IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 31 Ocak 2012, 20:47   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cennetten Uzanan Dal




Hayatını mal hırsı ile yaşayan insan, “Ben bu malı sarf edersem bana bir şey kalmaz” korkusuna düşerse şeytan hemen harekete geçer..


İnanan insan için arzu edilen şey, cennetteki ağaçların dünyaya uzanan dallarına sımsıkı tutunabilmektir. Yüce Peygamberimiz s.a.v.’in haber verdiği gibi, cennette bulunan ve dalları dünyaya kadar uzanan ağaçlardan biri de cömertlik ağacıdır.

Genelde cennet ile dünya arasında çok uzun mesafelerin olduğunu düşünürüz ama durum gerçekte öyle midir? Muhammed İkbal gibi düşünürler, Kur’an’a göre insanın bu dünyada bir yabancı olmadığını söylerler.

Çünkü insan, Hz. Âdem Aleyhisselam’ın serüveniyle birlikte cennet tecrübesi yaşadığına göre onun ruhunda cennetin güzellikleri kodlanmıştır. Bizler Allah’a ait değil miyiz ve bundan dolayıdır ki O’na dönmeyecek miyiz? (Bakara, 156).

Cevabımız evet ise, cennetten geldiğimizi ve müminler olarak cennete doğru seyahat ediyor olduğumuzu düşünmeliyiz.

“And olsun insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne fısıldadığını biliriz; çünkü biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kâf, 16) buyuran Yüce Allah bizlere ne kadar yakın ise, cennet de insan için o kadar yakındır. Bir başka ifadeyle Allah nasıl insanı ihata etmişse, cennet de insan varlığını o kadar kuşatmıştır. Evet, bir mekân olarak cennetin mevcudiyeti gerçektir; ancak dikkat etmemiz gerekir ki bu mekânda yer alabilecek insanın varlığı bu dünyada olgunlaşmaktadır. Bir başka ifadeyle kalbiyle mutmain olabilmiş mümin insan, cennetin güzelliklerini, ruh dinginliğini ve sükûnetini, ilâhi huzuru daha bu dünyada iken yaşamaya başlar. Böyle bir zat için dünya ile cennetin arası belki bir dal uzunluğu kadardır.

Cennetten dünyaya nice dallar uzanmaktadır. Ruhumuzda var olan ve Kur’an-ı Kerim’de bizlere hatırlatı- lan nice iyilikler, ahlâkî güzellikler, ihlâsla yerine getirilen salih ameller, tutunduğumuzda bizleri cennete götürecek birer dal değil midir? İnanan insan için arzu edilen şey, cennetteki ağaçların dünyaya uzanan dallarına sımsıkı tutunabilmektir.

CÖMERTLİK AĞACI

İşte, Yüce Peygamberimiz s.a.v.’in haber verdiği gibi, cennette bulunan ve dalları dünyaya kadar uzanan ağaçlardan biri de cömertlik ağacıdır: “Sahâvet (cömertlik), cennette bir ağaçtır. Dalları dünyaya uzanmıştır. Cömert olan onun bir dalını yakalamıştır. Bu dal o kişiyi cennete götürmeden bırakmaz.” (Edebü’l- Müfred; et-Tarîku’s-Sâlim)

Hz. Ebu Hureyre r.a.’dan gelen bir rivayete göre Rasulullah s.a.v. Efendimiz buyurmuşlardır ki: “Sahâvet sahibi Allah’a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri ise Allah’ tan uzaktır, insanlardan uzaktır, cennetten uzaktır, cehenneme yakındır. Cahil olan sahâvet sahibini, Allah ibadet düşkünü olan cimri kişiden daha çok sever.” (Tirmizî, Birr 40)

Cömertlik, insanın sahip olduğu imkânlarından, ilminden, tecrübesinden muhtaç olanlara meşru ölçüler çerçevesinde ve Allah rızasından başka hiçbir gaye gütmeksizin ihsan ve yardımda bulunmasını sağlayan üstün bir ahlâktır. Cömertlik, Allah’tan gelen ve cennet tecrübesi olan ruhun tabii bir melekesidir. İnsanları, muhtaç olanlara vermeye, ihsanda bulunmaya sevk eder. Bu melekeye sahip olan kişi, ferdî ve içtimaî alanda gerekli olan her şeye yardım elini uzatır. Kendi varlığıyla, her ne surette olursa olsun başkalarına faydalı olmaya çalışır. Hiç kimsenin zorlaması olmadan ihsanda bulunmayı can u gönülden ister.

CÖMERTLİĞİN DERECELERİ

Cömertliğin temel olarak üç derecesi vardır:

1. Sehâvet: Malının bir kısmını dağıtarak yapılan cömertliktir. Bu seviye, cömertliğin asgari derecesi olarak kabul edilir; insanın nisap miktarına ulaştığında zekâtını vermesi gibi.

2. Cûd: Malının çoğunu dağıtıp, geriye azını bırakarak yapılan cömertliktir. Hz. Ebubekir r.a.’ın çoğu zaman cihad için yaptığı yardımlar gibi. Bu seviyede yapılan yardımların, bedenen yapılan hizmetlerin, zihnen yapılan eğitim faaliyetlerinin değerinin yeterince anlaşılması için Hz. Nuh a.s.’ın gemisinin büyük fırtna sonrası Cudi Dağı’na oturması bilgisini hatırlatmak sanırım yeterli olacaktır.

3. Îsâr: Cömertliği kul hakkının temeli sayıp, kendi ihtiyaçlarını düşünmeden başkasının ihtiyaçlarını gidermeye çalışmak, yani zaruri ihtiyacı olan bir şeyi diğer din kardeşine vermeyi tercih etmektir. Bunun Asr-ı Saadet’te gerçekleşmiş pek çok örneği vardır. Medineli müslümanlar olan Ensarın, Mekkeli Muhacirleri şehirlerine davet edip onları sahip oldukları her şeylerine ortak ederek Allah Tealâ’nın takdirini kazanmaları, îsâr cömertliğinin tarihteki en büyük örneğidir. (bk. Haşr, 5). Bir başka örnek de, Hz. Ebubekir r.a.’ın hicret esnasında mağarada hayatını tehlikeye atarak canını, sevdiği Hz.Peygamber Efendimiz s.a.v. için feda etmesidir. (Tevbe, 40)

AKARSU TEMİZLİĞİ

Cömert insanlar, “Rızkı veren Allah’tır.” (Neml, 64; Zâriyât, 58) düşüncesi ile hareket ettiklerinden, sağlam tevekkül anlayışlarından dolayı kalpleri de temiz ve zengindir. (Leyl, 17-20). Bu insanlar Allah Tealâ’nın kendilerine fazl ve kereminden verdiğine ve bunlarda da muhtaçları n hakkı olduğuna (Hûd, 6) inanırlar. Çünkü Kur’an’da cömertlik cihad ile aynı seviyede tutulmakta, Allah’ın insanlara verdiği rızıktan diğer kulların da yararlandırılması istenmektedir. (Bakara, 254). Ayrıca cömertliğin kıyamet gününde insanı her türlü sıkıntı, elem ve kederden kurtarmaya vesile olacağı da bildirilmektedir. Hatta bazı ayetlerde cömertlik alışverişe benzetilmekte, yani Allah Tealâ’ya verilen bir borç olarak temsil edilmektedir. (Bakara, 245; Hadid, 11)

Döne döne sema eden dervişin sağ eli yukarıya doğru, sol eli ise aşağıya doğrudur. Bu duruş biçimi, Hak’tan gelen her şeyi insanlara cömertçe dağıttığını sembolize etmektedir. Biraz daha derinden düşünebilirsek aslında kimin malını kimden kıskanıyoruz? “Hayy”dan gelen “Hû”ya gitmelidir ki “halife” vasfımızın gereğini yerine getirmiş olalım. Sadece bize emanet edilenleri sahiplerine dağıtmıyor muyuz?

İnsan çevresine ihlâslı bir şekilde cömert davrandıkça, hakikatte Allah’ın veren eli değil midir?

Bundan dolayıdır ki cimrilik yapan kişi emanetlere hıyanet etmektedir. Allah ve kul haklarına isyan etmektedir. Tabiatta insanın biyolojik ve kimyasal atıklarla henüz kirletemediği alanlarda akan sular temizdir; su ne kadar hızlı devrediyorsa o kadar temizdir. Size gelen akıntıyı varlığınızla durdurmaya çalışırsanız, sizde biriken su zamanla yosun tutmaya ve kokuşmaya başlamaz mı?

Küfür ve nifaktan sonra kalbi karartan temel sebeplerden biri de, aşırı mal sevgisi ve servete bağlılıktır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de, “Serveti de düşkünce seviyorsunuz.” (Fecr, 20) buyrulmaktadır. Oysa kalplerimiz cömertlik sayesinde temizlenir. (Leyl, 17-20)

Hayatını mal hırsı ile yaşayan insan, “Ben bu malı sarf edersem bana bir şey kalmaz” korkusuna düşerse şeytan hemen harekete geçer: “Şeytan sizi fakirlikle korkutur, size cimriliği emreder.” (Bakara, 268) Oysa Cenab-ı Hak, mal ve servetin insan için bir imtihan ve bu imtihandan başarılı çıkmanın yolunun da cömertlik olduğunu (Tegâbûn, 15-17) buyurmaktadır.

İnsanların cömertlikten kaçınmasının sebepleri arasında, “Benim olanı başkalarına niçin vereyim?” duygusu ile “Başkalarına verirsem, benim varlığım azalır ve zaruret zamanında zahmete düşerim” düşüncesi gelir. Oysa İslâm’a göre mal ve servet herhangi bir şahsın inhisarı altında değildir. Mal ve servet yalnız Allah Tealâ’nındır. Çünkü her şeyin gerçek maliki O’dur. Kur’an’da bu durum yirmiyi aşkın ayette vurgulanmaktadır. Mülk Allah Tealâ’nın olduğuna göre gerçek sahibinin yolunda sarf edilmesi, mümindeki cömertlik duygusunun temeli olarak düşünülmelidir.

BEREKET GETİREN RÜZGÂRLARDAN CÖMERT

Efendimiz s.a.v. şöyle buyurmaktadır: “Gıpta edilecek kişilerden biri de cömertlerdir.” (Buharî, Temennâ, 5; Tevhid, 45). Efendimiz, insanlara dünyada yaşadıkları sürece cömert olmalarını, işi öldükten sonraya bırakmamalarını da tavsiye eder: “Sadakanın en iyisi bizzat kendisinin vereceği sadakadır. Sadaka sağ iken, malınız elinizde iken, istediğiniz kimseye istediğiniz kadar verdiğinizdir. Yoksa can boğaza geldikten sonra geç kalmış olursunuz. Sizden sonrakiler istediklerini yapar.” (Buharî, Vesâya, 14)

Sahabe-i Kiram’a ısrarla cömertliği tavsiye eden Hz. Peygamber s.a.v.’in cömertliğini Abdullah b. Abbas şöyle anlatır: “Allah’ın Rasulü insanların en cömerdi ve en iyilikseveri idi. Ramazan’da Cebrail ile beraber bulunduğu zamanlarda her şeyini verirdi.” Cebrail a.s. her Ramazan gecesi Rasulullah Efendimizin yanına gelir, onunla Kur’an okurdu. Hadis-i şerifte geçtiği üzere Cebrail a.s. şöyle derdi: “Allah’ın

Rasulü bereket getiren rüzgârlardan daha cömerttir.” (Müslim, Fezâil, 12, 2308)

Peygamberimiz s.a.v. kendisinden herhangi bir şey istendiğinde asla “hayır” dememiştir. Kendisinden bir şey istendiği zaman, eğer bu isteği yerine getirmek isterse “peki” derdi. Yapmak istemediği zaman da susardı. (Y. Kandehlevî, Hayâtü’s-Sahabe, III, 1181)

Böyle bir peygamberin arkadaşları da tabii ki cömertlikte yarışmışlardır. “Öyle zamanlar yaşadık ki, aramızdan hiç kimse müslüman kardeşinden daha çok altın ve gümüşe sahip olmayı düşünmedi…” diyen Abdullah b. Ömer r.a.’ın sözü, bize ashabın cömertlik ve îsâr konusunda nasıl davrandığını göstermektedir.

Onların hayatı bize cömertliğin sadece zenginlerle ilgili olmadığını da öğretmektedir. Bir hurmayı paylaşmak bile cömertlikten sayılmıştır. Hatta hiçbir şeyi olmayan bir mümin “bir şeyim olsaydı da insanlara verebilseydim” diye düşündüğünde de cömertliği elde edecektir. Gazalî Hazretleri’nin vurguladığı gibi, önemli olan malı olmayan kişide hırs yerine kanaatin, malı olan kişide ise cömertliğin hakim olmasıdır.

Alemlerin Rabbi’nin cömertliğine karşı kullarına yakışacak olan da budur.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
cennetten, dal, uzanan


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Mezardan Uzanan El Luis Esrarengiz Olaylar 2 28 Nisan 2010 08:18
Güneş'den Uzanan Bir El Sır Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 20 Nisan 2010 21:49