Çevrimdışı

Gençliğimizde Amerikan filmleri izlerdik. Özellikle kovboy filmleri ilgimizi çekerdi. Baştan aşağı action sahneleriyle dolu kovboy filmleri… ve en çok ilgimizi çeken filmlerin başında da “iyi,kötü,çirkin” gelirdi.

Şimdi yine film izliyoruz. Yalnız bu defa beyaz perdede değil, dünya sahnesinde… filmin konusu değişse de ismi aynı “iyi, kötü, çirkin”

Çok eskiye gitmiyorum. Şu son yirmi yılda yaşadıklarımıza bakarsak, önce baba Bush, demokrasi adına, insanlık adına milyonlarca Irak’lıyı katletti. Görevini tamamladığında, yerine sempatik, cana yakın Clinton’u getiriverdiler. Birdenbire ABD’nin kötü imajı silinip, dünyada lale devri başlamış oldu.”Müjdeler olsun! Kötü adam gitti. İyi adam geldi” Diye günlerce bayram yaptık. Ölenler, kalanlar çabucak unutuluverdi.

Hadi kötüyü yazdık. İyiyi de yazdık. Peki, çirkin kim? Böyle de soru sorulur mu? Bu adamların hepsi çirkin… Clinton’un peşinden oğul Bush, onun peşinden Müslüman Obama(!)

Dünyayı yazboz tahtasına çevirdiler. Biri yazıyor, öbürü bozuyor. Biz de safız ya? Bütün bunları yiyoruz.

Nerde petrol var, nerde altın madeni var, nerde siyasal ve ticari rant var hep oralara götürürler demokrasiyi. Orta Afrika’daki gariplerle kimse ilgilenmez. Oralara kimse demokrasi götürmez. Zaten onların neyine lazım ki demokrasi? Ama oralarda petrol ya da altın yatakları olsa demokrasinin kralını getirirlerdi. Ben de aklımca mizah yazmaya çalışıyorum bu sayfalarda. Biliyorum ki boşuna uğraşıp, boşuna çabalıyorum. Tek amacım, insanlar gülsün, hoşça vakit geçirsin. Ama, gerçekten boşa kürek çekiyorum. Artık dünya değişti. İnsanlar değişti. Güldürenler değil, öldürenler rating alıyor. Afrikada da rahat durmadılar. Safariler düzenleyip hayvanları da katlettiler. Ne yapalım? Öldürmek, bunların genlerinde var.

Eskiden mahallelerde külhanbeyleri vardı. Bilek gücüyle adaleti sağlamaya kalkarlardı. Yaşam tarzları, davranışları kaba da olsa yüreklerinde adalet duyguları taşırlardı. Şimdi ise, ABD, İTALYA, FRANSA mahalle kabadayılığına soyunmuşlar,demokrasi ve insan hakları adına bir ulusu değil,koca bir kıtayı katlediyorlar.İnsanlar ölüyor.Çocuklar ölüyor,ve dünya susuyor.



Ben de bilmiyorum neyin kavgasını yaptığımı. Tek bildiğim “her firavun’un bir Musa’sı vardır” Ve umarım yakın bir gelecekte bunların da Musa’sı gelir. Dünya’yı yeniden yaşanır hale getirir.

Savaşsız, kavgasız, nimetlerin hakça ve dostça paylaşılacağı bir dünya özlemiyle hepinize sevgiler…
Alıntı

__________________