Acı dünyasında, erkekler korkunç yaralanmalara karşı daha dayanıklı gibi görünseler de, kadınların hayatları boyunca erkeklerden daha fazla acı çektikleri bir gerçek. Peki erkekler ve kadınlar acıyı aynı oranda mı hissediyorlar? Arasındaki farklar neler?

HowStuffWorks isimli sitede yer alan haberde, 1992 yılında Western Ontario Üniversitesi'nde yapılan araştırmaya göre, bebek doğduktan sonra bile doğum yapan kadınların bebek sahibi olmayanlarla karşılaştırıldığında daha yüksek ağrı sınırı göstermeye devam ettikleri belirtildi.
Kadınlar dayanılmaz doğum sancılarıyla başedebilirken, çalışmalar genel ağrılara karşı erkeklerden daha hassas olduğunu gösteriyor. Gerçekte, bir ömür boyunca kadınlar erkeklerden daha fazla acı çekiyor.
Acı dolu cinsiyet ayrılığınn ne kadar kapsamlı ve geniş olduğunu anlamak için, belirli kronik koşulların görülme oranını göz önünde bulundurabilirsiniz:
• Kadınlar, erkeklerden yüzde 40 daha fazla osteoporoz ağrısı çekiyor.
• 5 kadından birinin migren ağrısı var, erkeklerin ise 17'sinden biri migren ağrısıyla mücadele ediyor.
• Kadınlar erkeklere oranla 9 kat daha fazla fibromiyalji (kasları etkileyen yaygın ağrı) ağrısı çekiyorlar.
Kadınlarda ve erkeklerde ağrı süreci aynı şekilde işlemiyor. Eğer bir kadın ve erkek ellerini sıcak bir sobanın üstüne koyarsa, beyinlerinin farklı bölümleri faaliyete geçecektir. 2003 yılında, Los Angeles'taki California Üniversitesi'nde görevli araştırmacılar, acı karşısında erkeklerin beynindeki bilişsel ve analitik bölgesi canlanırken, kadınların limbik sisteminin, beynin duygusal merkezinin harekete geçtiğini keşfettiler.
Kadın ver erkek vücudunun acı sürecindeki farklardan dolayı, bazı bilim adamları ağrı kesici hazırlarken cinsiyet odaklı yaklaşım kullanmaya başladılar.