16 Mayıs 2012, 20:10 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cami mühendisliği Camilerde kullanılan ana malzeme taş, tuğla, demir, ağaç, toprak, mozaik, kiremit, somaki, kum, kireç, alçı, horasan, kereste, çivi, pirinç, bakır, kurşun, çinko, mermer, cam, çini, altın, gümüştür. Topraktan yapılana ker---, taş-tuğla olana kargir, ağaçtan olana ahşap, yarı ahşap yarı kargir olana nimkargir denir. Kargir yapılarda yontma, kesme küfeki taşı kullanılmıştır. Yapı ustalarının her biri ayrı bölümlerde çalışır: Rençber, lağımcı, hamamcı, doğramacı, sıvacı, camcı, tüfenkçi, çilingir, hamal, kâtip, haseki, harbeci, mutemed, kapıcı, yeniçeri katibi, duvarcı, kemerci, kubbeci, minareci, neccar, dülger, çinici, nakkaş, oymacı, sütuncu, senktraş. Osmanlı’da ilk dönem camilerde tuğla kullanılmış, fetihten sonra kesmetaş yaygınlaşmış, tuğlalar kubbe, kemer ve hatıllarda yer almıştır. Bir cami inşaatı büyük bir camide şu seyri izlerdi: Mimarlar, caminin planını çizer, ölçüleri çıkarır ve çamur veya tahta bir maketini çıkarıp padişaha sunardı. (Arseven, 1955: 747vd.) Bu plana göre cami şu kısımlardan meydana geliyordu: Dış avlu (harim), duvarlar, iç avlu (harem), döşemeler, sahın (cami iç meydanı), kürsü, mihrap, minber, mahfiller, mükebbire, son cemaat yeri, kubbeler, kemerler, kasnak, minare, şadırvan, muvakkithane, imam ve müezzin odaları, musalla taşı, hela, kapılar ve pencereler, sütunlar, sofalar, ışıklandırma, şamdanlar, avizeler, kandiller, dolap ve çekmeceler, ayakkabılıklar, halılar, hat levhaları, saatler, bahçe ve ağaçlandırma, türbe, hazire. Binanın nerede yapılacağı, zemin ve çevreyle uyumuna dikkat edilirdi. Anıt eserlerin şehre yerleştirilmesi bir plana göreydi. Cephe, yer, simetriklik, vezin ve ritim hesaplanırdı. Cami avlularına yine en uyumlu şekilde ve mükemmel bir ahenkle ağaç dikilmesi ve çevrenin yeşillendirilmesi önemliydi. Yapı külliye ise, bütün cami, medrese, aşevi, mektep, çarşı planları çıkarılırdı. Mimarlar, ısı, ses ve ışık düzenini, havadarlık ve iç süslemeleri ayrıntılarıyla çıkarırdı. Temel atmaya çok önem verilir, uğurlu bir günde, eşref saatinde hafriyata başlanır ve temel atılırdı. Devlet yöneticileri hazır bulunur, temele altın atılırdı. Dualarla temel atılırken, mimara, bina eminine, bina kalfasına hilat giydirilir, kurbanlar kesilirdi. Temel çukuru açılıp, kazıklar çakılır, aralara kemer örülür, aralarda su biriktirilir ve köprülük od taşı döşenir. İşçiler paydosla evlerine gider, nöbetçiler kalır. İnşaatta hiç kimse zulümle çalıştırılmaz, herkese hakkı verilir. Yalnız, malzemeden çalanlar şiddetle cezalandırılır. Çiniler İznik ve Kütahya’dan, keresteler Karadeniz’den, mermer Marmara adasından, kesmetaşlar Bakırköy’den, çivi İzmit’ten gelir. Bütün malzemeler yerlidir. Taş taşımada, sütun kaldırma ve indirmede sırık hamalları kullanılır. Zemin sathının 4 arşın altından satha kadar köprülük od taşı döşendikten sonra, duvarların inşasına geçilir. Genellikle zeminle kubbe arası büyük camide en az 50 zira’dır. Kubbe, kemer, duvar bağlamalarında demir civatalar kullanılır. Sütunlar mermer olup dışardan getirilir. Duvar taşları, demir kenetlerle birbirine bağlıdır. Kenetler beş kileden birbuçuk okkaya kadar ağırlıktadır. Taşların arasına kalın demir çiviler, yani zıvana denilen çubuklar sokulur, kurşun dökülür. Sütun başlıklarının altında kurşun levha zıvanalarla raptedilir. Binanın her yanı içten ve dıştan kereste iskelelerle kuşatılır. Cümle kapıları önündeki döşemeye aşınmayı önlemek için porfir taşı konulur. Direk, kemer, kazık, çerçeve işlerinde çıralı çam; kapı ve kanatlarda ceviz, şimşir, meşe, elma kerestesi kullanılır. Tuğlalar Fatih devrinde 4,5x28x28 ölçülerindeydi. Hatıl tuğlaları ise 3 cm’dir. Kiremitlerin boyu 18 parmak, ağırlığı 460 dirhemdir. Kum, kireç ve horasandan yapılan harç zenbille taşınır. Çinilerde alçı harcı, sıvalarda kıtıklı (keten elyafı) harç kullanılır. Neme müsait duvarlarda koyun yünü, yumurta akı katılır. Örümceklerin ağ kurmaması için devekuşu yumurtası harca katılır. İnşaatta kullanılan ölçüler: Başparmak ucundan boğuma kadar olan ölçüye boğum; başparmağın yanlamasına kalınlığına parmak denirdi. 1 arşın 60 parmaktı. I. Ahmet zamanında 1 zira 24 parmak oldu, boğuma parmak denildi. 1 parmak 10 iplikti. Amme ziraı 100 eski parmak ve bu da 32 kerah idi | |
|
Etiketler |
cami, mühendisliği |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Sağlık Mühendisliği | PySSyCaT | Çevre Terimleri Sözlüğü | 0 | 29 Eylül 2014 15:36 |
Çevre Mühendisliği | PySSyCaT | Çevre Terimleri Sözlüğü | 0 | 26 Eylül 2014 12:38 |
İkna Mühendisliği | Letisya | Düşünen Beyinler | 0 | 17 Kasım 2013 18:04 |
Fizik Mühendisliği Bölümü | YapraK | Fizik | 0 | 29 Nisan 2009 21:10 |
Makine mühendisliği öğrencileri. | LuisCode | Genel Paylaşım | 0 | 04 Haziran 2006 17:01 |