IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

2Beğeni(ler)
  • 1 Post By Zeytin
  • 1 Post By IRCMasteR

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 26 Şubat 2024, 11:23   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
“İç sesini dinle” kabusu: İçgüdülerimiz her zaman güvenilir olmayabilir




Hayatımızdaki önemli bir kararla ilgili şüpheye düştüğümüzde alabileceğimiz en popüler tavsiye, “kalbini takip et”, “içgüdülerini kullan” ya da “iç sesini dinle”den ibaret oldu son dönemlerde. Acaba birisi de karşımıza çıkıp “kendini boşver, kendin kimsenin umurunda değil” dese, ne değişir? Bazen içimize değil de dışımıza bakmak daha mantıklı olabilir mi?
Hayatımızı nasıl yaşayacağımızın anahtarının benliğimizde olmadığı fikrine bir kulak versek keşke arada sırada. Benlik yalnızca bir fikir, bir yapı, kültürel tarihin bir yan ürünü. Bu nedenle, doğası gereği içsel olmaktan çok, aslında dışsal.
The Telegraph’ta 2014 tarihli bir makale yayımlanmış, bakın ne yazmışlar:

“Yeni yapılan bir araştırma, yöneticilerin sezgileriyle çelişen verileri sorgulayacaklarını ortaya koyuyor.”
Evet, sevgili kişisel gelişimciler, haklısınız! Bağırsaklarımıza daha çok güvenmemiz gerek, sonuçta üzerinde günlerce/aylarca çalışılmış, raporlandırılmış, test edilmiş ve onaylanmış veriler ne kadar değerli olabilir ki! (Hoş bazen manipüle edilmiş verileri de işimize geldiğinde sindiriveriyoruz. O da ayrı bir konu.)

Zaten genel gidişatımız gösteriyor ki veriler beyazın beyaz olduğunu gösterse bile eğer bağırsaklarımız bize beyazın siyah olduğunu söylüyorsa, bizler bağırsaklarımıza güvenmeye daha yatkınız.



Çoğu makalede yaşam tarzı önerileri “içinizde neler olup bittiğini gözlemleyin” minvalinde hicvediliyor. Tüm cevaplar zaten içinizde diyorlar. Hissettiklerinize göre hareket etmeye başlayın. Artık dünyanın geri kalanına uyum sağlamak zorunda kalmayacaksınız.

Mesela arketipsel olarak toplum, iyi bir siyasetçiyi neyin oluşturduğuna ilişkin nesnel standartlar belirler ve bunların içinizde nasıl hissettiğinizle hiçbir ilgisi yoktur. Bunlar, aklını kullanabilen herkesin değerlendirebileceği yeteneklerdir. Buna karşı çıkmak zor. Böyle bir sağduyunun unutulması veya kötüye kullanılması garip. Sarkaç bir tarafa çok fazla sallandı ve yeniden dengelenmesi gerekiyor. İç gözlemde bazı bilgeliklere ulaşılabilmesine rağmen, harikalar diyarında yaşayıp dış dünyayı ve diğer insanlardan gelen geri bildirimleri görmezden gelemeyiz. Öz değerlendirme söz konusu olduğunda birçok kör noktamız var ve çoğu zaman daha iyi hissetmek için kendimize yalan söyleyiveriyoruz. Şimdi gel de sürekli olarak iç sesine inan!

Fransız filozof Jean-Jacques Rousseau ve arkadaşı Denis Diderot ile ilgili güzel bir hikaye vardır.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Rousseau, içsel duyguların dış etkenlerden çok, gerçek benlik hakkında bilgi verdiğini iddia eden ilk yazarlardan biriydi. Pek çok şey yazdı, ancak “Emile ya da Eğitim Üzerine” adlı kitabı oldukça önemlidir. Bu kitap eğitimin ve insanın doğası üzerine bir incelemeydi. Kitapta çocuk yetiştirmek ile ilgili tavsiyeler dahi vardı. Rousseau’nun bu incelemesi yazıldığı dönemden sonra yeni bir ulusal eğitim sistemine ilham olmuştu. Ancak işin ilginç yanı ne biliyor musunuz? Rousseau beş çocuğunu da bir yetimhaneye terk etmiş biriydi. Evet, doğru okudunuz, çocuk yetiştirme üzerine kitap yazarken kendi çocuklarını terk eden bir nasihatçı! Eminim kendi içine yeterince bakmamıştır ya da belki de bunu çok fazla yapmıştır.

Neyse gelelim hikayenin Diderot’yla olan alakasına. Rousseau’nun arkadaşı olan Diderot onun bazı tutarsız davranışlarını fark eder ve ona büyümesini söyler. Uzun lafın kısası Rousseau, ev sahibesinin kuzeni olan Sophie d’Houdetott’u takıntılı bir şekilde takip etmektedir. Diderot’nun konuşma nedeni budur. İki arkadaşın arası bu olaydan sonra epeyce açılır. Diderot daha sonra Rousseau’yu “hatalı, şeytan kadar kibirli, nankör, zalim, ikiyüzlü ve kötü biri” olarak tanımlar…

“Benim fikirlerimi emdi, onları kendisi kullandı ve sonra da beni küçümsemeye başladı” der. Yani sonuç olarak özgünlük dediğimiz şey ne söylediğimizden çok, ne yaptığımızla ilgilidir.
Diderot’dan alıntı yapmak gerekirse, “gerçek fikrimiz, hiçbir zaman tereddüt etmediğimiz değil, en düzenli olarak geri döndüğümüz fikirdir.”

Modern kültürümüz, “benlik” ve “kendini geliştirme” konularıyla oldukça fazla alakadar oluyor. Esneklik, hareketlilik, pozitifliğe aşırı güven ve olumsuzluğun şeytanlaştırılması gibi fikirler temel erdemlerdenmiş gibi sunuluyor. Bu fikirleri sunanlar da putlaştırılıyor.

Eğer “içeri bakmak” için gerekenden fazla zaman harcarsanız, eskisinden daha fazla hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Her şey gün ışığı ve gökkuşağından ibaret değil sonuçta. İçimizde bilmek istediğimizden daha fazla karanlık var.

Ünlü psikiyatrist Carl Jung, her birimizin içinde bizim için bilinmeyen karanlık bir taraf olarak adlandırdığı “gölge” kavramını araştırmıştır.

“Birey kendi gölgesini görmeye çalıştığında, kendinde reddettiği, ancak diğer insanlarda açıkça görebildiği niteliklerin ve dürtülerin farkına varır (ve çoğu zaman utanır) -bencillik, zihinsel tembellik ve özensizlik gibi şeyler; gerçek dışı fanteziler, planlar ve entrikalar; dikkatsizlik ve korkaklık; aşırı para ve mal sevgisi -kısacası, daha önce kendi kendine hakkında söyleyemeyeceği tüm küçük günahlar oradadır…” (İnsan ve Sembolleri, s. 174)

“İçsel duygularımızla ilgili saplantı tehlikeli olabilir. Aşırı kendi kendini analiz, “aslında anlamsız olan, ancak tam da onu hissetme süreci boyunca anlam kazanan bir şeyi hissetme riskini beraberinde getirir.”

İçgüdülerimizin ne anlama geldiği ve kendimizi bulup bulmadığımız konusunda biraz şüphe içinde olmak hepimize iyi gelebilir. Benliğin sabitlenmesinin imkansız olduğunu ve içgüdülerin güvenilmez olduğunu kabul ettiğimizde, bu şüphe başlı başına bir erdem bile olabilir.

Hayatımızın olumsuz yönlerine daha fazla odaklanmayı deneyebiliriz. Bu bize rahatça konuşma özgürlüğü sağlayabilecek bir durum aslında. Petrol çok pahalı, hava çok kötü vs. Herhangi bir şey hakkında şikayet etmek elbette hayatın anlamını bulmamıza yardımcı olmaz, ancak bir şeyleri dilimizden akıtmadığımızda sonuçlar ağır olabiliyor. Ayrıca bazen olumsuzluklara odaklanmak, sorunlarla başa çıkmanın ilk adımıdır. Olumlu değişikliklere yol açmasa bile bazen de şikayet etme hakkımıza sahip çıkabilmeliyiz. Yoksa zehirli olumlama hallerimiz, önemli sosyal, politik ve ekonomik sorunları bireysel motivasyon ve pozitiflik meselesine indirgemeye devam edecek.

Kaynak
Andrei Vasilachi-How to stand firm in the accelerating culture
Svend Brinkman- Stand Firm: Resisting the Self-Improvement Craze

__________________
Eski bir kadınım ben,
Siyah-Beyaz fotoğrafları,
45'lik plakları özlüyorum...
Yine bir gül nihal alıyor gönlümü
eteklerim uçuşarak vals yapıyorum..
Beyoğlu'nda gezerken Pera'yı düşlüyorum
Yelpaze ile serinlemek,
Naif birkaç sözcükle ısınmak istiyorum.
Yüzüne bakmaya utandığım,
elimi tutmaya kıyamayan,
Aşklar hayal ediyorum...
Eski bir kadınım ben,
İnce bir dantel gibi işlemeden hayatı,
Ölmek istemiyorum...
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 26 Şubat 2024, 11:27   #2
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: “İç sesini dinle” kabusu: İçgüdülerimiz her zaman güvenilir olmayabilir




Evet alışveriş sırasında içgüdüsel düşüncelerimize yenik düşüyoruz, Allah izin verirse Ramazanı görebilirsek tekrar aynı şeyleri yaşayacağız halbüki bu tüketim sarmalından çıkmamız gerek.

__________________

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Salata her zaman zayıflamaya yardımcı olmayabilir Sarya Diyet ve Sağlıklı Beslenme 0 23 Aralık 2020 03:50
Kalbinin Sesini Dinle-Barbara Scott Zen Kitap Tanıtımları 0 03 Haziran 2013 18:53
Meyve her zaman yararlı olmayabilir! Lucifer Diyet ve Sağlıklı Beslenme 0 24 Kasım 2011 13:05