IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası

IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası (https://www.ircforumlari.net/)
-   IF Günlük (https://www.ircforumlari.net/if-gunluk/)
-   -   Merdümgiriz. (https://www.ircforumlari.net/if-gunluk/767660-merdumgiriz.html)

Ely 07 Şubat 2017 01:00

Cevap: Merdümgiriz.
 
Benim asıl tutkunu ve hayranı olduğum gökyüzü; mavisiyle,ışıltısıyla, tüm renkleriyle sevdiğim şey kesinlikle bu. Sanırım bu yüzden ben görünene inanmayı tercih ediyorum. Bir yanılsama olsa bile kesinlikle huzur dolu.
İnsan, evrenin kendisinden ibaret olmadığını unutmamak için kendinden daha görkemli olan şeylere ilgi gösteriyor sanırım.
Tüm bunlar bir kenara, Turgut Uyar'ın dediği gibi "göğe bakalım " @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ely 07 Şubat 2017 12:32

Cevap: Merdümgiriz.
 
Bugün de çok fazla uydurmak geldi içimden. Bir menekşenin susuz kalmış yapraklarına bakarken onlarla benzedigimizi düşündüm. Hayal kurmayınca hayatın anlamsız koşturmacasında tüm enerjimi yitiyordum. Hızla geçen saatler, yaklaşan sınavlar, dostların anlattıgı sıkıntılar, tramvayda nefessiz bi şekilde yolculuk etme safahatı, boşluktan kendini daha büyük boşluklara bırakan insanlar, sevgisizce ve bencilce büyümek zorunda kalan çocuklar dahası onların geleceklerini tahayyül etmek..
İnsan menekşeler gibi bırakıyor kendini. Menekşeler de muhabbetle güzelleşir, onlara da biraz gülümse açar çiçegini. İnsan da böyledir. Biraz güneş ışığı, biraz sevgi, gözlerine biraz da parıldayan gözlerle baksan, az biraz da gülümseme ekleyelim.

...

Hayal etmedikçe köreliyoruz, sıradanlaştırıyoruz hayatımızı. İşleyen demir pas tutmaz diye kuruyorum hayalleri. Kurdukça varmak için çırpınıyorum ve kurdukça inanıyorum, gülümsüyorum. Çünkü hayatım sadece hergün yerine getirmek zorunda oldugum rutinlerimden ibaret degil. Menekşeye biraz su, bana biraz düş vakti..

Ely 07 Şubat 2017 12:53

Cevap: Merdümgiriz.
 
Hayattaki her şey – genellikle din, varoluş, dünya düzeni gibi konular- üzerinde fazla düşünüp derinleştikçe, seni mutsuz eder. Yolun sonunda vardığın noktada hep soru işaretleri kalır ve soru işaretleri herhangi bir canlıyı huzursuz etmeye yeterlidir.

İnsanların hayatlarındaki en büyük travmalar hep acı merkezlidir mesela. Travma derken hepsi kötü değil; bazı kötü anılar, anlar, durumlar çoğu insana iyi bir insan olmayı öğretir. Kimine geleceğini planlama şansı verir ve olgunlaştırır kimine ise o gerçeklik fazla gelir kendi yalanlarına inandığı sahte yoluna devam eder. Ama bir şeyler öğrettiği gerçektir.

Ben acıya inanırım. Acı gerçektir. Mutluluk öyle değil mesela. Mutluluk kaz tüyü gibidir. Bir rüzgarda savrulup gider, ardında bir gülümseme bırakır sadece. Çoğunlukla acı bir gülümseme. Yine olduğun yere ve merkeze dönersin.

İnsan olarak acıyla doğarız ve yaşarız. Yoksa bir insan mutluluktan neden ağlar ki? Bünye acıya öyle odaklıdır ki o yüksek duyguyla yine aynı tepkiyi verir. O yaşlar süzülür gözden.

Benim için bu durum “öğrenilmiş çaresizlik”

Çare aramıyorum. Çare ararsam gerçek olmaz gibi geliyor bana. Mutsuz değilim. Sadece mutluluklarım, mutsuzluklarım kadar yüksek ol-a-mıyor. Yaşadıklarımla ilgili de olabilir, böyle doğmuş da olabilirim, farkında olarak veya olmayarak bunu seçmiş de olabilirim. İnsanlar acıdan korkar. Yeni Türkü dinlemekten, Ezginin Günlüğü’nden, Jehan Barbur’dan, Ceylan Ertem’den korkar. Acıyı hırsla, nefretle bağdaştırırlar ki zerre alakası yoktur. Acı; her duyguyu sevmek ve anlamaktır. Her şeyi içinde barındırır, hepsini yaşar. Eninde sonunda merkezinde kendisinin var olduğunu unutturmaz.

Geriye dönüp bir bakın. Geçmişteki mutluluklarınız sizi gülümsetiyor ama kahkaha attırmıyor. Buna karşın hala gözlerinizi dolduran, ağlatan acılarınız var. Bu acı size hep yanlış şeyler yaptırıyor. Oysa acıyı sevseniz böyle olmaz. Acıyı sevin, birçok şeyin cevabını onda bulacaksınız.

Belki bir gün gelip sizin acılarınızı, sizi acılarınızla seven biriyle tanışırsınız. Gerçeğiniz o olur.

Selcan Aydın

Flora 07 Şubat 2017 14:54

Cevap: Merdümgiriz.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

"Biliyor musun güzel olmadığını söylediğin anlarda güzelsin en çok.
Bir şiir dizesi gibi, dikkatli bakıldığında daha iyi anlaşılan…
Bazı insanlar ne yaparlarsa yapsınlar çirkinleşemezler çünkü.
Şey gibi..
Kelebek…"

-Ali Lidar

Ely 07 Şubat 2017 15:56

Cevap: Merdümgiriz.
 
Hasta olduğumu anladığımda bunu kimsenin bilmemesi gerektiğini, kimseye söylememem gerektiğini, gülmemim şart olduğunu, normal davranmaya çalışmam gerektiğini... Kazıdım kafama. Bir şeyler daha; saksıdaki çiçek su ister, pencere kenarına ufaltılmış ekmek taneleri bırakmalıyım, yolda arabası bozulan adama yardımcı olmalıyım, çocuklara şeker vermeliyim, yere çöp atmamalıyım, insanları kırmamalıyım ve elimin yetiştiği her yere yardım etmeliyim. Ki; Hastalığım beni yarı yolda bıraktığında, yani öldüğümde küçük bir kuş bile arkamdan güzelce ötsün. Hepsi bu. Hepsi bu değil tabii ki, uzatıyorum acılarımı. Kim tutar kanatlarımdan?

Rögar Kelebeği

Ocean 07 Şubat 2017 16:04

Cevap: Merdümgiriz.
 
Bir yıldız kayar hayatımızdan, yapabileceğimiz tek şey; dilek tutmak olur.. yakalayabilir miyiz yıldızları ?

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ely 07 Şubat 2017 20:26

Cevap: Merdümgiriz.
 
Bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir. Kimse bir şeyin üzerinde durup düşünmüyor. Kendisine bir ülkü edinen çok az. Umutlu birisi çıkıp iki ağaç dikse herkes gülüyor: “Yahu bu ağaç büyüyünceye kadar yaşayacak mısın sen?” Öte yanda iyilik isteyenler, insanlığın bin yıl sonraki geleceğini kendilerine dert ediniyorlar. İnsanları birbirine bağlayan ülkü tümden yitti, kayıplara karıştı. Herkes, yarın sabah çekip gidecekleri bir handaymış gibi yaşıyor. Herkes kendini düşünüyor. Kendisi kapabileceği kadar kapsın, geride kalanlar isterse açlıktan, soğuktan ölsün, vız geliyor.

Dostoyevski

Ely 07 Şubat 2017 22:17

Cevap: Merdümgiriz.
 
Hepsi budur; kenardaki otlar..
Yüzüm hep suya bakar benim, suya dalar çıkar.
Bu göl; içinden bir ömrü geçirdiğim dünya
Bu durduğum, peşimsıra büyüsün diye rüya
Bu yavrular kanat açtığımız,
birbirimizin göğsüne durduğumuz filan…
Bu gördüğün göl kadar. bir de işte kenardaki otlar..

Kuğuysan, yeminliysen bir ömür bir aşka.
Diyeceğim; gitsen başka düğüm kalsan başka.

Ama vardı gidenler, onlarda gördüm;
(Her gidende seyreklikti, bir şey, uçtun da orda ne gördün!)
Gitmemeyi seçtim ben, kaldım üst üste, kördüğüm.

Öğrendiğim; bir kuğu yeminliyse aşka ömrü gibi
Göldür bütün dünya, bitmez boynun eğriliği.”

Birhan Keskin

Ely 07 Şubat 2017 22:40

Cevap: Merdümgiriz.
 
Bu evrende yalnız olduğunu düşündü kadın.
Kalabalıktı ama insanların ruhları yoktu sanki. Bilgisayarla programlanmış gibi yaşıyorlardı. Hisleri, acıları, mutlulukları yoktu sanki. Hiçbir şeyi sevmiyorlardı, sevmemişlerdi galiba. Anlık heyecanlar dışında herhangi bir nesneden farkları kalmamıştı.
Değiştiğini fark etti kadın.
Bir yıl önce saçındaki ilk beyaz teli fark etti. Duraksadı, önce üzüldü ama uzun sürmedi. Sonuçta durup dururken olmamıştı ya! Yaşıyordu en nihayetinde. Bir dolaptan, kanepeden, masadan farklı olarak acıları, kaygıları, anıları vardı öyle değil mi?
Bir süre oyalandı, zamanın eskiden bir kelebeğin kanat çırpışı gibi olduğunu hatırladı. Oysa şimdi zaman o kadar da tatlı değildi. Kelebek etkisi bitmişti de geriye soruları kalmıştı. Cevaplayacak ya da cevap arayacak gücü yoktu. Yazmakta istemiyordu ama bir şekilde kalbini zehirlenmekten kurtarmalıydı. Keşke resim yapabilseydi ya da bir müzik aleti kullanabilseydi. Ama yapabildiği tek şey yazmaktı. İyi yaptığından değil yazmayı bildiğinden.
Daha fazla şey bilmeyi isterdi. Hayal kurmak yerine hayatı yaşayabilmeyi mesela. Ne kadar daha devam edebilirdi?
Yenilenmesi ne kadar sürerdi?
Değişse mesela fiziksel olarak ruhu da değişir miydi?
Saçını deli maviye boyatsa, mavinin sıcaklığı, huzuru kalbine de etki eder miydi?
Yoksa buzullar gibi soğuk mu olurdu tüm dünyaya. Sahi öyle olsa bile dünya acımasızdı, bilinçsizdi O'nu da günden güne eritirdi değil mi?
Durdu bir sigara yaktı kadın.
Derin bir nefes çekti. İçine çektiği duman gibi gri olan her şeyden kurtulmalıydı. Hiç kimse görmese de görmek istemese de gülümsemeliydi. Sevmeliydi, sevebilmeliydi, gülmeli ve güldürebilmeliydi. Neden simdi başlamıyorsun dedi içindeki bir ses. Doğru ya hadi hemen başlayayım diye onayladı o sesi.
Ve hiç üzülmemiş, hiç kırılmamış gibi gülümsedi.

Ö.

Flora 08 Şubat 2017 00:31

Cevap: Merdümgiriz.
 
Doğup büyüdüğü yere ait değil insan...
Acı çektiği ya da çok mutlu olduğu yere de ait değil...
İnsan, olmak isteyip de olamadığı yere ait...
Şey gibi bir his işte bu; çok, çok susamak gibi...

-Ali Lidar


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 22:59.

Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk