Eliphas Levi takma adıyla ünlü, Dogme et Rituel de la Haute Magie kitabının yazarı Alphonse Louis Constant, 19. yüzyılda modern cinciliğin de temelini atmış oldu. Maji ile ilgili ilginç fikirler üretmesine rağmen, Eliphas Levi hayatında yalnız bir kere bu sanatın pratiğine yeltenmiş, o olayda da her şeyi berbat edip deneyi yarıda bırakmıştır: Levi bir gün okuduğu kitapların etkisinde kalarak, Tyana'lı Apollonius'un ruhunu çağırıp cinlerle ilgili sorular sormak istemiş. Gecenin uygun saati gelince, evinde bu iş için hazırladığı odaya mangalı yerleştirmiş, asasını eline alıp cüppesini giymiş ve heyecan içinde dört bir yana işaretler çizerek tılsımlı sözleri okumaya başlamış. Ama, ne bir cin gelmiş ne de Apollonius'un ruhu. Bu sefer yeni baştan işe koyulmuş, heyecandan da elleri titriyormuş. Tam asasını ileriye doğru uzatarak "görün, ey yüce Apollonius!" diye bağırırken, koluna sanki birisi dokunuyormuş gibi bir hisse kapılınca, korkudan şak diye oraya yığılıp kalmış. Levi bu ödlekliğini kamufle etmek için, "mangaldaki odun kömüründen çıkan gazlar beni fena etkiledi", der. Ama, aslında Levi'nin ne denli marifetli bir cinci olduğunu göstermeye yetiyor bu olay.
Eliphas Levi'nin Fransız okültistleri arasında olduğu kadar bütün Avrupa'da da ünü yaygındı. Ancak, bu alanda asıl hamleyi İngiltere'de 1887 yılının sonunda kurulan The Hermetic Order of the Golden Dawn adlı gizli cemiyetin üyeleri yaptı. Kurucularından egzantrik ruhlu İskoçyalı Samuel Liddell MacGregor Mathers (son iki adı kendi uydurmuştur), aslında hiçbir baltaya sap olamamış ama zeki ve bilgili bir adamdı. Rosenroth'un Kabbalah Denudata adlı eserini tercüme ederken yazdığı uzun giriş bölümünde, Yahudi Mistisizmini gayet iyi anladığı görülmektedir.