedim. Yok be evlat dedi, siktir olup gitmiş kadının nesini seveceğim. Ee dedim o zaman, niye böyle oldu? Çok alışmıştım evlat dedi, öyle gidiverince o ev bomboş kaldı..
Gerisini getirmedi amca, ama ben tahmin ettim. Amca o kadar alışmıştı ki alışmış olmaya, birdenbire yapayalnız kalınca ne yapacağını bilememiş muhtemelen. Ve yeni bir insana alışıp tekrar aynı şeyi yaşamaktan da korktuğu için başka bir alışkanlık yaratmış kendine. Kendisini hiç terk etmeyecek bir alışkanlık. En azından parası olduğu sürece kendisini hiç terk etmeyecek bir alışkanlık..

Türk 11 Nisan 2016 11:24

Cevap: Karpuz kabuğuna yazılar yazmak...
 
Çoktan unuttum sandığım bir rüyanın gölgesi
Son gençliğime vurmuş bir süre önce farkettim
Önceleri şey sanırdım her şey kendiyle müsemma
Ağarmaz derdim saçlarım kesilmez hiç soluğum
Hepsi olurmuş meğer gölgelerini gördüm hepsinin
Sahi diz kapağıma bir kedi çizdim dün gece
Sonra sevmediğim ne varsa yaptım hepsini bir bir
Birama şeker attım seni ağlarken düşündüm
Rüya gördüm Annem yasıyor babam yasıyordu ama ben
Anneme bağırdım biraz kendimden nefret ettim
Daha kötü şeyler de yapacaktım ama yoruldum
Yoruldum ve yıllanmış battaniyeme sığındım
Ben küçükken battaniyemin altını dünya sanırdım
Babam bağırdıkça anneme
Babam ne zaman bağırsa anneme battaniyeme sığınırdım
-Allah beni kahretsin dün rüyam da anneme bağırdım-
Demem o ki kafamıza çekecek bir battaniye oldukça
Gözlerimizi de yumarsak doğmamış gibi sıkıca
Belki bir süreliğine her şey yoluna girer
Vasiyetimdir ölünce ne kadar param varsa
Hepsiyle battaniye alsın kefen yerine yanımdakiler..

Türk 21 Haziran 2016 03:14

Cevap: Karpuz kabuğuna yazılar yazmak...
 
Altı kişilik bir masa etrafı intihar timi
standart ruh törpüsü
geniş aile korosu
anne sarmasının bitişiyle doğan boşluğu
doldururken ev baklavası
kahkahalar arasına sızar tek bir düşünce
bir benzeri değil hayır
hayır hayır bir benzeri değil
öldürecekse insanı
kendisi öldürmeli
!


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 09:51.

Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk