IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 19 Nisan 2011, 14:59   #1
noir
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Birlikte Yükseliş




Gül medeniyetinin müstesna gülü açmadan önce hayatın amacı ve yaratılışın önemi anlamını kaybetmiş hatta intiharını yaşıyordu. Her şey adeta, çepeçevre, amaçsız, bilinçsiz, başıboş ve gecenin en koyu anı gibi karanlığa sarmıştı. Bülbüller ölüm sessizliğine bürünmüş, dikenler alabildiğince kanatıyordu umuda aç yürekleri...
İnsanlar teslimiyetçi bir yapıyla boyun eğen dal üzerindeki yapraklar misali birbirinden ayrı parçalar halinde yaşıyorlardı. Halbuki hayatın her alanında görülen birlik ve bütünlük hali onlara da yansımış olmalı değil miydi? Bir kırılma noktası yaşıyordu insanlık...
Ya sarmaşık misali şaşılası bir ahenkle sarmalayacaklar birbirlerini ya da rüzgarın önüne katılan başıboş ve kuru yapraklar gibi bir o yana bir bu yana savrulacak, yaprak dökümüne uğrayacaklardı...
Resulüm! Senin daha yeryüzünü şereflendirmediğin dönemlerde, cahiliyye devrinde tabiri caizse vahşet devri yaşanıyordu. Kız çocukları diri diri toprağa gömülüyor, kölelik ve cariyelik sistemiyle insanlar zulüm görüyor, zenginin fakire olan üstünlüğü her geçen gün derinleşiyordu. İnsanların cehaleti kendi yaptıkları helvaları tapmaya kadar varıyor, hatta bu bilinçsizlik ve arsızlık hali sonrada o putları afiyetle yeme noktasına kadar varıyordu. Kumar, fuhuş ve her türlü çirkinlik doruk noktasına ulaşmıştı. Arap Yarımadası’nda kadınlar sosyal hayatta yer bulamazken, Orta Çağ’da kadınlara şeytan gözüyle bakılıyor, cadı avlarına çıkılıyor, kadınları insandan dahi saymıyorlardı. Yok yoktu vesselam...
Sünnetten uzak olduğumuz derece insanlıktan uzak yakın olduğumuz derece insanlığa yakınız. Senin sünnetin Resulüm, daha da öncesi doğumun köhnemiş zihniyetlerin ölümüne, dibe vurmuşluğuna; sevgiye, güzelliğe muhtaç gönüllerin ise dirilişine sahne olmuştu ve yine senin doğumun ve peygamberliğin insanlığın kölelikten kulluğa geçişine, zulümden adalet anlayışına, zilletten izzete sıçrayışına, atalarımızın dini anlayışından hak din anlayışına... Dolayısıyla insanlığın yeniden etkinlik kazanmasına neden olmuştur.
Evet! Yanlış duymadınız insanlıktan söz ediyorum. Hem; barış, kardeşlik, dayanışma, yardımlaşma gibi düşüncelerin ortaya çıkışına temel olan olgudan, hem de tüm insanları kapsayan bir kavram oluşundan...
O Resul ki tüm insanlığa bir müjde, bir lütuf, bir ikram olarak gönderilmiştir. İnsan bir an için tek düşünebilir mi dünyada kendini? Bir boşlukta hissetmez mi kendini? Bir kırgınlık, bir hüzün çökmez mi ruhuna? Bu sessizlik yorucu ve üzücü olmaz mı onun için? Yalnızlık ürkütücü olsa gerek!...
Evet! Dünyaya yalnız geldiğimiz ve yalnız olarak öleceğimiz bir gerçek. Yalnız bir gerçek daha var ki yalnız yaşayamayacak kadar başkalarına muhtaç oluşumuz ve dahası güven ihtiyacımız. Bu ihtiyaç hadislerle şöyle giderilmiş: ”Müminler bir vücudun azaları gibidir; birisi rahatsızlanınca diğer organlarda onun acısını taşırlar.”
Hayal edelim; herhangi bir yerimizin ağrıdığını o ıstırap içinde sanki bütün vücudumuz ağrıyor hissine kapılmaz mıyız? Bedenimiz gerçektende bütün gücünü kaybeder. Ama şöyle de bir mekanizma söz konusu değil midir? Herhangi bir organımız ağrıdığında diğer azalarımızda o acıya ortak olup o acıyı paylaşmaz mı?
Hatta şöyle bir şey de biliniyor. Bir elini kaybeden bir insanın diğer elinin normalden daha da güçlendiğini ya da gözleri görmeyen bir insanın kulaklarının daha iyi duyduğunu, hislerinin daha da güçlendiğini bilmeyenimiz yoktur.
Velhasıl, insanın yapıtaşını oluşturan bu küçük sistemlerde bu duyarlılık bu hassasiyet varken bir organ hasarlıyken diğerleri daha da bir işlerlik kazanarak aynı sistem içinde olduğu başka bir organın açığını kapatmaya çalışırken sistemler üstü biz insanların kenetlenme ve dayanışma hali bir o kadar da üstün olmalı değil midir?
“Müminler bir duvarın tuğlaları gibidirler. Bir tuğlanın dahi eksik oluşu o yapıda eksikliklere neden olur.”
“Müminler birbirlerine perçinleşerek kenetlenmiş sağlam binalar gibidirler. Biri diğerini destekler.”
Parçadan bütün oluşturma yolunda önemli satır araları değil midir bu mesajlar? İttifakın önemiyle ilgili örnekler saymayla bitmez.
Tespihi ele alalım. Hani o günün belirli vakitlerinde avucumuzu ve adeta ruhumuzu kavrayan taş parçacıklarından...
Tespihte birçok tanecik vardır. Ama onu önemli kılan bu taş parçacıklarının bir araya gelip, dizin halinde dizilip imame etrafında toplanmış olması değil midir? Ve bu ayırıcı özelliklerin biz kulların da Allah’ın ipine sımsıkı sarılmamız gerektiğinin bir ölçüsü değil midir?
O ipe tutunmada bize güç veren unsurlar şüphesiz Kuran ve Sünnette gizlidir. O Kuran ki Hz. Ömer’in: ”Devemin yularını kaybetsem ben onu Kuran’da ararım.” sözlerine adres olacak nitelikte...
Evet! Müminlerin kardeş, Kuran’ın mesajının da evrensel olduğu da bir sır olmaktan çıkmıştır artık! Müslümanların inandığı değerler bir olduğu gibi tüm inananların da gayeleri birdir. Dolayısıyla gönülleri de birdir.
Hem birlik ve beraberlik sözcükleri ağzımızdan çıkarken dudaklarımız nasıl da kenetleniveriyor birbirlerine hiç ayrılmamacasına... Ayrılıkta ise dudaklar da ayrı düşüyor birbirlerinden.
Birlik ve dayanışmanın bütünlüğü; ayrılığın, birbirinden uzaklaşmanın hali her alanda yüzünü gösteriyor en küçük bir dudak kıvrımında bile...
Allah bizlerden ne istediğini, bizleri neden yarattığını bu kadar açık olarak belli ettiği halde bilmem nasıl oluyor da bu kadar sağırlaşabiliyor, Peygamberimizin uyarılarına gözlerimizi kapatabiliyoruz. Bu nasıl bir acizlik, nasıl bir cahillik ve nasıl bir gafilliktir!.
Bir olma ruhu önce ailede başlar, lakin ailede bitmez. Şunu iyi bilmeliyiz ki Müslümanın müslümandan başka kardeşi, akrabası ve dostu yoktur. Müslümanlar için kendi aralarındaki tek ölçü, tek bağ inanç ve İslam bağıdır. Kan veya ırki bir bağ değildir ki... Öyle olsaydı şayet! Peygamberimizin amcası Ebu Lehep küfrün başını çekmezdi. Diğer amcası Ebu Cehil ona her türlü eziyeti reva görmezdi. Mekke’den hicret etmek zorunda kalmazlardı ve hatta Bedir Savaşı’nda baba-oğul, amca-yeğen, kardeş kardeşe kılıç çekmezlerdi. Peygamberimiz İranlı Selmanı Farisi’yi kendi soyundan saymazdı. Anlaşılan o ki İslam’ın bağı akrabalık bağından çok daha sıkıdır, kuvvetlidir.
Öteden beri küfrün tek millet olduğu biliniyor. Hem küfür tek bir millet, tek bir ağız oluyor da (Haçlı Seferleri); neden iman tek bir ümmet olmasın? Biz inanç sahiplerine de yakışan bu değil midir?
Birliğin inşasında ve İslam’a davet aşamasında üslup ve dil büyük önem arz eder. Peygamberimizin dili müjdeleyici, uzlaştırıcı ve güven vericiydi. Küstürücü, uzaklaştırıcı ve kavgacı değildi. O horgörülü değil hoşgörülüydü.!
Habibim! Sesinin geldiği yerleri dinliyoruz. En derin ve sonsuz nehirler gibi... Ne yana baksak seni görüyoruz. Hep sen olunca yanımızda düşmanlığı kötülüğü buruşturup atıyoruz bir kenara... Tıpkı cahiliyye döneminde birbirlerine düşmanlıklarıyla ün yapmış Evs ve Hazreç kabilelerinin İslam’la dostluğun temelini attıkları gibi... Hatta Ensar ve Muhacir kardeşliği bu ruhtan doğmuş, bu kaynaktan beslenmiş, hayat bulmuştur...
Birlik ve beraberlik ruhu ancak adaletli bir yapıyla bütünlük oluşturabilir. Peygamberimize daha peygamberlik vazifesi verilmeden önce Kabe’nin onarımı sırasında Hacer’ül Esved taşının yerine konması sorunu oluşmuş. Her kabile kendini üstün görmüş ve o taşın yerine konması hakkının kendilerine ait olduğunu söylemişler ve kargaşa çıkmıştı. O sırada Peygamberimiz emin sıfatıyla hakem olmuş ve dâhice bir fikirle bütün kabilelerin bir olup aynı anda taşın yerine konması fikrini öne sürmüştür. Bu yaşanılmış hadise çözümü beraberinde getirdiği gibi birlik ve beraberliğin adil bir şekilde sağlanması amacına hizmet etmiştir.
“Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.” ve “Allah’ın rahmeti azabını geçmiştir.” Allah’ın rahmetinden nasiplenmenin yolu kardeşlik durağından geçiyor. Çünkü din kardeşinin derdiyle dertlenmek boynumuzun borcu, kulluğumuzun icabıdır.


(Yazı Orjinaldir.)

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
birlikte, yükseliş


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Dolar ve Euro'da Yükseliş Rhytia Haber Arşivi 0 12 Mart 2014 19:16
Dolarda yükseliş bitti mi? SeckiN Haber Arşivi 0 16 Temmuz 2013 10:52
Yükseliş yolundaki tuzaklar Flora Kişisel Gelişim 0 03 Temmuz 2013 12:04
Kredi faizlerinde şok yükseliş PassioN Haber Arşivi 0 06 Ocak 2012 18:57
Borsalarda tarihi yükseliş Cemalizim Haber Arşivi 0 19 Eylül 2008 14:23