IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 22 Mart 2013, 15:18   #1
Zen
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Şevkat Ruhta Şiddetli Etki Yapar




Müminler, Yüce Allah’ın Rauf (şefkat eden) isminin üzerlerinde en güzel tecelli ettiği kişilerdir. Müminlerin şefkat anlayışlarının temelinde Allah’ın rızasını ve hoşnutluğunu kazanma isteği vardır. Müminlerin şefkati Allah’ın yarattıklarına karşı çok yoğun yaşanır, hiçbir şekilde azalmaz. Allah’ın rızasını kazanma isteğinden kaynaklandığı için müminlere müthiş zevk verir ve ruhta derin bir etki oluşturur. Bu Allah’ın müminlere bahşettiği çok büyük bir nimet, özel bir güç ve duygudur. Adeta müminlerin iç enerjisidir. En önemlisi de sonsuz merhametin sahibi Rabbimiz’in Kuran’da övdüğü üstün bir ahlak özelliğidir.

Yüce Allah sonsuz ilmini, merhametini ve lütfunu canlı-cansız tüm yarattıkları üzerinde tecelli ettirir. Rabbimiz’in Rahman ve Rahim sıfatlarının tecellilerine hem Kuran’da hem de kainatın her noktasında insanlar hayatları boyunca her an şahit olurlar. Çünkü Allah’ın Rahman ve Rahim sıfatları insanların doğumundan ölümüne, türlü hastalıklardan sağlığa, tüm acizliklerden canlı ve cansız varlıklardaki eşsiz güzelliklere kadar tüm kainatı tamamen sarmış durumdadır. Allah’ın tüm insanlara olan merhameti, şefkati, sevgisi, yardımı, koruması, lütfu ve bağışlayıcılığı Rabbimiz’in “Rahman ve Rahim” sıfatının en güzel tecellilerindendir.

Müminlerin şefkat anlayışlarındaki kararlılıklarının bir sebebi de Allah’ın bu sıfatını kendi üzerlerinde yaşatma çabalarıdır. Allah pek çok ayette açıklandığı gibi “merhametlilerin en merhametlisi”, ”Rahman ve Rahim” olandır. Dolayısıyla müminler de şefkati merhameti, güçlerinin yettiği en son sınıra kadar yaşamaya çalışırlar. Ayrıca müminler, “Eğer Allah’ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten Rauf (şefkat eden ve) Rahim olmasaydı (ne yapardınız)?” (Nur Suresi, 20) ayetiyle de bildirildiği gibi, Allah’ın kendilerine olan şefkatine ve merhametine muhtaçtırlar. Allah’ın kendilerine şefkat ve merhamet etmesini istedikleri için de diğer müminlere ve tüm insanlara karşı ellerinden geldiğince şefkatli ve merhametli olmaya çalışırlar.

Şefkat Her Yerde Tecelli Eder

Müminlere Gösterilen Şefkat:

Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin tek hakimi olan Allah Kuran’da inananların “kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametli” (Fetih Suresi, 29) olduklarını bildirmiştir. Ayette bildirildiği üzere, müminler bu ahlak özelliğini herşeyden önce Allah’ın bir emri olarak yerine getirirler. Bunun yanında müminlerin Allah’a olan sevgilerini, O’nun rızasını kazanmak için gösterdikleri çabayı ve yaşadıkları güzel ahlakı görmek de diğer müminler üzerinde doğal bir sevgi, şefkat ve merhamet oluşmasına neden olur. “Sizin dostunuz (veliniz), ancak Allah, O’nun elçisi, rüku’ ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren mü’minlerdir.” (Maide Suresi, 55) ayeti gereği birbirlerinin velileri olduklarını bilir ve bunun getirdiği samimiyet ve düşkünlük ile hareket ederler. Bu özellikleri bir başka ayette de şöyle haber verilmiştir:

“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah’a ve Resulü’ne itaat ederler. İşte Allah’ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi, 71)

İşte müminler, bu dostluk anlayışı içerisinde birbirlerine sıkıntı verecek her türlü etkiyi ortadan kaldırmaya, ferahlık, rahatlık ve huzur sağlayıcı ortamlar oluşturmaya çalışırlar. Diğer mümin kardeşlerinin de kendileri gibi aciz kullar olduklarını, bu nedenle de her zaman için hata yapmaya, yanılmaya, unutmaya açık olduklarını bilirler. Bundan dolayı da hiçbir zaman bir kızgınlığa ya da merhametsizliğe kapılmadan birbirlerini Allah’ın izniyle şefkatle doğruya davet ederler.

Kitap Ehline Gösterilen Şefkat:

İnsan ayrımı yapmamak, her insanı sevmek, şefkatle yaklaşmak Peygamberimiz (s.a.v.)’in vasfıdır. Peygamberimiz (s.a.v.) bu özelliği sebebiyle Kitap Ehli ile de daima iyi ilişkiler kurmuştur. Samimi müminler de Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bu sünnetini kendi yaşamlarına uygularlar. Kitap Ehli’nin serbestçe ibadetlerini yapması, sanat, ticaret ve günlük yaşamda alabildiğine özgür olmaları müminlerin Kitap Ehli üzerindeki şefkatidir. Müminlerin Kitap Ehli’ne şefkati onları tevhid inancına çağırmalarıyla da ortaya çıkar. Onlara Allah’ın birliğini, Allah’ı çok derin sevmeyi, Allah’a aşkla bağlanmayı, helallere haramlara dikkat etmeyi, Allah’ın son gönderdiği peygamber olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e derin bir sevgiyle bağlanmayı ve dediklerinin doğru olduğunu, Kuran’ın Allah’ın vahyi olduğunu hatırlatırlar.

Kalbi Isındırılacak Olanlara Gösterilen Şefkat:

“Sadakalar, -Allah’tan bir farz olarak- yalnızca fakirler, düşkünler, (zekat) işinde görevli olanlar, kalpleri ısındırılacaklar, köleler, borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir” (Tevbe Suresi, 60)

Yukarıdaki ayette, “kalpleri ısındırılacak” olan bir grup insana işaret edilmektedir. Bu insanlar İslam dinini yeni tanımaya başlayan ya da henüz tanımayan, ancak iman etmesi için gayret sarf edilen kişilerdir.

Allah’ın kendileri için seçtiği din olan İslam’ın mükemmelliğini ve yaratılışlarına tek uygun sistem olduğunu gören müminler, bu güzelliği kendileri gibi tüm insanların da yaşamasını isterler. Dahası Allah’ın, insanları dünya hayatında yaptıklarından dolayı ahirette sorguya çekeceğini bildikleri için henüz vakit varken tüm insanları uyarmaya ve onlara doğru yolu göstermeye çalışırlar. Çünkü insanlar için dünyada da, ahirette de tek kurtuluşun din ahlakını yaşamak olduğunu bilirler. Müminler, insanların Kuran ahlakını yaşadıklarında cehennemden sakınacaklarını bildiğinden daima onları doğruya davet eder, iyiliğe yöneltir, kötülükten sakındırırlar.

Dinsizliğin hakim olduğu bir hayatın kişiye getirdiği azabı çok iyi bilen müminler, insanların Allah’a ve Kuran’a iman etmeleri ve içinde bulundukları durumdan kurtulabilmeleri için çok çeşitli yollar denerler. “Kalbi dine ısındırılacak” olan kimselere Kuran ahlakını anlatma konusunda maddi manevi hiçbir fedakarlıktan kaçınmazlar. Kuran’da, bu kimselerin imanı kavramaları için müminlerin karşılıksız olarak yaptıkları tüm maddi harcamalar “sadaka” olarak adlandırılmıştır. Bu, Allah Katında makbul tutulan ve karşılığı güzel olan bir harcamadır. Zira bir kişinin iman etmesi onun aynı zamanda cehennem azabından kurtulup sonsuz cennet hayatını kazanması demektir.

Anne ve Babaya Gösterilen Şefkat:

“Rabbin, O’ndan başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilikle davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: “Öf” bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle. Onlara acıyarak alçakgönüllülük kanadını ger ve de ki: “Rabbim, onlar beni küçükken nasıl terbiye ettilerse Sen de onları esirge.”” (İsra Suresi, 23-24) ayetinde haber verildiği gibi müminler, Allah’ın ayetlerdeki emirleri ve kendilerinde tecelli eden şefkat duygusu dolayısıyla, yanlarında yaşlılığa erişen bakıma muhtaç duruma gelmiş olan anne ve babalarına karşı son derece saygılı bir tavır sergilerler. Onlara karşı son derece hürmetkar, ince düşünceli, hoşgörülü ve itinalı bir tavır içinde olurlar. Onları rahat ettirmek için ellerinden geleni yaparlar. Saygıda ve merhamette kusur etmemeye çalışırlar. Yaşlılığın getirdiği zorluk ve sıkıntıları göz önünde bulundurur ve onlar henüz dile dahi getirmeden tüm ihtiyaçlarını anlayışla ve şefkatle gidermeye gayret ederler. Hem maddi hem de manevi açıdan bir eksiklik ve sıkıntı çekmemeleri için tüm imkanlarını seferber ederler. Ayrıca her ne olursa olsun gönül alıcı ve hürmetkar üsluplarından taviz vermezler.

Ancak tüm bunların yanında müminlerin anne babaları kimi zaman inkar yolunu benimsemiş olabilirler. Böyle bir inanç farklılığında müminin göstereceği tavır ise, yine güzel sözle ve gönül alıcı bir üslupla onları doğru yola davet etmek olacaktır.

Hayvanlara Gösterilen Şefkat:

Hayvanların yaz ve kış aylarında yiyeceklerini içeceklerini barınacak yerlerini düşünmek, hayvanların aczini çaresizliğini gidermek, yavrularına bakmak insan ruhunun tatmin bulması açısından çok zevklidir. Çünkü Rabbimiz’in kusursuz özelliklerle yarattığı, isteklerini dile getiremeyen, aczini, rahatsızlığını anlatamayan hayvanlara gösterilen bu şefkat ruha büyük bir lezzet verir ve kalbin huzur bulmasına, yatışmasına vesile olur.

Bitkilere Gösterilen Şefkat:

Mümin Allah’ın tecellisi olarak gördüğü herşeye şefkat duyduğundan, bu şefkatini çiçeklere ve ağaçlara da gösterir. Bir bitki güneş görmüyorsa, güneş görmesi için uygun bir ortam hazırlanması, sulanması, yapraklarının bakımı, toprağın havalanıp yenilenmesi bu şefkatin göstergesidir. Karşılığında Müslüman çiçeğin canlandığını gördüğünde ruhunda çok büyük bir zevk duyar. Fakat asıl zevk, Allah rızasını kazanmaktan kaynaklanır.

İhtiyaç İçinde Olana Gösterilecek Olan Şefkat:

Müminlerin şefkati ihtiyaç içinde olan bir kişinin yaşadığı her türlü acizlik ve zorluk anlarında daha da ön plana çıkar. İman etmeyen insanlar, acizlik içinde olan kişilere karşı kayıtsız kalır ve umursamaz davranırlar. Ama mümin bir kişinin böyle bir durumda şefkati ve merhameti artar, ihtiyaç içindeki kişiyi koruyup kollamak ister. Bir kişinin bir şeye gücü yetmezse, o kişiye şefkat duyar, o kişiyi daha çok sever. Ama zulüm gözüyle bakan insanlar, bir şeye gücü yetmeyen kişiye karşı öfke duyar, nefret eder, kızgınlık duyar, intikam almaya kalkabilirler. Mümin ise her durum ve koşulda yardımcı olmaktan zevk alır, şefkat duyar, onu korumak kollamak ister.

Şefkat Anlayışı Allah Korkusu ile Yaşanır

Güçlü bir şefkat anlayışının oluşabilmesi, bu anlayışın insanın hayatı boyunca sürebilmesi ve bunu tüm insanlara yöneltebilmesi için, kişinin mutlaka Allah’tan korkan, Kuran ahlakına uyan bir kimse olması gerekir.

İman etmeyen insanlar, böyle güçlü bir şefkat ve merhamet ahlakını ancak aralarında menfaat bağları olan kişilere; yani halihazırda ya da gelecekte, gösterdikleri şefkatin mutlaka bir şekilde kendilerine bir çıkar sağlayacağını düşündükleri kişilere gösterebilirler. Ve bunu da ancak geçici bir süre devam ettirebilirler.

Mümin ise, şefkatli ve merhametli olmayı, kişiliğinin bir parçası olarak tüm hayatı boyunca yaşar. Beraberindeki müminlere karşı, son derece ihtimamlı çok daha koruyup kollayıcı bir tavır içerisinde olur. Müslüman kardeşlerini; dostları, arkadaşları ve yakınları olarak sevip sayar, onlara karşı hürmette kusur etmez. Onlara sahip çıkıp her türlü ihtiyaçlarını, sıkıntılarını söyletmeden düşünüp gidermek gibi, titiz bir ahlak içerisinde olur. Onların sorunlarını, ihtiyaçlarını, sıkıntılarını, kendilerininkinden önde tutar. En zor şartlarda bile, önce Müslüman kardeşlerini koruyup kollamaktan taviz vermez.

Müminin bu şefkati ve fedakarlığı; onun, Allah’ı kendi nefsinden, bedeninden, malından, mülkünden, hayatından ve sahip olduğu maddi manevi diğer herşeyinden daha çok sevdiğinin çok açık bir alametidir. Böyle bir insan Allah’ın sevgisini kazanabilmek için, hiç düşünmeden herşeyini feda edebilecek güçtedir. Canını, malını, sahip olduğu herşeyi Allah’a teslim etmiştir. Tüm hakimiyetin tek sahibi olan Allah Kuran’da, bu ahlakı gösteren müminleri müjdelemiş ve gerçek anlamda “büyük kurtuluş ve mutluluğun” ancak bu şekilde elde edilebileceğini hatırlatmıştır:

“İşte onlar, hayırlarda yarışmaktadırlar ve onlar bundan dolayı öne geçmektedirler.” (Müminun Suresi, 61)

Şefkat Özel Bir Duygudur, Ruhta Şiddetli Etki Yapar

Müminlerde görülen ‘şefkat’, iman edenlerin birbirlerine duydukları sevginin de çok önemli bir alametidir. Çünkü ancak hiçbir menfaat beklentisi içerisinde olmadan, yalnızca Allah rızası için seven bir insan böyle yüksek bir ahlak gösterebilir. Dolayısıyla bu ahlakın, -kişi ayırt etmeden- tüm Müslümanlara karşı ve sürekli olarak gösterilmesi, aynı zamanda o kişinin samimi iman ettiğinin de önemli bir göstergesidir.Kuran’da müminlerin birbirlerine karşı göstermeleri gereken şefkat anlayışını Allah bir ayette şöyle bildirmiştir:

“Sakın onlardan bazılarını yararlandırdığımız şeylere gözünü dikme, onlara karşı hüzne kapılma, mü’minler için de (şefkat) kanatlarını ger.” (Hicr Suresi, 88)

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Şefkat Hakkındaki Hadisleri

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ashabına merhametli olmalarını hatırlatmış ve onlara en güzel örnek olmuştur:

“MERHAMET EDİN, MERHAMET OLUNASINIZ. AF EDİN, AF OLUNASINIZ. YAZIK, LAF EBESİ OLANLARA. YAZIK GÜNAHLARINA BİLEREK DEVAM EDİP, İSTİĞFAR ETMEYENLERE.” (G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 70/10)

“ALLAH REFİKDİR (MERHAMETLİ VE ŞEFKATLİ), RIFKI SEVER VE RIFKA MUKABİL VERDİĞİNİ BAŞKA HİÇBİR ŞEYLE VERMEZ.” (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 7. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 293)

Allah’ın, insanların kalbine ilham ettiği şefkat duygusunun pek çok hikmeti vardır. Hayata gözlerini açtığı andan itibaren, yaşayacağı dünya hakkında hiçbir bilgisi olmayan, iyiyi - kötüyü, doğruyu - yanlışı, güvenliği - tehlikeyi bilmeyen, kendisini korumaktan aciz, ihtiyaçlarından ve bunları nasıl gidereceğinden bihaber olan bir varlığı, Allah ‘anne şefkati’ vesilesiyle tümüyle koruma altına almaktadır. İşte bu ‘anne şefkati’, tüm insanların birbirlerine göstermeleri gereken şefkat anlayışı açısından çok önemli bir ölçü ve örnektir.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
şiddetli


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Dekorasyonda Tropik Etki Burce Ev Dekorasyonu 0 29 Mart 2012 03:58
Baharın gelmesi sizde nasıl etki yapar:) yoSun IF Anket Arşivi 4 04 Şubat 2011 19:18
Etki ve Tepki Ocean Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 17 Temmuz 2008 01:05