IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 26 Eylül 2011, 01:00   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Hudeybiye Biatı




(Hicrî:6, M.:628)
Peygamber Efendimiz, hicretin altıncı yılı Zilkâde ayında rü'yâda, kendisinin ve Eshâbının Mescid-i Haram'a emniyet içinde girdiğini gördü. Bunun üzerine, Peygamberimiz umre haccı yapmak niyetinde olduğunu Eshâbına haber verdi. Zâten Peygamberimiz ve Müslümanlar Mekke'den ayrılalı altı yıl olmuştu. Neleri varsa orada bırakmışlar, ana-baba yurtlarını özlemişlerdi. Mekke'de olan mübârek Kâbe-i Muazzama'yı ziyâret etmek, içlerinde yaşayan en büyük bir arzu idi. Buna bir türlü fırsat ve imkân bulamamışlardı. Allah Rasûlünün verdiği bu habere çok sevinmişlerdi.

Allâh'ın Rasûlü, Eshâbı Kirâm ve Muhâcirlerle beraber 1400 civarında oldukları halde, Umre haccı için Medîne'den çıktılar. Muhârebe yapmak niyetinde olmadıklarından yanlarına harp silahlarını almadılar. Sadece yolcu silahı olan birer kılınç aldılar.

Kureyş, Müslümanların Mekke'ye doğru geldiklerini duyunca telaşa düştüler. Şehrin kenarında tertibat kurdular. Onları Mekke'ye sokmamak için karar aldılar. O zaman henüz müslüman olmamış olan Hâlid ibn-i Velid'i 200 kişilik süvari ile onlara karşı çıkardılar. Allah Rasûlü bunu öğrenince; "Bu Kureyş'e ne oluyor ki?! harpten bıkıp usanmadılar mı?" dedi. Hâlid ibn-i Velid, Müslümanların kalabalık olduğunu görünce harbedilecek zannederek karşı koyamayacağını düşünüp hemen Mekke'ye geri döndü.

Vaktâ ki Müslümanlar, Hudeybiye denilen yere vardılar (burası Mekke'ye takriben 24 kilometre uzaktı) Peygamberimiz'in binmiş olduğu deve daha ileri gitmeyerek burada yere çöküverdi. Bütün uğraşmalara rağmen, yerinden bir türlü kaldıramadılar. Gitmek istemiyen bir hâli vardı. Bütün Müslümanlar hayretler içinde kalmışlardı.

Peygamber Efendimiz, bu hâl karşısında şöyle buyurdu: "Fil vak'asında fili çökerten Cenâb-u Hakk şimdi de deveyi çökertti. Anlaşılıyor ki Kureyş bize bu umre ziyâreti için müsaade etmeyecek."

Hudeybiye'nin nihâyetinde suyu çekilmiş bir kuyu başına indiler. Bu esnâda Peygamber Efendimiz'in büyük bir mûcizesi olarak, o kuyudan su fışkırmağa başladı. Bütün Müslümanlar, neticenin ne olacağını beklemeğe başladılar. Gerçi Müslümanlar istemiş olsalardı Kureyş'e gâlip gelerek Mekke'ye girerlerdi. Aslında müslümanlar mecbur olmadıkça kan dökmek istemezler ve hele Kabe'nin mubarek olması sebebiyle onun etrafında kan dökülmesini hiç istememişlerdir. Zâten devenin de çökmüş olması, bu defa ziyâret için Mekke'ye girilmesine ilâhi müsaadenin olmayacağına işaret sayılıyordu.

Müslümanlar, Hudeybiye'ye inince Kureyş'den bir elçi gelerek, müslümanların buraya gelme sebeplerini sordu. Peygamber Efendimiz de, muhârebe etmek niyetiyle gelmediğini Kureyşlilere bildirmek için onlara bir elçi gönderdi. Kureyş, elçinin üzerine hücum ederek öldürmek istediler. Fakat, araya girenler oldu. Kurtardılar. Elçi, Rasûlü Ekrem'in yanına geldi ve durumu olduğu gibi anlattı. Müşriklerin böyle davranmaları Rasûlü Ekrem'i üzmüştü.

Bunun üzerine, Peygamber Efendimiz, son olarak Hz.Osman'ı Mekke'ye elçi olarak gönderdi. Hz.Osman, bir tanıdığının himâyesinde Mekke'ye girdi. Kureyş'e, Hz.Peygamber'in gelme niyetini geniş geniş izah etti. Kureyş O'na; "Sen istersen beyti tavaf edebilirsin" dediler.

Hz.Osman da; "Peygamber tavaf etmedikçe ben tavaf edemem. Biz onu toplu tavaf etmeğe geldik. Kurbanlarımız da yanımızda. Tavaf edip kurbanlarımızı kestikten sonra dönüp gideceğiz." dedi.

Kureyş azgınları Hz.Osman'ı hapsettiler.

Hz.Osman'ın gelmesi gecikmişti. Bu arada, O'nun öldürüldüğü haberi yayıldı. Allâhü Teâlâ'nın sevgili Peygamberi Kureyş'in bu hareketine çok kızmıştı. Çünkü, O harp etmek için değil, umre haccı için gelmişti. Kezâ Müslümanlar da çok kızdılar ve üzüldüler.

Hatta hani hak bir rüya üzere çok arzu ettiğimiz Kabe ziyaretini yapacaktık bunca kalabalık boşuna mı geldik hadi alt edelim müşrikleri gibi seler çıkmaya başlayınca Hz. Ömer metaneti ile Hz. Peygambere destek oldu ve biat teklifinde bulundu.

Kureyş'in bu yaptıklarına karşılık Eshâbı Kirâm Hudeybiye'de bir ağacın altında, Fahri Kâinât'a bîat ettiler. Mutlak itaat ve bağlılık beyânında bulunarak; "Yâ Resûlallâh! Ölmek var dönmek yok. İzindeyiz, yolundayız, emrindeyiz." diye ellerine kapanıp ahdü pîmân ettiler.

Cenâb-u Hâk, bu bîatta bulunanlardan razı olduğunu Kur'ân Âyetleri [2] ile beyân ettiğinden, buna «Bîatü'r-Rıdvan (Yüce Allâh'ın ve O'nun Rasûlü'nün razı olduğu bîat)» denir ki, bu bîatta bulunanların hepsi de cennetle mübeşşerdir.

Bu defa Kureyş, kendisine itimatları tam olan Urve bîn-i Mes'ud'u Müslümanlara elçi olarak gönderdiler. Bu elçi de Allah Rasûlü'ne; "Kureyş seni mahvederse etrafındakiler tuz gibi erir. Eğer, yanlış görmediysem buraya kadar silahsız olarak geldiniz. Yarın muhârebe esnâsında hepsi kaçıp seni yalnız başına bırakırlarsa, o zaman hâlin nice olur." diye tehditkâr sözler etmişti ki,

Hz.Ebû Bekir (R.A.) duruma dayanamıyarak; "Yazıklar olsun sana! Biz mi eriyip yok olacağız? Biz mi Rasûlü Ekrem'i bırakıp kaçacağız?" diye müdâhale etti.

Biraz sonra da Muğire bîni Şube, Urve'nin bu hareketine kızarak; "Bir daha böyle bir şey yaparsan kolun vücudundan ayrılır." ihtarında bulundu.

Bu konuşmalar esnâsında bütün Eshâbın Rasûlü Ekrem'in etrafında nasıl dolaştıkları, O'nun emirlerine nasıl dikkat ettikleri, aralarındaki konuşmalar ve Rasûlü Ekrem'e olan saygıları, Urve'nin dikkatini çekmişti. Çünkü, şimdiye kadar böyle bir şey görmemişti. Hemen ayağa kalkarak bir şey söylemeden güler yüzle oradan ayrılıp Mekke'ye gelerek, Kureyşlilere durumu şöyle anlattı: "Ey Kureyş! Ben Kisrâyı, Kayseri saraylarında ziyâret ettim. Necâşi ile de kendi ülkesinde görüştüm. Hiçbirini Muhammed'in kavmi arasındaki îtibarla görmedim. Hiçbir hükümdarın Muhammed'in arkadaşları gibi sevildiğini görmedim. Muhammed abdest almak isteyince hepsi koşuşuyor, yere bir kılı düşse hepsi o kılı kaldırıyorlardı. Bunların Muhammed'i yalnız bırakmalarına imkân yoktur. Siz de ona göre karar verin."

Bütün Kureyş reisleri olup bitenlere şaşmışlardı. Hatta Ehâbiş reisi Huleys merak ederek; "Bir de ben gidip onunla konuşayım." dedi.

Huleys, Rasûlü Ekrem'in huzuruna geldiği zaman, Urve'nin doğru söylediğine inanmıştı. Bir türlü konuşamıyor, sâdece etrafında olup bitenleri seyrediyordu. Allah Rasûlü, kurbanlık hayvanların öne sürülmesini ve bu adamın kurbanlıkları görmesini istedi. Kurbanları gözüyle görüp Müslümanların da devamlı «Lebbeyk, Allâhümme Lebbeyk» diye telbiye okuduklarını duyunca onların harp için değil ziyâret için geldiklerini âşikar bir şekilde anlayıp tam bir kanâat getirdi.

Bunun üzerine, Mekke'ye dönüp Kureyş'e; "Bu kavim umre haccı için geldi, insanlar arzu ettiği vakit Kâbe'yi ziyâret etsin de Abdulmuttalib'in oğlu Kâbe'yi ziyâret etmekten menedilsin! Kâbe'nin rabbine yemin olsun ki Kureyş helâk olur." diyerek Kureyş'e durumu anlattı.

Bunun yanısıra, Müslümanların harbetmek üzere bîat ettikleri haberi Kureyş'in arasında yayıldı. Kalplerine büyük bir korku girdi. Müslümanlara, sıkıntı vermek için elli kişiyi gönderdiler. Fakat, Müslümanlar onların hepsini esir etti. Ancak reisleri kaçarak kurtuldu. Bunu duyan Kureyş müdahâle teşebbüsüne girişti. Müslümanlardan on kişiyi esir edip bir kişiyi şehîd ettiler. Kureyş, bu esirler durumundan da korkarak Süheyl ibn-i Amr'ı sulh için konuşmak üzere Müslümanlara gönderdiler.

Elçi, Rasûlüllâh'ın huzuruna çıkarak Kureyş namına özür diledi ve şöyle devam etti: "Yâ Muhammed! Bu olan hâdiseler bizim akıllılarımızın değil, ayak takımlarımızın fikridir. Bize esir aldıklarınızı gönderin".

Allah Rasûlü şöyle cevap verdi: "Siz yanınızdakileri gönderirseniz, biz de veririz". Bunun üzerine Müşrikler, Hz.Osman (R.A.) ve yanındaki on kişiyi gönderdiler.

Hasan Arıkan - Muhtasar İslam Tarihi

__________________

English Preparatory Department
School of Foreign Languages
Assistant English Teacher
Ankara Baskent University
2017-18

“Benim, senden öncem ve senden sonram yok, yalnızca sen varsın...”
C.A - 31.12.2010 - ∞

English Language and Literature
Faculty of Humanities and Letters
Ankara Bilkent University
2010-15
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
biatı, hudeybiye


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Hudeybiye barisi Ecrin Tarih 0 07 Haziran 2011 21:51