IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

1Beğeni(ler)
  • 1 Post By Liaaa

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 07 Mart 2012, 12:59   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Ötekileşme







Ötekileştiremediklerimizden misiniz?

Sen kimsin? Allahın bir yerlerde eşit olarak yarattığı ve bıraktığı dünyada seninde yasalarınla kurallarınla koyduğun güya eşit olan insan!

İnsanlar eşittir! Peki kime göre ve neye göre? Bana göre eşittir diyenlerdenseniz dünyanın en gamsız grubundasınız demektir. Sakın kızmayın gamsız dememe. Eğer herkes eşittir deyipte koyun gibi tüm eşitsizliklere boyun eğiyorsanız ve üstüne üstlük kılınız bile kıpırdamıyorsa o grupta olmayı hak etmişsiniz demektir! Dünya görüşüme göre eşit diyenlerdenseniz hak hukuk adalet gibi kavramları az çok hayatınızda uygulamaya çalışan azınlıktasınız. Azcıkta olsa inancınız varsa ve Allah tüm insanları yaratırken eşit yaratmıştır. Beyazın siyaha, zenginin fakire üstünlüğü yoktur diyen dinimize kulak veriyorsanız ne mutlu size! Ama bitmiyor. Siz buna rağmen gördüğünüz eşitsizliklere göz yumuyorsanız sizin de sorgulamanız gereken bazı şeyler var demektir.
Size göre eşit değilse zaten sorun yok (!) Siz yolunuzu belirleyip, bu fani dünyanın büyük bir eşitsizlik üzerine kurulu olduğunu ve nasıl geldiyse öyle gideceğini düşünenlerdensinizdir. Belki de haklı bile olabilirsiniz. Evet bu dünya koskoca bir eşitsizlik üzerine kuruludur ve geçmişten beri değişen birşeyler pek görülmemiştir.
Eşitsizlik nedir? Sözlüklere bakarsanız klasik anlamda: ‘’ İki veya daha çok şeyin eşit olmaması durumu’’ dur. Bizim ilgilendiğimiz anlamı ise; toplumsal sınıflaşmanın sonucu olarak bireylerin toplumsal yerleri arasında ortaya çıkan ayrılıklar.
Eşit olmasına rağmen zenginin fakiri ezmesi, aynı işi yapmasına hatta daha kötü koşullarda çalışmasına rağmen sözleşmeli öğretmenin kadrolu öğretmenden farklılıkları, daha kötü koşullarda görev yapmasına karşın askerdeki bir erin orada görevli bir rütbeliye karşı statüsü. Örnekler arttırılabilir.

Bunun yanında son dönemlerde dikkatimi çeken en önemli kutuplaşma ise siyasallaşmayla ilgili. Siyaset benim işim değil. Ben eğitimciyim. Benim misyonum kişisel gelişim eğitimleriyle de ilgili olduğum için insanlara hep evrensel iyiyi, doğruyu, etiği ve doğuştan gelen muhteşem potansiyelini ortaya çıkarmasına yardımcı olmak. Ancak siyaset her alanda o kadar içimize işlemiş ki! Hiç girmemesi gereken eğitim bile artık siyasetin odak noktasında! Çizilen tüm penbe tablolara rağmen eğitim sistemi çökmüş, göreve başlayan en taze öğretmenden ilçe milli eğitim müdürlerine hatta müfettişlere kadar herkes bunu dile getirip durumdan şikayetçi. En kötüsü de yapılan hiçbir şeyin olmaması! Kadrolu, sözleşmeli, vekil, ücretli gibi eğitimin temel taşı olan öğretmeni paramparça etmiş bir sistem! Yıllardır birleşemeyen öğretmeni ailesinden eşinden çocuğundan ayrı bırakan, tüm anayasal haklara, güvencelere, aile bütünlüğü palavralarına rağmen adım atmayan bir sistem!Ve bunun adına eşitlik diyen bir zihniyet! Haklarını arayan ekmeğinin kavgasını yapan gencecik muhteşem potansiyellere ‘’İşinize gelmiyorsa çekin gidin! İstifa edin! ‘’ diyen, diyebilen insan müsveddelerinin işin en başında olduğu bir zihniyet!

Sonra da güzel ülkem gelişecek, yeni nesiller ülkenin geleceği olacak ve ülkemiz muasır medeniyetler seviyesine çıkıp, gelişmiş ülkelerle boy ölçüşecek!
Gelişmiş ülkelerle boy ölçüşmek ve onlarla eşit şartlarda yaşamak istiyorsak önce kendi toplumsal eşitliğimizi sağlamalıyız diye düşünenlerdenim. Atatürk’e kulak verelim;
Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, mutluluğa eriştirmek için iki orduya ihtiyaç vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri milletin geleceğini yoğuran kültür ordusu...

En önemli ve verimli vazifelerimiz milli eğitim işleridir. Milli Eğitim programımızın, Milli Eğitim siyasetimizin temel taşı, cahilliğin yok edilmesidir. Cahillik yok edilmedikçe, yerimizdeyiz... Yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor, demektir. Bir taraftan genel olan cahilliği yok etmeye çalışmakla beraber, diğer taraftan toplumsal yaşamda bizzat faal ve faydalı, verimli elemanlar yetiştirmek lazımdır. Bu da ilk ve orta öğretimin uygulamalı bir şekilde olmasıyla mümkündür. Ancak bu sayede toplumlar iş adamlarına, sanatkarlarına sahip olur. Elbette milli dehamızı geliştirmek, hislerimizi layık olduğu dereceye çıkarmak için yüksek meslek sahiplerini de yetiştireceğiz. Çocuklarımızı da ayni öğretim derecelerinden geçirerek yetiştireceğiz.

Gelecek için yetiştirilen vatan çocuklarına, hiçbir güçlük karşısında baş eğmeyerek tam sabır ve dayanıklılık ile çalışmalarını ve öğrenimdeki çocuklarımızın anne ve babalarına da yavrularının öğrenimlerini tamamlaması için her fedakarlığı göze almaktan çekinmemelerini tavsiye ederim. Büyük tehlikeler önünde, uyanan milletlerin kararlarında ne kadar ısrarlı olduklarını tarih doğrulamaktadır. Silahı ile olduğu gibi kafasıyla da mücadele mecburiyetinde olan milletimizin, birincisinde gösterdiği kudreti ikincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur.

Milli Eğitimin gayesi yalnız hükümete memur yetiştirmek değil, daha çok memlekete ahlaklı, karakterli, cumhuriyetçi, inkılâpçı,olumlu, atılgan, başladığı işleri başarabilecek kabiliyette, dürüst, düşünceli, iradeli, hayatta rastlayacağı engelleri aşmaya kudretli, karakter sahibi genç yetiştirmektir. Bunun için de öğretim programları ve sistemleri ona göre düzenlenmelidir.

Okullarda öğretim vazifesinin güvenilebilir ellere teslimini, memleket evladının, o vazifeyi kendine hem bir meslek, hem bir ideal sayacak üstün ve saygıdeğer öğretmenler tarafından yetitirilmesini sağlamak için öğretmenlik, diğer serbest ve yüksek meslekler gibi, derece ilerlemeye ve her halde refah sağlamaya uygun bir meslek haline getirilmelidir. Dünyanın her tarafında öğretmenler insan toplumunun en fedakar ve saygıdeğer unsurlarıdır.

Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet henüz millet adını almak kabiliyetini kazanmamıştır. Ona basit bir kitle denir, millet denemez. Bir kitle millet olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır.

Hedefe yalnız çocukları yetiştirmekle ulaşamayız! Çocuklar geleceğindir. Çocuklar geleceği yapacak adamlardır. Fakat geleceği yapacak olan bu çocukları yetiştirecek analar, babalar, kardeşler hepsi şimdiden az çok aydınlatılmalıdır ki, yetiştirecekleri çocukları bu millet ve memlekete hizmet edebilecek, yararlı ve faydalı olabilecek şekilde yetiştirsinler! Hiç olmazsa yetiştirmek lüzumuna inansınlar! Okullardan başka gazeteler, küçük dergiler köylere kadar yayınlanıp dağıtılmalıdır. Bizim köylümüz ne gazete ne dergi v.s. okumaz. Bilenler bilmeyenleri toplayıp, okutmayı, onlara okumayı anlatmayı bir vazife bilmelidir.

Eğitimcilerimiz başta olmak üzere tüm insanlarımızın bu hassasiyeti taşımaları dileğiyle! Üstelik zihniyetine, sağcılığına,solculuğuna, aleviliğine, kürtlüğüne bakmadan! Allahın eşit olarak yarattığı bir insan olmanın bilinciyle!

M. Burak OLGUN
Nlp Trainer & MCC


 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
Ötekileşme


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık