IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 13 Ağustos 2011, 00:12   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Ahmet Mithat Efendi (1844-1912)





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


1844'te İstanbul’da doğdu. 28 Aralık 1912'de İstanbul'da yaşamını yitirdi. İstanbul Mısır Çarşısı esnafından Hacı Sülayman Ağa'nın oğlu. Babasını küçük yaşta kaybetti. 1854'te Vidin'de bulunan ağabeyi Hafız Ali Ağa'nın yanına gönderildi. Eğitimine burada başladı. 1857'de ailesi ile birlikte İstanbul'a döndü. Mısır Çarşısı’nda bir aktarın yanına çırak verildi. Ağabeyinin yanında çalıştığı Mithad Paşa'nın yanına girdi. Mithad Paşa 1861'da Niş Valiliği'ne atanınca ağabeyi ile birlikte Niş'e gitti. Rüşdiyeyi orada bitirdi. Rusçuk'da Tuna Vilayeti Kalemi'ne memur olarak girdi. Çalışkanlığı ile Mithad Paşa'nın gözüne girdi. Paşa ona kendi adını verdi. Bu arada özel dersler alarak Fransızca'sını ilerletti. 1866'da çevirmen olarak gittiği Sofya'da evlendi. Tuna Gazetesi'nin başyazarı oldu. 1869'da Mithad Paşa ile birlikte Bağdat'a gitti. Vilayet matbaası ve resmi vilayet gazetesi Zevra'nın müdürlüğünü yaptı. İlk kitabı olan Hece-i Evvel adlı ders kitabını burada yazdı. 1871'da ağabeyi ölünce İstanbul'a döndü. Tahtakale'deki evinin altına küçük bir matbaa kurarak kendi kitaplarını basmaya başladı. Bir yandan da Basiret gazetesine yazılar yazdı. 1872'da Namık Kemal ile tanıştı. Devir ve Bedir isimli iki gazete çıkardı. Bu gazeteler kapatılınca Dağarcık ve Kırkambar dergilerini yayınladı. Bu dergilerde çıkan yazılar nedeniyle Namık Kemal, Ebüzziya Tevfik gibi yazarlarla birlikte Rodos'a sürgüne gönderildi. 3 yıl kaldığı Rodos'ta Medrese-i Süleymaniye isimli bir okul açıp ders verdi. 5. Murat'ın affıyla 1876'da İstanbul'a döndü. 1876'da İttihat Gazetesi'ni yayınlamaya başladı. Muhalif tutumunu yumuşatarak 2. Abdülhamit'e yakınlaştı. Devletin resmi gazetesi Takvim-i Vakayi ve devletin basımevi olan Matbaa-i Amire'nin müdürlüğüne atandı. Mithad Paşa davasında paşanın aleyhine tanıklık yaptı. 1878'de Osmanlı Sarayı'nın desteğiyle Tercüman-ı Hakikat gazetesini kurdu. 1888'de İsveç'te toplanan Müsteşrikler Kongresi'ne katıldı. 1895'te Meclis-i Umur-ı Sıhhiye ikinci reisi oldu. Aynı yıl Sabah gazetesinde yayınlanan "Dekadanlar" başlıklı yazısıyla Servet-i Fünun'u eleştirdi. Sanat ve edebiyat çevrelerinin tepkisini çekti. Yazarlığı bırakmak zorunda kaldı. Ölümüne kadar Darülfünun'da dünya tarihi ve dinler tarihi dersleri verdi, hayır kurumlarında çalıştı.

Ahmet Mithat Efendi Eserleri:
ROMAN-ÖYKÜ:

Kıssadan Hisse (öykü, 1869)
Esaret (1870)
Hasan Mellah (1873)
Hüseyin Fellah (1873)
Dünyaya İkinci Geliş yahut İstanbul'da Neler Olmuş (1873)
Yeryüzünde Bir Melek (1875)
Felatun Bey'le Rakım Efendi (1875)
Karı Koca Masalı (1875)
Paris'de Bir Türk (1876)
Süleyman Musuli (1877)
Karnaval (1881)
Vah (1882)
Dürdane Hanım (1882)
Acaib-i Alem (fenni roman, 1882)
Cellad (1884)
Letaif-i Rivayat (25 kitaplık öykü dizisi, 1887)
Haydut Montari (1888)
Demir Bey yahut İnkişaf-ı Esrar (1888)
Gürcü Kızı yahit İntikam (1889)
Diplomalı Kız (1890)
Müşahedat (romanın romanı, 1891)
Hayal ve Hakikat (1892)
Taaffüf (Fatma Aliye ile, 1895)
Gönüllü (1896)
Amerika Doktorları (fenni roman, 1898)
Jön Türk (1910)

OYUNLAR:
Eyvah (oyun, 1871)
Açık Baş (oyun, 1874)
Ahz-ı Sar yahut Avrupa'nın Eski Medeniyeti (1874)
Zuhur-ı Osmaniyan (1877)
Çengi (1877)
Çerkeş Özdenler (1884)
Fürs-i Kadim'de Bir Facia yahut Siyavuş (oyun, 1884)

DİL KİTAPLARI:
Durub-ı Emsal-i Osmaniye Hekimiyatının Ahvalini Tasvif (1871)

TARİH:
Kainat (15 kitap, 1871-1881)
Üss-i İnkilab (2 cilt, tarih 1877-1878)
Tarih-i Umumi (2 cilt, 1878-1879)
Mufassal Tarih-i Kurun-ı Cedide (3 cilt, 1886-1888)
Tedris-i Tarih-i Edyan (1913)
Tedris-i Tarih-i Umumi (1913)

MAKALE-MEKTUP:
Menfâ (1877)
Zübdet-ül Hakayık (anı-belge, 1878)
Ekonomi-Politik (1879)
Müntehabat-ı Tercüman-ı Hakikat (3 cilt, 1883)
Arnavudlar ve Solyotlar (1888)
Müntehebat-ı Ahmed Mithad (3 cilt, 1889)
Halla-ü Ukad (mektuplar, 1890)

RUHBİLİM:
Nevm ve Hâlât-ı Nevm (1881)
İlhamat ve Tagligat (1885)


 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 09 Aralık 2012, 01:41   #2
Zen
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Ahmet Mithat Efendi (1844-1912)




Ahmet Mithat Efendi öncelikle romancıdır ama herkesten bilgili ve görgülü olduğu için sık sık parantez açar, açıklamalar yapar. Mesela diyeceksiniz: Madam Noralya telefonu kaldırdı. (Malum, telefon kabloya bağlı, üzerinde numerolar olan siyah kutu şeklinde bir zerzevat olup yüzünü göremediğimiz insanlarla konuşmaya yarar. İki ana kısmı vardır ki birinin adı ahize, diğerinin adı...)

Bazen tam romanın kahramanı eline kaşığı almıştır ki hazret "fasulyenin faydalarından" bahse kalkar. Adamın romandaki rolünü unutup Frenklerin tarıma nasıl önem verdiklerinden girer, yemek tariflerinden çıkar. Eh bu arada "kalaysız sahanların tehlikelerinden" ve "asri pişirme kaplarını kullanma zamanının gelip de geçiyor olduğundan" söz açmadan yapamaz. Derken kahramanımızın yolu limana düşer, Ahmet Mithat Efendi fırsatı kaçırmaz, batılı ansiklopedilerde "buharlı makineler" üzerine yazılmış ne kadar malumat varsa peş peşe sıralar. Hele hele birisinin dili sürçmeye görsün romanın akışı durur, günlerce "gramerin lüzumu ve ehemmiyeti" üzerine yazar, içinizi bayar.

Okuyucuya göre final
İstanbullular buna rağmen her sabah büyük bir merakla Tercüman-ı Hakikat gazetesi alır ve alelacele yarım kalan romana bir göz atarlar. Evi Beykoz'dadır, sabah vapuru ile Köprü'ye gelinceye kadar hikayenin kahramanlarını bir yerlere yollar, küstürür, barıştırır, evlendirir, boşandırır ve bol bol akıl satar. "Eşekten doğma katır / ne hal bilir, ne hatır!.. Kaymağı seven, mandayı cebinde taşır..." gibi sözleri sıkça kullanır ki o devirde bunlar "iyi prim" yapar.

Bazen yolcular önünü keser "o hain dadı ile körolasıca seyis dururken gencecik kızı niye öldürdün" diye hesap sorarlar. Hatta kalabalıklar toplar, nümayişe kalkışırlar. Efendi, kimseyi kırmaz dadıyla seyis bir şekilde cezalarını bulur, genç kız silbaştan "beyaz atlı prens"ini beklemeye başlar.

Ahmet Mithat Efendi uzun boyu, geniş omuzu, enfiye çekmekten derisi köseleleşmiş burnu, yuvarlak çenesi, çıkık elmacık kemikleri ve heybetli kafasıyla ortalıkta telaşlı telaşlı dolanır ve kimseye aldırmaz. Kimin ne giydiği umurunda değildir o kendine göre "maça" yapar, yeni yetme özentiler gibi Figaro gazetesini (başlığı görünecek şekilde katlayıp) setresinin cebine sokar. Pantolonunun arka cebinde bir rovelver (tabanca) parıldar, koynundan, çantasından mürekkebi akmış müsveddeler sarkar. "Daire-i Ümur-i Sıhhiye Reis-i Sanisi Atufetlu ve devletlü Ahmet Mithat Efendi Hazretleri" gibi bir unvan ile anılsa da, başında kalıpsız ve yağlı fesi, elinde çoban değneğini andıran kalın bastonuyla halktan biri gibi yaşar.

Her mevzuda uzman!
Dile kolay Ahmed Mithat Efendi tam 226 adet eser yazar. Bazen Jules Verne gibi coğrafi ve fenni mevzulara girer (Acaib-ü alem) bazen Aleksandr Dumas gibi serüven kovalar (Hasan Mellah, Hüseyin Fellah). Ne Şerlok Holmesvari polisiye romanlardan geçer (Hayret, Esrar) ne de gerilim (Cinayet) ve seyahat yazılarını (Avrupa'da Bir Cevelan) atlar. Zaman zaman peşrevsiz nasihate kalkar (Avrupa'da Adab-ı muaşeret ya da Alafranga), astronomi, fizik, iktisat, tıb, tarım, mimari farketmez, o her konuda yazar. Eh, tarih gibi ciddi bir dalı da atlamaz, sağolsun dünya tarihi üzerine "Kainat", Osmanlı tarihi üzerine "8 cild Mufassal", Tanzimat devri üzerine "Üss-i İnkılab" adlı kitapları yazıp ufkumuzu açar. Hasılı bir koltukta iki değil beş karpuz taşımaya çabalar.

Macera ve zabıta romanlarında fevkalbeşer hadiselere ve akıl almaz tesadüflere sığınırken günlük hayatı tasvirde pot kırmaz (Felatun Bey ile Rakım Efendi, Henüz 17 yaşında). Ahmet Mithat Efendi her rüzgardan etkilenir ve hayat mektebini bir türlü bitiremez. Okuyucuyu yetiştirirken yetişir ki Tanpınar onun için "öğretmek için öğrendi" demekten kaçınmaz. Ahmet Mithat Efendi hadiselere okuyucuları da katar ikide bir onlara dönüp düşüncelerini sorar. Dostlarına "Sulfatoyu (acı bir ilaç olmalı) bile çocuğa, şekere bulayarak yedirirler. Halka da bilgiyi öyle vereceksin" der. Alıcısı hazır, takipçisi sadıktır, bu yüzden "reyting endişesi" yaşamaz, üslup kaygısı taşımaz. Ağzına geldiği gibi çalakalem karalar... Kısacası ömrü boyunca "hayatı kullanma kılavuzu" yazar.

Siz misiniz alaya alan!
Ancak üstad bir ara okunmadığının (ya da hafife alındığının) farkına varır ve çok darılır. Hayranlarını romansız bırakır, intikamını acı alır. On parmağında on marifet olduğu için alır başını gider, Dar-ül-fünun (fen fakültesi gibi bir şey). Dar-ül-muallimat (kız öğretmen okulu), Medreset-ül-şaizin ve Dar-üş-şefaka'da genel tarih, felsefe, pedagoji, dinler tarihi okutmaya başlar.
Ancak yazamamak onu tez yıpratır, tam yeniden yazmanın hesaplarını yapıyordur ki ecel yakalar. (28 Aralık 1912)

Ahmet Mithat Efendi'nin fikirlerine katılmak mümkün değildir (zira sık sık fikir değiştirir), tarzı ve üslubu da tartışılabilir ama millete okuma zevki aşıladığı bir hakikattir.

Ondan bir paragraf
Biz maarif istiyoruz! Adam olmak istiyoruz! Bunların gözleri açılırsa zapt-u raptları müşkül olur diye bize maarifi imsak ediyorlar. Pekala gözümüz açılır ise neyi göreceğiz? Bir fenalık var da onu görecek isek, o fenalık niçin oluyor? Ey asaf! Biz saadet isteriz. Sehrah-i medeniyyette herkes yol aldı, menzil-i maksuda vardı. Onlar sadr-i saadette murabbanisin (bağdaş kuran) oldular. Biz ilerleyemedik! Biz geride kaldık! Onların saadetine nazar-i tahassurle bakıyoruz. Ah biz bu derecede kalacak adamlar mıydık?


Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
ahmet, efendi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Felatun Bey ile Rakım Efendi Kısa Özeti - Ahmet Mithat Violent Kitap Özetleri 0 11 Kasım 2014 20:13
Felatun Bey ile Rakım Efendi Kitap Özeti – Ahmet Mithat Violent Kitap Özetleri 0 09 Nisan 2014 20:31
Ahmet Mithat Efendi Ruj Şairler / Yazarlar 0 04 Eylül 2011 12:59