IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
1Beğeni(ler)
  • 1 Post By PySSyCaT

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 15 Ocak 2016, 22:12   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Ebû Ahmed Ebdâl Çeştî




Çeştiyye yolu büyüklerinden. İsmi Ebdâl Çeştî, künyesi Ebû Ahmed'dir. Babası Firisnâfe, Horasan bölgesindeki Çeşt şehrinin emîriydi. Firisnâfe'nin çok edepli, sâlihâ bir kız kardeşi vardı. Ebû İshâk Çeştî eş-Şâmî bu mübârek hanımın hâlini bildiği için kendisine haber gönderip; "Yakın bir zamanda ağabeyin Firisnâfe'nin çok mübârek bir erkek çocuğu dünyâya gelecek, onun hanımına iyi bak, çok dikkat et. Bilhassa hâmileliği müddetinde mîdesine şüpheli bir lokma girmesin." dedi. O sâlihâ hâtun, bu sözden sonra yengesinin yediğine, içtiğine çok dikkat edip, daha ihtiyatlı hareket etti. Öyle ki, kendi eliyle ipi eğirip satar, kazandığı parayla yengesinin yiyeceklerini hazırlar, mîdesine şüpheli lokma girmemesi için gayret ederdi. Nihâyet, 873 (H.260) senesi Ramazan ayında Ebû Ahmed Ebdâl Çeştî dünyâya geldi. Büyük bir dikkat ve ihtimâm ile yetiştirildi. Kıymetli hocalardan din ve fen ilimlerini öğrendi.

Ebû Ahmed, Ebû İshâk Şâmî'nin meclis ve sohbetlerinde kısa zamanda evliyâlık makâmına kavuştu. Nefsini terbiye etmek için riyâzet etti, nefse ağır gelen, nefsin istemediği şeyleri yapmak ile meşgûl oldu. Gönlünde dünyâ düşüncelerinin bulunmamasına çok gayret ederdi. İnsanların işlerine karışmaz, kendi hâlinde bulunurdu. Nefsin, Allahü teâlâya düşman olduğunu, her isteğinin kendi zararına olduğunu ve ona muhâlefet etmekten, Allahü teâlânın râzı olduğunu bilir, ona göre hareket ederdi. Nefsine muhâlefet için, günlerce yemek yemediği olurdu. Her yemekte de, sâdece üç lokma yerdi. Mübârek cemâli çok güzel olup, yüzünü gören kendisine âşık olurdu. İslâmın nûru alnında parlar, öyle ki, geceleyin karanlık bir odada bulunsa, alnında parlayan o nûrdan o da aydınlanır, gündüz gibi olurdu. Otuz sene, uyumak için başını yastığa koymadı.

Bir gün babasına âit bölgeye gitmişti. Babası onun geldiğini öğrenince, kızgın bir şekilde yerden taş toplayıp, ona atmak üzere dama çıktı. Ebû Ahmed oraya yaklaştığında büyük bir taşı atmak için kaldırdı. Taş havada asılı kaldı. Babası bunu görünce, oğlunun yanında tövbe etti. Çeştiyye yoluna girdi.

Ebû Ahmed'in sohbetinde bulunanlar, maddî ve mânevî hastalıklardan şifâ bulurdu. Kime teveccüh edip baksa, o, kerâmet sâhibi bir velî olurdu. Sohbeti esnâsında mübârek yüzünden nûr yayılır ve gökyüzüne doğru yükselirdi. Ebû Ahmed Çeştî 965 (H.355) senesinde Çeşt'te vefât etti.

AVA GİDEN AVLANIR

Ebû Ahmed, yirmi yaşındayken babasıyla berâber ava çıktı. Av esnâsında babasından ve yanında bulunanlardan uzak düştü. Vardığı yerde Allah adamlarından kırk kişiyle karşılaştı. Şeyh Ebû İshâk Şâmî de onlar arasındaydı. Ebû Ahmed, o büyük velînin bir nazarına mazhâr olunca, kendinde değişiklikler olduğunu anladı. Hemen atından inip Ebû İshâk Şâmî'nin talebesi oldu. Sâhib olduğu her şeyi terk etti. Babası ve adamları onu bütün aramalara rağmen bulamadılar. Bir kaç gün sonra; "Falanca yerde Şeyh Ebû İshak'ın yanındadır." diye haber geldi. Babası, oğlunu getirmeleri için adamlarını gönderdi. Adamları oraya gidip Ebû Ahmed'e kendileriyle geri dönmesi için ne kadar ısrar ettilerse de, kabûl etmedi. Sonunda bağlayıp getirmek istediler. Yine muvaffak olamayıp, elleri boş, geri döndüler.

SIĞINACAK BİR YER İSTERİM

Ebû Ahmed'in arkadaşlarından Ebû Muhammed er-Ribâtî el-Mervezî anlatır: Bizim ilk defâ gördüğümüz, riyâzet çekip, nefsin isteklerini yapmayıp, açlık çeken, nefsini terbiye etmek için çöle giden Ebû Ahmed hazretleridir. Bu güzel ahlâkı, diğer insanlara ondan mîrâs kaldı. Bir keresinde onunla berâber ben de çöle gittim. Onun emir, reis olmasını şart koştum. Yola çıktık, beni açlığımda doyurdu. Susuzluğumda suya kandırdı. Bütün bunlar onun merhametindendi. Bir gün yağmur yağmaya başladı. Şiddetli rüzgarla berâber çöl kapkaranlık oldu. Ben; "Yâ Ebâ Ahmed! Sığınacak bir yer isterim." demiş bulundum. Beni bir yere götürüp oturttu. Elini başıma koyup, kendisi ayağa kalktı. Üstündeki elbiseleri ve başındaki başlığı bana giydirdi. Sanki bir evin içindeymişim gibi hissettim. Bana ne yağmur ne de rüzgar zarar verebiliyordu. Ben ağzımı açıp îtirâz edecek oldum. "Emîrin emrine uymak lâzımdır. Ona îtirâz edilmez. Sen beni yolculuğumuzun başında emir seçtin." dedi

__________________
#MustafaKemaLAtatürkTorunuyum..ღ ❦

{22~02~`22..∞}
{09~09~`22..ღ}
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
ahmed, Çeşti, ebdal, ebu


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Hace Mevdud Çeşti PySSyCaT İslam Alimleri 0 12 Ocak 2016 01:59
Muinüddin-i Çeşti PySSyCaT İslam Alimleri 0 10 Ocak 2016 23:05
OSMAN GAZİ VE KUMRAL EBDAL Desmont Tarih 0 18 Kasım 2014 21:01
EBDAL MURAD’IN KILICI Desmont Tarih 0 18 Kasım 2014 21:00
Ahmed Violent Dini Sözlük 0 04 Mayıs 2013 22:35