![]() |
![]() |
![]() | #1 | |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Eski bir konu - ALLAH ı tanımak Aşağıdaki yazı 2012 yılında yazılmış olup üstüne çok fazla tartışma da yaşanmıştır. KAVRAMLAR söz konusu olduğunda tartışmaları izleyin ikna olma durumunuzu gözlemleyin. Son 2 yıldır astroloji ile ilgilendiğim için eski metinleri tekrar elden geçiriyorum ve orada açık kalan noktaları yakalıyorum. (BURÇLAR kısmında yazıları okuyabilirsiniz) Ancak İslam söz konusu olduğunda iman ettiğini söyleyenlerin konuştukları konuların derinlikleri ile ilgili hiç bir fikri yok. bir kaç ezber cümle ile konuları parantez açıp kapatmak yoluyla bitirdiklerini zannetmekteler. herkesin kişisel bakışıdır, karışamam. KAVRAMLAR üstüne yapılan fikir üretimini ve karşı tezleri okumamız dileğimle... Saygılarımla, iyi okumalar Şimdi ben sana Kurandaki Allah’ı anlatacağım. ALLAH ve RAB kelimeleri, Allah’a ait olan ESMA-UL HÜSNALAR, onun bütün SIFATLARI, onu ifade eden bütün ZAMİRLER, İZAFET TERKİBLERİ, vs; topluluğu, KAMUYU, en büyük topluluk olan DEVLETİ ifade eder. Allah denildiği zaman, en geniş haliyle topluluğu, topluluğu temsil ve ilzam eden meclisleri(seçilmişleri) düşün. Onun için hukukta Meclisler, Genel kurullar “la yüs’el” kabul edilmişlerdir. Çünkü onların üstünde herhangi bir otorite kabul edilmemiştir ve edilemez de. Halbuki biz sadece Allah’ı “la yüs’el” kabul ediyorduk değil mi..? Onların karar ve tasarrufları adeta Allah’ın tasarrufları gibi sorgulanamaz. “Rabb” ve türevlerini söylediğinde ise yerel toplulukları anlayacaksın. Allah, seçilmiş başkanları olan, yani tüzel kişiliğe haiz toplulukları, Rab ise atanmış başkanları olan ve tüzel kişiliği olmayan hizmet topluluklarını ifade eder. “Allah-u Rabb-ül Alemin” gibi ibareleri daha dikkatli düşünmeni rica ederim. Bir sıfatını, sadece Allah’ı veya sadece Rabb-ül Alemin demesi yeterli iken, bu terkib, farklı bir mana, farklı bir kurumu ifade etmek içindir… “ElHamd-u lillah.” dediğinde, “her türlü RANT/karşılık artan değer, kişilere değil, kamuya aittir” demiş olur. Hak etmeden oluşan bir kazanç varsa, bu sadece ve sadece yerel topluluğa ait olacaktır demektir. Bugünde buna benzer uygulamalar aynıdır. Mesela “şerefiye” paylarını, merkezi hükümet almaz, yerel yönetimler alır. Allah’ın zatının dışında her şey ikili olarak tasarlanmış ve öylece denge oluşturulmuştur. Sen ibareleri bu gözle incelersen açıkça görürsün. “Errızk-u alallah” dediğinde, “Geçimlik/yaşamlık, topluluğun/kamunun/devletin üzerinedir” demektir. Fakir veya miskin her kim olursa onun yaşamasına yetecek gereksinim kamu tarafından temin edilecektir. “…lehu-l mülk-üssemavat vel Ard(z)…” dediğinde, mutlak manada şahıs mülkiyeti olmadığını, Arzda ve Evrendeki mülkiyetin (Allah’a), Kamuya ait olduğunu, sadece zilyetlik mülkiyetinin kişilerde olabileceğini söylemiş olur. “…fa’buduni/bana ibadet et…” dediğinde, “…bana/topluluğuma/devletime VATANDAŞ OL…” demektedir. Farklı vatandaşlıklar vardır. “…Mü’min…” dediğinde, bu topluluğun/devletin güvenliğini üzerine alanları ifade etmektedir. Bu külfete karşılık seçme ve seçilme hakkı bunlarındır. EMENE kelimesinin edilgeni de aynı şekilde yazılır ve okunur, Türkçesi güvenmek olan bukelime aynı zamanda güvendirmek manasına da gelir. Diğer insanların güvenliği bunlar tarafından sağlanır. Bu konudaHz. Peygamberin çok veciz ve bu hususu çok açık vurgulayan hadisine bir daha bakmanı salık veririm. Her Cuma günü iç ezandan önce müezzin “… İnne (A)llahe ve Melâiketihi yusallune ala EnNebi, ya eyyühellezine amenu sallu aleyhi ve sellimu teslime…” diye seslendiğinde “ Meclis/Seçilmişler ve onun yüksek bürokratları/Atanmışları Başkan’a saygı gösteriyorlar, saygı duruşunda bulunuyorlar, ey güvenliği temin edenler, siz de ona saygı gösterin ve onu teslimen selamlayın…” demiş olur. Buradaki Saly etmeyi, sabredebilirsen sana daha sonra anlatayım. “…Müslim…” dediğinde, güvenlik hizmetine bedeni olarak değil, mali olarak katılanlar demektir. Buna karşılı sadece seçme haklarını kullanırlar. “… Araftakiler…” ise birkaç kısımdır, misafirler, mülteciler, vb… “… ma meleket eymanüküm/köle…” dediğinde ise vatanını kaybetmiş ve henüz bizim de vatandaşımız olamamış insanları ifade eder. Çeşitli mekanizmalarla onları vatandaş yapar. Kuran bir müesseseyi tarif etmişse, o artık kıyamete kadar devam eder, NESH YOKTUR, sadece sen onu algılayıp, tarif edememişsin demektir. Nesh’i kabul etmek; “Allah iyi düşünememiş; modası, zamanı geçecek hükümler de koymuş” demiş olursun ki, bu akla muhaldir. “Resül”, yürütmenin başıdır (başbakan benzeri). “Nebi” devletin başbakan cumhurbaşkan gibidir Hem Resul hem Nebi olanlar bugünkü tabirlerle “BAŞKANLIK YARI“Nebi”, devletin başı, başkan, cumhurbaşkanı gibidir. Hem Resul, hem Nebi olanları bugünkü tabirlerle “BAŞKANLIK-YARI BAŞKANLIK” sistemleri gibi düşün. “ekimussalat” dediğinde ise en yalın haliyle, TOPLAN, TOPLATI YAP, demektir. Salat; iftidah tekbiri ile başlayıp, esselamü aleyküm ve rahmetullah lafzıyla biten bir eylem değildir. Salat, Ezan/Çağrı ile başlar, içinde bizim NAMAZ diye bildiğimiz kısımı da havi daha geniş ve topluluğun(elbette kademe kademe) bütün fertlerinin katıldığı ve topluluğun yaslarının teaddi edildiği bir eylemdir ve o mekandan ayrılırken söylediğimiz, “tekrar görüşünceye kadar” ibaresine kadar devam eder. 24 rüknü vardır, kendisi ile beraber 25 olur. Daha sonra tekrar konuşuruz inşallah. “…fa’buduni ve ekımıssalate lizzikri…” dediğinde, “… bana vatandaş ol ve müzakerem için salatı kıl, ortaya koy…” demektedir. Salat, topluluğun oluşması için şarttır; Topluluk da, Salattan başka bir şey de değildir. “Rahman”, Çalıştıran/herkese iş bulan; “Rahim” yaşatan/herkese aş bulan demektir. Vb… Salat, bireyleri pişirerek, topluluğu oluşturur; Zekat, Sadaka ve Enfal gibi mali yükümlülükler ortak bütçeyi oluşturur ve topluğun ihtiyaçları bununla karşılanır; Savm oruç ise, bireylerin deprem, sel, yangın gibi Tabii afetler ile savaş, terör gibi insani afetlere karşı hazırlıklı olmasını temin eder, aç ve susuz kalınca nasıl yaşanacağını öğretir. Diğerlerinde olduğu gibi daha pek çok faydayı da havidir. Hac ise bütün insanların eşit olduğunu, tek olan Allah’ın halifesi olduğunu ve aralarında sosyal, ilmi ve ekonomik menfaatler oluşmasını sağlar. “Kafir”, yasa ve yargı tanımaz demektir. Kuralsız yaşayan, hakkını kendisi almaya çalışan demektir. Bunun en ileri aşaması, anarşi ve terördür, düzene karşı silahlı kalkışmadır. Bir kere düzen temin edilmişse, ne kadar zalim de olsa, orada kalkışma olamaz. Yapılabilecek bir şey kalmamışsa, orayı terk etmek gerekir. “Allah’ın Arzı vasi değil miydi?”demiyor mu Allah..? “Müşrik” ise, yasa ve yargıyı tanımasına rağmen, bir yolunu bulup (iltimas gibi, kayırma gibi, rüşvet gibi), müeyyideyi devre dışı bırakan demektir. Bu, kafirden de eşeddir. Zira Kafir, tek kişi olduğu halde, bu, yapacağı eylemde kendisine, en az bir ortak bulmalıdır. Yasayı delen kişi sayısı böylece otomatikman iki veya yukarısına çıkmış olur… Hasılı evlat; Allah “Alim” ise, devlet de Alimdir. Allah “Basiir” ise Devlet de Basiirdir. Aziz ise, o da Aziz, Mütekebbir ise o da mütekebbirdir. Bütün sıfatları böyledir. Allah’ın Arzda ve Evrende vekili olan Devlet/Kamu, Allah’ın bütün sıfatları ile muttasıftır. Bugün ilmimiz yeterli olmadığı için Allah’ın bazı isimleri, bazı sıfatları, bu kabule çok aykırı gelebilir. Sen buna tahammül edip, sabredebilir misin? “… Haza firakun beyni ve beynek…/… bu seninle benim aramdaki ayrılıktır”… “ diye bağırmamak için kendimi tuttum. Biraz daha sabretmeye karar verdim. Ben de sizlere Meryem oğlu İsa gibi derim ki; “men Ensarî ilallah?”. Bakın o, “men ensarullah/Allah’ın yardımcıları kimlerdir?, men ensarii lillah/Allah için benim yardımcılarım kimdir” demedi. “İlallah” Allah’a/Devlet’e doğru benim yardımcılarım kim(ler)dir? dedi karşı tezleri ve cevapları daha sonra ekliycem
__________________ Hanif kalmak cesaret ister... | |
| ![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Allah'ı tanımak için yaratılan insana Allah | Kaf_Dağı | İslamiyet | 0 | 10 Mart 2016 19:23 |
Eski eşe mesaj iddiası: Biz Allah'a gidiyoruz | AngeL | Haber Arşivi | 0 | 06 Ekim 2014 13:46 |
Allah’ı sevmek ve tanımak nasıl olur? | KarakıZ | Genel İslami Konular | 0 | 06 Aralık 2011 10:10 |
Aldanmaktan Kurtulmanın Kur'ani Çözümleri Allah'ı Zat, Sıfat ve İsimleriyle tanımak | Kalemzede | İslamiyet | 0 | 11 Temmuz 2011 17:03 |