Çevrimiçi

Biraz uzun olacak ama olsun. Merhabalar.

Öncelikle bir internet alıntısı ile başlayalım;

"Midye içerisinde bulunan ve zehirlenmeye yol açabilecek algler midyelerin en önemli besin kaynaklarıdır. Midyeler algler tarafından beslenirken toksin alırlar ve bu toksinler midye tüketildiği taktirde insan vücuduna girerek, birikebilirler. Buna bağlı olarak midye zehirlenmesi ortaya çıkabilir."

Bunun yanı sıra, Resulullah hayatın her yönüne bir sınır, serbestlik veya tavsiyede bulunduğu gibi elbette deniz ürünlerinden de bahseder. Müslümanlar, yırtıcı olan hayvan eti yemezler. Yetmez, yırtıcı olmasa da örneğin kendi dışkısını yemek zorunda kalan bir tavuğun etini de yemez. İnek, koyun, deve, tavuk, kaz gibi hayvanlar eğer sıradışı bir ihmalkârlıktan ötürü dışkı yemişlerse, her hayvanın temiz beslenerek bekletilmesi gereken farklı süreçler var. Bu süreçler gözetilmeden kesilemezler. Kimisi üç gün, kimisi yedi gün, kimisi on gün sürer. Cüsselerine göre değişir. Detaya girmiyorum.

Yine bununla beraber bir hayvanın yenebilmesi için onun bogazlanarak kesilebilir olması gerekmektedir. Dolayısıyla midye, ıstakoz, ahtapot, yengeç, istiridye, karides, kerevit, kurbağa, yılan gibi deniz veya su haşeratı da müslümanlar için caiz değildir. Mesela ıstakozun pişirilme şekli zaten direk haram olduğu için, onu yemek de haram olur. Istakoz tencerelere kıskaçları bağlanarak konur ve sıcak suda haşlanarak (yani yakılarak) pişirilir. Istakoz çektiği acıdan ötürü kıskaçlarını birbirine tıkırdatır. Çalışanlar ve müşteriler bunu duyup rahatsız olmasın diye kıskaçları bezlerle bağlanır. İslam dininde canlıyı yakarak öldürmek haramdır. Dolayısıyla onu yemek de haramdır. Zaten boğazlama veya kesim işlemi olmadığı için, bu tür deniz haşeratının yenmesi yasaklanmıştır.

Günümüzde sorulan bu soruların tamamına yakını o dönemde de sorulmuş ve her şeyin cevabı verilmiştir. Resulullah yasakladığı konuları kesin bir dille bazen üç kere tekrar ederek yasaklardı. Serbest bıraktığı konularda ise bazen "yapabilirsiniz" gibi kelimelerle, bazen de susarak karşılık verirdi. Resulullah susup yorum yapmadığı zaman sahabe o konunun sakıncalı olmadığını anlardı ve devam ederlerdi. Tekrar sormazlardı. Bu gibi durumları da bilinen 38 yazıcısı olan peygamberimizin, genellikle yanında daha çok bulunan Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Zeyd, Enes, Zübeyr, K'ab, Halid bin Velid gibi dostları kayda alıp hemen yayarlardı. Bu yayma sözlü olarak veya pusulalarla olurdu. Hepsine selam olsun.

Midyenin adet olması gibi bir bilgi de dolaşıyor. Bu tamamen asılsızdır. Bilgi kirliliğidir. Adet, memeli hayvanlarda döllenmeyen dişi hücresinin kanla birlikte vücuttan dışarı atılmasıdır. İnek, koyun, keçi vb. gibi etini tükettiğimiz hayvanlarda yani memelilerde adet görülür. Midye ise omurgasız bir canlıdır dolayısıyla adet görmesi gibi bir şey söz konusu değildir. Midye tıpkı zehirli mantarlar gibi sağlığa zararlı bir yapıda olduğu için yenmesi men edilmiştir.

Peki bunlar ne zaman ve nasıl yenebilir? Tıpkı domuzda olduğu gibi, insan yeryüzünde düşebileceği pozisyonlar gereği, açlıktan ötürü yiyecek başka bir şey bulamamışsa bunları felah bulana kadar yiyebilir.

 

Çevrimiçi

Pirinç siz tavsiye ederim buram buram b*k kokuyor

 

Çevrimiçi

Midye bira ve izmir kordon sahilinde yenmezmiiii